841 Kayıt Bulundu.
Bize Süfyân b. Vekî, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Harb b. Şeddâd, ona Yahya b. Ebû Kesîr, ona Yaîş b. el-Velîd, ona Zübeyr'in azatlısı, Zübeyr b. Avvâm'dan (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Geçmiş toplumların hastalığı olan haset ve kin besleme illeti gizlice içinize girdi. Bu (buğzetmek) tıraşlayıp kazıyan bir illettir. Saçı tıraş edip kazır demiyorum, dini tıraşlayıp yok eder. Nefsim kudretinde olan Allah'a yemin olsun ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmeden de hakiki manada iman etmiş sayılmazsınız. Size birbirinizi sevmenizi daim kılacak şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yayınız." [Ebû İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu Yahya b. Ebû Kesîr'den rivayetinde ihtilaf ettikleri bir hadistir. Bazıları Yahya b. Ebû Kesîr - Yaîş b. Velîd - Zübeyr'in azatlısı ve Hz. Peygamber tarikiyle rivayet etmişler ve Zübeyr'i zikretmemişlerdir.]
Bize Muhammed b. Miskin el-Yemâmî, ona Yahya b. Hassan, ona Süleyman b. Bilal, ona Şerik b. Ebu Nemir, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Musa el-Eş'arî şöyle rivayet etmiştir: Evden abdestli olarak evden çıkıp kendi kendime; bugün Rasulullah'tan hiç ayrılmayacağım, hep onunla birlikte olacağım dedim. Ravi der ki: Ebu Musa bu niyetle mescide geldi ve Peygamber'i (sav) sordu. Oradakiler; Peygamber (sav) mescitten çıktı ve şu tarafa yönelip gitti dediler. (Ebu Musa der ki:) Mescitten çıkıp Peygamber'i (sav) sora sora izini takip edip gittim ve onu Erîs Kuyusu (bostanına) girmiş olarak buldum. Ben de Bostanın hurma dalından yapılmış olan kapısında oturdum. Nihayet Rasulullah ihtiyacını giderip abdest aldı. Ben de kalkıp O'nun yanına vardım ve gördüm ki Rasulullah (sav) Erîs Kuyusu'nun ağzında oturmuş ve iki baacağını açarak kuyuya sarkıtmıştı. Varıp selam verdim. Sonra geri dönüp kapının yanına oturdum ve kendi kendime; bugün ben muhakkak Rasulullah'ın (sav) kapıcısı olacağım dedim. Bu sırada Ebu Bekir geldi, kapıya vurdu. Ben kimdir o diye sordum. Ebu Bekir dedi. Biraz bekle dedim. Sonra gittim ve ey Allah'ın Rasulü! Şu bekleyen Ebu Bekir, girmek için izin istiyor dedim. Rasulullah (sav); "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Hemen geri döndüm ve Ebu Bekir'e buyur gir, Rasulullah (sav) seni cennetle müjdeliyor dedim. Ebu Bekir içeriye girdi ve kuyu başında Rasulullah'ın sağ yanına oturdu ve Rasulullah'ın (sav) yaptığı gibi bacaklarını açarak ayaklarını kuyuya sarkıttı. Ben dönüp yerime oturdum. Ben kardeşimi abdest alıp arkamdan bana yetişmek üzere geride bırakmıştım. -kardeşini kastederek- Allah falanca kuluna hayır dilerse, şimdi o da buraya gelir dedim. Bu sırada biri kapıya vurdu. Kimdir o dedim. Ömer b. Hattab girmek için izin istiyor dedi. Ben de biraz bekle dedim. Sonra Rasulullah'a gelip selâm verdim ve Ömer b. Hattab, yanınıza girmek için izin istiyor dedim. Rasulullah (sav); "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Geldim ve Ömer'e buyur gir, Rasulullah (sav) seni cennetle müjdeledi dedim. Ömer de girdi ve kuyu başında Rasulullah'ın sol tarafına oturdu. ve iki ayağını kuyuya sarkıttı. Ben kapı yanındaki yerime dönüp oturdum ve -kardeşini kastederek- eğer Allah falanca kimseye hayır dilemişse, o da buraya gelir dedim. Yine biri gelip kapıyı vurdu. Kimdir o dedim. Osman b. Affan dedi. Biraz bekle dedim ve gelip haber verdim. Rasulullah (sav); "ona izin ver ve kendisine, erişecek belâ ve imtihan üzerine onu cennetle müjdele" buyurdu. Ben de geldim ve Osman'a buyur gir, Rasulullah (sav) sana erişecek belâ ve musibet üzerine cennetle müjdeledi dedim. O da girdi, ancak kuyu başı dolmuş olduğu için Rasulullah'ın (sav) karşısında başka tarafa oturdu. [Şerik der ki: Said b. Müseyyeb; bu oturuş tarzını onların kabirleri şeklinde yorumladım demiştir.]
Bize Ebu Küreyb (Muhammed b. Alâ), ona Yahya b. Adem, ona Ebu Bekir b. Ayyâş, ona A'meş (Süleyman b. Mihran), ona Mansur (b. Mu'temir), ona Rib'î b. Hirâş, ona da Abdullah b. Mesud, hadisi Hz. Peygamber'den naklen şöyle aktarmıştır: "Üç kişi vardır ki Allah onları sever. Geceleyin kalkıp Allah’ın kitabını okuyan kişiyi, sağ eliyle verdiği sadakayı sol elinden gizleyen adamı, bir müfrezede bulunan ve arkadaşlarının yenilip kaçmasına rağmen düşmana karşı koyan kimseyi." [Ebu İsa (Tirmizî), hadisin bu senedle garib olup mahfuz olmadığını (şâz olduğunu) söylemiş, sahih olan tarikin; Şu'be ve başkalarına Mansur, ona Rib’î b. Hırâş, ona Zeyd b. Zabyân, ona da Ebu Zer'in Hz. Peygamber'den (sav) naklettiği sened olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Ebû Bekir b. Ayyâş'ın çok hata yapan bir kişi olduğunu da eklemiştir.]
Bize Affan ve Hasan b. Musa, onlara Hammad b. Seleme, ona Asım b. Behdele, ona Zir b. Hubeyş, ona da İbn Mesud (ra) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "(Hac) mevsiminde bana ümmetler gösterildi. Ümmetimin gösterilmesi (diğer ümmetlerden sonra) geç oldu. Sonunda ümmetimi gördüm, onların çokluğu ve heybetleri beni sevindirdi. Onlar ovaları ve dağları doldurmuşlardı. Hasan der ki: (Allah Teala) “Ey Muhammed! Razı oldun mu?” dedi. Ben de “Evet” dedim. O (cc) da, “Ey Muhammed bunlarla birlikte sana, hesapsız bir şekilde cennete girecek, yetmiş bin kişi bağışladım. Bunlar rukye yapmazlar, uğursuzluğa inanmazlar, ateşle dağlama yapmazlar, onlar ancak Rablerine tevekkül ederler” buyurdu. Bunun üzerine Ukkâşe “Beni onlardan kılması için Allah'a dua et” dedi. Rasulullah (sav) de, dua etti. Sonra bir başkası da “Beni de onlardan kılması için Allah'a dua et!' dedi. Hz. Peygamber (sav), “Bu hususta Ukkâşe seni geçti” buyurdu."
Bize Affan ve Hasan b. Musa, onlara Hammad b. Seleme, ona Asım b. Behdele, ona Zir b. Hubeyş, ona da İbn Mesud (ra) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "(Hac) mevsiminde bana ümmetler gösterildi. Ümmetimin gösterilmesi (diğer ümmetlerden sonra) geç oldu. Sonunda ümmetimi gördüm, onların çokluğu ve heybetleri beni sevindirdi. Onlar ovaları ve dağları doldurmuşlardı. Hasan der ki: (Allah Teala) “Ey Muhammed! Razı oldun mu?” dedi. Ben de “Evet” dedim. O (cc) da, “Ey Muhammed bunlarla birlikte sana, hesapsız bir şekilde cennete girecek, yetmiş bin kişi bağışladım. Bunlar rukye yapmazlar, uğursuzluğa inanmazlar, ateşle dağlama yapmazlar, onlar ancak Rablerine tevekkül ederler” buyurdu. Bunun üzerine Ukkâşe “Beni onlardan kılması için Allah'a dua et” dedi. Rasulullah (sav) de, dua etti. Sonra bir başkası da “Beni de onlardan kılması için Allah'a dua et!' dedi. Hz. Peygamber (sav), “Bu hususta Ukkâşe seni geçti” buyurdu."