332 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Mu'temir, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona da Enes b. Malik'in (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan ve yaşlılıktan sana sığınırım. Allah'ım! Hayatın ve ölümün fitnesinden sana sığınırım. Allah'ım! Kabir azabından sana sığınırım."
Bize Muhammed b. Müsenna, ona İbn Ebu Adî, ona Osman eş-Şahham ona da Müslim b. Ebu Bekre şöyle rivayet etmiştir: Babamı her namazın ardından "Allah'ım, küfürden, fakirlikten ve kabir azabından sana sığınırım" diye dua ederken işittim, bunun üzerine ben de bu duayı okumaya başladım. Babam bana “Evladım, sen bu duayı nereden öğrendin?” diye sorunca “Babacığım, seni namazdan sonra bunu okurken işittim, ben de senden öğrenmiş oldum” dedim. Bunun üzerine (babam) “Evladım, bunları okumaya devam et. Zira Hz. Peygamber (sav) namazdan sonra bu sözlerle dua ederdi” diye tavsiyede bulundu."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكُفْرِ وَالْفَقْرِ
Bize Humeyd b. Mes'ade, ona Bişr (b. Mufaddal), ona Humeyd (b. Ebu Humeyd), ona da ona da Enes'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Tembellikten, ihtiyarlıktan sana sığınırım, korkaklıktan, cimrilikten, deccal fitnesinden ve kabir azabından sana sığınırım."
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Halid, ona da Humeyd şöyle demiştir: Enes b. Malik'e kabir azabından ve deccal fitnesinden soruldu. O da “Rasulullah (sav) şöyle buyurdu” dedi: "Allah'ım! Tembellikten, ihtiyarlıktan, korkaklıktan, deccal fitnesinden ve kabir azabından sana sığınırım."
Bize Musa b. Abdurrahman, ona Hüseyin, ona Zaide, ona Humeyd, ona da Enes (b. Malik) “Rasulullah (sav) şu sözlerle Allah'a sığınırdı” demiştir: "Allah'ım! Tembellikten, ihtiyarlıktan, korkaklıktan, cimrilikten, yaşlılığın kötü halinden, Deccal fitnesinden ve kabir azabından sana sığınırım."
Bize Muhammed b. Râfi' (el-Kuşeyrî) ve Abd b. Humeyd (el-Keşşî), ona (İbn Râfi'e) Abdürrezzak (b. Hemmâm), ona da İbn Cüreyc’in (el-Mekkî) rivayet ettiğine göre Abdullah b. Ebu Müleyke (el-Kuraşî) şöyle demiştir: Osman b. Affân’ın bir kızı Mekke’de vefat etti. Bizler de cenazeye katılmak için gelmiştik. (Abdullah) b. Ömer ve (Abdullah) b. Abbas da gelmişti ve ben de o ikisinin arasında oturuyordum. Ben, onlardan birinin yanına varıp oturmuş, ardından da diğeri gelmiş, yanıma oturmuştu. [Yani böylelikle aralarına oturmuştum.] Abdullah b. Ömer, karşısında duran Amr b. Osman’a; “Cenazede ağlamayı men etmeyecek misin? Zira Rasulullah (sav); ‘Şüphesiz ölen kişi, ailesinin ona ağlaması sebebiyle azap görür.’ buyuruyor.” bedi. Bunun üzerine (Abdullah) b. Abbas; “Ömer de bu hadisin bir kısmını söylerdi.” dedi ve anlatmaya koyuldu: “Ömer’le birlikte Mekke’den ayrılarak yola çıkmıştım. Beydâ denilen yere vardığımızda baktım ki bir kervan, bir ağacın altında duruyor! Ömer dedi ki; ‘Git, bak bakalım. Bu kervandakiler kimlermiş?’ (Gidip) baktım ki Suheyb! Hemen (gelip) Ömer’e haber verdim. ‘Onu, bana çağır.’ dedi. Suheyb’in yanına döndüm ve ‘Kalk, mü’minlerin emirine katıl.’ dedim. [Gel zaman, git zaman] bilahare Ömer vurulunca Suheyb ağlayarak ve ‘Vah kardeşim! Vah arkadaşım!’ diyerek geldi. Bunun üzerine Ömer; ‘Ey Suheyb! Rasulullah (sav); ‘Şüphesiz ölen kişi, ailesinin ona olan bazı ağlamaları sebebiyle azap görür.’ buyurmuşken bana mı ağlıyorsun?’ dedi.” (Abdullah) b. Abbas sözlerine şöyle devam etti: “Ömer vefat edince bu rivayeti, Hz. Âişe’ye anlattım. Buna karşılık Hz. Âişe dedi ki; ‘Allah, Ömer’e rahmet etsin. Hayır. Vallahi, Rasulullah (sav); ‘Şüphesiz Allah, bir kimsenin ağlaması sebebiyle mümine azap eder.’ buyurmadı. Fakat; ‘Şüphesiz Allah, ailesinin kendisine ağlaması sebebiyle kafirin azabını artırır.’ buyurdu.’ Hz. Âişe ayrıca; ‘Size Kur’an yeter; ‘Hiçbir günahkâr nefis, bir başkasının günahını yüklenmez.’ (En’am, 6/164) dedi.” Ravi diyor ki; “Bu noktada (Abdullah) b. Abbas şöyle dedi: ‘Güldüren ve ağlatan ancak Allah’tır.” Ravi (Abdullah) b. Ebu Müleyke şöyle dedi: “Vallahi, [bu durum karşısında] (Abdullah) b. Ömer hiçbir şey söylemedi.”
Bize Muhammed b. Abdullah, ona Ebu Üsame, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Hz. Aişe “Rasulullah devamlı şöyle dua ederdi” demiştir: "Allah'ım! Cehennem fitnesinden ve cehennem azabından, kabir fitnesinden ve kabir azabından, Mesih Deccal'in fitnesinin şerrinden, fakirliğin fitnesinin şerrinden, zenginliğin fitnesinin şerrinden sana sığınırım. Allah'ım! Hatalarımı kar ve dolu suyu ile yıka. Beyaz elbiseyi kirden temizlediğin gibi kalbimi de hata ve günahlardan temizle. Benimle hatalarımın arasını doğu ile batının arasını uzaklaştırdığın gibi uzaklaştır. Allah'ım! Tembellikten, ihtiyarlıktan, günahtan ve borçtan Sana sığınırım."
Bize İshak b. İbrahim, ona Cerir (b. Abdullah), ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Hz. Aişe “Rasulullah (sav) şu kelimelerde dua ederdi” demiştir: "Allah'ım! Kabir azabından, ateşin (cehennemin) fitnesinden, kabrin fitnesinden, kabir azabından, Mesih Deccâl'in fitnesinin şerrinden, zenginliğin fitnesinin şerrinden, fakirliğin fitnesinin şerrinden sana sığınırım. Allah'ım! Hatalarımı kar ve dolu suyu ile yıka. Beyaz elbiseyi kirinden temizlediğin gibi kalbimi de hata ve günahlardan temizle. Allah'ım! Tembellikten, ihtiyarlıktan, borçtan ve günahtan sana sığınırım."
Bize Vasıl b. Abdüla'lâ, ona (Muhammed) b. Fudayl, ona Asım b. Süleyman, ona da Abdullah b. Haris şöyle demiştir: Zeyd b. Erkam'a “Bize Rasulullah'dan (sav) duyduğun bir şeyleri söyle” denildiğinde şu cevabı verdi: Size Rasulullah'ın (sav) söylediğinden başka bir şey söylemiyorum. O bize şöyle dua etmemizi emrederdi: "Allah'ım! Acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, ihtiyarlığın bunaklığından, kabir azabından Sana sığınırım. Allah'ım! Nefsime takva nasip et, nefsimi günahlardan temizle. Sen temizleyenlerin en hayırlısısın. Sen o nefsin dostu ve mevlasısın. Allah'ım! Doymayan nefisten, ürpermeyen kalpten, faydasız ilimden ve kabul olunmayan duadan Sana sığınırım."
Bize Ebu Numan, ona Hammâd b. Zeyd, ona Yahya b. Said, ona Abdurrahman kızı Amre, onun da Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Yahudi bir kadın Âişe’nin huzuruna girmiş ve 'Allah seni kabir azabından korusun' demişti. (Hz. Âişe der ki:) Nebi (sav) gelince ona 'İnsanlara kabirlerinde azap edilir mi?' diye sordum, 'Allah’a sığınırım' buyurdu. (Âişe) der ki: Rasulullah (sav) bir gün bineğine binip gittikten sonra güneş tutuldu. Nebi (sav) gelip bineğinden indi, sonra da namazgaha gitti. Cemaat de onun arkasında namaza durdu, uzunca bir kıyam yaptıktan sonra rükûa varıp uzunca bir rükû yaptı. Sonra rükûdan kalktı ve uzunca ayakta durdu ama bu ilk kıyamından daha kısa idi. Sonra yine uzunca bir rükû yaptı, bununla birlikte ilk rükûdan daha kısa idi. Sonra iki secde yaptı, sonra ayağa kalktı, aynısını yaptıktan sonra güneş de açıldı. Yanıma girdi ve 'ben sizin kabirlerinizde Deccâl fitnesi gibi fitneye (ağır imtihana) tabi tutulacağınızı görüyorum' buyurdu. Ayrıca ben onu 'Allah’ım, kabir azabından sana sığınırım, Allah’ım, ateş azabından sana sığınırım' buyururken işittim."