Öneri Formu
Hadis Id, No:
35484, MU000604
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ ثَوْرِ بْنِ زَيْدٍ الدِّيلِىِّ عَنِ ابْنٍ لِعَبْدِ اللَّهِ بْنِ سُفْيَانَ الثَّقَفِىِّ عَنْ جَدِّهِ سُفْيَانَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ بَعَثَهُ مُصَدِّقًا فَكَانَ يَعُدُّ عَلَى النَّاسِ بِالسَّخْلِ فَقَالُوا أَتَعُدُّ عَلَيْنَا بِالسَّخْلِ وَلاَ تَأْخُذُ مِنْهُ شَيْئًا . فَلَمَّا قَدِمَ عَلَى عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ ذَكَرَ لَهُ ذَلِكَ فَقَالَ عُمَرُ نَعَمْ تَعُدُّ عَلَيْهِمْ بِالسَّخْلَةِ يَحْمِلُهَا الرَّاعِى وَلاَ تَأْخُذُهَا وَلاَ تَأْخُذُ الأَكُولَةَ وَلاَ الرُّبَّى وَلاَ الْمَاخِضَ وَلاَ فَحْلَ الْغَنَمِ وَتَأْخُذُ الْجَذَعَةَ وَالثَّنِيَّةَ وَذَلِكَ عَدْلٌ بَيْنَ غِذَاءِ الْغَنَمِ وَخِيَارِهِ . قَالَ مَالِكٌ وَالسَّخْلَةُ الصَّغِيرَةُ حِينَ تُنْتَجُ . وَالرُّبَّى الَّتِى قَدْ وَضَعَتْ فَهِىَ تُرَبِّى وَلَدَهَا . وَالْمَاخِضُ هِىَ الْحَامِلُ . وَالأَكُولَةُ هِىَ شَاةُ اللَّحْمِ الَّتِى تُسَمَّنُ لِتُؤْكَلَ . وَقَالَ مَالِكٌ فِى الرَّجُلِ تَكُونُ لَهُ الْغَنَمُ لاَ تَجِبُ فِيهَا الصَّدَقَةُ فَتَوَالَدُ قَبْلَ أَنْ يَأْتِيَهَا الْمُصَدِّقُ بِيَوْمٍ وَاحِدٍ فَتَبْلُغُ مَا تَجِبُ فِيهِ الصَّدَقَةُ بِوِلاَدَتِهَا قَالَ مَالِكٌ إِذَا بَلَغَتِ الْغَنَمُ بِأَوْلاَدِهَا مَا تَجِبُ فِيهِ الصَّدَقَةُ فَعَلَيْهِ فِيهَا الصَّدَقَةُ وَذَلِكَ أَنَّ وِلاَدَةَ الْغَنَمِ مِنْهَا وَذَلِكَ مُخَالِفٌ لِمَا أُفِيدَ مِنْهَا بِاشْتِرَاءٍ أَوْ هِبَةٍ أَوْ مِيرَاثٍ وَمِثْلُ ذَلِكَ الْعَرْضُ لاَ يَبْلُغُ ثَمَنُهُ مَا تَجِبُ فِيهِ الصَّدَقَةُ ثُمَّ يَبِيعُهُ صَاحِبُهُ فَيَبْلُغُ بِرِبْحِهِ مَا تَجِبُ فِيهِ الصَّدَقَةُ فَيُصَدِّقُ رِبْحَهُ مَعَ رَأْسِ الْمَالِ وَلَوْ كَانَ رِبْحُهُ فَائِدَةً أَوْ مِيرَاثًا لَمْ تَجِبْ فِيهِ الصَّدَقَةُ حَتَّى يَحُولَ عَلَيْهِ الْحَوْلُ مِنْ يَوْمَ أَفَادَهُ أَوْ وَرِثَهُ . قَالَ مَالِكٌ فَغِذَاءُ الْغَنَمِ مِنْهَا كَمَا رِبْحُ الْمَالِ مِنْهُ غَيْرَ أَنَّ ذَلِكَ يَخْتَلِفُ فِى وَجْهٍ آخَرَ أَنَّهُ إِذَا كَانَ لِلرَّجُلِ مِنَ الذَّهَبِ أَوِ الْوَرِقِ مَا تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ ثُمَّ أَفَادَ إِلَيْهِ مَالاً تَرَكَ مَالَهُ الَّذِى أَفَادَ فَلَمْ يُزَكِّهِ مَعَ مَالِهِ الأَوَّلِ حِينَ يُزَكِّيهِ حَتَّى يَحُولَ عَلَى الْفَائِدَةِ الْحَوْلُ مِنْ يَوْمَ أَفَادَهَا وَلَوْ كَانَتْ لِرَجُلٍ غَنَمٌ أَوْ بَقَرٌ أَوْ إِبِلٌ تَجِبُ فِى كُلِّ صِنْفٍ مِنْهَا الصَّدَقَةُ ثُمَّ أَفَادَ إِلَيْهَا بَعِيرًا أَوْ بَقَرَةً أَوْ شَاةً صَدَّقَهَا مَعَ صِنْفِ مَا أَفَادَ مِنْ ذَلِكَ حِينَ يُصَدِّقُهُ إِذَا كَانَ عِنْدَهُ مِنْ ذَلِكَ الصِّنْفِ الَّذِى أَفَادَ نِصَابُ مَاشِيَةٍ . قَالَ مَالِكٌ وَهَذَا أَحْسَنُ مَا سَمِعْتُ فِى ذَلِكَ .
باب الْعَمَلِ فِى صَدَقَةِ عَامَيْنِ إِذَا اجْتَمَعَا . قَالَ يَحْيَى قَالَ مَالِكٌ الأَمْرُ عِنْدَنَا فِى الرَّجُلِ تَجِبُ عَلَيْهِ الصَّدَقَةُ وَإِبِلُهُ مِائَةُ بَعِيرٍ فَلاَ يَأْتِيهِ السَّاعِى حَتَّى تَجِبَ عَلَيْهِ صَدَقَةٌ أُخْرَى فَيَأْتِيهِ الْمُصَدِّقُ وَقَدْ هَلَكَتْ إِبِلُهُ إِلاَّ خَمْسَ ذَوْدٍ . قَالَ مَالِكٌ يَأْخُذُ الْمُصَدِّقُ مِنَ الْخَمْسِ ذَوْدٍ الصَّدَقَتَيْنِ اللَّتَيْنِ وَجَبَتَا عَلَى رَبِّ الْمَالِ شَاتَيْنِ فِى كُلِّ عَامٍ شَاةٌ لأَنَّ الصَّدَقَةَ إِنَّمَا تَجِبُ عَلَى رَبِّ الْمَالِ يَوْمَ يُصَدِّقُ مَالَهُ فَإِنْ هَلَكَتْ مَاشِيَتُهُ أَوْ نَمَتْ فَإِنَّمَا يُصَدِّقُ الْمُصَدِّقُ زَكَاةَ مَا يَجِدُ يَوْمَ يُصَدِّقُ وَإِنْ تَظَاهَرَتْ عَلَى رَبِّ الْمَالِ صَدَقَاتٌ غَيْرُ وَاحِدَةٍ فَلَيْسَ عَلَيْهِ أَنْ يُصَدِّقَ إِلاَّ مَا وَجَدَ الْمُصَدِّقُ عِنْدَهُ فَإِنْ هَلَكَتْ مَاشِيَتُهُ أَوْ وَجَبَتْ عَلَيْهِ فِيهَا صَدَقَاتٌ فَلَمْ يُؤْخَذْ مِنْهُ شَىْءٌ حَتَّى هَلَكَتْ مَاشِيَتُهُ كُلُّهَا أَوْ صَارَتْ إِلَى مَا لاَ تَجِبُ فِيهِ الصَّدَقَةُ فَإِنَّهُ لاَ صَدَقَةَ عَلَيْهِ وَلاَ ضَمَانَ فِيمَا هَلَكَ أَوْ مَضَى مِنَ السِّنِينَ .
Tercemesi:
Bana Yahya (b. Yahya), ona Malik (b. Enes), ona Sevr b. Zeyd ed-Dîlî, ona Abdullah b. Süfyan es-Sekafî’nin bir oğlu, ona da dedesi Süfyan b. Abdullah (es-Sekafî) rivayet etmiştir:
Ömer b. Hattab (ra), Süfyan b. Abdullah’ı zekat görevlisi olarak göndermişti. Süfyan b. Abdullah, zekat hesaplamasında insanlar aleyhine oğlak ve kuzuları da nisaba katıyordu. Buna karşın insanlar; “Bizim aleyhimize oğlak ve kuzuları da nisaba katıyor fakat zekat olarak onlardan bir şey almıyorsun!” dediler.
Süfyan b. Abdullah, Ömer b. Hattab’ın (ra) huzuruna varınca kendisine bu durumu anlattı. Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: “Evet, onlar aleyhine çobanın kucağında taşıdığı oğlak ve kuzular (السَّخْلَة) da nisaba dâhildir. Fakat sen zekat olarak onları almamalısın. Semiz olup eti için besleneni (الْأَكُولة), yavrusu olanı (الرُّبَّى), hamile olanı (الْمَاخِضُ) ve davarın erkek olanını da almamalısın. Fakat iki yaşını doldurmasa da iki yaşındaki gibi gösterişli olanı ve iki yaşında olanı almalısın. Bu, davarın küçüğü ile iyisi arasında adalete uygun orta bir yoldur."
Malik (b. Enes) şöyle demiştir:
“السَّخْلَة yeni doğmuş davar demektir. الرُّبَّى doğum yapmış ve yavrusunu beslemekte olan, الْمَاخِضُ hamile, الْأَكُولة ise yemek üzere beslenen davar demektir.”
Zekat gerekmeyecek sayıda (yani nisab miktarından az sayıda) koyunları olan ve zekat görevlisi gelmeden bir gün önce peş peşe doğum yapan, yaptıkları doğumlarla sayıları zekat nisabına ulaşan kişi ile ilgili olarak Malik (b. Enes) şöyle demiştir:
“Yavrularıyla beraber davarın sayısı, zekat nisabına ulaştığı vakit sürüsü konusunda o kişiye zekat vacip olur. Çünkü yavrulama, ilgili sürüden kaynaklanmıştır. Bu durum (sayıları henüz nisaba ulaşmamış olup da) satın alma, hibe edilme ve miras kalma (yoluyla nisaba ulaşan hayvan) meselesinden farklıdır. Değeri zekat nisabına ulaşmayan, sahibi tarafından daha sonra satılan ve elde edilen kârıyla birlikte zekat nisabına ulaşan ticaret malı da buna benzer; kişi, sermaye ile birlikte kârın da zekatını verir. Oysa ilgilinin kârı hibe veya miras gibi sermayeden bağımsız olarak gelen bir gelir olsaydı teslim alındığı veya miras kaldığı günden itibaren söz konusu gelirin üzerinden ayrıca bir yıl geçmedikçe zekat gerekmeyecekti.”
Malik (b. Enes) şöyle demiştir:
“Nisab konusunda malın kârı, mala dâhil olduğu gibi koyunların kuzusu da koyunlara dâhildir. Şu var ki başka bir yönüyle ondan farklılık arz eder. Şöyle ki kişinin nisab miktarı kadar altın ya da gümüşü bulunur da bilahare (satın alma, hibe veya miras gibi) bir yolla yeni bir (altın ya da gümüş) mal elde ederse onu bir kenara alır; mevcut mallara katarak zekatını vermez. Ancak elde ettiği günden itibaren bu malın üzerinden ayrıca bir yıl geçince onun zekatını verir. Oysa kişinin mülkiyetinde her bir cinsi zekata tâbi davar, sığır veya develeri bulunsa ve bilahare (satın alma, hibe ve miras gibi bir yolla) bir deve, inek veya koyun daha elde etse söz konusu her bir cins, ilgili hayvan nisabına ulaşıyorsa, zekatını verirken mevcut hayvanlardan kendi cinsleriyle birlikte onların da zekatını verir.”
Malik (b. Enes) şöyle demiştir:
“Bu görüş, söz konusu konuyla ilgili olarak duyduğum en güzel içtihattır.”
Biriken İki Yıllık Zekattaki Uygulama Konusu
Yahya (b. Yahya) şöyle demiştir:
Malik (b. Enes) dedi ki: “Zekat vermesi gereken ve develerinin sayısı yüz olan ancak zekat görevlisi kendisine gelmeyen; nihayet başka bir zekat daha vermesi gereken ancak develeri helak olan ve sadece beş devesi kaldıktan sonra kendisine zekat görevlisi gelen kişi ile ilgili olarak bizdeki uygulama şöyledir: Zekat görevlisi, mal sahibine terettüp eden iki zekatı, her bir yıla bir koyun olmak üzere iki koyun şeklinde mevcut beş deveden alır. [Yüz deve üzerinden değil.] Çünkü mal sahibine zekat, (zekat görevlisine) malının zekatını verdiği gün vacip olmaktadır. Dolayısıyla sürüsü helak olur ya da sürüde artış meydana gelirse zekat görevlisi, zekat topladığı günde ilgilinin yanında tespit ettiği malların zekatını alır. O halde mal sahibinin bir çok zekatı birikir ve (zekat görevlisi tarafından) bu zekatlara mahsuben hiçbir şey alınmaz da nihayet sürünün tamamı helak olur veya nisabın altına düşerse o kişinin herhangi bir zekat ödemesi gerekmez. Helak olan malları ya da geçmiş yıllara ilişkin olarak da o kişiye herhangi bir tazminat mükellefiyeti yoktur.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Zekât 604, 1/90
Senetler:
1. Ebu Amr Süfyan b. Abdullah es-Sekafi (Süfyan b. Abdullah b. Rabî'a b. Haris)
2. Mübhem Râvi (İbn liAbdillah b. Süfyan)
3. Sevr b. Zeyd ed-Dîlî (Sevr b. Zeyd)
Konular:
İbadet, Zekat
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Zekat, zekat alma veya verme adabı
Zekat, zekata tabi olan mallar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35485, MU000612
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ زِيَادِ بْنِ سَعْدٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَنَّهُ قَالَ لاَ يُؤْخَذُ فِى صَدَقَةِ النَّخْلِ الْجُعْرُورُ وَلاَ مُصْرَانُ الْفَارَةِ وَلاَ عَذْقُ ابْنِ حُبَيْقٍ . قَالَ وَهُوَ يُعَدُّ عَلَى صَاحِبِ الْمَالِ وَلاَ يُؤْخَذُ مِنْهُ فِى الصَّدَقَةِ . قَالَ مَالِكٌ وَإِنَّمَا مِثْلُ ذَلِكَ الْغَنَمُ تُعَدُّ عَلَى صَاحِبِهَا بِسِخَالِهَا وَالسَّخْلُ لاَ يُؤْخَذُ مِنْهُ فِى الصَّدَقَةِ وَقَدْ يَكُونُ فِى الأَمْوَالِ ثِمَارٌ لاَ تُؤْخَذُ الصَّدَقَةُ مِنْهَا مِنْ ذَلِكَ الْبُرْدِىُّ وَمَا أَشْبَهَهُ لاَ يُؤْخَذُ مِنْ أَدْنَاهُ كَمَا لاَ يُؤْخَذُ مِنْ خِيَارِهِ . قَالَ وَإِنَّمَا تُؤْخَذُ الصَّدَقَةُ مِنْ أَوْسَاطِ الْمَالِ . قَالَ مَالِكٌ الأَمْرُ الْمُجْتَمَعُ عَلَيْهِ عِنْدَنَا أَنَّهُ لاَ يُخْرَصُ مِنَ الثِّمَارِ إِلاَّ النَّخِيلُ وَالأَعْنَابُ فَإِنَّ ذَلِكَ يُخْرَصُ حِينَ يَبْدُو صَلاَحُهُ وَيَحِلُّ بَيْعُهُ وَذَلِكَ أَنَّ ثَمَرَ النَّخِيلِ وَالأَعْنَابِ يُؤْكَلُ رُطَبًا وَعِنَبًا فَيُخْرَصُ عَلَى أَهْلِهِ لِلتَّوْسِعَةِ عَلَى النَّاسِ وَلِئَلاَّ يَكُونَ عَلَى أَحَدٍ فِى ذَلِكَ ضِيقٌ فَيُخْرَصُ ذَلِكَ عَلَيْهِمْ ثُمَّ يُخَلَّى بَيْنَهُمْ وَبَيْنَهُ يَأْكُلُونَهُ كَيْفَ شَاءُوا ثُمَّ يُؤَدُّونَ مِنْهُ الزَّكَاةَ عَلَى مَا خُرِصَ عَلَيْهِمْ . قَالَ مَالِكٌ فَأَمَّا مَا لاَ يُؤْكَلُ رَطْبًا وَإِنَّمَا يُؤْكَلُ بَعْدَ حَصَادِهِ مِنَ الْحُبُوبِ كُلِّهَا فَإِنَّهُ لاَ يُخْرَصُ وَإِنَّمَا عَلَى أَهْلِهَا فِيهَا إِذَا حَصَدُوهَا وَدَقُّوهَا وَطَيَّبُوهَا وَخَلُصَتْ حَبًّا فَإِنَّمَا عَلَى أَهْلِهَا فِيهَا الأَمَانَةُ يُؤَدُّونَ زَكَاتَهَا إِذَا بَلَغَ ذَلِكَ مَا تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ وَهَذَا الأَمْرُ الَّذِى لاَ اخْتِلاَفَ فِيهِ عِنْدَنَا . قَالَ مَالِكٌ الأَمْرُ الْمُجْتَمَعُ عَلَيْهِ عِنْدَنَا أَنَّ النَّخْلَ يُخْرَصُ عَلَى أَهْلِهَا وَثَمَرُهَا فِى رُءُوسِهَا إِذَا طَابَ وَحَلَّ بَيْعُهُ وَيُؤْخَذُ مِنْهُ صَدَقَتُهُ تَمْرًا عِنْدَ الْجِدَادِ فَإِنْ أَصَابَتِ الثَّمَرَةَ جَائِحَةٌ بَعْدَ أَنْ تُخْرَصَ عَلَى أَهْلِهَا وَقَبْلَ أَنْ تُجَذَّ فَأَحَاطَتِ الْجَائِحَةُ بِالثَّمَرِ كُلِّهِ فَلَيْسَ عَلَيْهِمْ صَدَقَةٌ فَإِنْ بَقِىَ مِنَ الثَّمَرِ شَىْءٌ يَبْلُغُ خَمْسَةَ أَوْسُقٍ فَصَاعِدًا بِصَاعِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أُخِذَ مِنْهُمْ زَكَاتُهُ وَلَيْسَ عَلَيْهِمْ فِيمَا أَصَابَتِ الْجَائِحَةُ زَكَاةٌ وَكَذَلِكَ الْعَمَلُ فِى الْكَرْمِ أَيْضًا وَإِذَا كَانَ لِرَجُلٍ قِطَعُ أَمْوَالٍ مُتَفَرِّقَةٌ أَوِ اشْتِرَاكٌ فِى أَمْوَالٍ مُتَفَرِّقَةٍ لاَ يَبْلُغُ مَالُ كُلِّ شَرِيكٍ أَوْ قِطَعُهُ مَا تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ وَكَانَتْ إِذَا جُمِعَ بَعْضُ ذَلِكَ إِلَى بَعْضٍ يَبْلُغَ مَا تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ فَإِنَّهُ يَجْمَعُهَا وَيُؤَدِّى زَكَاتَهَا .
Tercemesi:
Bana Yahya b. Yahya, ona Malik (b. Enes), ona da Ziyad b. Sa’d’ın rivayet ettiğine göre İbn Şihab (ez-Zührî) şöyle demiştir:
“Hurmaların zekatı toplanırken yaş hurmalarla karışık işe yaramaz küçük değersiz hurmalar, çekirdeğinin üzerinde kalın kabuk bulunan değersiz hurmalar, ibn hubeyk cinsi hurmalar (uzun ama küçük olup soluk renkli düşük kalite bir hurma türü) zekat olarak alınmaz. Bu tür hurmalar, sahibi namına hesaba katılır ancak zekat olarak onlardan bir şey alınmaz.”
Malik (b. Enes) şöyle demiştir:
“Kuşkusuz bunun bir benzeri de koyunlardır. Nisab konusunda yavruları, sahibi namına hesaba katılır ancak zekat olarak koyunlar içerisinden kuzular alınmaz. Zekatı toplanan ürünler içerisinde öyle meyveler vardır ki zekat olarak onlardan da bir şey alınmaz. Bürdî denilen yüksek kaliteli hurma ve ona benzer hurmalar, bu tür ürünlerdendir. Zekat olarak malların en iyileri alınmadığı gibi en düşük kalitede olanları da alınmaz.”
Malik (b. Enes) şöyle demiştir:
“Bizde ittifak edilen uygulama şöyledir: Ürünlerden sadece hurmalar ve yaş üzümlerin miktarı tahmini yolla hesaplanır. Bu ürünler, olgunlaşmaya başlayıp satışı helal olunca tahminen hesaplanır. Çünkü hurma ve üzüm, yaşken yenilebilmektedir. Dolayısıyla insanlara kolaylık olması ve bu konuda hiç kimseye sıkıntı olmaması adına sahipleri için bu ürünler tahmini yolla hesaplanır. Bu sebeple mükellefler adına ürünler tahminen hesap edilir ardından da ürünleriyle baş başa bırakılırlar ve istedikleri gibi yerler. (Hasattan) sonra da onlar namına tahmini yolla hesap edilen miktara uygun olarak zekatı öderler.”
Malik (b. Enes) şöyle demiştir:
“Yaşken yenilmeyen ve sadece hasattan sonra yenilebilen tüm ürünlerde ise tahmini hesaplama yoluna gidilmez. Bu tür ürün sahiplerinin; hasat edip dövdükleri, savurup temizledikleri ve böylece tane olarak ayrıldıkları zaman ürünlerinin zekatını vermeleri gerekir. Söz konusu ürün sahipleri, ürünleri konusunda emin sayılırlar ve ürünleri, zekat nisabına ulaşınca zekatını verirler. Bu husus, bizde herhangi bir ihtilaf bulunmayan bir uygulamadır.”
Malik (b. Enes) şöyle demiştir:
“Bizde ittifak edilen uygulama şöyledir: Satışı helal bir hale geldiği vakit hurmalar, henüz dallarındayken sahipleri namına tahmini yolla hesap edilir; bilahare hasat esnasında kuru hurma olarak zekatı alınır. Sahipleri namına tahmini yolla hesap edildikten sonra, hasat edilmeden önce afet gelir de bütün meyveleri kuşatırsa sahiplerine herhangi bir zekat düşmez. Fakat üründen geriye, döneminde Hz. Peygamber’in (sav) esas aldığı sâ’ ile beş vesk veya daha fazla miktarda bir ürün kalırsa kendilerinden zekat alınır. Ancak afetin isabet ettiği kısımda kendilerine herhangi bir zekat düşmemektedir.
Üzümde de uygulama bu şekildedir. Bir kişinin farklı farklı yerlerde bulunan arazilerinden çıkan parça parça ürünleri ya da farklı farklı yerlerdeki mallarda hisseleri bulunsa ve her bir pay malı veya parça ürünü zekat nisabına ulaşmıyor da birbirine eklendiği vakit nisaba ulaşıyorsa ilgili kişi, onları toplar ve zekatını verir.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Zekât 612, 1/92
Senetler:
1. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
2. Ebu Abdurrahman Ziyad b. Sa'd el-Horasanî (Ziyad b. Sa'd b. Abdurrahman)
Konular:
İbadet, Zekat
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Zekat, meyvelerin zekatı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
41513, DM001668
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَمْزَةَ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ دَاوُدَ الْخَوْلاَنِىِّ قَالَ حَدَّثَنِى الزُّهْرِىُّ عَنْ أَبِى بَكْرِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- كَتَبَ مَعَ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ إِلَى شُرَحْبِيلَ بْنِ عَبْدِ كُلاَلٍ وَالْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ كُلاَلٍ وَنُعَيْمِ بْنِ عَبْدِ كُلاَلٍ :« إِنَّ فِى كُلِّ خَمْسِ أَوَاقٍ مِنَ الْوَرِقِ خَمْسَةَ دَرَاهِمَ ، فَمَا زَادَ فَفِى كُلِّ أَرْبَعِينَ دِرْهَماً دِرْهَمٌ ، وَلَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسِ أَوَاقٍ شَىْءٌ ».
Tercemesi:
Bize Hakem b. Musa (el-Bağdâdî), ona Yahya b. Hamza (el-Hadramî), ona Süleyman b. Davud el-Havlânî, ona ona (İbn Şihab) ez-Zührî, ona Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm, ona babası (Muhammed b. Amr), ona da dedesi (Amr b. Hazm el-Ensârî) (ra) rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav), Amr b. Hazm ile birlikte Şurahbîl b. Abdükülâl, Hâris b. Abdükülâl ve Nuaym b. Abdükülâl'e bir yazı yaz(dır)dı. Buna göre:
Her beş ukiyye gümüşte beş dirhem zekat vardı. Bunu aşan miktarlarda her kırk dirhemde bir dirhem gerekir. Beş ukiyyenin altındaki miktarlarda ise (zekat olarak) herhangi bir şey yoktur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Zekât 7, 2/1013
Senetler:
1. Ebu Dahhak Amr b. Hazm el-Ensarî (Amr b. Hazm b. Zeyd b. Levzan b. Harise)
2. Ebu Abdulmelik Muhammed b. Amr el-Ensari (Muhammed b. Amr b. Hazm b. Zeyd b. Levzan)
3. Ebu Bekir b. Amr el-Ensarî (Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Ebu Davud Süleyman b. Davud el-Havlani (Süleyman b. Davud)
6. Ebu Abdurrahman Yahya b. Hamza el-Hadramî (Yahya b. Hamza b. Vakıd)
7. Ebu Salih Hakem b. Musa el-Bağdadî (Hakem b. Musa b. Şîrzâd)
Konular:
Hadis, hadislerin yazılması
İbadet, Zekat
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
41520, DM001675
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَمْزَةَ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ دَاوُدَ الْخَوْلاَنِىِّ قَالَ حَدَّثَنِى الزُّهْرِىُّ عَنْ أَبِى بَكْرِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- كَتَبَ مَعَ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ إِلَى شُرَحْبِيلَ بْنِ عَبْدِ كُلاَلٍ وَالْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ كُلاَلٍ وَنُعَيْمِ بْنِ عَبْدِ كُلاَلٍ :« إِنَّ فِى كُلِّ خَمْسِ أَوَاقٍ مِنَ الْوَرِقِ خَمْسَةَ دَرَاهِمَ ، فَمَا زَادَ فَفِى كُلِّ أَرْبَعِينَ دِرْهَماً دِرْهَمٌ ، وَلَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسِ أَوَاقٍ شَىْءٌ ».
Tercemesi:
Bize Hakem b. Musa (el-Bağdâdî), ona Yahya b. Hamza (el-Hadramî), ona Süleyman b. Davud el-Havlânî, ona ona (İbn Şihab) ez-Zührî, ona Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm, ona babası (Muhammed b. Amr), ona da dedesi (Amr b. Hazm el-Ensârî) (ra) rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav), Amr b. Hazm ile birlikte Şurahbîl b. Abdükülâl, Hâris b. Abdükülâl ve Nuaym b. Abdükülâl'e bir yazı yaz(dır)dı. Buna göre:
Her beş ukiyye gümüşte beş dirhem zekat vardı. Bunu aşan miktarlarda her kırk dirhemde bir dirhem gerekir. Beş ukiyyenin altındaki miktarlarda ise (zekat olarak) herhangi bir şey yoktur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Zekât 11, 2/1017
Senetler:
1. Ebu Dahhak Amr b. Hazm el-Ensarî (Amr b. Hazm b. Zeyd b. Levzan b. Harise)
2. Ebu Abdulmelik Muhammed b. Amr el-Ensari (Muhammed b. Amr b. Hazm b. Zeyd b. Levzan)
3. Ebu Bekir b. Amr el-Ensarî (Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Ebu Davud Süleyman b. Davud el-Havlani (Süleyman b. Davud)
6. Ebu Abdurrahman Yahya b. Hamza el-Hadramî (Yahya b. Hamza b. Vakıd)
7. Ebu Salih Hakem b. Musa el-Bağdadî (Hakem b. Musa b. Şîrzâd)
Konular:
İbadet, Zekat
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
274834, DM001660-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا عَبَّادُ بْنُ الْعَوَّامِ وَإِبْرَاهِيمُ بْنُ صَدَقَةَ عَنْ سُفْيَانَ بْنِ حُسَيْنٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَالِمٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- كَتَبَ الصَّدَقَةَ فَكَانَ :« فِى الْغَنَمِ فِى كُلِّ أَرْبَعِينَ سَائِمَةً شَاةٌ إِلَى الْعِشْرِينَ وَمِائَةٍ ، فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا شَاتَانِ إِلَى مِائَتَيْنِ ، فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا ثَلاَثُ شِيَاهٍ إِلَى ثَلاَثِمِائَةٍ ، فَإِذَا زَادَتْ شَاةً لَمْ يَجِبْ فِيهَا إِلاَّ ثَلاَثُ شِيَاهٍ حَتَّى تَبْلُغَ أَرْبَعَمِائَةٍ ، فَإِذَا بَلَغَتْ أَرْبَعَمِائَةٍ فَفِى كُلِّ مِائَةٍ شَاةٌ ، لاَ تُؤْخَذُ فِى الصَّدَقَةِ هَرِمَةٌ وَلاَ ذَاتُ عَوَارٍ وَلاَ ذَاتُ عَيْبٍ ».
Tercemesi:
Bize Hakem b. Mübarek (el-Bâhilî), ona Abbâd b. Avvâm (el-Kilâbî) T İbrahim b. Sadaka (el-Basrî), ona Süfyan b. Hüseyin (el-Vâsitî), ona (İbn Şihab) ez-Zührî, ona Salim (mevlâ Abdullah b. Ömer), ona da (Abdullah) b. Ömer (r. anhümâ) rivayet etmiştir:
"Hz. Peygamber (sav) zekat oranlarını belirtir bir yazı yaz(dır)dı. Yazıda şu ifadeler yer alıyordu: Yüz yirmiye kadar her kırk sâime koyunda bir koyun zekat vardır. Sayıları bunu geçince iki yüze kadar o koyunlarda iki koyun zekat sabit olur. Sayıları bunu geçince üç yüze kadar o koyunlarda üç koyun zekat sabit olur. Üç yüzü geçince dört yüze ulaşıncaya kadar sadece üç koyun zekat sabit olur. Sayıları dört yüzü bulduğunda ise her yüz koyunda bir koyun zekat vardır. Zekat toplanırken yaşlı, tek gözü kör ve kusurlu hayvan zekat olarak alınamaz."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Zekât 4, 2/1009
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Hüseyin el-Vasitî (Süfyan b. Hüseyin b. Hasan)
5. Ebu Sehl Abbad b. Avvam el-Kilabî (Abbad b. Avvam b. Ömer)
6. Hakem b. Mübarek el-Bahilî (Hakem b. Mübarek)
Konular:
İbadet, Zekat
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
274835, DM001663-2
Hadis:
حَدَّثَنَا يَعْلَى بْنُ عُبَيْدٍ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ شَقِيقٍ عَنْ مَسْرُوقٍ. وَالأَعْمَشُ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالاَ قَالَ مُعَاذٌ : بَعَثَنِى رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- إِلَى الْيَمَنِ فَأَمَرَنِى أَنْ آخُذَ مِنْ كُلِّ أَرْبَعِينَ بَقَرَةً مُسِنَّةً ، وَمِنْ كُلِّ ثَلاَثِينَ تَبِيعاً أَوْ تَبِيعَةً.
Tercemesi:
Bize Ya'lâ b. Ubeyd (et-Tenâfisî), ona (Süleyman b. Mihrân) el-A'meş, ona Şakik (b. Seleme el-Esedî), ona Mesruk (b. Ecda') T (Süleyman b. Mihrân) el-A'meş, ona İbrahim (en-Nehaî), onlara da Muaz (b. Cebel) (ra) rivayet etmiş ve şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) beni Yemen'e gönderdi ve bana (zekat olarak) her kır sığırda iki yaşını bitirip üç yaşına girmiş dişi bir inek, her otuzda da bir yaşını bitirip iki yaşına girmiş bir erkek ya da dişi dana almamı emretti."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Zekât 5, 2/1010
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muaz b. Cebel el-Ensarî (Muaz b. Cebel b. Amr b. Evs b. Âiz)
2. Ebu Aişe Mesruk b. Ecda' (Mesruk b. Ecda' b. Malik b. Ümeyye b. Abdullah)
3. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Yusuf Ya'lâ b. Ubeyd et-Tenâfisî (Ya'lâ b. Ubeyd b. Ebû Ümeyye)
Konular:
İbadet, Zekat
Yönetim, Diplomasi, Elçilik/Sefaret
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
274836, DM001666-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا عَبَّادُ بْنُ الْعَوَّامِ وَإِبْرَاهِيمُ بْنُ صَدَقَةَ عَنْ سُفْيَانَ بْنِ حُسَيْنٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَالِمٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- كَتَبَ الصَّدَقَةَ فَلَمْ يُخْرَجْ إِلَى عُمَّالِهِ حَتَّى قُبِضَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَلَمَّا قُبِضَ أَخَذَهَا أَبُو بَكْرٍ ، فَعَمِلَ بِهَا مِنْ بَعْدِهِ ، فَلَمَّا قُبِضَ أَبُو بَكْرٍ أَخَذَهَا عُمَرُ فَعَمِلَ بِهَا مِنْ بَعْدِهِمَا ، وَلَقَدْ قُتِلَ عُمَرُ وَإِنَّهَا لَمَقْرُونَةٌ بِسَيْفِهِ أَوْ بِوَصِيَّتِهِ ، وَكَانَ فِى صَدَقَةِ الإِبِلِ فِى كُلِّ خَمْسٍ شَاةٌ إِلَى خَمْسٍ وَعِشْرِينَ ، فَإِذَا بَلَغَتْ خَمْساً وَعِشْرِينَ فَفِيهَا بِنْتُ مَخَاضٍ إِلَى خَمْسٍ وَثَلاَثِينَ ، فَإِنْ لَمْ تَكُنْ بِنْتُ مَخَاضٍ فَابْنُ لَبُونٍ ذَكَرٌ ، فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا بِنْتُ لَبُونٍ إِلَى خَمْسٍ وَأَرْبَعِينَ ، فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا حِقَّةٌ إِلَى سِتِّينَ ، فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا جَذَعَةٌ إِلَى خَمْسٍ وَسَبْعِينَ ، فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا بِنْتَا لَبُونٍ إِلَى تِسْعِينَ ، فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا حِقَّتَانِ إِلَى عِشْرِينَ وَمِائَةٍ ، فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا فِى كُلِّ خَمْسِينَ حِقَّةٌ ، وَفِى كُلِّ أَرْبَعِينَ بِنْتُ لَبُونٍ ».
Tercemesi:
Bize Hakem b. Mübarek (el-Bahilî), ona Abbâd b. Avvâm el-Kilâbî T İbrahim b. Sadaka (el-Basrî), ona Süfyan b. Hüseyin (el-Vâsitî), (İbn Şihab) ez-Zührî, ona Salim (mevlâ Abdullah) b. Ömer, ona da (Abdullah) b. Ömer (r. anhümâ) rivayet etmiştir:
"Hz. Peygamber (sav), zekat oranlarını içeren bir yazı yaz(dır)dı. Bu yazı henüz zekat görevlilerine gönderilmeden önce Rasulullah (sav) vefat etti. Rasulullah (sav) vefat edince bu yazıyı Ebu Bekir (ra) aldı ve Rasulullah'ın (sav) ardından onu uyguladı. Ebu Bekir (ra) vefat edince o yazıları Ömer (ra) aldı ve Rasulullah'la (sav) Ebu Bekir'in (ra) ardından onu uyguladı. Ömer (ra), öldürülmüştü ve bu esnada söz konusu yazı onun kılıcına ya da vasiyetine bağlı bir vaziyetteydi. Buna göre develerin zekatı ile ilgili olarak şu bilgiler yazıyordu:
Yirmi beşe kadar her beş devede bir koyun zekat vardır.
Develerin sayısı yirmi beşe ulaştığında, otuz beşe kadar bu develerde bir yaşını bitirip iki yaşına basmış dişi deve zekat vardır. Bir yaşını bitirip iki yaşına basmış dişi bir deve yoksa iki yaşını bitirip üç yaşına basmış erkek deve gerekir.
Develerin sayısı otuz beşi geçtiğinde; kırk beşe kadar bu develerde bir tane iki yaşını doldurup üç yaşına basmış dişi deve gerekir.
Develerin sayısı kırk beşi geçtiğinde; altmışa kadar bu develerde bir tane üç yaşını doldurup dört yaşına basmış dişi deve gerekir.
Develerin sayısı altmışı geçtiğinde; yetmiş beşe kadar bu develerde bir tane dört yaşını doldurup beş yaşına basmış dişi deve gerekir.
Develerin sayısı yetmiş beşi geçtiğinde; doksana kadar bu develerde iki tane iki yaşını doldurup üç yaşına basmış dişi deve gerekir.
Develerin sayısı doksanı geçtiğinde; yüz yirmiye kadar bu develerde iki tane üç yaşını doldurup dört yaşına basmış dişi deve gerekir.
Develerin sayısı yüz yirmiyi geçtiğinde; her elli devede üç yaşını doldurup dört yaşına basmış dişi deve, her kırk devede de iki yaşını doldurup üç yaşına basmış dişi deve gerekir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Zekât 6, 2/1011
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Hüseyin el-Vasitî (Süfyan b. Hüseyin b. Hasan)
5. Ebu Sehl Abbad b. Avvam el-Kilabî (Abbad b. Avvam b. Ömer)
6. Hakem b. Mübarek el-Bahilî (Hakem b. Mübarek)
Konular:
Hadis, hadislerin yazılması
İbadet, Zekat
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17603, İM001800
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى وَمُحَمَّدُ بْنُ مَرْزُوقٍ قَالُوا حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْمُثَنَّى حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ ثُمَامَةَ حَدَّثَنِى أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ أَنَّ أَبَا بَكْرٍ الصِّدِّيقَ كَتَبَ لَهُ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ . هَذِهِ فَرِيضَةُ الصَّدَقَةِ الَّتِى فَرَضَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلَى الْمُسْلِمِينَ الَّتِى أَمَرَ اللَّهُ بِهَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَإِنَّ مِنْ أَسْنَانِ الإِبِلِ فِى فَرَائِضِ الْغَنَمِ مَنْ بَلَغَتْ عِنْدَهُ مِنَ الإِبِلِ صَدَقَةُ الْجَذَعَةِ وَلَيْسَ عِنْدَهُ جَذَعَةٌ وَعِنْدَهُ حِقَّةٌ فَإِنَّهَا تُقْبَلُ مِنْهُ الْحِقَّةُ وَيَجْعَلُ مَكَانَهَا شَاتَيْنِ إِنِ اسْتَيْسَرَتَا أَوْ عِشْرِينَ دِرْهَمًا وَمَنْ بَلَغَتْ عِنْدَهُ صَدَقَةُ الْحِقَّةِ وَلَيْسَتْ عِنْدَهُ إِلاَّ بِنْتُ لَبُونٍ فَإِنَّهَا تُقْبَلُ مِنْهُ بِنْتُ لَبُونٍ وَيُعْطِى مَعَهَا شَاتَيْنِ أَوْ عِشْرِينَ دِرْهَمًا وَمَنْ بَلَغَتْ صَدَقَتُهُ بِنْتَ لَبُونٍ وَلَيْسَتْ عِنْدَهُ وَعِنْدَهُ حِقَّةٌ فَإِنَّهَا تُقْبَلُ مِنْهُ الْحِقَّةُ وَيُعْطِيهِ الْمُصَدِّقُ عِشْرِينَ دِرْهَمًا أَوْ شَاتَيْنِ وَمَنْ بَلَغَتْ صَدَقَتُهُ بِنْتَ لَبُونٍ وَلَيْسَتْ عِنْدَهُ وَعِنْدَهُ بِنْتُ مَخَاضٍ فَإِنَّهَا تُقْبَلُ مِنْهُ ابْنَةُ مَخَاضٍ وَيُعْطِى مَعَهَا عِشْرِينَ دِرْهَمًا أَوْ شَاتَيْنِ . وَمَنْ بَلَغَتْ صَدَقَتُهُ بِنْتَ مَخَاضٍ وَلَيْسَتْ عِنْدَهُ وَعِنْدَهُ ابْنَةُ لَبُونٍ فَإِنَّهَا تُقْبَلُ مِنْهُ بِنْتُ لَبُونٍ وَيُعْطِيهِ الْمُصَدِّقُ عِشْرِينَ دِرْهَمًا أَوْ شَاتَيْنِ فَمَنْ لَمْ يَكُنْ عِنْدَهُ ابْنَةُ مَخَاضٍ عَلَى وَجْهِهَا وَعِنْدَهُ ابْنُ لَبُونٍ ذَكَرٌ فَإِنَّهُ يُقْبَلُ مِنْهُ وَلَيْسَ مَعَهُ شَىْءٌ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, Muhammed b. Yahya ve Muhammed b. Merzuk, onlara Muhammed b. Abdullah b. el-Müsennâ, ona babası, ona Sumâme’nin Enes b. Mâlik’den rivayet ettiğine göre Ebu Bekir es-Sıddîk kendisine şöyle bir mektup yazdı: “Rahman, Rahim Allah’ın adıyla! Bu, Rasûlullah’ın (sav) (miktarlarını tayin ederek) farz kıldığı zekât farizasıdır. Onu da Rasûlullah’a (sav) Allah emretmiştir. Develerin bazılarının yaşlarında farz zekât, koyun türünden verilir. Kimin sahip olduğu develere cezea (denilen beş yaşında) deve zekât düşmekle birlikte, yanında cezea yoksa, onun (dört yaşında erkeğine hıkk dişisine de) hıkka denilen deve varsa hıkka vermesi kabul edilir. Onun yerine de (aradaki yaş farkını karşılamak üzere) mümkünse iki koyun yahut yirmi dirhem alınır. Sahip olduğu deve sayısına bir hıkka düşmekle birlikte yanında ancak (üç yaşına girmiş) bintu lebûn denilen dişi deve varsa, onun bintu lebûn vermesi kabul edilmekle birlikte, beraberinde ya iki koyun yahut yirmi dirhem verir. Kendisine bir bintu lebûn düşecek kadar devesi olmakla birlikte yanında ancak bir hıkka var ise ondan bu hıkka kabul edilir ve zekât toplayıcı ona (yaş farkı yerine) yirmi dirhem yahut iki koyun öder. Zekât düşen deve sayısı bintu lebûn miktarına ulaşmakla birlikte yanında bintu lebûn denilen dişi deve bulunmayıp (iki yaşına basmış) bintu mehâd denilen dişi deve varsa, ondan bintu mehâd vermesi kabul edilir. Bununla birlikte ayrıca yirmi dirhem yahut iki koyun verir. Vermesi gereken zekât bintu mehâd düşecek sayıya ulaşan kimsenin yanında bintu mehâd bulunmayıp yanında bintu lebûn bulunuyor ise, onun bintu lebûn vermesi kabul edilir ve zekât toplayıcı ona (aradaki yaş farkı dolayısıyla) yirmi dirhem yahut iki koyun verir. Yanında uygun bintu mehâd bulunmamakla birlikte erkek ibn lebûn (üç yaşındaki erkek deve) bulunuyor ise, bu da ondan kabul edilir ve bununla beraber bir şey yoktur (ne bir şey verilir, ne bir şey alınır).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zekât 10, /288
Senetler:
1. Ebu Bekir es-Sıddîk (Abdullah b. Osman b. Amir b. Amr b. Ka'b)
2. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
3. Sümame b. Abdullah el-Ensarî (Sümame b. Abdullah b. Enes b. Malik)
4. Ebu Müsenna Abdullah b. Müsenna el-Ensarî (Abdullah b. Müsenna b. Abdullah b. Enes b. Malik)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Abdullah el-Ensari (Muhammed b. Abdullah b. Müsenna b. Abdullah b. Enes b. Malik)
6. Ebu Abdullah Muhammed b. Merzuk el-Bahilî (Muhammed b. Muhammed b. Merzuk)
Konular:
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17606, İM001803
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ عِيسَى الرَّمْلِىُّ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ شَقِيقٍ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ قَالَ بَعَثَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى الْيَمَنِ وَأَمَرَنِى أَنْ آخُذَ مِنَ الْبَقَرِ مِنْ كُلِّ أَرْبَعِينَ مُسِنَّةً وَمِنْ كُلِّ ثَلاَثِينَ تَبِيعًا أَوْ تَبِيعَةً .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr, ona Yahya b. İsa er-Ramlî, ona el-A‘meş, ona Şakîk, ona Mesruk, ona da Muâz b. Cebel’in şöyle dediğini rivayet etti: Rasûlullah (sav) beni Yemen’e gönderdi ve bana her kırk sığırdan (iki yaşını tamamlayıp üç yaşına basmış) bir müsinne ve her otuz sığırdan (bir yaşını tamamlayıp iki yaşına basmış) bir erkek ya da dişi tebî’ almamı emretti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zekât 12, /289
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muaz b. Cebel el-Ensarî (Muaz b. Cebel b. Amr b. Evs b. Âiz)
2. Ebu Aişe Mesruk b. Ecda' (Mesruk b. Ecda' b. Malik b. Ümeyye b. Abdullah)
3. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Yahya b. İsa et-Temimi (Yahya b. İsa b. Abdurrahman)
6. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Numeyr el-Hemdânî el-Hârifî (Muhammed b. Abdullah b. Numeyr el-Hemedânî)
Konular:
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ وَعَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ فِى الرِّكَازِ الْخُمُسُ. قال مالك الأمرُ الذي لا إختلافَ فيه عندنا و الذي سمعتُ أهلَ العلمِ يقولون أن الرِكازَ إنما هو دِفْنٌ يوجَدُ من دِفْنِ الجاهليةِ ما لم يُطلَبْ بِمالٍ و لم يُتَكَلف فيه نفقةٌ ولا كبيرُ عملٍ ولا مؤُنَةٍ فأما ما طُلِبَ بِمالٍ و تُكُلِفَ فيه كبيرُ عملٍ فأُصيبَ مرةً وأُخطِئَ مرةً فليسَ برِكازٍ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35466, MU000589
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ وَعَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ فِى الرِّكَازِ الْخُمُسُ. قال مالك الأمرُ الذي لا إختلافَ فيه عندنا و الذي سمعتُ أهلَ العلمِ يقولون أن الرِكازَ إنما هو دِفْنٌ يوجَدُ من دِفْنِ الجاهليةِ ما لم يُطلَبْ بِمالٍ و لم يُتَكَلف فيه نفقةٌ ولا كبيرُ عملٍ ولا مؤُنَةٍ فأما ما طُلِبَ بِمالٍ و تُكُلِفَ فيه كبيرُ عملٍ فأُصيبَ مرةً وأُخطِئَ مرةً فليسَ برِكازٍ .
Tercemesi:
Bana Yahya, ona Mâlik, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. el-Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav): “Definelerin zekâtı beşte birdir” buyurdu.
Mâlik dedi ki: Bize göre, hakkında görüş ayrılığı bulunmayan ve benim ilim ehlinin söylediklerini işittiğim hüküm şudur: Rikaz (define) bir mal harcanmadığı ve bunun için masrafa da girilmeyip çokça çalışılmadığı külfet sebebi olmayan cahiliye döneminden kalma bulunan definelerdir. Ama mal harcanarak ve çokça emek ve külfete katlanarak, kimi zaman elde edilen, kimi zaman da bulunamayan şeyler ise rikaz (define) sayılmaz.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Zekât 589, 1/84
Senetler:
()
Konular:
Define, gömü, Akarda bulunan define
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Zekat, zekata tabi olan mallar