117 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. el-Minhâl, ona Habîbe bnt. Hammâd, ona Amra bnt. Hayyân es-Sehmiyye Hz. Aişe'nin kendisine şöyle söylediğini rivayet etti: "Sizden biri, âdetinden temizlendiğinde (güzel kokularla) bir parça topalak kökü ile, bunu bulamazsa bir parça mersin ağacı ile, bunu bulamazsa bir parça çekirdek ile, bunu da bulamazsa bir parça tuz ile kokulanamaz mı?"
Bize Ebü'n-Numan, ona Sabit b. Yezîd, ona Asım, ona Muaze el-Adeviyye Hz. Ayşe'nin şöyle dediğini rivayet etti: "Bir kadın adetten temizlenip gusül abdesti aldığı zaman kanın eserini (adet belirtilerini) güzel kokuyla gidersin."
Bize Ebû Bekir Ahmed b. el-Hasan ve Ebû Saîd b. Ebî Amr, onlara Ebû’l-abbas Muhammed b. Yakub, ona er-Rabî’ b. Süleyman, ona eş-Şâfiî, ona Süfyan, ona Hişâm, ona Fatıma binti’l-Münzir, ona da ninesi Esma’nın kendisine söylediğine göre; Rasûlullah’a (sav) elbiseye bulaşan hayız kanının hükmünü sormu, Hz. Peygamber de şu cevabı vermiş: “Onu kazı, sonra su ile ov, sonra üstüne su akıt, sonra da onunla namaz kıl!” Ebû Saîd rivâyetinde, Şâfiî’nin şöyle dediğini ilave etti: Rasûlullah (sav), hayız kanının elle yıkanmasını emretmiş, fakat bundan dolayı abdest alınmasını emretmemiştir. Kan, cinsel organından daha necistir. Buna göre necis olana dokunan her şeyden dolayı kıyas gereği abdest almak şart değildir. Necis olan şey hakkında hüküm bu olunca, necis olmayan şeye dokunmaktan dolayı abdest almaya hiç gerek olmaz. Ancak bizzat hakkında bir haber gelmiş olması hâli müstesnadır.