Bize Âdem, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Abdurrahman b. Yezîd, ona da İbn Mesud (ra) şöyle demiştir:
Benû İsrâîl, (İsrâ), Kehf ve Meryem Sureleri, ilk inen ve benim okuyup ezberlediğim ilk surelerdendir. İbn Abbâs der ki: "Feseyunğidûne (فَسَيُنْغِضُونَ )" (İsrâ,51), "Sana başlarını sallayacaklar" manasındadır. Bir başkası der ki: "nağadat sinnuke (نَغَضَتْ سِنُّكَ)", "dişin sallandı" manasındadır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32231, B004708
Hadis:
حَدَّثَنَا آدَمُ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ يَزِيدَ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ مَسْعُودٍ - رضى الله عنه - قَالَ فِى بَنِى إِسْرَائِيلَ وَالْكَهْفِ وَمَرْيَمَ إِنَّهُنَّ مِنَ الْعِتَاقِ الأُوَلِ ، وَهُنَّ مِنْ تِلاَدِى . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ ( فَسَيُنْغِضُونَ ) يَهُزُّونَ . وَقَالَ غَيْرُهُ نَغَضَتْ سِنُّكَ أَىْ تَحَرَّكَتْ .
Tercemesi:
Bize Âdem, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Abdurrahman b. Yezîd, ona da İbn Mesud (ra) şöyle demiştir:
Benû İsrâîl, (İsrâ), Kehf ve Meryem Sureleri, ilk inen ve benim okuyup ezberlediğim ilk surelerdendir. İbn Abbâs der ki: "Feseyunğidûne (فَسَيُنْغِضُونَ )" (İsrâ,51), "Sana başlarını sallayacaklar" manasındadır. Bir başkası der ki: "nağadat sinnuke (نَغَضَتْ سِنُّكَ)", "dişin sallandı" manasındadır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/210
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Abdurrahman b. Yezid en-Nehâi (Abdurrahman b. Yezid b. Kays b. Abdullah)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
Konular:
Kur'an, ilk inen sureler
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Kur'an, tefsiri, bazı ayetlerin
Bana İbrahim b. Hâris, ona Yahya b. Ebu Bükeyr, ona İsrail, ona Ebu Hasîn, ona da Saîd b. Cübeyr şöyle demiştir:
İbn Abbâs (r.anhuma) "İnsanlardan bir kısmı, içinde kıyısından kenarından kulluk eder" (Hacc, 11) ayeti hakkında şöyle demiştir: Bir adam Medine'ye gelir ve eğer karısı oğlan doğurmuş ve beygirleri de yavrulamış olursa “bu, iyi bir dindir” derdi. Eğer karısı doğurmamış, beygirleri de yavrulamamış ise “bu, kötü bir dindir” derdi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32328, B004742
Hadis:
حَدَّثَنِى إِبْرَاهِيمُ بْنُ الْحَارِثِ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِى بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ أَبِى حَصِينٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ ( وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَعْبُدُ اللَّهَ عَلَى حَرْفٍ ) قَالَ كَانَ الرَّجُلُ يَقْدَمُ الْمَدِينَةَ ، فَإِنْ وَلَدَتِ امْرَأَتُهُ غُلاَمًا ، وَنُتِجَتْ خَيْلُهُ قَالَ هَذَا دِينٌ صَالِحٌ . وَإِنْ لَمْ تَلِدِ امْرَأَتُهُ وَلَمْ تُنْتَجْ خَيْلُهُ قَالَ هَذَا دِينُ سُوءٍ .
Tercemesi:
Bana İbrahim b. Hâris, ona Yahya b. Ebu Bükeyr, ona İsrail, ona Ebu Hasîn, ona da Saîd b. Cübeyr şöyle demiştir:
İbn Abbâs (r.anhuma) "İnsanlardan bir kısmı, içinde kıyısından kenarından kulluk eder" (Hacc, 11) ayeti hakkında şöyle demiştir: Bir adam Medine'ye gelir ve eğer karısı oğlan doğurmuş ve beygirleri de yavrulamış olursa “bu, iyi bir dindir” derdi. Eğer karısı doğurmamış, beygirleri de yavrulamamış ise “bu, kötü bir dindir” derdi
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 2, 2/227
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Ebu Hasîn Osman b. Asım el-Esedî (Osman b. Asım b. Husayn)
4. Ebu Yusuf İsrail b. Yunus es-Sebîî (İsrail b. Yunus b. Ebu İshak)
5. Ebu Zekeriyya Yahya b. Ebu Bükeyr el-Kaysî (Yahya b. Ebu Bükeyr)
6. Ebu İshak İbrahim b. Haris el-Bağdadi (İbrahim b. Haris b. İsmail)
Konular:
Bedevi, bedevilik
Cahiliye, temel karakteri
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Kur'an, tefsiri, bazı ayetlerin
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Abdurrahman b. Yezîd, ona da Abdullah şöyle demiştir:
Benû İsrâîl, Kehf, Meryem, Tâhâ ve Enbiyâ, ilk inen ve benim okuyup ezberlediğim ilk surelerdendir.
Katâde der ki: Enbiya 58. ayette geçen "Cuzâzen (جُذَاذًا)" kelimesi parça parça etmek demektir.
Hasan der ki: Enbiya 33. ayette geçen "Felek (فِى فَلَكٍ)"kelimesi, ip bükme âletinin döndüğü boşluk gibi bir boşluk, "yesbahûn (يَسْبَحُونَ)" kelimesi ise dönmek demektir.
İbn Abbâs der ki: Enbiya 78. ayette geçene "nefeşet (نَفَشَتْ)" kelimesi otladı anlamında, 43. ayette geçen "yushâbûn (يُصْحَبُونَ)" kelimesi ise kendilerine engel olunmaz anlamındadır. 92. ayette geçen "ummetukum ummeten vâhideten ( أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً ) ifadesi, dininiz tek bir dindir anlamındadır.
İkrime der ki: Enbiyâ, 58. ayette geçen "Haseb (حَصَبُ)" Habeş dilinde olup odun manasındadır.
İkrime dışındakiler der ki: Enbiya 12. ayette geçen "Ehassû (أَحَسُّوا)" أَحْسَسْتُ kökünden türemiş olup tahmin ettim manasındadır. 15. ayette geçen "Hâmidîn ( خَامِدِينَ )" kelimesi, ocakları sönmüş, "Hasîd (حَصِيدٌ)" kelimesi de kökleri kazınmış anlamında olup hem tekil heme çoğul olarak kullanılır. 19. ayette geçen "Lâ yestahsırûn (لاَ يَسْتَحْسِرُونَ)" yorulmazlar anlamına gelmektedir. Yine bu bağlamda "hasîr" kelimesi yorgun, "hasertü baîrî" ifadesi de devemi yordum anlamındadır.
Hacc 27. ayetteki "Amîk (عَمِيقٌ)" kelimesi uzak anlamında, Enbiya 65. ayette geçen "nukisû (نُكِسُوا) kelimesi yüz çevirdiler anlamında, 80. ayette geçen "san'ate lebûsin (صَنْعَةَ لَبُوسٍ) ifadesi zırh örme sanatını öğrettik manasındadır.
Enbiyâ 93. ayette geçen "Ve takattaû emrahum beynehum (تَقَطَّعُوا أَمْرَهُمْ)" işlerini kendi aralarında parça parça ettiler demektir. 102. ayette geçen "hasîs (حَسِيسُ)" kelimesi hiss, cers, ve hems kelimeleri ile aynı anlamda olup gizli ses demektir.
Fussilet 47. ayette geçen "âzannâke (آذَنَّاكَ)", sana bildirdik anlamındadır. Enbiya 109. ayette geçen "âzentuküm alâ sevâ (اٰذَنْتُكُمْ عَلٰى سَوَٓاءٍ)" ifadesi de sen ona bildirdiğinde, bilme bakımından onunla eşit durumda olur ve sen sözünü yerine getirmiş olursun demektir.
Mucâhid der ki: Enbiyâ 13. ayette geçen "Leallekum tüs'elûn (لَعَلَّكُمْ تُسْأَلُونَ)" ifadesi içinde bulunduğunuz durum size anlatılacak demektir. 28. ayette geçen "Irtedâ (ارْتَضَى)" kelimesi razı oldu anlamındadır. 53. ayette geçen "Temâsîl (التَّمَاثِيلُ)" "Tapılan heykeller, putlar" demektir. 104. ayette geçen "Sicillu" sahife manasındadır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32325, B004739
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ يَزِيدَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ بَنِى إِسْرَائِيلَ وَالْكَهْفُ وَمَرْيَمُ وَطَهَ وَالأَنْبِيَاءُ هُنَّ مِنَ الْعِتَاقِ الأُوَلِ ، وَهُنَّ مِنْ تِلاَدِى . وَقَالَ قَتَادَةُ ( جُذَاذًا ) قَطَّعَهُنَّ . وَقَالَ الْحَسَنُ ( فِى فَلَكٍ ) مِثْلِ فَلْكَةِ الْمِغْزَلِ ( يَسْبَحُونَ ) يَدُورُونَ . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ ( نَفَشَتْ ) رَعَتْ ( يُصْحَبُونَ ) يُمْنَعُونَ . ( أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً ) قَالَ دِينُكُمْ دِينٌ وَاحِدٌ . وَقَالَ عِكْرِمَةُ . ( حَصَبُ ) حَطَبُ بِالْحَبَشِيَّةِ . وَقَالَ غَيْرُهُ ( أَحَسُّوا ) تَوَقَّعُوهُ مِنْ أَحْسَسْتُ . ( خَامِدِينَ ) هَامِدِينَ . حَصِيدٌ مُسْتَأْصَلٌ يَقَعُ عَلَى الْوَاحِدِ وَالاِثْنَيْنِ وَالْجَمِيعِ . ( لاَ يَسْتَحْسِرُونَ ) لاَ يُعْيُونَ ، وَمِنْهُ حَسِيرٌ ، وَحَسَرْتُ بَعِيرِى . عَمِيقٌ بَعِيدٌ . ( نُكِسُوا ) رُدُّوا . ( صَنْعَةَ لَبُوسٍ ) الدُّرُوعُ . ( تَقَطَّعُوا أَمْرَهُمْ ) اخْتَلَفُوا ، الْحَسِيسُ وَالْحِسُّ وَالْجَرْسُ وَالْهَمْسُ وَاحِدٌ ، وَهْوَ مِنَ الصَّوْتِ الْخَفِىِّ ( آذَنَّاكَ ) أَعْلَمْنَاكَ ( آذَنْتُكُمْ ) إِذَا أَعْلَمْتَهُ فَأَنْتَ وَهْوَ عَلَى سَوَاءٍ لَمْ تَغْدِرْ . وَقَالَ مُجَاهِدٌ ( لَعَلَّكُمْ تُسْأَلُونَ ) تُفْهَمُونَ ( ارْتَضَى ) رَضِىَ . ( التَّمَاثِيلُ ) الأَصْنَامُ ، السِّجِلُّ الصَّحِيفَةُ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Abdurrahman b. Yezîd, ona da Abdullah şöyle demiştir:
Benû İsrâîl, Kehf, Meryem, Tâhâ ve Enbiyâ, ilk inen ve benim okuyup ezberlediğim ilk surelerdendir.
Katâde der ki: Enbiya 58. ayette geçen "Cuzâzen (جُذَاذًا)" kelimesi parça parça etmek demektir.
Hasan der ki: Enbiya 33. ayette geçen "Felek (فِى فَلَكٍ)"kelimesi, ip bükme âletinin döndüğü boşluk gibi bir boşluk, "yesbahûn (يَسْبَحُونَ)" kelimesi ise dönmek demektir.
İbn Abbâs der ki: Enbiya 78. ayette geçene "nefeşet (نَفَشَتْ)" kelimesi otladı anlamında, 43. ayette geçen "yushâbûn (يُصْحَبُونَ)" kelimesi ise kendilerine engel olunmaz anlamındadır. 92. ayette geçen "ummetukum ummeten vâhideten ( أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً ) ifadesi, dininiz tek bir dindir anlamındadır.
İkrime der ki: Enbiyâ, 58. ayette geçen "Haseb (حَصَبُ)" Habeş dilinde olup odun manasındadır.
İkrime dışındakiler der ki: Enbiya 12. ayette geçen "Ehassû (أَحَسُّوا)" أَحْسَسْتُ kökünden türemiş olup tahmin ettim manasındadır. 15. ayette geçen "Hâmidîn ( خَامِدِينَ )" kelimesi, ocakları sönmüş, "Hasîd (حَصِيدٌ)" kelimesi de kökleri kazınmış anlamında olup hem tekil heme çoğul olarak kullanılır. 19. ayette geçen "Lâ yestahsırûn (لاَ يَسْتَحْسِرُونَ)" yorulmazlar anlamına gelmektedir. Yine bu bağlamda "hasîr" kelimesi yorgun, "hasertü baîrî" ifadesi de devemi yordum anlamındadır.
Hacc 27. ayetteki "Amîk (عَمِيقٌ)" kelimesi uzak anlamında, Enbiya 65. ayette geçen "nukisû (نُكِسُوا) kelimesi yüz çevirdiler anlamında, 80. ayette geçen "san'ate lebûsin (صَنْعَةَ لَبُوسٍ) ifadesi zırh örme sanatını öğrettik manasındadır.
Enbiyâ 93. ayette geçen "Ve takattaû emrahum beynehum (تَقَطَّعُوا أَمْرَهُمْ)" işlerini kendi aralarında parça parça ettiler demektir. 102. ayette geçen "hasîs (حَسِيسُ)" kelimesi hiss, cers, ve hems kelimeleri ile aynı anlamda olup gizli ses demektir.
Fussilet 47. ayette geçen "âzannâke (آذَنَّاكَ)", sana bildirdik anlamındadır. Enbiya 109. ayette geçen "âzentuküm alâ sevâ (اٰذَنْتُكُمْ عَلٰى سَوَٓاءٍ)" ifadesi de sen ona bildirdiğinde, bilme bakımından onunla eşit durumda olur ve sen sözünü yerine getirmiş olursun demektir.
Mucâhid der ki: Enbiyâ 13. ayette geçen "Leallekum tüs'elûn (لَعَلَّكُمْ تُسْأَلُونَ)" ifadesi içinde bulunduğunuz durum size anlatılacak demektir. 28. ayette geçen "Irtedâ (ارْتَضَى)" kelimesi razı oldu anlamındadır. 53. ayette geçen "Temâsîl (التَّمَاثِيلُ)" "Tapılan heykeller, putlar" demektir. 104. ayette geçen "Sicillu" sahife manasındadır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/225
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Abdurrahman b. Yezid en-Nehâi (Abdurrahman b. Yezid b. Kays b. Abdullah)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Kur'an, ilk inen sureler
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Kur'an, tefsiri, bazı ayetlerin
Bize Mahmud, ona Übeydullah, ona İsrail, ona Ebu Hasîn, ona Mücahid, ona da İbn Abbâs (r.anhuma )"Utullin ba'de zâlike zenîm" ayeti hakkında “O, Kureyş'ten, kulağı davar kulağı gibi kesik olan, bir adamdı” demiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33354, B004917
Hadis:
حَدَّثَنَا مَحْمُودٌ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ أَبِى حَصِينٍ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - ( عُتُلٍّ بَعْدَ ذَلِكَ زَنِيمٍ ) قَالَ رَجُلٌ مِنْ قُرَيْشٍ لَهُ زَنَمَةٌ مِثْلُ زَنَمَةِ الشَّاةِ .
Tercemesi:
Bize Mahmud, ona Übeydullah, ona İsrail, ona Ebu Hasîn, ona Mücahid, ona da İbn Abbâs (r.anhuma )"Utullin ba'de zâlike zenîm" ayeti hakkında “O, Kureyş'ten, kulağı davar kulağı gibi kesik olan, bir adamdı” demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/287
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
3. Ebu Hasîn Osman b. Asım el-Esedî (Osman b. Asım b. Husayn)
4. Ebu Yusuf İsrail b. Yunus es-Sebîî (İsrail b. Yunus b. Ebu İshak)
5. Ubeydullah b. Musa el-Absi (Ubeydullah b. Musa b. Bazam)
6. Ebu Ahmed Mahmud b. Ğaylan el-Adevi (Mahmud b. Ğaylan)
Konular:
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Açıklama: Abdullah b. Vehb'e hadis nakleden kişinin Mısır kadısı Abdullah b. Lühey olabileceği ifade edilmiştir.
İlgili rivayet bir önceki hadisin [B004513] devamıdır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31462, B004514
Hadis:
وَزَادَ عُثْمَانُ بْنُ صَالِحٍ عَنِ ابْنِ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى فُلاَنٌ وَحَيْوَةُ بْنُ شُرَيْحٍ عَنْ بَكْرِ بْنِ عَمْرٍو الْمَعَافِرِىِّ أَنَّ بُكَيْرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَهُ عَنْ نَافِعٍ أَنَّ رَجُلاً أَتَى ابْنَ عُمَرَ فَقَالَ يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ مَا حَمَلَكَ عَلَى أَنْ تَحُجَّ عَامًا وَتَعْتَمِرَ عَامًا ، وَتَتْرُكَ الْجِهَادَ فِى سَبِيلِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ ، وَقَدْ عَلِمْتَ مَا رَغَّبَ اللَّهُ فِيهِ قَالَ يَا ابْنَ أَخِى بُنِىَ الإِسْلاَمُ عَلَى خَمْسٍ إِيمَانٍ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ، وَالصَّلاَةِ الْخَمْسِ ، وَصِيَامِ رَمَضَانَ ، وَأَدَاءِ الزَّكَاةِ ، وَحَجِّ الْبَيْتِ . قَالَ يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ ، أَلاَ تَسْمَعُ مَا ذَكَرَ اللَّهُ فِى كِتَابِهِ ( وَإِنْ طَائِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اقْتَتَلُوا فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا ) ( إِلَى أَمْرِ اللَّهِ ) ( قَاتِلُوهُمْ حَتَّى لاَ تَكُونَ فِتْنَةٌ ) قَالَ فَعَلْنَا عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَكَانَ الإِسْلاَمُ قَلِيلاً ، فَكَانَ الرَّجُلُ يُفْتَنُ فِى دِينِهِ إِمَّا قَتَلُوهُ ، وَإِمَّا يُعَذِّبُوهُ ، حَتَّى كَثُرَ الإِسْلاَمُ فَلَمْ تَكُنْ فِتْنَةٌ .
Tercemesi:
Osman b. Sâlih'in (bir önceki hadise) ziyade ettiğine göre Abdullah b. Vehb şöyle demiştir: Bana falanca kimse ve Hayve b. Şurayh, onlara da Bekr b. Amr el-Meârifî, ona Bükeyr b. Abdullah, ona da Nâfi' şöyle rivayet etmiştir:
Bir adam İbn Ömer'e geldi ve şöyle dedi: "Ey Ebu Abdurrahman! Seni, Allah (ac) yolunda cihadı bırakıp da bir yıl hac bir yıl da umre yapmaya teşvik eden şey nedir?" İbn Ömer de ona şöyle cevap verdi: "Ey kardeşim oğlu! İslâm beş şey üzerine kuruldu: Allah'a ve Rasûlü'ne iman etmek, beş vakit namazı kılmak, ramazan orucu tutmak, zekatı ödemek, Ka'be'yi haccetmet." O adam da: "Ey Ebu Abdurrahman! Allah'ın Kitâb'ında zikrettiği şu ayeti duymuyor musun? '(Müminlerden iki grup birbiriyle savaşırsa onların arasını düzeltin) (Allah'ın emrine -itaat edinceye- kadar) (Fitne yok oluncaya kadar onlarla savaşın)' (Hucurât, 49/9) Bunun üzerine İbn Ömer şöyle dedi: "Bir Allah Rasûlü'nün zamanında bunu yerine getirdik. O vakitler Müslümanlar sayıca azdı. Bu devirde bir kimse de dini hakkında fitneye uğrar ve ya öldürülürdü ya da ona işkence edilirdi. Nihayet Müslümanların sayıca çoğaldı da fitne ortadan kalktı."
Açıklama:
Abdullah b. Vehb'e hadis nakleden kişinin Mısır kadısı Abdullah b. Lühey olabileceği ifade edilmiştir.
İlgili rivayet bir önceki hadisin [B004513] devamıdır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 30, 2/153
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Abdullah Bükeyr b. Abdullah el-Kuraşî (Bükeyr b. Abdullah b. Eşec)
4. Bekir b. Amr el-Meafirî (Bekir b. Ömer)
5. Ebu Zür'a Hayve b. Şurayh et-Tücîbî (Hayve b. Şurayh b. Safvan b. Malik)
6. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
7. Osman b. Salih es-Sehmi (Osman b. Salih b. Safvan)
Konular:
İbadet, Fitne, fitne zamanında ibadet
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Savaş, müslümanlarla
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19492, B005931
Hadis:
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَلْقَمَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ لَعَنَ اللَّهُ الْوَاشِمَاتِ ، وَالْمُسْتَوْشِمَاتِ ، وَالْمُتَنَمِّصَاتِ وَالْمُتَفَلِّجَاتِ لِلْحُسْنِ ، الْمُغَيِّرَاتِ خَلْقَ اللَّهِ تَعَالَى ، مَالِى لاَ أَلْعَنُ مَنْ لَعَنَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَهْوَ فِى كِتَابِ اللَّهِ ( وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ ) .
Tercemesi:
Bize Osman, ona Cerîr, ona Mansûr, ona İbrahim en-Nehaî, ona Alkame, ona da Abdullah b. Mesûd (ra):
'Allah dövme yapan ve yaptıran, yüzlerinin tüylerini yolduran, güzel görünmek için dişlerini incelttiren ve Yüce Allah'ın yarattığını değiştiren kadınlara lânet etsin!'. Hz. Peygamber(sav)'in lânet ettiği kimselere ben niçin lânet etmeyeyim ki? Üstelik bu Allah'ın Kitâbı'nda da vardır' dedikten sonra, "O Rasûl size ne verdiyse onu alın, size ne yasak ettiyse ondan da sakının" âyetini zikretti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Libâs 82, 2/482
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Şibl Alkame b. Kays en-Nehaî (Alkame b. Kays b. Abdullah b. Malik b. Alkame)
3. Ebu İmran İbrahim en-Nehaî (İbrahim b. Yezid b. Kays b. Esved b. Amr)
4. Ebu Attab Mansur b. Mu'temir es-Sülemî (Mansur b. Mu'temir b. Abdullah)
5. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
6. Ebu Hasan Osman b. Ebu Şeybe el-Absî (Osman b. Muhammed b. İbrahim)
Konular:
Estetik operasyon, vücuda yapılan operasyonlar
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Süslenme, dövme yapmak ve yaptırmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31642, B004525
Hadis:
فَقَالَ قَالَتْ عَائِشَةُ مَعَاذَ اللَّهِ ، وَاللَّهِ مَا وَعَدَ اللَّهُ رَسُولَهُ مِنْ شَىْءٍ قَطُّ إِلاَّ عَلِمَ أَنَّهُ كَائِنٌ قَبْلَ أَنْ يَمُوتَ ، وَلَكِنْ لَمْ يَزَلِ الْبَلاَءُ بِالرُّسُلِ حَتَّى خَافُوا أَنْ يَكُونَ مَنْ مَعَهُمْ يُكَذِّبُونَهُمْ ، فَكَانَتْ تَقْرَؤُهَا ( وَظَنُّوا أَنَّهُمْ قَدْ كُذِّبُوا ) مُثَقَّلَةً
Tercemesi:
O, Aişe'nin şöyle dediğini söyledi: "Meâzallâh (Allah'a sığınıırm) Allah'a yemin olsun ki Allah Rasûlü ne vaadettiyse kendisi ölmeden önce bunun gerçekleşeceğini bilinmiştir. Fakat belalar, rasullerden hiç ayrılmadı. Onlar kendileri ile birlikte olan (müminlerin) kendilerini yalanlayacak olmalarından korkmuşlardır. Bu ayeti de "Ve zannû ennehüm kad kezzibû" şeklinde (zel harfini) şeddeli olarak okudu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 38, 2/155
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Abdullah b. Ebu Müleyke el-Kureşî (Abdullah b. Ubeydullah b. Züheyr b. Abdullah)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Ebu Abdurrahman Hişam b. Yusuf el-Ebnâvî (Hişam b. Yusuf)
6. İbrahim b. Musa et-Temîmî (İbrahim b. Musa b. Yezid b. Zâzân)
Konular:
İmtihan, mü'minin dindarlık derecesine göre imtihana uğraması
Kur'ân, kıraat farklılıkları
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Kur'an, tefsiri, bazı ayetlerin
Söz, sözde durmak, ahde vefa
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31455, B004513
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ - رضى الله عنهما - أَتَاهُ رَجُلاَنِ فِى فِتْنَةِ ابْنِ الزُّبَيْرِ فَقَالاَ إِنَّ النَّاسَ قَدْ ضُيِّعُوا ، وَأَنْتَ ابْنُ عُمَرَ وَصَاحِبُ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَمَا يَمْنَعُكَ أَنْ تَخْرُجَ فَقَالَ يَمْنَعُنِى أَنَّ اللَّهَ حَرَّمَ دَمَ أَخِى . فَقَالاَ أَلَمْ يَقُلِ اللَّهُ ( وَقَاتِلُوهُمْ حَتَّى لاَ تَكُونَ فِتْنَةٌ ) فَقَالَ قَاتَلْنَا حَتَّى لَمْ تَكُنْ فِتْنَةٌ ، وَكَانَ الدِّينُ لِلَّهِ ، وَأَنْتُمْ تُرِيدُونَ أَنْ تُقَاتِلُوا حَتَّى تَكُونَ فِتْنَةٌ ، وَيَكُونَ الدِّينُ لِغَيْرِ اللَّهِ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdülvehhâb, ona Ubeydullah, ona Nâfi', ona da İbn Ömer (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"İbn Zübeyr fitnesinin olduğu sene iki adam İbn Ömer'e geldi ve şöyle dedi: 'İnsanlar ziyan edildi. Sen ise Ömer'in oğlu ve Hz. Peygamber'in sahabisi olmana rağmen bu savaşa katılmanı engelleyen nedir?' Bunun üzerine İbn Ömer şöyle cevap verdi: 'Beni engelleyen şey Allah'ın kardeşimin kanını haram kılmasıdır.' O adamlar: 'Peki Allah, fitne yok oluncaya kadar onlarla savaşın, buyurmadı mı?" İbn Ömer de: 'Biz onlarla savaştık ve sonunda fitne yok oldu. Din de sadece Allah'ındır. Sizler ise bir fitne çıksın da din de Allah'tan başkasına ait olsun diye savaşmak istiyorsunuz.' Şeklinde cevap verdi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 30, 2/152
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ubeydullah b. Ömer el-Adevî (Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab)
4. Ebu Muhammed Abdülvehhab b. Abdülmecid es-Sakafî (Abdulvehhab b. Abdulmecid b. Salt)
5. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Din, din eksikliği
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Savaş, müslümanlarla
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31674, B004557
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ مَيْسَرَةَ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - ( كُنْتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ ) قَالَ خَيْرَ النَّاسِ لِلنَّاسِ ، تَأْتُونَ بِهِمْ فِى السَّلاَسِلِ فِى أَعْنَاقِهِمْ حَتَّى يَدْخُلُوا فِى الإِسْلاَمِ.
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyan, ona Meysera, ona da Ebu Hâzim şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Hureyre, (Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz) ayeti hakkında şöyle demiştir:
"Siz insanların bazıları için en hayırlı olan insanlarsınız. Çünkü siz boyunlarında zincirler bulunan esirleri getirirsiniz ve bu esirler İslam'a girerler."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 7, 2/164
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Hazim Selman Mevla Azze (Selman)
3. Meysere b. Ammar el-Eşce'î (Meysere b. Ammar)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Yusuf el-Firyabî (Muhammed b. Yusuf b. Vakıd b. Osman)
Konular:
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Kur'an, tefsiri, bazı ayetlerin
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31691, B004574
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ صَالِحِ بْنِ كَيْسَانَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عُرْوَةُ بْنُ الزُّبَيْرِ أَنَّهُ سَأَلَ عَائِشَةَ عَنْ قَوْلِ اللَّهِ تَعَالَى ( وَإِنْ خِفْتُمْ أَنْ لاَ تُقْسِطُوا فِى الْيَتَامَى ) . فَقَالَتْ يَا ابْنَ أُخْتِى ، هَذِهِ الْيَتِيمَةُ تَكُونُ فِى حَجْرِ وَلِيِّهَا ، تَشْرَكُهُ فِى مَالِهِ وَيُعْجِبُهُ مَالُهَا وَجَمَالُهَا ، فَيُرِيدُ وَلِيُّهَا أَنْ يَتَزَوَّجَهَا ، بِغَيْرِ أَنْ يُقْسِطَ فِى صَدَاقِهَا ، فَيُعْطِيَهَا مِثْلَ مَا يُعْطِيهَا غَيْرُهُ ، فَنُهُوا عَنْ أَنْ يَنْكِحُوهُنَّ ، إِلاَّ أَنْ يُقْسِطُوا لَهُنَّ ، وَيَبْلُغُوا لَهُنَّ أَعْلَى سُنَّتِهِنَّ فِى الصَّدَاقِ ، فَأُمِرُوا أَنْ يَنْكِحُوا مَا طَابَ لَهُمْ مِنَ النِّسَاءِ سِوَاهُنَّ . قَالَ عُرْوَةُ قَالَتْ عَائِشَةُ وَإِنَّ النَّاسَ اسْتَفْتَوْا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعْدَ هَذِهِ الآيَةِ فَأَنْزَلَ اللَّهُ ( وَيَسْتَفْتُونَكَ فِى النِّسَاءِ ) قَالَتْ عَائِشَةُ وَقَوْلُ اللَّهِ تَعَالَى فِى آيَةٍ أُخْرَى ( وَتَرْغَبُونَ أَنْ تَنْكِحُوهُنَّ ) رَغْبَةُ أَحَدِكُمْ عَنْ يَتِيمَتِهِ حِينَ تَكُونُ قَلِيلَةَ الْمَالِ وَالْجَمَالِ قَالَتْ فَنُهُوا أَنْ يَنْكِحُوا عَنْ مَنْ رَغِبُوا فِى مَالِهِ وَجَمَالِهِ فِى يَتَامَى النِّسَاءِ ، إِلاَّ بِالْقِسْطِ ، مِنْ أَجْلِ رَغْبَتِهِمْ عَنْهُنَّ إِذَا كُنَّ قَلِيلاَتِ الْمَالِ وَالْجَمَالِ .
Tercemesi:
Bize Abdülaziz b. Abdullah, İbrahim b. Sa'd, ona Sâlih b. Keysan, ona İbn Şihâb, ona da Urve b. Zübeyr şöyle demiştir:
Kendisi, Hz. Âişe'ye (r.anha) şu ayet hakkında sordu: (Eğer yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız...) (Nisâ, 4/3). Bunun üzerine Hz. Âişe şöyle demiştir:
"Ey yeğenim, bu yetim kız, vasisiyle birlikte büyür, onun malında ortak olur ve malı ve güzelliği ona cazip gelir. Vâlisi onu kendisine eş olarak almak ister, ancak onun mehir konusunda adil olmayı istemez, ona başka birine verdiği gibi bir mehir vermez. Bu yüzden onlara, ancak mehri konusunda adaletli davranırlarsa ve mehirde onlara en uygun olanı verirlerse, bu şekilde evlenebilecekleri bildirildi. Aksi takdirde, sadece onlar dışında kalan kadınlarla evlenmeleri emredildi." Hz. Âişe şöyle devam etti: "İnsanlar bu ayetten sonra Rasulullah'a (sav) fetva sordular, bunun üzerine Allah (cc) şu ayeti indirdi: (Ve kadınlar konusunda sana fetva soruyorlar.) Hz. Âişe şöyle devam etti: Başka bir ayette geçen (Siz, onların evlenmesini istemezsiniz) ifadesi birinizin malı ve güzelliği az olan yetim kıza karşı duyduğu ilgisizliği anlatmaktadır. O zaman insanlar, malı ve güzelliği için ilgilendikleri yetim kadınlarla evlenmelerinin yasaklanmasını istediler. Ancak onlara adaletli bir şekilde yaklaşmaları, yetimlere mal ve güzellikleri için değil, adil bir şekilde yaklaşmaları emredildi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/168
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Salih b. Keysan ed-Devsi (Salih b. Keysan)
5. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
6. Abdulaziz b. Abdullah el-Üveysi (Abdulaziz b. Abdullah b. Yahya b. Amr b. Üveys)
Konular:
Evlilik, çok eşlilik
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Kur'an, tefsiri, bazı ayetlerin
Nikah, yetim kızlarla
Yetim,
Yetim, Yetim malı
Yetim, yetimlere haksızlık etmemek