حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ سُلَيْمَانَ الضُّبَعِىُّ عَنِ الْجَعْدِ بْنِ عُثْمَانَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ رضى الله عنه قَالَ: تَزَوَّجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَدَخَلَ بِأَهْلِهِ - قَالَ: - فَصَنَعَتْ أُمِّى أُمُّ سُلَيْمٍ حَيْسًا فَجَعَلَتْهُ فِى تَوْرٍ فَقَالَتْ يَا أَنَسُ اذْهَبْ بِهَذَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْ لَهُ بَعَثَتْ إِلَيْكَ بِهَا أُمِّى وَهِىَ تُقْرِئُكَ السَّلاَمَ وَتَقُولُ: إِنَّ هَذَا لَكَ مِنَّا قَلِيلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ فَذَهَبْتُ بِهِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْتُ إِنَّ أُمِّى تُقْرِئُكَ السَّلاَمَ وَتَقُولُ إِنَّ هَذَا مِنَّا لَكَ قَلِيلٌ . فَقَالَ « ضَعْهُ » . ثُمَّ قَالَ: « اذْهَبْ فَادْعُ لِى فُلاَنًا وَفُلاَنًا :وَفُلاَنًا وَمَنْ لَقِيتَ » . فَسَمَّى رِجَالاً قَالَ: فَدَعَوْتُ مَنْ سَمَّى وَمَنْ لَقِيتُ قَالَ: قُلْتُ لأَنَسٍ عَدَدُكُمْ كَمْ كَانُوا؟ قَالَ زُهَاءَ ثَلاَثِمِائَةٍ . قَالَ: وَقَالَ لِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَا أَنَسُ هَاتِ التَّوْرَ » . قَالَ: فَدَخَلُوا حَتَّى امْتَلأَتِ الصُّفَّةُ وَالْحُجْرَةُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: « لِيَتَحَلَّقْ عَشَرَةٌ عَشَرَةٌ وَلْيَأْكُلْ كُلُّ إِنْسَانٍ مِمَّا يَلِيهِ » . قَالَ: فَأَكَلُوا حَتَّى شَبِعُوا قَالَ: فَخَرَجَتْ طَائِفَةٌ وَدَخَلَتْ طَائِفَةٌ حَتَّى أَكَلُوا كُلُّهُمْ . قَالَ: فَقَالَ لِى « يَا أَنَسُ ارْفَعْ » . قَالَ: فَرَفَعْتُ فَمَا أَدْرِى حِينَ وَضَعْتُ كَانَ أَكْثَرَ أَمْ حِينَ رَفَعْتُ قَالَ :وَجَلَسَ مِنْهُمْ طَوَائِفُ يَتَحَدَّثُونَ فِى بَيْتِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم جَالِسٌ وَزَوْجَتُهُ مُوَلِّيَةٌ وَجْهَهَا إِلَى الْحَائِطِ فَثَقُلُوا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَخَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَسَلَّمَ عَلَى نِسَائِهِ ثُمَّ رَجَعَ فَلَمَّا رَأَوْا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَدْ رَجَعَ ظَنُّوا أَنَّهُمْ قَدْ ثَقُلُوا عَلَيْهِ قَالَ: فَابْتَدَرُوا الْبَابَ فَخَرَجُوا كُلُّهُمْ وَجَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَتَّى أَرْخَى السِّتْرَ وَدَخَلَ وَأَنَا جَالِسٌ فِى الْحُجْرَةِ فَلَمْ يَلْبَثْ إِلاَّ يَسِيرًا حَتَّى خَرَجَ عَلَىَّ وَأُنْزِلَتْ هَذِهِ الآيَاتُ فَخَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَرَأَهُنَّ عَلَى النَّاسِ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِىِّ إِلاَّ أَنْ يُؤْذَنَ لَكُمْ إِلَى طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِرِينَ إِنَاهُ ) إِلَى آخِرِ الآيَةِ . قَالَ الْجَعْدُ :قَالَ أَنَسٌ :أَنَا أَحْدَثُ النَّاسِ عَهْدًا بِهَذِهِ الآيَاتِ وَحُجِبْنَ نِسَاءُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ أَبُو عِيسَى :هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْجَعْدُ: هُوَ ابْنُ عُثْمَانَ وَيُقَالُ هُوَ ابْنُ دِينَارٍ وَيُكْنَى أَبَا عُثْمَانَ بَصْرِىٌّ وَهُوَ ثِقَةٌ عِنْدَ أَهْلِ الْحَدِيثِ رَوَى عَنْهُ يُونُسُ بْنُ عُبَيْدٍ وَشُعْبَةُ وَحَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ .
Bize Kuteybe b. Saâd, ona Cafer b. Süleyman ed-Duba'î, ona Ca'd b. Osman, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) evlenmiş ve zifaf gerçekleşmişti. Annem Ümmü Süleym, Hays yemeği yapmış ve onu bir kaba koyup “Enes bunu Hz. Peygamber’e (sav) götür ve de ki: Annem sana selam söylüyor, bunu o sana gönderdi. Şunu da söyle ‘Bu bizim yaptığımız azdır!' demişti. Ben de yemeği Hz. Peygamber’e (sav) götürdüm ve “Annem selam söylüyor, bu bizden size az da olsa bir hediyedir” dedim. Hz. Peygamber (sav)
“Onu koy ve gidip falanca, falanca ve karşılaştığın kişileri çağır!” dedi ve bazı kişilerin isimlerini söyledi. Ben söylenenleri ve karşılaştığım kimseleri davet ettim. Enes’e "Kaç kişiydiniz?" diye sordum. “Üç yüze yakındık” dedi. Bana Hz. Peygamber (sav), “Enes, o kabı getir bakalım!” dedi. Sonra davetliler içeri geldiler, suffe ve hücre dolmuştu. Rasulullah (sav) "Onar kişilik halkalar olun, herkes önünden yesin” buyurdu. Herkes yedi ve doydu. Bir grup giriyor diğeri çıkıyordu. Böylece hepsi yediler. Hz. Peygamber (sav) “Enes, kabı kaldır!" buyurdu. Kabı kaldırdığım sırada mı yoksa koyduğumda mı daha çoktu bilemiyorum. Bazıları Rasulullah'ın (sav) evinde oturup sohbet ettiler. Hz. Peygamber (sav) de oturuyordu. Ailesi ise yüzünü duvardan tarafa çevirmişti. Hz. Peygamber'e (sav) onların bu davranışları ağır gelmişti. O (Rasulullah (sav)), çıkıp eşlerinin yanına gitti sonra geri döndü. Rasulullah'ın (sav) geri geldiğini görünce onu üzdüklerini anlayıp kapıya yöneldiler ve çıktılar. Rasululah (sav) geldi ve perdeyi indirdi ve ailesinin yanına girdi. Ben hücrede oturuyordum. Çok geçmeden yanıma geldi. Şu ayetler (Ahzâb 33/53) nazil olmuştu. Onları insanlara okudu: “Ey iman edenler! Peygamber’in evlerine izin verilmeden girmeyin ve yemek için davet edildiğinizde erkenden gidip yemek hazırlanmasını beklemeyin…" Ca'd, Enes'ten şunu nakletti "Ben bu ayetlerin iniş zamanına en yakın olan kişiyim. Bundan sonra Hz. Peygamber’in (sav) hanımları kapandılar ve yabancılardan uzak durmaya başladılar.
Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir.
Ca'd, Osman'ın oğludur. Ona İbn Dînâr da denilir. Künyesi Ebu Osman’dır. Basralıdır. Hadis alimleri tarafından güvenilir bir ravi kabul edilir. Yunus b. Ubeyd, Şu'be ve Hammâd ondan rivayet etmişlerdir.
Açıklama: Ahzâb suresi 53. ayetin meali: "Ey iman edenler! Size izin verilmedikçe Peygamberin evlerine girip de yemeğin hazırlanmasını beklemeyin; fakat yemeye çağırıldığınızda girin; yemeğinizi yiyince de hemen dağılın, söze dalıp oturmayın. Bu davranışınız peygamberi rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor, oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez. Peygamber hanımlarından bir şey istediğinizde, onlar perde arkasında iken isteyin; bu sizin kalplerinizin de onların kalplerinin de temiz kalması için en uygunudur. Resûlullah’ı üzmeye hakkınız yoktur, kendisinden sonra ebedî olarak eşleriyle de evlenemezsiniz, sizin bunu yapmanız Allah katında büyük bir günahtır." Ahzâb, 33/53.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19165, T003218
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ سُلَيْمَانَ الضُّبَعِىُّ عَنِ الْجَعْدِ بْنِ عُثْمَانَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ رضى الله عنه قَالَ: تَزَوَّجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَدَخَلَ بِأَهْلِهِ - قَالَ: - فَصَنَعَتْ أُمِّى أُمُّ سُلَيْمٍ حَيْسًا فَجَعَلَتْهُ فِى تَوْرٍ فَقَالَتْ يَا أَنَسُ اذْهَبْ بِهَذَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْ لَهُ بَعَثَتْ إِلَيْكَ بِهَا أُمِّى وَهِىَ تُقْرِئُكَ السَّلاَمَ وَتَقُولُ: إِنَّ هَذَا لَكَ مِنَّا قَلِيلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ فَذَهَبْتُ بِهِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْتُ إِنَّ أُمِّى تُقْرِئُكَ السَّلاَمَ وَتَقُولُ إِنَّ هَذَا مِنَّا لَكَ قَلِيلٌ . فَقَالَ « ضَعْهُ » . ثُمَّ قَالَ: « اذْهَبْ فَادْعُ لِى فُلاَنًا وَفُلاَنًا :وَفُلاَنًا وَمَنْ لَقِيتَ » . فَسَمَّى رِجَالاً قَالَ: فَدَعَوْتُ مَنْ سَمَّى وَمَنْ لَقِيتُ قَالَ: قُلْتُ لأَنَسٍ عَدَدُكُمْ كَمْ كَانُوا؟ قَالَ زُهَاءَ ثَلاَثِمِائَةٍ . قَالَ: وَقَالَ لِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَا أَنَسُ هَاتِ التَّوْرَ » . قَالَ: فَدَخَلُوا حَتَّى امْتَلأَتِ الصُّفَّةُ وَالْحُجْرَةُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: « لِيَتَحَلَّقْ عَشَرَةٌ عَشَرَةٌ وَلْيَأْكُلْ كُلُّ إِنْسَانٍ مِمَّا يَلِيهِ » . قَالَ: فَأَكَلُوا حَتَّى شَبِعُوا قَالَ: فَخَرَجَتْ طَائِفَةٌ وَدَخَلَتْ طَائِفَةٌ حَتَّى أَكَلُوا كُلُّهُمْ . قَالَ: فَقَالَ لِى « يَا أَنَسُ ارْفَعْ » . قَالَ: فَرَفَعْتُ فَمَا أَدْرِى حِينَ وَضَعْتُ كَانَ أَكْثَرَ أَمْ حِينَ رَفَعْتُ قَالَ :وَجَلَسَ مِنْهُمْ طَوَائِفُ يَتَحَدَّثُونَ فِى بَيْتِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم جَالِسٌ وَزَوْجَتُهُ مُوَلِّيَةٌ وَجْهَهَا إِلَى الْحَائِطِ فَثَقُلُوا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَخَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَسَلَّمَ عَلَى نِسَائِهِ ثُمَّ رَجَعَ فَلَمَّا رَأَوْا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَدْ رَجَعَ ظَنُّوا أَنَّهُمْ قَدْ ثَقُلُوا عَلَيْهِ قَالَ: فَابْتَدَرُوا الْبَابَ فَخَرَجُوا كُلُّهُمْ وَجَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَتَّى أَرْخَى السِّتْرَ وَدَخَلَ وَأَنَا جَالِسٌ فِى الْحُجْرَةِ فَلَمْ يَلْبَثْ إِلاَّ يَسِيرًا حَتَّى خَرَجَ عَلَىَّ وَأُنْزِلَتْ هَذِهِ الآيَاتُ فَخَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَرَأَهُنَّ عَلَى النَّاسِ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِىِّ إِلاَّ أَنْ يُؤْذَنَ لَكُمْ إِلَى طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِرِينَ إِنَاهُ ) إِلَى آخِرِ الآيَةِ . قَالَ الْجَعْدُ :قَالَ أَنَسٌ :أَنَا أَحْدَثُ النَّاسِ عَهْدًا بِهَذِهِ الآيَاتِ وَحُجِبْنَ نِسَاءُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ أَبُو عِيسَى :هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْجَعْدُ: هُوَ ابْنُ عُثْمَانَ وَيُقَالُ هُوَ ابْنُ دِينَارٍ وَيُكْنَى أَبَا عُثْمَانَ بَصْرِىٌّ وَهُوَ ثِقَةٌ عِنْدَ أَهْلِ الْحَدِيثِ رَوَى عَنْهُ يُونُسُ بْنُ عُبَيْدٍ وَشُعْبَةُ وَحَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Saâd, ona Cafer b. Süleyman ed-Duba'î, ona Ca'd b. Osman, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) evlenmiş ve zifaf gerçekleşmişti. Annem Ümmü Süleym, Hays yemeği yapmış ve onu bir kaba koyup “Enes bunu Hz. Peygamber’e (sav) götür ve de ki: Annem sana selam söylüyor, bunu o sana gönderdi. Şunu da söyle ‘Bu bizim yaptığımız azdır!' demişti. Ben de yemeği Hz. Peygamber’e (sav) götürdüm ve “Annem selam söylüyor, bu bizden size az da olsa bir hediyedir” dedim. Hz. Peygamber (sav)
“Onu koy ve gidip falanca, falanca ve karşılaştığın kişileri çağır!” dedi ve bazı kişilerin isimlerini söyledi. Ben söylenenleri ve karşılaştığım kimseleri davet ettim. Enes’e "Kaç kişiydiniz?" diye sordum. “Üç yüze yakındık” dedi. Bana Hz. Peygamber (sav), “Enes, o kabı getir bakalım!” dedi. Sonra davetliler içeri geldiler, suffe ve hücre dolmuştu. Rasulullah (sav) "Onar kişilik halkalar olun, herkes önünden yesin” buyurdu. Herkes yedi ve doydu. Bir grup giriyor diğeri çıkıyordu. Böylece hepsi yediler. Hz. Peygamber (sav) “Enes, kabı kaldır!" buyurdu. Kabı kaldırdığım sırada mı yoksa koyduğumda mı daha çoktu bilemiyorum. Bazıları Rasulullah'ın (sav) evinde oturup sohbet ettiler. Hz. Peygamber (sav) de oturuyordu. Ailesi ise yüzünü duvardan tarafa çevirmişti. Hz. Peygamber'e (sav) onların bu davranışları ağır gelmişti. O (Rasulullah (sav)), çıkıp eşlerinin yanına gitti sonra geri döndü. Rasulullah'ın (sav) geri geldiğini görünce onu üzdüklerini anlayıp kapıya yöneldiler ve çıktılar. Rasululah (sav) geldi ve perdeyi indirdi ve ailesinin yanına girdi. Ben hücrede oturuyordum. Çok geçmeden yanıma geldi. Şu ayetler (Ahzâb 33/53) nazil olmuştu. Onları insanlara okudu: “Ey iman edenler! Peygamber’in evlerine izin verilmeden girmeyin ve yemek için davet edildiğinizde erkenden gidip yemek hazırlanmasını beklemeyin…" Ca'd, Enes'ten şunu nakletti "Ben bu ayetlerin iniş zamanına en yakın olan kişiyim. Bundan sonra Hz. Peygamber’in (sav) hanımları kapandılar ve yabancılardan uzak durmaya başladılar.
Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir.
Ca'd, Osman'ın oğludur. Ona İbn Dînâr da denilir. Künyesi Ebu Osman’dır. Basralıdır. Hadis alimleri tarafından güvenilir bir ravi kabul edilir. Yunus b. Ubeyd, Şu'be ve Hammâd ondan rivayet etmişlerdir.
Açıklama:
Ahzâb suresi 53. ayetin meali: "Ey iman edenler! Size izin verilmedikçe Peygamberin evlerine girip de yemeğin hazırlanmasını beklemeyin; fakat yemeye çağırıldığınızda girin; yemeğinizi yiyince de hemen dağılın, söze dalıp oturmayın. Bu davranışınız peygamberi rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor, oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez. Peygamber hanımlarından bir şey istediğinizde, onlar perde arkasında iken isteyin; bu sizin kalplerinizin de onların kalplerinin de temiz kalması için en uygunudur. Resûlullah’ı üzmeye hakkınız yoktur, kendisinden sonra ebedî olarak eşleriyle de evlenemezsiniz, sizin bunu yapmanız Allah katında büyük bir günahtır." Ahzâb, 33/53.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 33, 5/357
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Osman Ca'd b. Dinar el-Yeşkurî (Ca'd b. Dinar)
3. Ebu Süleyman Cafer b. Süleyman ed-Duba'î (Cafer b. Süleyman)
4. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Adab, oturma adabı
Hz. Peygamber, hanımlarıyla ilişkileri
Hz. Peygamber, mucizeleri
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Kur'an, nuzül sebebi
Misafirlik, kalma müddeti
Yardımseverlik, yardımlaşma
حَدَّثَنَا مُعَلَّى بْنُ أَسَدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ - يَعْنِى ابْنَ الْمُخْتَارِ - أَخْبَرَنَا مُوسَى بْنُ عُقْبَةَ قَالَ أَخْبَرَنِى سَالِمٌ أَنَّهُ سَمِعَ عَبْدَ اللَّهِ يُحَدِّثُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ لَقِىَ زَيْدَ بْنَ عَمْرِو بْنِ نُفَيْلٍ بِأَسْفَلِ بَلْدَحٍ ، وَذَاكَ قَبْلَ أَنْ يُنْزَلَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْوَحْىُ ، فَقَدَّمَ إِلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم سُفْرَةً فِيهَا لَحْمٌ ، فَأَبَى أَنْ يَأْكُلَ مِنْهَا ، ثُمَّ قَالَ إِنِّى لاَ آكُلُ مِمَّا تَذْبَحُونَ عَلَى أَنْصَابِكُمْ ، وَلاَ آكُلُ إِلاَّ مِمَّا ذُكِرَ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ .
Bize Mualla b. Esed, ona Abdülaziz b. Muhtar, ona Musa b. Ukbe, ona Salim, ona da Abdullah şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) Mekke yakınındaki Beldan vadisinin alt tarafında Zeyd b. Amr b. Nufeyl ile buluştu. Bu buluşma kendisine vahiy gelmesinden önceydi. Orada Rasulullah (sav), Zeyd b. Amr'a içinde et yemeği bulunan bir sofra sundu. Zeyd bundan yemeyi kabul etmedi, sonra da: "Ben sizin putlarınız için kestiğiniz hayvanların etlerinden yemem, ben üzerine Allah'ın ismi anılmış olanlardan başkasını yemem" demiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17108, B005499
Hadis:
حَدَّثَنَا مُعَلَّى بْنُ أَسَدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ - يَعْنِى ابْنَ الْمُخْتَارِ - أَخْبَرَنَا مُوسَى بْنُ عُقْبَةَ قَالَ أَخْبَرَنِى سَالِمٌ أَنَّهُ سَمِعَ عَبْدَ اللَّهِ يُحَدِّثُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ لَقِىَ زَيْدَ بْنَ عَمْرِو بْنِ نُفَيْلٍ بِأَسْفَلِ بَلْدَحٍ ، وَذَاكَ قَبْلَ أَنْ يُنْزَلَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْوَحْىُ ، فَقَدَّمَ إِلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم سُفْرَةً فِيهَا لَحْمٌ ، فَأَبَى أَنْ يَأْكُلَ مِنْهَا ، ثُمَّ قَالَ إِنِّى لاَ آكُلُ مِمَّا تَذْبَحُونَ عَلَى أَنْصَابِكُمْ ، وَلاَ آكُلُ إِلاَّ مِمَّا ذُكِرَ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ .
Tercemesi:
Bize Mualla b. Esed, ona Abdülaziz b. Muhtar, ona Musa b. Ukbe, ona Salim, ona da Abdullah şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) Mekke yakınındaki Beldan vadisinin alt tarafında Zeyd b. Amr b. Nufeyl ile buluştu. Bu buluşma kendisine vahiy gelmesinden önceydi. Orada Rasulullah (sav), Zeyd b. Amr'a içinde et yemeği bulunan bir sofra sundu. Zeyd bundan yemeyi kabul etmedi, sonra da: "Ben sizin putlarınız için kestiğiniz hayvanların etlerinden yemem, ben üzerine Allah'ın ismi anılmış olanlardan başkasını yemem" demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zebâih ve's-Sayd 16, 2/410
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Muhammed Musa b. Ukbe el-Kuraşî (Musa b. Ukbe b. Ebu Ayyaş)
4. Ebu İshak Abdulaziz b. Muhtar el-Ensarî (Abdulaziz b. Muhtar)
5. Ebu Heysem Muallâ b. Esed el-Ammî (Muallâ b. Esed)
Konular:
Haram, Allah'tan başkası adına kesilmiş olan
Hz. Peygamber, risalet öncesi hayatı
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Kurban, Allahtan başkası adına hayvan kesmek
حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ هِشَامِ بْنِ زَيْدٍ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - قَالَ أَنْفَجْنَا أَرْنَبًا وَنَحْنُ بِمَرِّ الظَّهْرَانِ ، فَسَعَى الْقَوْمُ فَلَغَبُوا ، فَأَخَذْتُهَا فَجِئْتُ بِهَا إِلَى أَبِى طَلْحَةَ فَذَبَحَهَا ، فَبَعَثَ بِوَرِكَيْهَا - أَوْ قَالَ بِفَخِذَيْهَا - إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَبِلَهَا .
Bize Ebu Velîd, ona Şu'be, ona Hişâm b. Zeyd, ona da Enes (ra) şöyle demiştir:
Biz Merru'z-Zahrân'da iken bir tavşan ürkütüp kaçırmıştık. Topluluk arkasından koşup yoruldu, ama ben hayvanı yakalayıp Ebu Talha'ya getirdim. Ebu Talha onu kesip uyluğunun üst tarafını -ya da iki budunu- Peygamber'e (sav) gönderdi, Hz. Peygamber (sav) de bunu kabul buyurdu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17145, B005535
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ هِشَامِ بْنِ زَيْدٍ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - قَالَ أَنْفَجْنَا أَرْنَبًا وَنَحْنُ بِمَرِّ الظَّهْرَانِ ، فَسَعَى الْقَوْمُ فَلَغَبُوا ، فَأَخَذْتُهَا فَجِئْتُ بِهَا إِلَى أَبِى طَلْحَةَ فَذَبَحَهَا ، فَبَعَثَ بِوَرِكَيْهَا - أَوْ قَالَ بِفَخِذَيْهَا - إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَبِلَهَا .
Tercemesi:
Bize Ebu Velîd, ona Şu'be, ona Hişâm b. Zeyd, ona da Enes (ra) şöyle demiştir:
Biz Merru'z-Zahrân'da iken bir tavşan ürkütüp kaçırmıştık. Topluluk arkasından koşup yoruldu, ama ben hayvanı yakalayıp Ebu Talha'ya getirdim. Ebu Talha onu kesip uyluğunun üst tarafını -ya da iki budunu- Peygamber'e (sav) gönderdi, Hz. Peygamber (sav) de bunu kabul buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zebâih ve's-Sayd 32, 2/417
Senetler:
()
Konular:
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Yiyecekler, Eti Yenen Hayvanlar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18468, B002488
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ الْحَكَمِ الأَنْصَارِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ مَسْرُوقٍ عَنْ عَبَايَةَ بْنِ رِفَاعَةَ بْنِ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ عَنْ جَدِّهِ قَالَ كُنَّا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِذِى الْحُلَيْفَةِ فَأَصَابَ النَّاسَ جُوعٌ فَأَصَابُوا إِبِلاً وَغَنَمًا . قَالَ وَكَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِى أُخْرَيَاتِ الْقَوْمِ فَعَجِلُوا وَذَبَحُوا وَنَصَبُوا الْقُدُورَ ، فَأَمَرَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِالْقُدُورِ فَأُكْفِئَتْ ، ثُمَّ قَسَمَ فَعَدَلَ عَشْرَةً مِنَ الْغَنَمِ بِبَعِيرٍ فَنَدَّ مِنْهَا بَعِيرٌ ، فَطَلَبُوهُ فَأَعْيَاهُمْ ، وَكَانَ فِى الْقَوْمِ خَيْلٌ يَسِيرَةٌ فَأَهْوَى رَجُلٌ مِنْهُمْ بِسَهْمٍ فَحَبَسَهُ اللَّهُ ثُمَّ قَالَ "إِنَّ لِهَذِهِ الْبَهَائِمِ أَوَابِدَ كَأَوَابِدِ الْوَحْشِ فَمَا غَلَبَكُمْ مِنْهَا فَاصْنَعُوا بِهِ هَكَذَا" . فَقَالَ جَدِّى إِنَّا نَرْجُو - أَوْ نَخَافُ - الْعَدُوَّ غَدًا ، وَلَيْسَتْ مَعَنَا مُدًى أَفَنَذْبَحُ بِالْقَصَبِ . قَالَ "مَا أَنْهَرَ الدَّمَ وَذُكِرَ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ ، فَكُلُوهُ ، لَيْسَ السِّنَّ وَالظُّفُرَ ، وَسَأُحَدِّثُكُمْ عَنْ ذَلِكَ ، أَمَّا السِّنُّ فَعَظْمٌ وَأَمَّا الظُّفُرُ فَمُدَى الْحَبَشَةِ".
Tercemesi:
Bize Ali b. Hakem el-Ensârî, ona Ebu Avane, ona Said b. Mesruk, ona Abâye b. Rifâa, dedesi Râfi' b.Hadîc'den (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Biz [Huneyn dönüşünde] Zülhuleyfe'de Peygamber'le birlikte idik. İnsanlara bir açlık isabet etti. Onlar da [Huneyn'de] deve ve koyun ele geçirmişlerdi. Râfi' sözlerine şöyle devam etti: Peygamber (sav) ordunun arkasında kalmıştı. Sahabiler acele edip ganimet develerinden, koyunlarından bir kısmını boğazlamışlar ve [pişirmek için] tencereler hazırlamışlardı. Peygamber gelince emretti, tencereler devrildi. Sonra Peygamber ganimet malını taksim etti. [Taksim ederken] on koyunu bir deveye denk saydı. Bu sırada develerden biri kaçmıştı. Onu takip ettiler, fakat deve takip edenleri yordu. İnsanların takip edebilecekleri at sayısı da az idi. Bu sırada mücahitlerden biri ok ile hayvanı vurdu böylece Allah hayvanın kaçmasını engelledi. Bundan sonra Peygamber, "Vahşî hayvanların kaçanları gibi bu ehil hayvanların kaçanları vardır. Bunlardan birini yakalayamazsanız, vahşî hayvanları avladığınız gibi onları vurunuz" buyurdu.
Dedem dedi ki, Biz yarın [bir gün] muhakkak düşmanla karşılaşmayı umarız ya da düşmandan korkarız. [Bu sebeple kılıçlarımızı kullanmasak] yanımızda da bıçak da bulunmaz ise o zaman kamışla hayvan boğazlayabilir miyiz?
Peygamber, "Bol kan akıtan bir şey ile boğazlanır ve üzerine Allah'ın ismi anılırsa, o kesilen hayvanı yiyiniz. Yalnız diş ve tırnak [ile boğazlamak] müstesnadır. Bunun sebebini size söyleyeceğim. Dişe gelince; o bir kemiktir (kesmez); tırnağa gelince, o da Habeşliler'in kesme âletleridir" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Şerike 3, 1/686
Senetler:
1. Ebu Abdullah Râfi' b. Hadîc el-Ensârî (Râfi' b. Hadîc b. Râfi' b. Adî b. Yezid b. Ceşm)
2. Ebu Rifâ'a Abâye b. Rifâ'a ez-Zürakî (Ayâbe b. Rifâ'a b. Râfi' b. Hudeyc)
3. Ebu Süfyan Said b. Mesruk es-Sevrî (Said b. Mesruk b. Hamza)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Ebu Hasan Ali b. Hakem el-Ensarî (Ali b. Hakem b. Zabyân)
Konular:
Besmele, her işe besmele ile başlamak
Ganimet, taksim edilmeden kullanımı
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
Kültürel hayat, Hayvanların kesiminde kullanılacak aletler
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Siyer, Huneyn gazvesi
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ - يَعْنِى ابْنَ مُحَمَّدٍ - عَنِ الْعَلاَءِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِمِثْلِ حَدِيثِهِمْ [« الْمُؤْمِنُ يَأْكُلُ فِى مِعًى وَاحِدٍ وَالْكَافِرُ يَأْكُلُ فِى سَبْعَةِ أَمْعَاءٍ »] .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5486, M005378
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ - يَعْنِى ابْنَ مُحَمَّدٍ - عَنِ الْعَلاَءِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِمِثْلِ حَدِيثِهِمْ [« الْمُؤْمِنُ يَأْكُلُ فِى مِعًى وَاحِدٍ وَالْكَافِرُ يَأْكُلُ فِى سَبْعَةِ أَمْعَاءٍ »] .
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdiilazîz (yâni İbni Muhammed), Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den naklen yukarkilerin hadîsi gibi rivayette bulundu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Eşribe 5378, /878
Senetler:
()
Konular:
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5488, M005380
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى وَزُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ وَإِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ زُهَيْرٌ حَدَّثَنَا وَقَالَ الآخَرَانِ أَخْبَرَنَا جَرِيرٌ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ مَا عَابَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم طَعَامًا قَطُّ كَانَ إِذَا اشْتَهَى شَيْئًا أَكَلَهُ وَإِنْ كَرِهَهُ تَرَكَهُ .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Yahya ile Züheyr b. Harb ve tshâk b. İbrahim rivayet ettiler. (Züheyr Haddesenâ tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize Cerir haber verdi, dediler.) Cerir A'meş'den, o da Ebû Hâzim'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber vermiş. Ebû Hüreyre şunları söylemiş :
Resûlüllah (SallaÜahü Aleyhi ve Sellem) hiç fcir yemeği hor görmemiştir, Bir şeyi arzu ederse yer; istemezse bırakırdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Eşribe 5380, /878
Senetler:
()
Konular:
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5492, M005383
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَأَبُو كُرَيْبٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَعَمْرٌو النَّاقِدُ - وَاللَّفْظُ لأَبِى كُرَيْبٍ - قَالُوا أَخْبَرَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ أَبِى يَحْيَى مَوْلَى آلِ جَعْدَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ مَا رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَابَ طَعَامًا قَطُّ كَانَ إِذَا اشْتَهَاهُ أَكَلَهُ وَإِنْ لَمْ يَشْتَهِهِ سَكَتَ .
Tercemesi:
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb, Muhammed b. Müsennâ ve Amru'n-Nâkıd rivayet ettiler. Lâfız Ebû Küreyb'indir.
(Dediler ki) : Bize Ebû Muâviye haber verdi. (Dedi ki) : Bize A'meş Ca'de oğullarının azatlısı Ebû Yahya'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) :
Ben Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in asla bir yemeği burun-ladığını görmedim. Canı isterse onu yer, istemezse susardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Eşribe 5383, /879
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Yahya el-Mahzumi (Ebu Yahya)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
5. Ebu Osman Amr b. Muhammed en-Nakıd (Amr b. Muhammed b. Bükeyr)
Konular:
Kültürel Hayat, yemek kültürü
وَحَدَّثَنَاهُ أَبُو كُرَيْبٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِمِثْلِهِ [مَا رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَابَ طَعَامًا قَطُّ كَانَ إِذَا اشْتَهَاهُ أَكَلَهُ وَإِنْ لَمْ يَشْتَهِهِ سَكَتَ ].
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5493, M005384
Hadis:
وَحَدَّثَنَاهُ أَبُو كُرَيْبٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِمِثْلِهِ [مَا رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَابَ طَعَامًا قَطُّ كَانَ إِذَا اشْتَهَاهُ أَكَلَهُ وَإِنْ لَمْ يَشْتَهِهِ سَكَتَ ].
Tercemesi:
Bize bu hadîsi Ebû Küreyb ile Muhammed b. MÜsennâ da rivayet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye A'meş'den, o da Ebû Hâzım'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivayet ettiler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Eşribe 5384, /879
Senetler:
()
Konular:
Kültürel Hayat, yemek kültürü
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ قَالَ دَعَا أَبُو أُسَيْدٍ السَّاعِدِىُّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى عُرْسِهِ ، وَكَانَتِ امْرَأَتُهُ يَوْمَئِذٍ خَادِمَهُمْ وَهْىَ الْعَرُوسُ ، قَالَ سَهْلٌ تَدْرُونَ مَا سَقَتْ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْقَعَتْ لَهُ تَمَرَاتٍ مِنَ اللَّيْلِ ، فَلَمَّا أَكَلَ سَقَتْهُ إِيَّاهُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14994, B005176
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ قَالَ دَعَا أَبُو أُسَيْدٍ السَّاعِدِىُّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى عُرْسِهِ ، وَكَانَتِ امْرَأَتُهُ يَوْمَئِذٍ خَادِمَهُمْ وَهْىَ الْعَرُوسُ ، قَالَ سَهْلٌ تَدْرُونَ مَا سَقَتْ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْقَعَتْ لَهُ تَمَرَاتٍ مِنَ اللَّيْلِ ، فَلَمَّا أَكَلَ سَقَتْهُ إِيَّاهُ .
Tercemesi:
.Sehl ibn Sa'd (R) şöyle demiştir: Ebû Useyd Mâlik ibn Rabîa, Rasûlullah(S)'ı kendisinin düğün yemeğine da'vet etmişti. O gün henüz gelin olan karısı da da'vetlilere hizmet etmekte idi. Sehl:
— Gelinin o gün Rasûlullah'a ne içirdiğini bilir misiniz? Gelin geceden (bir kap içine) Rasûlullah için biraz hurma ıslatmıştı, Rasûlullah düğün aşını yiyince onun şırasını Rasûlullah'a içirdi, demiştir
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nikah 71, 2/346
Senetler:
1. Sehl b. Sa'd es-Sâidi (Sehl b. Sa'd b. Malik b. Halid b. Sa'lebe)
2. Ebû Hazim Seleme b. Dînar (Seleme b. Dînar)
3. Ebu Temmam Abdülaziz b. Ebu Hâzım el-Mahzûmî (Abdülaziz b. Seleme b. Dinar)
4. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Evlilik, düğün yemeği, velime
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15471, B005297
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا جَرِيرُ بْنُ عَبْدِ الْحَمِيدِ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ الشَّيْبَانِىِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى أَوْفَى قَالَ كُنَّا فِى سَفَرٍ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا غَرَبَتِ الشَّمْسُ قَالَ لِرَجُلٍ « انْزِلْ فَاجْدَحْ لِى » . قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ لَوْ أَمْسَيْتَ . ثُمَّ قَالَ « انْزِلْ فَاجْدَحْ » . قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ لَوْ أَمْسَيْتَ إِنَّ عَلَيْكَ نَهَارًا . ثُمَّ قَالَ « انْزِلْ فَاجْدَحْ » . فَنَزَلَ فَجَدَحَ لَهُ فِى الثَّالِثَةِ ، فَشَرِبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ أَوْمَأَ بِيَدِهِ إِلَى الْمَشْرِقِ فَقَالَ « إِذَا رَأَيْتُمُ اللَّيْلَ قَدْ أَقْبَلَ مِنْ هَا هُنَا فَقَدْ أَفْطَرَ الصَّائِمُ » .
Tercemesi:
-.......Abdullah ibn Ebî Evfâ (R) şöyle demiştir: Biz bir seferde Rasûlullah'ın beraberinde idik. Güneş battığı zaman bir kimseye:
— "Haydi bineğinden in de bana sevîk bulamacı yap!" buyurdu.
O zât:
— Yâ Rasûlallah! Akşama girseydin! dedi. Sonra Rasûlullah yine:
— "în de bana sevîk karıştır!" buyurdu. O zât yine:
— Yâ Rasûlallah! Akşama girseydin, çünkü üzerinde gündüz aydınlığı vardır! dedi,
Sonra Rasûlullah (S):
— "Haydi in de bana sevîk karıştır!" buyurdu.
Bunun üzerine o zât devesinden indi de üçüncü emirde Rasûlullah için sevîk karıştırdı, Rasûlullah da onu içti. Bundan sonra Rasûlullah eliyle doğu tarafına işaret etti de:
— "Gecenin işte bu taraftan belirip gelmekte olduğunu gördüğünüzde oruçlu orucunu bozar" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Talak 24, 2/373
Senetler:
1. Ebu İbrahim Abdullah b. Ebu Evfâ el-Eslemî (Abdullah b. Alkame b. Halid b. Haris)
2. İshak b. Ebu İshak eş-Şeybani (İshak b. Süleyman b. Feyrûz)
3. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
4. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Oruç, İftar, iftar vakti