Giriş

Osman b. Sâlih'in (bir önceki hadise) ziyade ettiğine göre Abdullah b. Vehb şöyle demiştir: Bana falanca kimse ve Hayve b. Şurayh, onlara da Bekr b. Amr el-Meârifî, ona Bükeyr b. Abdullah, ona da Nâfi şöyle rivayet etmiştir: Bir adam İbn Ömer'e geldi ve “Ey Ebu Abdurrahman! Seni, Allah (ac) yolunda cihadı bırakıp da bir yıl hac bir yıl da umre yapmaya teşvik eden şey nedir?” dedi. İbn Ömer “Ey kardeşim oğlu! İslâm beş şey üzerine kuruldu: Allah'a ve Rasulü'ne iman etmek, beş vakit namazı kılmak, ramazan orucu tutmak, zekatı ödemek, hacca gitmek” cevabını verdi. Adam “Ey Ebu Abdurrahman! Allah'ın Kitâb'ında zikrettiği "Mü’minlerden iki grup birbiriyle çarpışacak olursa, derhal müdâhale ederek aralarını düzeltin. Buna rağmen biri ötekine saldırırsa, saldırıda bulunan taraf Allah’ın hükmüne boyun eğinceye kadar onlarla savaşın." (Hucurât, 49/9) ve "bir fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın..." (Bakara, 2/193) ayetlerini işitmedin mi?” dedi. Bunun üzerine İbn Ömer “Biz, Rasulullah (sav) zamanında o savaşı müşriklere karşı yapmıştık. Müslümanlar o zaman sayıca azdı. Kişi dininden dolayı baskıya maruz kalır; Müşrikler onu ya öldürür ya da ona işkence ederlerdi. Nihayet Müslümanlar çoğaldı, artık hiçbir fitne kalmadı” dedi.


Açıklama: Abdullah b. Vehb'e hadis nakleden kişinin Mısır kadısı Abdullah b. Lühey olabileceği ifade edilmiştir. İlgili rivayet bir önceki hadisin [B004513] devamıdır.

    Öneri Formu
31462 B004514 Buhari, Tefsir, (Bakara), 30

Bize Ömer b. Hafs b. Ğiyâs, ona babası (Hafs b. Ğiyâs), ona A'meş, ona Müslim, ona Mesrûk, ona da Abdullah şöyle demiştir: Beş mucize olup bitmiştir: Duhân, Kamer, Rûm, Batşe ve "fe-sevfe yekûnu lizâma" (Furkân,77) ayetinde geçen Lizam.


Açıklama: "Duhân": Kureyş'in kıtlık azabıyla karşı karşıya kalması ve açlıktan dolayı yerden göğe doğru uzanan bir duman görmesi; "Rûm": Rumların, İranlılara mağlup olmalarının ardından bir kaç içinde tekrar galip gelmeleri; "Kamer" Ayın ikiye yarılması; "Batşe": Büyük Bedir harbinde müşriklerin yakalanıp öldürülmeleri; "Lizâm": Bedir'de müşriklerin esir edilmesi.

    Öneri Formu
32712 B004767 Buhari, Tefsir, (Furkân) 5

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdülvehhâb, ona Ubeydullah, ona Nâfi, ona da İbn Ömer (ra) şöyle rivayet etmiştir: İbn Zübeyir fitnesinin olduğu sene iki adam İbn Ömer'e geldi ve “İnsanların düzeni bozuldu, sen ki Ömer'in oğlu ve Hz. Peygamber'in sahabisisin, savaşa çıkmanı engelleyen nedir?” diye sordular. Bunun üzerine İbn Ömer “beni engelleyen şey Allah'ın kardeşimin kanını haram kılmasıdır” dedi. O adamlar “Ama Allah "bir fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın..." (Bakara, 2/193) buyurmadı mı?” dediler. İbn Ömer de “Biz onlarla savaştık ve sonunda fitne yok oldu. Şimdi din sadece Allah'a aittir. Ama sizler bir fitne çıksın da din Allah'tan başkasına ait olsun diye savaşmak istiyorsunuz” cevabını verdi.


    Öneri Formu
31455 B004513 Buhari, Tefsir, (Bakara), 30

Bize Âdem, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Abdurrahman b. Yezîd, ona da İbn Mesud (ra) şöyle demiştir: Benû İsrâîl, (İsrâ), Kehf ve Meryem Sureleri, ilk inen ve benim okuyup ezberlediğim ilk surelerdendir. İbn Abbâs der ki: "Feseyunğidûne (فَسَيُنْغِضُونَ )" (İsrâ,51), "Sana başlarını sallayacaklar" manasındadır. Bir başkası der ki: "nağadat sinnuke (نَغَضَتْ سِنُّكَ)", "dişin sallandı" manasındadır.


    Öneri Formu
32231 B004708 Buhari, Tefsir, (Benî İsraîl) 1

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona Abdullah şöyle demiştir: Biz cahiliye döneminde bir kabilenin nüfusu çoğaldığında "Emira benû fulanin (Fulân oğulları çok oldu)" derdik. Bize Humeydî, ona da Süfyân bu hadisi rivayet etti ve "emira" ifadesini kullandı.


    Öneri Formu
32235 B004711 Buhari, Tefsir, (Benî İsraîl) 4+

Bana Amr b. Ali, ona Yahya, ona Süfyan, ona Süleyman, ona İbrahim, ona da Ebu Ma'mer şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah “Rablerine hangisi daha yakın olacak diye vesile ararlar” [İsra, 17/57)] buyruğu hakkında der ki: İnsanlardan bazı kimseler cinlerden bazı kimselere ibadet ediyorlardı. Cinler İslam’a girdikleri halde, öbürleri kendi dinlerine sımsıkı bağlı kalmaya devam ettiler." [Eşcaî, Süfyan’dan, onun da A‘meş'ten yaptığı, rivayette “De ki: Onu bırakıp boş yere ilah diye zannettiklerinizi çağırın” [İsra, 17/56] ayetini da ilave etmiştir.]


    Öneri Formu
32238 B004714 Buhari, Tefsir, (Benî İsraîl) 7

Bize Bişr b. Hâlid, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu‘be, ona Süleyman, ona İbrahim, ona da Ebu Ma‘mer şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah (ra) “Onların o tapındıkları da Rablerine hangisi daha yakın olacak diye vesile (yol) ararlar” [İsra, 17/57] ayeti hakkında “Bunlar kendilerine ibadet olunan cinlerden bir takım kimselerdi, sonradan İslam’a girdiler” demiştir."


    Öneri Formu
32239 B004715 Buhari, Tefsir, (Benî İsraîl) 8

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Abdurrahman b. Yezîd, ona da Abdullah şöyle demiştir: Benû İsrâîl, Kehf, Meryem, Tâhâ ve Enbiyâ, ilk inen ve benim okuyup ezberlediğim ilk surelerdendir. Katâde der ki: Enbiya 58. ayette geçen "Cuzâzen (جُذَاذًا)" kelimesi parça parça etmek demektir. Hasan der ki: Enbiya 33. ayette geçen "Felek (فِى فَلَكٍ)"kelimesi, ip bükme âletinin dön­düğü boşluk gibi bir boşluk, "yesbahûn (يَسْبَحُونَ)" kelimesi ise dönmek demektir. İbn Abbâs der ki: Enbiya 78. ayette geçene "nefeşet (نَفَشَتْ)" kelimesi otladı anlamında, 43. ayette geçen "yushâbûn (يُصْحَبُونَ)" kelimesi ise kendilerine engel olunmaz anlamındadır. 92. ayette geçen "ummetukum ummeten vâhideten ( أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً ) ifadesi, dininiz tek bir dindir anlamındadır. İkrime der ki: Enbiyâ, 58. ayette geçen "Haseb (حَصَبُ)" Habeş dilinde olup odun manasındadır. İkrime dışındakiler der ki: Enbiya 12. ayette geçen "Ehassû (أَحَسُّوا)" أَحْسَسْتُ kökünden türemiş olup tahmin ettim manasındadır. 15. ayette geçen "Hâmidîn ( خَامِدِينَ )" kelimesi, ocakları sönmüş, "Hasîd (حَصِيدٌ)" kelimesi de kökleri kazınmış anlamında olup hem tekil heme çoğul olarak kullanılır. 19. ayette geçen "Lâ yestahsırûn (لاَ يَسْتَحْسِرُونَ)" yorulmazlar anlamına gelmektedir. Yine bu bağlamda "hasîr" kelimesi yorgun, "hasertü baîrî" ifadesi de devemi yordum anlamındadır. Hacc 27. ayetteki "Amîk (عَمِيقٌ)" kelimesi uzak anlamında, Enbiya 65. ayette geçen "nukisû (نُكِسُوا) kelimesi yüz çevirdiler anlamında, 80. ayette geçen "san'ate lebûsin (صَنْعَةَ لَبُوسٍ) ifadesi zırh örme sanatını öğrettik manasındadır. Enbiyâ 93. ayette geçen "Ve takattaû emrahum beynehum (تَقَطَّعُوا أَمْرَهُمْ)" işlerini kendi aralarında parça parça ettiler demektir. 102. ayette geçen "hasîs (حَسِيسُ)" kelimesi hiss, cers, ve hems kelimeleri ile aynı anlamda olup gizli ses demektir. Fussilet 47. ayette geçen "âzannâke (آذَنَّاكَ)", sana bildirdik anlamındadır. Enbiya 109. ayette geçen "âzentuküm alâ sevâ (اٰذَنْتُكُمْ عَلٰى سَوَٓاءٍ)" ifadesi de sen ona bildirdiğinde, bilme bakımından onunla eşit durumda olur ve sen sözünü yerine getirmiş olursun demektir. Mucâhid der ki: Enbiyâ 13. ayette geçen "Leallekum tüs'elûn (لَعَلَّكُمْ تُسْأَلُونَ)" ifadesi içinde bulunduğunuz durum size anlatılacak demektir. 28. ayette geçen "Irtedâ (ارْتَضَى)" kelimesi razı oldu anlamındadır. 53. ayette geçen "Temâsîl (التَّمَاثِيلُ)" "Tapılan heykeller, putlar" demektir. 104. ayette geçen "Sicillu" sahife manasındadır.


    Öneri Formu
32325 B004739 Buhari, Tefsir, (Enbiyâ) 1

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona Abdullah şöyle demiştir: Biz cahiliye döneminde bir kabilenin nüfusu çoğaldığında "Emira benû fulanin (Fulân oğulları çok oldu)" derdik. Bize Humeydî, ona da Süfyân bu hadisi rivayet etti ve "emira" ifadesini kullandı.


    Öneri Formu
287304 B004711-2 Buhari, Tefsir, (Benî İsraîl) 4+

Bana Amr b. Ali, ona Yahya, ona Süfyan, ona Süleyman, ona İbrahim, ona da Ebu Ma'mer şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah “Rablerine hangisi daha yakın olacak diye vesile ararlar” [İsra, 17/57] buyruğu hakkında der ki: İnsanlardan bazı kimseler cinlerden bazı kimselere ibadet ediyorlardı. Cinler İslam’a girdikleri halde, öbürleri kendi dinlerine sımsıkı bağlı kalmaya devam ettiler." [Eşcaî, Süfyan’dan, onun da A‘meş'ten yaptığı, rivayette “De ki: Onu bırakıp boş yere ilah diye zannettiklerinizi çağırın” [İsra, 17/56] ayetini da ilave etmiştir.]


    Öneri Formu
287305 B004714-2 Buhari, Tefsir, (Benî İsraîl) 7