166 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Salih, ona Abdullah b. Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da Ammar b. Yasir şöyle rivayet etmiştir: "Ammar ve diğer sahabiler, Hz. Peygamber ile beraberken, sabah namazı için toprakla mesh ederek namaza hazırlandılar. Önce ellerini yere vurdular, sonra yüzlerini bir defa meshettiler. Ellerini tekrar yere vurdular ve (kollarının dış tarafından) omuzlarına kadar, vücutlarına bakan tarafından ise koltuk altlarına kadar avuçlarının içiyle meshettiler."
Açıklama: Ammar b. Yasir ile Ubeydullah b. Abdullah arasında inkıta vardır.
Bize Süleyman b. Davud el-Mehrî ve Abdülmelik b. Şuayb, ona da İbn Vehb bu hadisin benzerini rivayet etti. İbn Vehb şöyle dedi: "Müslümanlar kalktılar ve ellerini toprağa vurdular, ancak topraktan bir şey avuçlamadılar". Devamında önceki hadisin benzerini nakletti. Ancak omuzlardan ve koltuk altlarından bahsetmedi. [İbn Leys ise, dirseklerin yukarısına kadar dedi.]
Açıklama: Ammar b. Yasir ile Ubeydullah b. Abdullah arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed b. Ahmed b. Ebu Halef ve Muhammed b. Yahya en-Nîsâbûrî ve diğer birçok kişi, onlara Yakub, ona babası, ona Salih, ona İbn Şihab, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Ammar b. Yasir şöyle demiştir: "Hz. Peygamber, yanında Hz. Aişe varken Ulâti'l-Ceyş denilen yerde geceleyin konakladı. Hz. Aişe'nin Zafar işi boncuktan yapılma gerdanlığı kopup düştü. Gün ağarıncaya kadar herkes onu aramakla uğraştı. Yanımızda su da yoktu. Ebu Bekir Hz. Aişe'ye kızdı ve insanları (yollarından) alıkoydun. Üstelik suları bile yok! dedi. Bu durum üzerine Allah, Rasulü'ne temiz olan şeyle teyemmüm edebileceklerine dair ruhsatı indirdi. İnsanlar Hz. Peygamber'e uyarak ayağa kalktılar, ellerini yere vurdular, topraktan bir şey avuçlamadan ellerini kaldırıp, elleriyle yüzlerini ve üstten omuzlara alttan koltuk altlarına kadar kollarını meshettiler." [İbn Yahya kendi rivayetinde şunu ilave etti: İbn Şihab kendi rivayetinde 'insanlar buna (omuzları ve koltuk altlarını meshetmeye) itibar etmiyorlar dedi.] [Ebû Davud şöyle demiştir: Bu hadisi İbn İshak da bu şekilde (Salih b. Keysan'ın rivayet ettiği gibi) rivayet etti ve rivayeti İbn Abbas'tan nakletmiştir. (İbn İshak) Yunus'un dediği gibi iki defa vurdular, dedi. Mamer de Zührî'den iki vuruş şeklinde rivayet etti.] [Ayrıca Malik, Zührî'den, o da Ubeydullah b. Abdullah'tan, o da babasından, o da Ammar'dan rivayet etmiştir. Ebu Uveys de aynı şekilde Zührî'den rivayet etmiştir.] [İbn Uyeyne ise şüphe etmiş ve bir kere Ubeydullah'tan, o babasından veya Ubeydullah'tan, o İbn Abbas'tan şeklinde, bir kere babasından diyerek, bir kere İbn Abbas'tan diyerek rivayet etmiştir. ibn Uyeyne'nin bu hadisteki rivayeti muzdariptir. Onu Zühri'den semai da muzdariptir. Adlarını verdiklerim dışında, bu hadisin hiçbir ravisi iki vuruş meselesini zikretmemiştir.]
Bize Muhammed b. Alâ, ona Hafs, ona A'meş, ona Seleme b. Küheyl, ona İbn Ebza, ona da Ammar b. Yasir bu (önceki) hadis hakkında şöyle demiştir: "(Hz. Peygamber) Ey Ammar, şöyle yapman yeterliydi," buyurdu. Sonra ellerini bir kere yere vurdu, sonra da bir elini diğerine vurdu. Sonra yüzünü ve dirseklere ulaşmayacak şekilde kollarını elleriyle tek vuruşla meshetti." [Ebu Davud şöyle dedi: Bu hadisi Veki', Ameş'ten, o da Seleme b. Küheyl'den, o da Abdurrahman b. Ebza'dan rivayet etti. Ayrıca Cerir, Ameş'ten, o Seleme b. Küheyl'den, o da Said b. Abdurrahman b. Ebza'dan yani babasından rivayet etti.]
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Seleme, ona Zer, ona İbn Abdurrahman b. Ebza, ona babası, ona da Ammar b. Yasir bu olayı anlattı ve şöyle dedi: Hz. Peygamber (sav), "Sana şu yeterdi" dedi. Sonrasında Hz. Peygamber, elini yere vurup ona üfledi ve yüzünü ve ellerini onunla meshetti. Seleme şüphe etti ve 'dirseklere kadar' mı yoksa 'bileklere kadar' mı dediğini hatırlamıyorum dedi.
Bize Ali b. Sehl er-Ramlî, ona Haccâc -yani Aver-, ona Şube bu isnadın devamıyla bir önceki hadisi nakletmiştir. (Ammar) şöyle dedi: "Hz. Peygamber (sav) eline üfledi ve yüzünü ve dirseklere kadar kollarını meshetti." [Şube şöyle dedi: Seleme rivayet sırasında 'ellerini, yüzünü ve kollarını' derdi. Bir gün Mansur ona 'ağzından çıkanı kulağın duysun. Çünkü kolları (zirâayn) ifadesini senden başka zikreden yoktur' dedi.]
Bize Muhammed b. Minhal, ona Yezid b. Zürey', ona Said, ona Katade, ona Azre, ona Said b. Abdurrahman b. Ebza, ona babası, ona da Ammar b. Yasir şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'e teyemmümü sordum. Bana, el ve yüz için elimi yere bir defa vurmamı emretti."
Bize Musa b. İsmail, ona da Eban şöyle rivayet etmiştir: Katade'ye, seferde teyemmümün hükmü ile ilgili soru soruldu. Katade şöyle dedi: Bana bir hoca, ona Şa'bî, ona Abdurrahman b. Ebza, ona da Ammar b. Yasir, Hz. Peygamber'in şöyle dediğini nakletti: "Dirseklere kadar (meshedilir)".
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Şube, ona Hakem, ona Zerr, ona İbn Abdurrahman b. Ebza, ona babası, ona da Ammar önceki hadisi nakletti ve Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Ellerini yere vurup onlarla yüzünü ve ellerini meshetmen sana yeterdi." Ammar devamında hadisin tamamını nakletti. [Ebu Davud şöyle dedi: Bu hadisi Şube, Husayn'dan, o Ebu Malik'ten şöyle rivayet etti: Ammar'ı önceki hadisin benzerini rivayet ederken işittim. Ancak o 'üflemedi' dedi. Bu hadisi, Hüseyin b. Muhammed, Şube'den, o da Hakem'den rivayet etti ve 'Rasulullah ellerini yere vurdu ve üfledi' şeklinde rivayet etti.]
Açıklama: Ammar b. Yasir ile Ubeydullah b. Abdullah arasında inkıta vardır.