177 Kayıt Bulundu.
Bize Sehl b. Hammâd, ona Şu’be, ona el-Hakem, ona İbrahim, el-Esved’in şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Aişe, Berîre'yi satın almak istemişti. Ancak efendileri velâsını (âzat olmaktan doğan hükmî akrabalık bağdan dolayı kendilerinde kalmasını) şart koşmuşlardı. O da bu konuyu Rasulullah’a (sav) açmış, Rasul-i Ekrem de “Onu satın al! Velâ ancak âzad edenin hakkıdır” buyurmuştu. Bunun üzerine Hz. Aişe, Berîre’yi satın alıp âzad etti. (Hz. Peygamber) ise Berîre’yi kocasıyla (evliliklerini sürdürüp sürdürmeme konusunda) -ki o (kocası), hür biri idi- muhayyer bıraktı. Bir de Hz. Peygamber’e (sav) et getirilmişti. Rasul-i Ekrem, “Bu nereden (geldi)” diye sordu. “Berîre'ye sadaka olarak verildi” denilince, Rasul-i Ekrem “Bu Berîre için sadaka, bizim için hediyedir!” buyurdu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ile Ebu Küreyb, onlara Veki (T) bize Muhammed b. el-Müsennâ ve İbn Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer, onlara Şu’be, ona Katade, ona Enes, (T), bize Ubeydullah b. Muaz -Hadisin lafzı Ubeydullah b. Muaz'a aittir- ona babası, ona Şu’be, ona Katade, Enes b. Malik’in şöyle dediğini rivayet etti: Berîre Hz. Peygamber’e kendisine sadaka olarak verilen bir et hediye etti. Bunun üzerine Rasulullah “Bu et Berîre'ye sadaka, bize de hediyedir” buyurdu.
Bize Muhammmed b. Beşşâr, ona Mekki b. İbrahim ve Yusuf b. Yakub ed-Dabbî es-Sedûsî, onlara Behz b. Hakim, ona babası, dedesinin şöyle anlattığını rivayet etti: Rasulullah’a (sav) bir şey getirildiği zaman “Bu, sadaka mıdır, yoksa hediye mi?” diye sorardı. “Sadakadır” derlerse yemez, “Hediyedir” derlerse yerdi. Bu konuda Selman, Ebu Hureyre, Enes, el-Hasan b. Ali ve Ebu Amîre (ki Mearraf b. Vasıl’ın dedesidir. İsmi ise Rüşeyd b. Mâlik’tir.) Meymun b. Mihran, İbn Abbas, Abdullah b. Amr, Ebu Rafi’ ve Abdurrahman b. Alkame’den de hadis rivayet edilmiştir. Bu hadis aynı zamanda Abdurrahman b. Alkame tarafından Abdurrahman b. Ebu Akil vasıtası ile Hz. Peygamber’den rivayet edilmiştir. Behz b. Hakim’in dedesinin adı Muaviye b. Hayde el Kuşeyrî’dir. Tirmîzî, Behz b. Hakim hadisi hasen-garibtir değerlendirmesinde bulunmuştur.
Bize Ebû'l-Hasan Ali b. Muhammed b. Ali el-Mukrî, ona el-Hasan b. Muhammed b. İshak, ona Yusuf b. Yakub el-Kadî, ona Muhammed b. Ebî Bekir ile Yahya b. Habîb b. Arabî, onlara Hammâd b. Zeyd, ona Ebû Cehdam Musa b. Salim, ona Abdullah b. Ubeydullah b. el-Abbas şöyle rivâyet etti: "Benû Hâşim fitnesi sırasında İbn Abbas'ın (ra) huzurunda oturuyorduk. Bir ara şöyle dedi: Vallahi Rasûlullah (sav), diğer insanlardan farklı, sadece bize mahsus olan üç şeyden söz etti: Bize (ehl-i beytine) abdest uzuvlarımızı yıkarken geniş tutmayı, sadaka malını yememeyi ve eşeği ata çekmemeyi emretti."
Açıklama: Ulemadan bazıları bu rivâyete dayanarask eşeği ata çekmeyi mekruh görmüşlerdir. Ancak çoğunluk bunu caiz görür ve eşeği ata çekmek caiz olmasaydı, bu ilişkiden doğacak olan katıra binmek de caiz olmazdı, halbuki böyle bir şey söz konusu değildir, derler.
Bize Ebû Ali er-Rûzbârî, ona Ebû Bekir b. Dâse, ona Ebû Davud, onaMüsedded, ona Abdülvâris, ona Musa b. Salim, ona Abdullah b. Ubeydullah şöyle rivayet etmiştir: “Hâşimoğullarının gençleriyle birlikte, İbn Abbas’ın yanına gitmiştim. O, Rasûlullah’dan (sav) rivayet ettiği bir hadiste şunları söyledi: “Hz. Peygamber (sav), şu üç şey dışında hiçbir konuda bizi insanlardan ayrı tutmadı. Bize abdestte suyu uzuvlara iyice ulaştırmamızı, sadaka yemememizi ve eşeği ata çekmememizi emretti.”
Açıklama: Burada Hz. Peygamber’in (sav) mensubu olduğu Hâşimîler’e, diğer insanlardan farklı olarak üç konuda özen göstermeleri emredilmektedir. İlki sadakanın yenmemesi gerektiğidir; Hz. Peygamber ve ailesi için sadakanın helal olmadığı muhtelif hadislerde belirtilmektedir. İkincisi eşeğin kısrakla çiftleştirilmesi meselesidir. Bu çiftleşmeden bilindiği üzere katır doğar. Halbuki at o dönemin en önemli cihâd vasıtası idi. At cinsinin azalıp savaşta çok işe yaramayan katır türünün çoğaltılması, cihad için uygun değildir. Cihada engel olacak bir uygulamadan en çok Hz. Peygamber’in âilesi uzak durmalıydı. Üçüncüsü de abdestin güzelce alınması, suyun uzuvlara iyice ulaştırılmasıdır. Aslında bu husus, sadece Hâşimîler için değil, bütün müslümanlar için gereklidir. Hz. Peygamber, dinî emirleri kendi âilesinin kusursuz bir şekilde yerine getirmeleri için, özellikle yakınlarından, dikkatli olmalarını ısrarlı şekilde istemiştir.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Muhammed b. Ali el-Meymûnî, ona Muhammed b. Kesîr el-Abdî, ona Süfyan, ona Ebû Cehdam Musa b. Salim, ona Abbas’ın çocuklarından Ubeydullah, ona da İbn Abbas (ra) şöyle haber vermiştir: “Rasûlullah (sav) bize abdestte suyu uzuvlara iyice ulaştırmamızı emretti, sadaka yememizi –yemenizi demiyorum- ve eşeği ata çekmemizi yasakladı.” Bu isnadla Ubeydullah’dan naklen es-Sevrî de böyle dedi. Kendisinden et-Tayâlisî’nin rivayet ettiği Hammâd b. Seleme de böyle dedi, ancak o (Ubeydullah değil) Abdullah b. Ubeydullah b. Abbas’tır diye söyledi. Hammâd b. Zeyd, Abdülvâris b. Saîd ve İbmail b. Uleyye de Ebû Cehdam’dan böyle rivayet ettiler. el-Buhârî ve diğerlerinin dediğine göre Süfyan’ın hadisi vehimdir.