Öneri Formu
Hadis Id, No:
22502, N002595
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ سُلَيْمَانَ قَالَ أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ عَنْ سُفْيَانَ بْنِ عُيَيْنَةَ عَنْ دَاوُدَ بْنِ شَابُورَ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ سَأَلَ وَلَهُ أَرْبَعُونَ دِرْهَمًا فَهُوَ الْمُلْحِفُ » .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Süleyman, ona Yahya b. Adem, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Davud b. Şabur, ona da Amr b. Şuayb (ra), babasından ve dedesinden naklederek şöyle diyor: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Kim kırk dirhemi varken dilenirse o kimse muhtaç olmadığı halde dilenmiş olur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 89, /2256
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Şuayb b. Muhammed es-Sehmi (Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As)
3. Ebu İbrahim Amr b. Şuayb el-Kuraşi (Amr b. Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As)
4. Ebu Süleyman Davud b. Şabur el-Mekki (Davud b. Şabur)
5. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
6. Ebu Zekeriyya Yahya b. Adem el-Ümevî (Yahya b. Adem b. Süleyman)
7. Ahmed b. Süleyman er-Ruhâvî (Ahmed b. Süleyman b. Abdülmelik b. Ebu Şeybe b. Yezid b. Lâî)
Konular:
Fakir, Yoksul, fakirlik, yoksulluk
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى قَالاَ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى قَالَ حَدَّثَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَدِىِّ بْنِ الْخِيَارِ . أَنَّ رَجُلَيْنِ حَدَّثَاهُ أَنَّهُمَا أَتَيَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَسْأَلاَنِهِ مِنَ الصَّدَقَةِ فَقَلَّبَ فِيهِمَا الْبَصَرَ - وَقَالَ مُحَمَّدٌ بَصَرَهُ - فَرَآهُمَا جَلْدَيْنِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنْ شِئْتُمَا وَلاَ حَظَّ فِيهَا لِغَنِىٍّ وَلاَ لِقَوِىٍّ مُكْتَسِبٍ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22507, N002599
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى قَالاَ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى قَالَ حَدَّثَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَدِىِّ بْنِ الْخِيَارِ . أَنَّ رَجُلَيْنِ حَدَّثَاهُ أَنَّهُمَا أَتَيَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَسْأَلاَنِهِ مِنَ الصَّدَقَةِ فَقَلَّبَ فِيهِمَا الْبَصَرَ - وَقَالَ مُحَمَّدٌ بَصَرَهُ - فَرَآهُمَا جَلْدَيْنِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنْ شِئْتُمَا وَلاَ حَظَّ فِيهَا لِغَنِىٍّ وَلاَ لِقَوِىٍّ مُكْتَسِبٍ » .
Tercemesi:
Bize Amr b. Ali ve Muhammed b. el-Müsenna, o ikisine Yahya, ona Hişam b. Urve, ona babası, ona da Ubeydullah b. Adiy b. Hıyar (ra) iki kişinin kendisine şunları naklettiklerini söylüyor. 'Bu iki kişi Rasulullah'a (sav) sadaka istemek için gelmişler. Rasulullah (sav) bu iki kişiye gözlerini kaldırıp bir bakmış (Ravi Muhammed diyor ki) onlara baktı ve onları güçlü kuvvetli gördü ve şöyle buyurdu:
"Dilerseniz vereyim ama o sadaka malında zengin ve kazanmaya güç yetirebilenin hakkı yoktur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 91, /2256
Senetler:
1. Racülân (Racülân)
2. Ubeydullah b. Adi el-Kuraşi (Ubeydullah b. Adi b. Hiyar b. Adi)
3. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
4. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
5. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
6. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Fakir, Yoksul, fakirlik, yoksulluk
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
قَالَ الْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ عَنِ ابْنِ الْقَاسِمِ قَالَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ رَجُلٍ مِنْ بَنِى أَسَدٍ قَالَ نَزَلْتُ أَنَا وَأَهْلِى بِبَقِيعِ الْغَرْقَدِ فَقَالَتْ لِى أَهْلِى اذْهَبْ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَسَلْهُ لَنَا شَيْئًا نَأْكُلْهُ . فَذَهَبْتُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَوَجَدْتُ عِنْدَهُ رَجُلاً يَسْأَلُهُ وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « لاَ أَجِدُ مَا أُعْطِيكَ » . فَوَلَّى الرَّجُلُ عَنْهُ وَهُوَ مُغْضَبٌ وَهُوَ يَقُولُ لَعَمْرِى إِنَّكَ لَتُعْطِى مَنْ شِئْتَ . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّهُ لَيَغْضَبُ عَلَىَّ أَنْ لاَ أَجِدَ مَا أُعْطِيهِ مَنْ سَأَلَ مِنْكُمْ وَلَهُ أُوقِيَّةٌ أَوْ عِدْلُهَا فَقَدْ سَأَلَ إِلْحَافًا » . قَالَ الأَسَدِىُّ فَقُلْتُ لَلَقْحَةٌ لَنَا خَيْرٌ مِنْ أُوقِيَّةٍ - وَالأُوقِيَّةُ أَرْبَعُونَ دِرْهَمًا - فَرَجَعْتُ وَلَمْ أَسْأَلْهُ فَقَدِمَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعْدَ ذَلِكَ شَعِيرٌ وَزَبِيبٌ فَقَسَّمَ لَنَا مِنْهُ حَتَّى أَغْنَانَا اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22505, N002597
Hadis:
قَالَ الْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ عَنِ ابْنِ الْقَاسِمِ قَالَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ رَجُلٍ مِنْ بَنِى أَسَدٍ قَالَ نَزَلْتُ أَنَا وَأَهْلِى بِبَقِيعِ الْغَرْقَدِ فَقَالَتْ لِى أَهْلِى اذْهَبْ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَسَلْهُ لَنَا شَيْئًا نَأْكُلْهُ . فَذَهَبْتُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَوَجَدْتُ عِنْدَهُ رَجُلاً يَسْأَلُهُ وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « لاَ أَجِدُ مَا أُعْطِيكَ » . فَوَلَّى الرَّجُلُ عَنْهُ وَهُوَ مُغْضَبٌ وَهُوَ يَقُولُ لَعَمْرِى إِنَّكَ لَتُعْطِى مَنْ شِئْتَ . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّهُ لَيَغْضَبُ عَلَىَّ أَنْ لاَ أَجِدَ مَا أُعْطِيهِ مَنْ سَأَلَ مِنْكُمْ وَلَهُ أُوقِيَّةٌ أَوْ عِدْلُهَا فَقَدْ سَأَلَ إِلْحَافًا » . قَالَ الأَسَدِىُّ فَقُلْتُ لَلَقْحَةٌ لَنَا خَيْرٌ مِنْ أُوقِيَّةٍ - وَالأُوقِيَّةُ أَرْبَعُونَ دِرْهَمًا - فَرَجَعْتُ وَلَمْ أَسْأَلْهُ فَقَدِمَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعْدَ ذَلِكَ شَعِيرٌ وَزَبِيبٌ فَقَسَّمَ لَنَا مِنْهُ حَتَّى أَغْنَانَا اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ .
Tercemesi:
Bize el-Haris b. Miskin, ona İbn'ül-Kasım, ona Malik, ona Zeeyd b. Eslem, ona da Ata b. Yesar (ra), Esed oğullarından bir adamdan naklederek şöyle diyor: 'Ben ve ailem Baki-ul Gargad'e yerleştik. Ailem bana dedi ki Rasulullah'a (sav) git ve yiyecek bir şeyler iste. Ben de gittim, yanında bir şeyler isteyen biri vardı. Rasulullah da (sav) ona şöyle diyordu:
"Sana verecek bir şeyim yok," adam kızgın vaziyette döndü o sırada şöyle söylüyordu: 'Yemin ederim ki istediğin kimselere veriyorsun.' Rasulullah da (sav):
"Verecek bir şeyim olmadığından dolayı o bana kızıyor. Birinizin kırk dirhemi ve ona denk bir malı varsa ve bir şeyler isterse bu kimse muhtaç olmadığı halde istiyor demektir," buyurdu. 'Esedli adam anlatmasını şöyle sürdürdü: Bunun üzerine ben kendi kendime benim bol sütlü bir devem var, bu devem kırk dirhemden fazla eder dedim ve hiçbir şey istemeden geri döndüm. Bu olaydan sonra Peygamber' (sav) arpa ve kuru üzüm getirildi de Allah katında zengin sayılıncaya kadar bu gelenleri bizim aramızda taksim etmişti.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 90, /2256
Senetler:
1. Racül Min Benî Esed (Racül Min Benî Esed)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Abdullah Abdurrahman b. Kasım el-Atekî (Abdurrahman b. Kasım b. Halid b. Cünade)
6. Haris b. Miskin el-Ümevî (Haris b. Miskin b. Muhammed)
Konular:
Fakir, Yoksul, fakirlik, yoksulluk
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
Geçim, Hz. Peygamber'in geçim sıkıntısı
Sadaka, verilecek yerler
Sahabe, Hz. Peygamber'e itirazları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31813, İM004124
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ أَنْبَأَنَا أَبُو غَسَّانَ بَهْلُولٌ حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ عُبَيْدَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ قَالَ اشْتَكَى فُقَرَاءُ الْمُهَاجِرِينَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَا فَضَّلَ اللَّهُ بِهِ عَلَيْهِمْ أَغْنِيَاءَهُمْ فَقَالَ « يَا مَعْشَرَ الْفُقَرَاءِ أَلاَ أُبَشِّرُكُمْ أَنَّ فُقَرَاءَ الْمُؤْمِنِينَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ قَبْلَ أَغْنِيَائِهِمْ بِنِصْفِ يَوْمٍ خَمْسِمِائَةِ عَامٍ » . ثُمَّ تَلاَ مُوسَى هَذِهِ الآيَةَ ( وَإِنَّ يَوْمًا عِنْدَ رَبِّكَ كَأَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ )
Tercemesi:
Bize İshak b. Mansur, ona Ebu Ğassan Behlül, ona Musa b. Ubeyde, ona Abdullah b. Dinar, ona da Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: Muhacirlerin fakirleri, Allah'ın zengin muhacirlere kendilerinden fazla mazhar kıldığı fazilet (bir takım mali ibadetler) hususunda Rasulullah'a (sav) şikâyette bulundular (yani zenginleri gibi mali ibadetler yapamamanın üzüntüsünü arz ettiler). Bunun üzerine O:
"Ey fakirler gurubu, dikkat ediniz! Ben mü'minlerin fakirlerinin cennete zenginlerinden yarım gün, (yâni) beş yüz yıl önce gireceklerini size müjdeliyorum," buyurdu.
(Ravilerden) Musa (bu hadisi rivayet ettikten) sonra şu ayeti okudu:
"ve şüphesiz, senin Rabbin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuz bin yıl gibidir." (Hac, 47)
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 6, /670
Senetler:
()
Konular:
Amel, faziletlileri
Dünya, Zenginlik
Fakir, Yoksul, Fakir ve yoksullar
Fakir, Yoksul, fakirlik, yoksulluk
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22497, N002590
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ شُعَيْبٍ قَالَ أَخْبَرَنَا مَعْنٌ قَالَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنْ أَبِى الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لأَنْ يَأْخُذَ أَحَدُكُمْ حَبْلَهُ فَيَحْتَطِبَ عَلَى ظَهْرِهِ خَيْرٌ لَهُ مِنْ أَنْ يَأْتِىَ رَجُلاً أَعْطَاهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ مِنْ فَضْلِهِ فَيَسْأَلَهُ أَعْطَاهُ أَوْ مَنَعَهُ » .
Tercemesi:
Bize Ali b. Şuayb, ona Ma'n, ona Malik, ona Ebu'z-Zinad, ona el-A'rec, ona da Ebu Hureyre'den (ra) rivayet edildiğine göre, Allah'ın Rasulu şöyle buyurdu:
"Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, birinizin ipini alarak sırtında odun taşıması, Allah'ın zenginlik verdiği bir kimseden -verip vermemesi önemli değil-bir şeyler istemesinden daha hayırlıdır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 85, /2255
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Yahya Ma'n b. İsa el-Kazzâz (Ma'n b. İsa b. Ma'n)
6. Ali b. Şuayb es-Simsar (Ali b. Şuayb b. Adi b. Hemmam)
Konular:
Fakir, Yoksul, fakirlik, yoksulluk
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
İnsan, iyi-kötü
İnsan, şahsiyetinin korunması
Kazanç, Emeği ile geçinmek
Müslüman, mü'minin kişiliği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31819, İM004127
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ الْقَطَّانِ حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ مُحَمَّدٍ الْعَنْقَزِىُّ حَدَّثَنَا أَسْبَاطُ بْنُ نَصْرٍ عَنِ السُّدِّىِّ عَنْ أَبِى سَعْدٍ الأَزْدِىِّ وَكَانَ قَارِئَ الأَزْدِ عَنْ أَبِى الْكَنُودِ عَنْ خَبَّابٍ فِى قَوْلِهِ تَعَالَى ( وَلاَ تَطْرُدِ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِىِّ ) إِلَى قَوْلِهِ ( فَتَكُونَ مِنَ الظَّالِمِينَ ) قَالَ جَاءَ الأَقْرَعُ بْنُ حَابِسٍ التَّمِيمِىُّ وَعُيَيْنَةُ بْنُ حِصْنٍ الْفَزَارِىُّ فَوَجَدُوا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَعَ صُهَيْبٍ وَبِلاَلٍ وَعَمَّارٍ وَخَبَّابٍ قَاعِدًا فِى نَاسٍ مِنَ الضُّعَفَاءِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ فَلَمَّا رَأَوْهُمْ حَوْلَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم حَقَرُوهُمْ فَأَتَوْهُ فَخَلَوْا بِهِ وَقَالُوا إِنَّا نُرِيدُ أَنْ تَجْعَلَ لَنَا مِنْكَ مَجْلِسًا تَعْرِفُ لَنَا بِهِ الْعَرَبُ فَضْلَنَا فَإِنَّ وُفُودَ الْعَرَبِ تَأْتِيكَ فَنَسْتَحْيِى أَنْ تَرَانَا الْعَرَبُ مَعَ هَذِهِ الأَعْبُدِ فَإِذَا نَحْنُ جِئْنَاكَ فَأَقِمْهُمْ عَنْكَ فَإِذَا نَحْنُ فَرَغْنَا فَاقْعُدْ مَعَهُمْ إِنْ شِئْتَ . قَالَ « نَعَمْ » . قَالُوا فَاكْتُبْ لَنَا عَلَيْكَ كِتَابًا . قَالَ فَدَعَا بِصَحِيفَةٍ وَدَعَا عَلِيًّا لِيَكْتُبَ وَنَحْنُ قُعُودٌ فِى نَاحِيَةٍ فَنَزَلَ جِبْرَائِيلُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَقَالَ ( وَلاَ تَطْرُدِ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِىِّ يُرِيدُونَ وَجْهَهُ مَا عَلَيْكَ مِنْ حِسَابِهِمْ مِنْ شَىْءٍ وَمَا مِنْ حِسَابِكَ عَلَيْهِمْ مِنْ شَىْءٍ فَتَطْرُدَهُمْ فَتَكُونَ مِنَ الظَّالِمِينَ ) ثُمَّ ذَكَرَ الأَقْرَعَ بْنَ حَابِسٍ وَعُيَيْنَةَ بْنَ حِصْنٍ فَقَالَ ( وَكَذَلِكَ فَتَنَّا بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ لِيَقُولُوا أَهَؤُلاَءِ مَنَّ اللَّهُ عَلَيْهِمْ مِنْ بَيْنِنَا أَلَيْسَ اللَّهُ بِأَعْلَمَ بِالشَّاكِرِينَ ) . ثُمَّ قَالَ ( وَإِذَا جَاءَكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِنَا فَقُلْ سَلاَمٌ عَلَيْكُمْ كَتَبَ رَبُّكُمْ عَلَى نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ ) . قَالَ فَدَنَوْنَا مِنْهُ حَتَّى وَضَعْنَا رُكَبَنَا عَلَى رُكْبَتِهِ وَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَجْلِسُ مَعَنَا فَإِذَا أَرَادَ أَنْ يَقُومُ قَامَ وَتَرَكَنَا فَأَنْزَلَ اللَّهُ ( وَاصْبِرْ نَفْسَكَ مَعَ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِىِّ يُرِيدُونَ وَجْهَهُ وَلاَ تَعْدُ عَيْنَاكَ عَنْهُمْ ) وَلاَ تُجَالِسِ الأَشْرَافَ ( تُرِيدُ زِينَةَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَلاَ تُطِعْ مَنْ أَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَنْ ذِكْرِنَا ) - يَعْنِى عُيَيْنَةَ وَالأَقْرَعَ - ( وَاتَّبَعَ هَوَاهُ وَكَانَ أَمْرُهُ فُرُطًا ) - قَالَ هَلاَكًا - قَالَ أَمْرُ عُيَيْنَةَ وَالأَقْرَعِ . ثُمَّ ضَرَبَ لَهُمْ مَثَلَ الرَّجُلَيْنِ وَمَثَلَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا . قَالَ خَبَّابٌ فَكُنَّا نَقْعُدُ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَإِذَا بَلَغْنَا السَّاعَةَ الَّتِى يَقُومُ فِيهَا قُمْنَا وَتَرَكْنَاهُ حَتَّى يَقُومَ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Muhammed b. Yahya b. Said el-Kattan, ona Amr b. Muhammed el-Ankazi, ona Esbat b. Nasr, ona es-Süddi, ona Ebu Sa'd el-Ezdi, ona Ebu'l Kindi, ona da Habbâb'dan (b. Eret) rivayet edildiğine göre kendisi Allah Teâlâ'nın;
"Sabah akşam, Rablerinin rızasını dileyerek O'na dua edenleri (yanından) kovma. Onların hesabından sana bir sorumluluk yoktur, senin hesabından da onlara bir sorumluluk yoktur ki onları kovup da zalimlerden olasın." (En'âm, 52) buyruğu hakkında şöyle demiştir: el-Akra' bin Habis et-Temîmi ve Uyeyne b. Hısn el-Fezârî (Rasulullah'ın (sav) ziyaretine) geldiler ve Rasulullah'ı (sav) mü'minerin zayıflarından bir gurubun içinde oturup Suheyb, Bilâl, Ammâr ve Habbâb ile beraber iken buldular; Peygamber'in (sav) etrafında onları (yani zayıf, fakir, nüfussuz sahabeleri) görünce o zayıf sahabeleri küçümsediler, hakir gördüler. Nihayet Onun yanına varıp O'nunla yalnız kaldılar (yani biz de bir kenara çekildik) ve onlar: (Yâ Rasulullah, ziyaretine geldiğimizde) bir oturumu bize tahsis etmeni muhakkak isteriz ki Araplar bununla bizim üstünlüğümüzü tanısınlar. Çünkü senin yanma Arap heyetleri gelir. Bu itibarla Arabların bizi şu kölelerle (yâni fakir mü si umanlarla) beraber görmelerinden utanırız. Onun için biz senin yanına geldiğimiz zaman köleleri yanından kaldır. Sonra biz huzurundan ayrılınca dilersen onlarla beraber otur, dediler. Resûl-i Ekrem (sav) (de):
"Peki," buyurdu. Bu kere onlar: O halde bu teklifimizi kabul buyurduğuna dair bizim için bir yazı yazdır, dediler. Habbâb dedi ki: Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sav) bir yaprak kâğıt istedi ve yazı yazması için Ali'yi (ra) çağırttı. Biz de meclisin bir kenarında oturuyorduk. O sırada Cebrail (as) indi ve;
"Sabah akşam Rab'lerinin rızasını dileyerek O'na dua edenleri (yanından) kovma. Onların hesabından sana bir sorumluluk yoktur, senin hesabından da onlara bir sorumluluk yoktur ki onları kovup da zalimlerden olasın." (Enam, 52) ayetini (indirip) söyledi. Sonra el-Akra' b. Habis ve Uyeyne b. Hısn'ı anlatarak:
"Ve işte böylece, "Allah aramızdan şunlara mı lütufta bulundu? deyiversinler diye bazısını bazısıyla imtihan ettik. Allah şükredenleri en iyi bilen değil midir?" (En'âm, 53) ayetini (indirip) söyledi. Bundan sonra:
"Ayetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman (onlara) de ki: Selâm sizlere. Rabb'iniz rahmet etmeyi kendi üzerine aldı -vaadetti-" (En'âm, 54) ayetini (indirip) söyledi.
Habbâb dedi ki: Bu ayetler indikten sonra biz O'na öyle yaklaştık ki dizlerimizi O'nun dizi üzerine bıraktık ve Rasulullah (sav) bizimle beraber otururdu. Sonra kalkmak istediği zaman kalkar ve bizi bırakırdı (yâni biz ondan sonra kalkıp dağılırdık). Sonra Allah (ac):
"Rablerinin rızasını dileyerek sabah akşam O'na dua edenlerle beraber nefsini sabırlı tut (yâni onlarla sohbet etmeye tahsis et); dünya hayatının süsünü arzulayarak gözlerini o kimselerden (başkasına) çevirme (eşraf kimselerle -özel- oturum yapma). Bizi anmak hususunda kalbine gaflet verdiğimiz ve hevesine uyup da işi furut (yâni helak olmak) olan (yâni Uyeyne ve el-Akra')a uyma" (Kehf, 28) ayetini indirdi. Habbâb:(ayette geçen) "Helâken"den maksad) Uyeyne ve el-Akra'ın işidir, dedi. (Habbâb sözüne devamla) Surra Allah onlara (yâni müminlere ve kâfirlere) iki adamın misalini (Kehf süresinin 32 ilâ 44. ayetlerinde) ve dünya hayatının misalini (Kehf süresinin 45. ayetinde) getirdi (yani anılan ayetleri indirdi). Habbâb dedi ki: (Kehf süresinin 28. ayeti indirildikten) sonra biz (yani fakir-zayıf sahabeler) Peygamber'in (sav) beraberinde otururduk. O'nun kalkacağı saate varınca biz O'nu bırakıp kalkıyorduk ki, O da kalksın.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 7, /671
Senetler:
()
Konular:
Fakir, Yoksul, Fakir ve yoksullar
Fakir, Yoksul, fakirlik, yoksulluk
Kur'an, Nüzul sebebleri
Kur'an, tefsiri, bazı ayetlerin
Toplumsal barış, problemi insanları bir noktada buluşturarak çözmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22510, N002600
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ سُلَيْمَانَ قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بِشْرٍ قَالَ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ عَنْ زَيْدِ بْنِ عُقْبَةَ عَنْ سَمُرَةَ بْنِ جُنْدُبٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ الْمَسَائِلَ كُدُوحٌ يَكْدَحُ بِهَا الرَّجُلُ وَجْهَهُ فَمَنْ شَاءَ كَدَحَ وَجْهَهُ وَمَنْ شَاءَ تَرَكَ إِلاَّ أَنْ يَسْأَلَ الرَّجُلُ ذَا سُلْطَانٍ أَوْ شَيْئًا لاَ يَجِدُ مِنْهُ بُدًّا » .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Süleyman, ona Muhammed b. Bişr, ona Şube, ona Abdülmelik, ona Zeyd b. Ukbe, ona Semüra b. Cündüb isnadıyla naklettiğine göre, Efendimiz, şöyle buyurmuştur:
"Başkalarına her el açış, insanın yüzünde bırakacağı tırnak ve diş izi (gibidir) Kişi yüzünü yara bere içinde bırakmakta da yüzünü (pürüzsüz) olarak korumakta da serbesttir. İnsanın, bir yetkiliden bir talepte bulunması veya bir işin çözümü için yardım istemekten başka bir yol yoksa başkasından istemesi ise farklı bir şeydir"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 92, /2256
Senetler:
1. Ebu Saîd Semüra b. Cündüb el-Fezârî (Semüra b. Cündüb b. Hilal b. Haric b. Mürre b. Hazn)
2. Zeyd b. Ukbe el-Fezari (Zeyd b. Ukbe)
3. Abdülmelik b. Umeyr el-Lahmî (Abdülmelik b. Umeyr b. Süveyd)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Bişr el-Abdî (Muhammed b. Bişr b. Fürâfisa b. Muhtar b. Rudeyh)
6. Ahmed b. Süleyman er-Ruhâvî (Ahmed b. Süleyman b. Abdülmelik b. Ebu Şeybe b. Yezid b. Lâî)
Konular:
Fakir, Yoksul, fakirlik, yoksulluk
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
İnsan, ihtiyaçları
İnsan, şahsiyetinin korunması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22512, N002601
Hadis:
أَخْبَرَنَا مَحْمُودُ بْنُ غَيْلاَنَ قَالَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ عَنْ زَيْدِ بْنِ عُقْبَةَ عَنْ سَمُرَةَ بْنِ جُنْدُبٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْمَسْأَلَةُ كَدٌّ يَكُدُّ بِهَا الرَّجُلُ وَجْهَهُ إِلاَّ أَنْ يَسْأَلَ الرَّجُلُ سُلْطَانًا أَوْ فِى أَمْرٍ لاَ بُدَّ مِنْهُ » .
Tercemesi:
Bize Mahmud b. Ğaylan, ona Veki', ona Süfyan, ona Abdülmelik, ona Zeyd b. Ukbe, ona da Semüra b. Cündüb'den (ra) rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Dilenmek yüzü tırmalatmak demektir. Kişi dilenip istemek suretiyle yüzünü tırmalatmış olur, ancak kişinin devletten bir şeyler istemesi veya çaresiz kalan birinin dilenmesi bu anlamda değildir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 93, /2256
Senetler:
1. Ebu Saîd Semüra b. Cündüb el-Fezârî (Semüra b. Cündüb b. Hilal b. Haric b. Mürre b. Hazn)
2. Zeyd b. Ukbe el-Fezari (Zeyd b. Ukbe)
3. Abdülmelik b. Umeyr el-Lahmî (Abdülmelik b. Umeyr b. Süveyd)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
6. Ebu Ahmed Mahmud b. Ğaylan el-Adevi (Mahmud b. Ğaylan)
Konular:
Fakir, Yoksul, fakirlik, yoksulluk
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
İnsan, ihtiyaçları
İnsan, şahsiyetinin korunması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31812, İM004123
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا بَكْرُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ حَدَّثَنَا عِيسَى بْنُ الْمُخْتَارِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ أَبِى لَيْلَى عَنْ عَطِيَّةَ الْعَوْفِىِّ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِنَّ فُقَرَاءَ الْمُهَاجِرِينَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ قَبْلَ أَغْنِيَائِهِمْ بِمِقْدَارِ خَمْسِمِائَةِ سَنَةٍ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona Bekr b. Abdurrahman, ona İsa b. el-Muhtar, ona Muhammed b. Ebu Leyla, ona Atıyye el-Avfî, ona da Ebu Saîd el-Hudrî'den rivayet edildiğine göre; Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz, muhacirlerin fakirleri cennete onların zenginlerinden beş yüz yıl kadar önce girerler."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 6, /670
Senetler:
()
Konular:
Dünya, Zenginlik
Fakir, Yoksul, Fakir ve yoksullar
Fakir, Yoksul, fakirlik, yoksulluk
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31816, İM004126
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو خَالِدٍ الأَحْمَرُ عَنْ يَزِيدَ بْنِ سِنَانٍ عَنْ أَبِى الْمُبَارَكِ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ أَحِبُّوا الْمَسَاكِينَ فَإِنِّى سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ فِى دُعَائِهِ « اللَّهُمَّ أَحْيِنِى مِسْكِينًا وَأَمِتْنِى مِسْكِينًا وَاحْشُرْنِى فِى زُمْرَةِ الْمَسَاكِينِ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Abdullah b. Said, o ikisine Ebu Halid el-Ahmer, ona Yezid b. Sinan, ona Ebu'l Mübarek, ona Ata, ona da Ebu Saîd el-Hudrî şöyle demiştir: Miskinleri seviniz. Çünkü ben Rasulullah'ı (sav) duasında şöyle derken işittim:
"Allahım! Beni miskin olarak yaşat, miskin olarak öldür ve beni miskinler zümresi içinde hasret."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 7, /671
Senetler:
()
Konular:
Fakir, Yoksul, Fakir ve yoksullar
Fakir, Yoksul, fakirlik, yoksulluk