173 Kayıt Bulundu.
Bize Abdurrahman b. İbrahim ed-Dımaşkî, ona Muhammed b. Şuayb b. Şâbûr, ona Muâviye b. Sellâm, ona kardeşi, ona dedesi Ebû Sellâm, ona Abdurrahman b. Ğanm, ona da Ebû Malik el-Eş'arî'nin rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Abdesti eksiksiz almak imanın yarısıdır. 'Elhamdülillah' lafzı mizanı doldurur, 'Sübhanallah' ve 'Allahu ekber' lafızları gökleri ve yeri doldurur. Namaz (kılan için) nûrdur, zekât (veren için) bir delildir, sabır (sabreden için) ışıktır, Kur'an (emirlerine uyarsan) senin lehinde, ya da (uymazsan) aleyhinde bir delildir. Herkes sabahleyin kalkar, kendini satar; bazısı kendini kurtarır, bazısı da helak olur."
Açıklama: “Namaz nûrdur” cümlesi ile, muhtemelen namazın insanı kötülüklerden uzak tutması yahut namazın kıyâmet günü insan için nûr olacağı ve sahibine yol göstereceği kastedilmiştir. “Zekât delildir” cümlesi de, kıyâmet günü insana malını nereye harcadığı sorulduğunda, verdiği zekât ve sadakaların sahibi için delil ve belge yerine geçeceği şeklinde izah edilmiştir. “Sabır ışıktır” cümlesi ile, insanın sabırla kendini kontrol edebileceği anlaşılmaktadır. “İnsan kendini satar…” cümlesi bazı insanlar Allah’ın buyruklarına uyarlar ve neticede kendilerini cehennemden kurtarmış olurlar; ama bazıları da nefislerine kul olurlar ve neticede de kendilerini helâke atarlar demektir. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: وَالْقُرْآنُ حُجَّةٌ لَكَ أَوْ عَلَيْكَ
Bize Ebû Bekir b. Fûrek (rh), ona Abdullah b. Cafer, ona Yunus b. Habîb, ona Ebû Davud, ona el-Esved b. Şeybân, ona Yezîd b. Abdullah b. eş-Şihhîr, ona Mutarrif b. Abdullah b. eş-Şihhîr şöyle demiş: “Bana Ebû Zer’den (ra) hadis ulaşıyordu, ben de onunla karşılaşmayı çok arzu ediyordum. Bir gün ona rastladım ve dedim ki: “- Bana senden hadisler ulaşıyordu, ben de seninle karşılaşmayı çok istiyordum.” Bana, “- Baban hakkı için Allah’a yemin olsun ki bana kavuştun, haydi söyle!” dedi. “- Bana senin Rasûlullah’dan (sav) şu hadisi rivâyet ettiğin haber verildi” dedim: “Muhakkak ki Allah Teâlâ üç kişiyi sever, üç kişiye de buğzeder.” Ebû Zer, “Beni dostuma (sav) yalan isnad etmekle itham etme!” dedi. Ben de; “- Allah’ın sevdiği üç kişi kimdir?” dedim. Şu cevabı verdi: “- Düşmanla karşılaştığında (kaçmayıp) onunla savaşan insan. Bunu siz elinizdeki Kitab’da da görmektesiniz: ‘Muhakkak ki Allah, kenetlenmiş saflar halinde kendi yolunda savaşanları sever.’ (Saff, 61/4). “- Başka kim?” diye sordum. “- Kendisine eziyet eden kötü bir komşusu olan, onun eziyetlerine sabreden kişiye,yaşarken de öldüğünde de Allah ona kâfidir” dedi. “- Sonra kim?” dedim. “- Bir gurup insanla birlikte sefere çıkan kişidir; gurup yolda mola verdi, sabaha karşı istirahate çekildiler. Yorgunluk ve uyku onları bastırmıştı, bu yüzden başlarını koyduklarında hemen uykuya daldılar. Gurupla beraber olan o kişi, hemen kalkıp abdest aldı, Allah’tan korkarak ve O’nun rahmetini umarak namaza durdu. (İşte üçüncüsü de bu adam)” dedi. Ben, “- Peki, Cenâb-ı Hakk’ın buğzettiği üç kişi kimdir?” diye sordum. “- Cimri olan ve yaptığı iyiliği başa kakan ile gurura kapılıp böbürlenen kişidir. Siz bunu Allah’ın kitabında da görürsünüz: ‘Allah gurura kapılıp kendini beğenen hiç kimseyi sevmez.’(Nisa, 3/36; Lokman, 31/18). “- Peki üçüncüsü kimdir?” dedim. “- Çok yemin eden tüccar –veya çok yemin eden satıcı-“ dedi.
Bize Muhammed b. İsmail, ona Ebu Nuaym, ona Ubade b. Müslim, ona Yunus b. Habbâb, ona Saîd et-Tâî Ebu Buhterî, ona Ebu Kebşe el-Enmârî’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah’ı (sav) şöyle buyururken dinlemiştir: "Üç özellik var ki onlar üzerine yemin ederim, size bir söz (bu üç özelliği) söyleyeceğim bunları hafızanızda iyi tutun" dedi ve şöyle buyurdu: "Sadaka vermekle kulun malı eksilmez. Uğradığı haksızlığa sabredenin Allah şerefini arttırır. Dilenme kapısını açan kimseye Allah, fakirlik kapısını açar. Veya buna benzer bir cümle söyledi." "Yine size bir söz daha söyleyeceğim, onu da iyi belleyiniz" dedi ve şöyle buyurdu: "Dünyada dört kısım insan vardır": "(Birincisi) Allah’ın kendisine mal ve ilim verdiği kimsedir. Bu kişi (malı hususunda) Allah’a karşı saygılı davranır, akrabasını görüp gözetir, o maldaki Allah’ın hakkını yerine getirir. Bu, en üst derecedir." "(İkincisi) Allah’ın kendisine ilim verip mal vermediği doğru niyetli kimsedir. O, doğru niyetle, 'Eğer malım olsaydı ben de falan adam (üçüncü kişi) gibi davranırdım' der. Bu, iyi niyetinin karşılığını görür. İkisinin sevabı eşittir. " "(Üçüncüsü) Allah’ın mal verip ilim vermediği kimsedir. O bilgisizliği yüzünden malını gelişi güzel harcar, Allah’a karşı (malı hususunda) sorumlu davranmaz, akrabasını görüp gözetmez, o malda Allah’ın hakkı olduğunu idrak etmez. Böylesi kişi, en kötü durumdadır. " "(Dördüncüsü) Allah’ın ne mal ne de ilim verdiği kimsedir. Bu kişi der ki, 'Eğer malım olsaydı, ben de falan gibi (üçüncü kişi gibi) yapardım'. Bu da niyetinin karşılığını görür. Binaenaleyh bu iki kişinin vebâli eşittir." Ebu İsa (Tirmizî): Bu hadis hasen sahihtir.
(Resûlüm!) Şimdi sen güzelce sabret.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: نَّ اللَّهَ إِذَا أَحَبَّ قَوْمًا ابْتَلاَهُمْ
Açıklama: İlgili kaynakta senet bulunmamaktadır.
Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ
Bize (Muhammed)İbn Ebu Halef, ona Ravh (b. Ubade el-Kaysî), ona Şube (b. Haccac), T, Bana Züheyr b. Harb, ona Affân (b. Müslim el-Bâhilî), ona Hammâd - b. Seleme- onlara Sâbit (b. Eslem el-Bünânî), ona da Enes (b. Mâlik), Nebi'den (sav) benzerini rivayet etti. Buna göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sizden hiç kimse, yaşadığı bir sıkıntı sebebiyle, ölümü temenni etmesin. Mutlaka onu yapmak mecburiyeti hissederse, bari şöyle söylesin: 'Rabbim! Hakkımda hayat hayırlı ise yaşat. Ölüm hayırlı ise canımı al." Ancak "yaşadığı bir sıkıntı nedeniyle" buyurdu.