حَدَّثَنِى أَبُو كُرَيْبٍ مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا حَفْصٌ - يَعْنِى ابْنَ غِيَاثٍ - عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى سُفْيَانَ عَنْ جَابِرٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَدِمَ مِنْ سَفَرٍ فَلَمَّا كَانَ قُرْبَ الْمَدِينَةِ هَاجَتْ رِيحٌ شَدِيدَةٌ تَكَادُ أَنْ تَدْفِنَ الرَّاكِبَ فَزَعَمَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « بُعِثَتْ هَذِهِ الرِّيحُ لِمَوْتِ مُنَافِقٍ » . فَلَمَّا قَدِمَ الْمَدِينَةَ فَإِذَا مُنَافِقٌ عَظِيمٌ مِنَ الْمُنَافِقِينَ قَدْ مَاتَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13441, M007041
Hadis:
حَدَّثَنِى أَبُو كُرَيْبٍ مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا حَفْصٌ - يَعْنِى ابْنَ غِيَاثٍ - عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى سُفْيَانَ عَنْ جَابِرٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَدِمَ مِنْ سَفَرٍ فَلَمَّا كَانَ قُرْبَ الْمَدِينَةِ هَاجَتْ رِيحٌ شَدِيدَةٌ تَكَادُ أَنْ تَدْفِنَ الرَّاكِبَ فَزَعَمَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « بُعِثَتْ هَذِهِ الرِّيحُ لِمَوْتِ مُنَافِقٍ » . فَلَمَّا قَدِمَ الْمَدِينَةَ فَإِذَا مُنَافِقٌ عَظِيمٌ مِنَ الْمُنَافِقِينَ قَدْ مَاتَ .
Tercemesi:
Bana Ebu Kureyb Muhammed b. el-Alâ, ona Hafs – yani İbn Ğıyas- ona el-A‘meş, ona Ebu Süfyan, ona da Câbir’in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) bir seferden dönmüştü. Medine‘ye yaklaştığı sırada neredeyse atlıyı dahi gömecek kadar şiddetli bir rüzgâr çıktı. Rasulullah’ın (sav) bunun üzerine şöyle buyurduğunu zikretti: “Bu rüzgâr bir münafığın ölümü sebebiyle gönderilmiştir.”
Allah Rasulü Medine’ye geldiğinde, münafıklardan büyük bir münafık kişinin ölmüş olduğunu gördük.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7041, /1147
Senetler:
()
Konular:
Münafık, Nifak / Münafık
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
276558, N000077-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَلْقَمَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ كُنَّا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ يَجِدُوا مَاءً فَأُتِىَ بِتَوْرٍ فَأَدْخَلَ يَدَهُ فَلَقَدْ رَأَيْتُ الْمَاءَ يَتَفَجَّرُ مِنْ بَيْنِ أَصَابِعِهِ وَيَقُولُ « حَىَّ عَلَى الطَّهُورِ وَالْبَرَكَةِ مِنَ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ » . قَالَ الأَعْمَشُ فَحَدَّثَنِى سَالِمُ بْنُ أَبِى الْجَعْدِ قَالَ قُلْتُ لِجَابِرٍ كَمْ كُنْتُمْ يَوْمَئِذٍ قَالَ أَلْفٌ وَخَمْسُمِائَةٍ .
Tercemesi:
Bize İshâk b. İbrahim, ona Abdürrezzâk, ona Süfyân (es-Sevrî), ona el-A’meş, ona İbrahim (en-Nehaî), ona Alkame, ona da Abdullah (b. Mesud) şöyle rivayet etmiştir: Bir gün Nebî (sav) ile birlikteydik. (İnsanlar abdest almak için) su bulamadılar. Bunun üzerine bir kap getirildi. (Allah’ın Rasulü) elini ona koydu. "Haydi suya ve Allah (azze ve celle)nin bereketine gelin!" buyururken Onun (sav) parmaklarının arasından suyun kaynadığını gördüm. A'meş, Salim b. Ebu Ca'd bana şöyle rivayet etmiştir, dedi: Cabir'e "(O gün) kaç kişiydiniz?" diye sordum. "Bin beş yüz kişiydik" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Tahâret 61, /2091
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Salim b. Ebu Ca'd el-Eşceî (Salim b. Rafi')
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
Bereket, yiyecek ve içeceklerin bereketlenmesi
KTB, ABDEST
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6902, M006008
Hadis:
وَحَدَّثَنَاهُ مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ ح وَحَدَّثَنِيهِ يَحْيَى بْنُ حَبِيبٍ حَدَّثَنَا خَالِدٌ - يَعْنِى ابْنَ الْحَارِثِ - قَالاَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ بِهَذَا الإِسْنَادِ [عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ] كَانَ بِالْمَدِينَةِ فَزَعٌ فَاسْتَعَارَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَرَسًا لأَبِى طَلْحَةَ يُقَالُ لَهُ مَنْدُوبٌ فَرَكِبَهُ فَقَالَ « مَا رَأَيْنَا مِنْ فَزَعٍ وَإِنْ وَجَدْنَاهُ لَبَحْرًا »] وَفِى حَدِيثِ ابْنِ جَعْفَرٍ قَالَ فَرَسًا لَنَا . وَلَمْ يَقُلْ لأَبِى طَلْحَةَ . وَفِى حَدِيثِ خَالِدٍ عَنْ قَتَادَةَ سَمِعْتُ أَنَسًا .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Müsennâ ve İbn Beşşâr, onlara Muhammed b. Cafer; (T) Bize Yahya b. Habîb, ona Halid b. Hâris, onlara da Şube bu isnadla nakilde bulunmuştur. İbn Cafer'in rivayet ettiği hadiste "Bize ait bir at" ifadesi yer alıp "Ebu Talha'ya ait bit at" ibaresi bulunmamaktadır. Halid'in rivayet ettiği hadiste "Bize (عَنْ) Katâde, ona da (سَمِعْتُ) Enes nakletti" ifadesi mevcuttur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâil 6008, /971
Senetler:
()
Konular:
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدِّمَشْقِىُّ حَدَّثَنَا شُعَيْبُ بْنُ إِسْحَاقَ حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ عَنْ وَهْبِ بْنِ كَيْسَانَ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّ أَبَاهُ تُوُفِّىَ وَتَرَكَ عَلَيْهِ ثَلاَثِينَ وَسْقًا لِرَجُلٍ مِنَ الْيَهُودِ فَاسْتَنْظَرَهُ جَابِرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ فَأَبَى أَنْ يُنْظِرَهُ فَكَلَّمَ جَابِرٌ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِيَشْفَعَ لَهُ إِلَيْهِ فَجَاءَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَكَلَّمَ الْيَهُودِىَّ لِيَأْخُذَ ثَمَرَ نَخْلِهِ بِالَّذِى لَهُ عَلَيْهِ فَأَبَى عَلَيْهِ فَكَلَّمَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَبَى أَنْ يُنْظِرَهُ فَدَخَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم النَّخْلَ فَمَشَى فِيهَا ثُمَّ قَالَ لِجَابِرٍ « جُدَّ لَهُ فَأَوْفِهِ الَّذِى لَهُ » . فَجَدَّ لَهُ بَعْدَ مَا رَجَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثَلاَثِينَ وَسْقًا وَفَضَلَ لَهُ اثْنَا عَشَرَ وَسْقًا فَجَاءَ جَابِرٌ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِيُخْبِرَهُ بِالَّذِى كَانَ فَوَجَدَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم غَائِبًا فَلَمَّا انْصَرَفَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم جَاءَهُ فَأَخْبَرَهُ أَنَّهُ قَدْ أَوْفَاهُ وَأَخْبَرَهُ بِالْفَضْلِ الَّذِى فَضَلَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَخْبِرْ بِذَلِكَ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ » . فَذَهَبَ جَابِرٌ إِلَى عُمَرَ فَأَخْبَرَهُ فَقَالَ لَهُ عُمَرُ لَقَدْ عَلِمْتُ حِينَ مَشَى فِيهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَيُبَارِكَنَّ اللَّهُ فِيهَا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25240, İM002434
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدِّمَشْقِىُّ حَدَّثَنَا شُعَيْبُ بْنُ إِسْحَاقَ حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ عَنْ وَهْبِ بْنِ كَيْسَانَ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّ أَبَاهُ تُوُفِّىَ وَتَرَكَ عَلَيْهِ ثَلاَثِينَ وَسْقًا لِرَجُلٍ مِنَ الْيَهُودِ فَاسْتَنْظَرَهُ جَابِرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ فَأَبَى أَنْ يُنْظِرَهُ فَكَلَّمَ جَابِرٌ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِيَشْفَعَ لَهُ إِلَيْهِ فَجَاءَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَكَلَّمَ الْيَهُودِىَّ لِيَأْخُذَ ثَمَرَ نَخْلِهِ بِالَّذِى لَهُ عَلَيْهِ فَأَبَى عَلَيْهِ فَكَلَّمَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَبَى أَنْ يُنْظِرَهُ فَدَخَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم النَّخْلَ فَمَشَى فِيهَا ثُمَّ قَالَ لِجَابِرٍ « جُدَّ لَهُ فَأَوْفِهِ الَّذِى لَهُ » . فَجَدَّ لَهُ بَعْدَ مَا رَجَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثَلاَثِينَ وَسْقًا وَفَضَلَ لَهُ اثْنَا عَشَرَ وَسْقًا فَجَاءَ جَابِرٌ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِيُخْبِرَهُ بِالَّذِى كَانَ فَوَجَدَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم غَائِبًا فَلَمَّا انْصَرَفَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم جَاءَهُ فَأَخْبَرَهُ أَنَّهُ قَدْ أَوْفَاهُ وَأَخْبَرَهُ بِالْفَضْلِ الَّذِى فَضَلَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَخْبِرْ بِذَلِكَ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ » . فَذَهَبَ جَابِرٌ إِلَى عُمَرَ فَأَخْبَرَهُ فَقَالَ لَهُ عُمَرُ لَقَدْ عَلِمْتُ حِينَ مَشَى فِيهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَيُبَارِكَنَّ اللَّهُ فِيهَا .
Tercemesi:
Bize Abdurrahman b. İbrahim ed-Dımeşkî, ona Şuayb b. İshak, ona Hişâm b. Urve, ona Vehb b. Keysân, ona Câbir b. Abdullah’ın rivayet ettiğine göre babası vefat ettiğinde, kendisine Yahudilerden bir adama ödenmesi gereken otuz vesk borç bıraktı. Câbir b. Abdullah ondan kendisine bir mühlet vermesini isteydiyse de ona mühlet vermeyi kabul etmedi. Bundan dolayı, o adamın yanında kendisine iltimasta bulunması için Rasulullah (sav) ile konuştu. Rasulullah (sav) Câbir’in yanına gitti ve Yahudi ile de Câbir’deki alacağına karşılık, Câbir’in hurma ağaçlarındaki mahsulü alması için konuştu. Kabul etmedi. Bu sefer Rasulullah (sav) Yahudi ile (mühlet vermesi için) konuştu, ona mühlet vermeyi kabul etmedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) hurma bahçesine girdi, bahçede yürüdükten sonra Câbir’e: “Haydi, onun borcunu ödemek için hurma topla ve hakkını ona tam olarak ver” buyurdu. Rasulullah (sav) döndükten sonra ona otuz vesk topladı ve kendisine de on iki vesk arttı. Câbir olanı Rasulullah’a (sav) haber vermek üzere geldiğinde Rasulullah’ın (sav) bulunmadığını gördü. Rasulullah (sav) döndükten sonra Câbir de yanına giderek ona, Yahudi’ye hakkını tastamam ödediğini de haber verdi, artan miktarı da ona haber verdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav): “Sen bunu Ömer b. el-Hattab’a haber ver” buyurdu. Câbir, Ömer b. el-Hattab’ın yanına gitti. Ona durumu haber verince, Ömer de ona: Rasulullah’ın (sav) bahçede yürüğü zaman şüphesiz Allah’ın ona bereket ihsan edeceğini bilmiştim, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Sadakât 20, /390
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Nuaym Vehb b. Keysan el-Kuraşi (Vehb b. Keysan b. Ebu Muğis)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Şuayb b. İshak el-Kuraşi (Şuayb b. İshak b. Abdurrahman b. Abdullah)
5. Ebu Said Dühaym el-Kuraşî (Abdurrahman b. İbrahim b. Amr b. Meymun)
Konular:
Borç, vadesinde ödenmeyen
Borç, yahudiye borçlanma,
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2878, B004101
Hadis:
حَدَّثَنَا خَلاَّدُ بْنُ يَحْيَى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ بْنُ أَيْمَنَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ أَتَيْتُ جَابِرًا - رضى الله عنه - فَقَالَ إِنَّا يَوْمَ الْخَنْدَقِ نَحْفِرُ فَعَرَضَتْ كُدْيَةٌ شَدِيدَةٌ ، فَجَاءُوا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا هَذِهِ كُدْيَةٌ عَرَضَتْ فِى الْخَنْدَقِ ، فَقَالَ « أَنَا نَازِلٌ » . ثُمَّ قَامَ وَبَطْنُهُ مَعْصُوبٌ بِحَجَرٍ ، وَلَبِثْنَا ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ لاَ نَذُوقُ ذَوَاقًا ، فَأَخَذَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم الْمِعْوَلَ فَضَرَبَ ، فَعَادَ كَثِيبًا أَهْيَلَ أَوْ أَهْيَمَ ، فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ائْذَنْ لِى إِلَى الْبَيْتِ . فَقُلْتُ لاِمْرَأَتِى رَأَيْتُ بِالنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم شَيْئًا ، مَا كَانَ فِى ذَلِكَ صَبْرٌ ، فَعِنْدَكِ شَىْءٌ قَالَتْ عِنْدِى شَعِيرٌ وَعَنَاقٌ . فَذَبَحْتُ الْعَنَاقَ وَطَحَنَتِ الشَّعِيرَ ، حَتَّى جَعَلْنَا اللَّحْمَ فِى الْبُرْمَةِ ، ثُمَّ جِئْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم وَالْعَجِينُ قَدِ انْكَسَرَ ، وَالْبُرْمَةُ بَيْنَ الأَثَافِىِّ قَدْ كَادَتْ أَنْ تَنْضَجَ فَقُلْتُ طُعَيِّمٌ لِى ، فَقُمْ أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَرَجُلٌ أَوْ رَجُلاَنِ . قَالَ « كَمْ هُوَ » . فَذَكَرْتُ لَهُ ، قَالَ « كَثِيرٌ طَيِّبٌ » . قَالَ « قُلْ لَهَا لاَ تَنْزِعُ الْبُرْمَةَ وَلاَ الْخُبْزَ مِنَ التَّنُّورِ حَتَّى آتِىَ » . فَقَالَ « قُومُوا » . فَقَامَ الْمُهَاجِرُونَ وَالأَنْصَارُ ، فَلَمَّا دَخَلَ عَلَى امْرَأَتِهِ قَالَ وَيْحَكِ جَاءَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِالْمُهَاجِرِينَ وَالأَنْصَارِ وَمَنْ مَعَهُمْ . قَالَتْ هَلْ سَأَلَكَ قُلْتُ نَعَمْ . فَقَالَ « ادْخُلُوا وَلاَ تَضَاغَطُوا » . فَجَعَلَ يَكْسِرُ الْخُبْزَ وَيَجْعَلُ عَلَيْهِ اللَّحْمَ ، وَيُخَمِّرُ الْبُرْمَةَ وَالتَّنُّورَ إِذَا أَخَذَ مِنْهُ ، وَيُقَرِّبُ إِلَى أَصْحَابِهِ ثُمَّ يَنْزِعُ ، فَلَمْ يَزَلْ يَكْسِرُ الْخُبْزَ وَيَغْرِفُ حَتَّى شَبِعُوا وَبَقِىَ بَقِيَّةٌ قَالَ « كُلِى هَذَا وَأَهْدِى ، فَإِنَّ النَّاسَ أَصَابَتْهُمْ مَجَاعَةٌ » .
Tercemesi:
Bize Hallâd b. Yahya, ona Abdülvâhid b. Eymen, ona da babası (Eymen b. Ümmü Eymen) şöyle rivayet etmiştir:
Câbir'in (ra) yanına geldim. O da anlatmaya başladı:
Bizler Hendek günü (hendek) kazıyorduk. Sert bir yer peydâ oldu. (İnsanlar) Nebî'ye (sav) gelip ''hendekte sağlam bir yer belirdi'' dediler. Hz. Peygamber (sav), ''ben inerim'' buyurdu. Ardından, karnı taşla bağlı olduğu halde kalktı. Bizler üç gün (boyunca) bir şey yememiştik. Rasulullah (sav) balyozu aldı ve darbe indirdi de (zemin) kum gibi parçalandı. Ben, ''yâ Rasulullah! Bana izin ver de evime (gideyim)'' dedim. Hanımıma, ''Rasulullah'ı (sav) (o hâlde) gördüm. Buna dayanamam! Yanında (yiyecek) bir şey var mı'' dedi. (Hanımı), ''yanımda arpa ve kuzu var'' dedi. Ben kuzuyu kestim, o da arpayı öğüttü. Nihayet eti çömleğe koyduk. Daha sonra ben, hamur (fırına girmeye) hazır çömel de (altında) taşlar (pişmeye) hazır iken, Nebî'ye (sav) gelip ''az bir yemeğim var. Yâ Rasulullah! Sen ve bir ya da ikim adam kalkıp (gelin)'' dedim. O, ''(yemeğin) ne kadardır'' buyurdu. Ben de ona (miktarını) söyledim. O, ''çok ve hoş (bir yemek)!'' buyurdu. Hz. Peygamber (sav), ''ben gelene dek hanımına çömleği tandırdan, ekmeği de fırından almamasını söyle'' buyurdu. (Sonra da, ''haydi) kalkın!'' buyurdu. Muhacirler ve Ensar kalktılar. Câbir, hanımının yanına girince ''bittik! Nebî (sav), Muhacirlerle Ensar'ı ve onlarla beraber olanları getirdi'' dedi. (Hanımı), ''Hz. Peygamber (sav), sana (yemeği) sordu mu'' dedi. Ben de ''evet, (sordu)'' dedim. Rasulullah (sav), ''(eve) girin ve birbirinizi sıkıştırmayın'' buyurdu. Ekmeği kesip eti üzerine koymaya başladı. (Her) aldığında çömlek ve tandırı kapatıyor ve ashabına sunup ardından geri alıyordu. (İnsanlar) doyana dek ekmek ve yemek azalmadı ve yemekten de arttı. Rasulullah (sav), (Câbir'in hanımına), ''bunu sen ye ve (başkalarına da) ikram et. İnsanlar açtırlar'' buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 29, 2/71
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Eymen b. Ümmü Eymen el-Habeşî (Eymen b. Ubeyd)
3. Ebu Kasım Abdulvahid b. Eymen el-Mahzumi (Abdulvahid b. Eymen)
4. Ebu Muhammed Hallad b. Yahya es-Sülemî (Hallad b. Yahya b. Safvan)
Konular:
Bereket, yiyecek ve içeceklerin bereketlenmesi
HENDEK SAVAŞI
Hz. Peygamber, Kişiliği, Hayatı ve Örnekliği
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
Siyer, Hendek günü
عبد الرزاق عن الثوري عن الاسود [ عن نبيح ] عن جابر بن عبد الله قال : كنا حملنا القتلى يوم أحد لندفنهم ، فجاء منادي النبي صلى الله عليه وسلم فقال : ادفنوا القتلى في مصارعهم فرددناهم.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
95580, MA006658
Hadis:
عبد الرزاق عن الثوري عن الاسود [ عن نبيح ] عن جابر بن عبد الله قال : كنا حملنا القتلى يوم أحد لندفنهم ، فجاء منادي النبي صلى الله عليه وسلم فقال : ادفنوا القتلى في مصارعهم فرددناهم.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Cenâiz 6658, 3/548
Senetler:
()
Konular:
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
Şehit, gömülmesi
Siyer, Uhud savaşı / gazvesi