164 Kayıt Bulundu.
Bize Ubeydullah b. Sa’d b. İbrahim, ona Yakub, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih b. Keysan, ona A‘rec, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Cennetle cehennem çekişip rablerine müracaat ettiler. Cennet 'Ey Rabbim! Neden hep bana sadece insanların zayıf ve düşkünleri giriyor' dedi. Cehennem de 'Ben de büyüklenen zorba kimseler için seçildim' dedi. Yüce Allah cennete 'Sen benim rahmetimsin' buyurdu. Cehenneme 'Sen benim azabımsın, dilediğim kişiye seninle azap ederim. Her ikinizin de dolmaya hakkı vardır' buyurdu. Cennete gelince Allah yarattıklarından kimseye zulmetmez. Cehennem için de Allah dilediği kişileri yaratır. Bunlar oraya atıldığında cehennem 'Daha yok mu?' diye üç defa sorar. Sonunda Allah ona ayağını koyar ve Cehennem dolar. Sonra ağzı dürülüp kapanır ve 'yeter, yeter, yeter' der."
Bize Ebu Âmir, ona Züheyr b. muhammed, ona Yezîd b. Yezîd b. Câbir, ona Hâlid b. Laclâc, ona da Abdurrahman b. Âiş, ona da Sahabede bazıları şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bir sabah yanımıza çıktı. Yüzü parlak, gönlü huzurlu, sevinçliydi. Biz 'Ey Allah’ın Rasulü, bugün seni ne kadar neşeli ve yüzü nurlu görüyoruz' dedik, şöyle buyurdu: Beni (böyle olmaktan) ne alıkoyabilir ki! Bu gece Rabbim bana en güzel surette geldi ve 'Ey Muhammed!' buyurdu. Ben 'Buyur Rabbim, emrine amadeyim' dedim. 'Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. 'Bilmiyorum, ey Rabbim' dedim. Bunu iki veya üç kez sordu. Sonra avuçlarını iki omzumun arasına koydu; serinliğini göğsümde hissettim. Bunun üzerine göklerde ve yerde ne varsa bana ayan oldu. Sonra Hz. Peygamber (sav) 'İşte böylece, kesin iman edenlerden olsun diye, İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu gösterdik.' [En'âm, 6/75] ayetini okudu. Ardından şöyle buyurdu: Rabbim bana 'Ey Muhammed,Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. Ben 'Kefaretler konusunda' dedim. 'Kefaretler nedir?' buyurdu. Ben 'Cemaatle namaza yürüyerek gitmek, Namazlardan sonra mescitte oturmak, zorluklara rağmen abdesti tam almak. Kim bunları yaparsa hayır üzere yaşar, hayır üzere ölür ve günahlarından annesinin kendisini doğurduğu gün gibi arınmış olur. Dereceler ise şunlardır: Güzel söz söylemek, selamı yaymak, yemek yedirmek, insanlar uykuda iken gece namazı kılmak' dedim. Rabbim bana 'Ey Muhammed! Namaz kıldığında şöyle dua et' buyurdu: Allah’ım! Senden iyi şeyleri yapmayı, kötü şeyleri terk etmeyi, miskinleri sevmeyi ve tevbemi kabul etmeni dilerim. Eğer kulların arasında bir fitne dilersen, beni fitneye düşürmeden yanına al."
Açıklama: Hadis ızdırabdan dolayı zayıftır.
Bize Müsedded ve Ubeydullah b. Ömer ve Ebu Kamil, onlara Abdülvahid b. Ziyad, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre (ra) önceki hadisle aynı manada bir hadis rivayet etmiş, Rasulullah'ın (sav), "miskîn iffetli kişidir," dediğini zikretti. Müsedded, rivayetine şunu da ekledi: "Miskîn, kendisine yetecek malı olmayan, ama yine de insanlara el açmayan ve muhtaç olduğu bilinmediği için kendisine sadaka verilmeyen kimsedir. (Âyette sözü edilen) mahrum işte odur." Müsedded, rivayet ettiği hadiste "utandığı için sormayan" sözünü zikretmedi. [Ebû Davud dedi ki: Muhammed b. Sevr ile Abdurrezzak bu hadisi Mamer'den rivayet ettiler ve mahrum sözünü Zührî'nin sözü olduğunu söylediler ki, bu daha doğrudur.]
Bize İbn Ebu Meryem, ona Muhammed b. Cafer, ona Şerîk b. Ebu Nemr, ona Atâ b. Yesâr ve Abdurrahman b. Ebu Amre el-Ensârî, onlara da Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Hz. peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Miskin (yoksul), insanların, eline bir hurma, iki hurma, bir lokma, iki lokma verip gönderdiği kimse değildir. Asıl miskin (ihtiyacı olduğu halde insanlara el açıp istemekten çekinip iffetli kalmağa çalışan kimsedir. İsterseniz şu ayeti okuyun:" “Vereceğiniz sadakalar, öncelikle kendilerini Allah yoluna adayan, bu sebeple yeryüzünde maişet için dolaşma imkânı bulamayan fakirler içindir. İffet ve hayaları sebebiyle halktan bir talepte bulunmadıklarından cahiller onları zengin zanneder. Sen ise onları simalarından tanırsın. Hele yüzsüzlük edip de insanlardan ısrarla bir şey istemezler.” (Bakara, 273)
Bize İbn Ebu Meryem, ona Muhammed b. Cafer, ona Şerîk b. Ebu Nemr, ona Atâ b. Yesâr ve Abdurrahman b. Ebu Amre el-Ensârî, onlara da Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Hz. peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Miskin (yoksul), insanların, eline bir hurma, iki hurma, bir lokma, iki lokma verip gönderdiği kimse değildir. Asıl miskin (ihtiyacı olduğu halde insanlara el açıp istemekten çekinip iffetli kalmağa çalışan kimsedir. İsterseniz şu ayeti okuyun:" “Vereceğiniz sadakalar, öncelikle kendilerini Allah yoluna adayan, bu sebeple yeryüzünde maişet için dolaşma imkânı bulamayan fakirler içindir. İffet ve hayaları sebebiyle halktan bir talepte bulunmadıklarından cahiller onları zengin zanneder. Sen ise onları simalarından tanırsın. Hele yüzsüzlük edip de insanlardan ısrarla bir şey istemezler.” (Bakara, 273)
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: كاد الفقر أن يكون كفرا