257 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Musaffâ el-Hımsî, ona Bakıyye b. Velid, ona Habib b. Salih, ona Yezid b. Şurayh, ona Ebu Hay el-Müezzin, ona da Sevbân’ın naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse insanlara imamlık yaptığında, onları bırakıp da sadece kendisine dua etmesin. Böyle yaparsa onlara hıyanet etmiş olur.”
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Züheyr b. Harb, onlara İbn Uleyye, ona Abdülaziz b. Suheyb, ona da Enes (b. Mâlik), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Biriniz dua ettiği zaman, duasında kararlı olsun. 'Allah'ım! Dilersen bana ver' demesin. Çünkü Allah'ı zorlayacak hiçbir şey yoktur."
Bize İshak b. Musa el-Ensârî, ona Enes b. İyâd, ona Haris b. Abdurrahman b. Ebu Zübâb, ona Atâ b. Mînâ, ona da Ebu Hüreyre, Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Sizden biri (dua ederken) sakın 'Allah'ım dilersen beni bağışla, Allah'ım dilersen bana merhamet et' demesin. İstediğini kararlı olarak istesin. Çünkü Allah dilediğini yapar, O'nu zorlayacak hiçbir şey yoktur."
Bize Ebu Kureyb ve Muhammed b. Sabbâh, onlara Âiz b. Habib, ona Salih b. Hassân el-Ensârî, ona Muhammed b. Ka'b el-Kurazî, ona da İbn Abbâs, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Dua ettiğinde avuçlarının içini havaya kaldırarak dua et, dışıyla değil. Duaya son verdiğin zaman da avuçlarının içini yüzüne sür."
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona Muhammed b. Fudayl ve Ebu Muâviye, onlara Asım (el-Ahvel), ona da Ebu Osman (en-Nehdî), Ebu Musa'nın (el-Eşarî) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Nebi (sav) ile bir yolculukta beraberdik. İnsanlar yüksek sesle tekbir getirmeye başladılar. Bunun üzerine Nebi (sav) 'Ey insanlar! Kendinize çekidüzen verin. Siz ne sağıra ne de olmayan birine dua ediyorsunuz. Muhakkak sizinle beraber olan, her şeyinizi işiten ve size çok yakın birine dua ediyorsunuz' buyurdu. Ben de onun arkasındaydım ve 'Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh' diyordum. Bunun üzerine Hz. Peygamber 'Ey Abdullah b. Kays! Sana cennet hazinelerinden bir hazine göstereyim mi?' buyurdu. Ben 'Tabi ki Ey Allah’ın Resulü!' deyince, 'Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh (Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur) de' buyurdu."
Bize Ahmed b. Ömer b. Hafs el-Vekî'î, ona Muhammed b. Fudayl, ona babası, ona Talha b. Ubeydullah b. Kerîz, ona Ümmü Derdâ, ona da Ebu Derdâ, Rasulullah (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kişi (din) kardeşi için gıyabında dua ederse, bir melek de onun için 'Allah (cc) sana da aynısını versin' diye eşlik eder."
Bize İbn Nümeyr, İshak b. İbrahim ve Ebu Said el-Eşec, onlara Hafs b. Ğıyâs, ona da Asım (el-Ahvel) hadisi bu isnadla Ebu Osman (en-Nehdî)'den, o da Ebu Musa (el-Eş'arî)'den benzer şekilde şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav) ile bir yolculukta beraberdik. İnsanlar yüksek sesle tekbir getirmeye başladılar. Bunun üzerine Nebi (sav) 'Ey insanlar! Kendinize çekidüzen verin. Siz ne sağıra ne de olmayan birine dua ediyorsunuz. Muhakkak sizinle beraber olan, her şeyinizi işiten ve size çok yakın birine dua ediyorsunuz' buyurdu. Ben de onun arkasındaydım ve 'Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh' diyordum. Bunun üzerine Hz. Peygamber 'Ey Abdullah b. Kays! Sana cennet hazinelerinden bir hazine göstereyim mi?' buyurdu. Ben 'Tabi ki Ey Allah’ın Resulü!' deyince, 'Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh (Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur) de' buyurdu."
Bize Halef b. Hişâm ve Ebu Rabî, onlara Hammâd b. Zeyd, ona Eyyub (es-Sahtiyânî), ona da Ebu Osman (en-Nehdî), Ebu Musa’dan Asım hadisinin benzerini şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav) ile bir yolculukta beraberdik. İnsanlar yüksek sesle tekbir getirmeye başladılar. Bunun üzerine Nebi (sav) 'Ey insanlar! Kendinize çekidüzen verin. Siz ne sağıra ne de olmayan birine dua ediyorsunuz. Muhakkak sizinle beraber olan, her şeyinizi işiten ve size çok yakın birine dua ediyorsunuz' buyurdu. Ben de onun arkasındaydım ve 'Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh' diyordum. Bunun üzerine Hz. Peygamber 'Ey Abdullah b. Kays! Sana cennet hazinelerinden bir hazine göstereyim mi?' buyurdu. Ben 'Tabi ki Ey Allah’ın Resulü!' deyince, 'Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh (Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur) de' buyurdu."
Bize İshak b. İbrahim, ona (Ebu Muhammed Abdülvehhab) es-Sakafî, ona Halid el-Hazzâ, ona Ebu Osman (en-Nehdî), ona da Ebu Musa (el-Eş'arî) 'Hz. Peygamber'le (sav) bir gazvede idik...' diyerek başlamış ve önceki hadisin benzerini şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav) ile bir gazvede beraberdik. İnsanlar yüksek sesle tekbir getirmeye başladılar. Bunun üzerine Nebi (sav) 'Ey insanlar! Kendinize çekidüzen verin. Siz ne sağıra ne de olmayan birine dua ediyorsunuz. Muhakkak sizinle beraber olan, her şeyinizi işiten ve size çok yakın birine dua ediyorsunuz' buyurdu. Ben de onun arkasındaydım ve 'Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh' diyordum. Bunun üzerine Hz. Peygamber 'Ey Abdullah b. Kays! Sana cennet hazinelerinden bir hazine göstereyim mi?' buyurdu. Ben 'Tabi ki Ey Allah’ın Resulü!' deyince, 'Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh (Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur) de' buyurdu." [Ancak bu rivayette 'Sizin dua etmekte olduğunuz (Allah), her birinize üzerinde olduğu devesinin boynundan daha yakındır' demiş, 'Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh' zikrinden bahsetmemiştir.]
Bana Haccâc b. Şâir, ona Abdüssamed b. Abdülvaris, ona babası (abdülvaris b. Saîd), ona Hüseyin (b. Zekvân), ona Katâde, ona Abdullah b. Ma‘bed ez-Zimmânî, ona da Abdullah b. Utbe şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah b. Mesud “Rablerine hangisi daha yakın olacak diye vesile ararlar” [İsra, 17/57] ayeti hakkında der ki: Bu ayet Araplardan bir topluluk hakkında inmiştir. Bunlar cinlerden bir gruba tapıyorlardı. Derken cinler Müslümanlığı kabul etti ama onlara tapan insanlar bunun farkında bile olmadı. Bunun üzerine “Onlar öyle kimselerdir ki, dua ederler; Rablerinden vesileyi dilerler” [İsra, 17/57] ayeti indi."