Giriş

Bize Kuteybe b. Saîd, ona Cerîr, ona el-A'meş, ona Münzir Ebu Ya'lâ es-Sevrî, ona Muhammed b. Hanefiyye, ona da Hz. Ali şöyle rivayet etmiştir: Ben mezisi çok gelen bir adamdım.(Ne yapmam gerektiğini) Hz. Peygamber'e (sav) sormaktan utandım ve Mikdâd b. Esved'den bu konuyu O'na (sav) sormasını istedim. Mikdâd, Hz. Peygamber'e (sav) sordu. O (sav) da: "Abdest gerekir." buyurdu. Hadisi el-A'meş'den Şu'be de nakletmiştir.


    Öneri Formu
2722 B000178 Buhari, Vudu, 34


    Öneri Formu
97841 MŞ000487 Musannef-i İbn Ebi Şeybe, Taharat, 54

Bize İshak, ona Nadr, ona Şube, ona Hakem, ona Zekvân Ebu Salih, ona da Ebu Said el-Hudrî şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) Ensar'dan bir adama (onu yanına çağırmak üzere) birini gönderdi. Adam başından sular damlayarak geldi. Hz. Peygamber (sav) adama "Seni acele ettirdik herhalde." dedi. Adam 'Evet' diyerek cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Eğer eşinle birlikte olurken biri seni acele ettirir veya cünüp olmadan (ilişkiyi yarıda) bırakmak durumunda kalırsan (sadece) abdest alman gerekir." buyurdu. Vehb, Nadr mütâbaatta bulunmuş ve (şöyle diyerek aynı hadisi Şube’den nakletmiştir): 'bize Şube rivayet etti.' Ebu Abdullah (Buhârî), 'Gunder ve Yahya, Şube'den (rivayet ettikleri hadiste) ‘abdest’ kelimesini zikretmediler.' demiştir.


Açıklama: Rivayette geçen (tâbeahû) ifadesi; ferd veya garib olduğu düşünülen bir rivayetin râvisine, başka bir ravi tarafından muvafakat edilmesi ve o hadisin mütâbaat edilen râviyle aynı kişiden veya senedin üst kısmında yer alan başka bir raviden nakledilmesi anlamına gelmektedir.

    Öneri Formu
2726 B000180 Buhari, Vudu, 34

Bize İshak, ona Nadr, ona Şube, ona Hakem, ona Zekvân Ebû Salih ona da Ebu Said el-Hudrî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) ensardan bir adama (onu yanına çağırmak üzere) birini gönderdi. Adam başından sular damlayarak geldi. Hz. Peygamber (sav) adama "Seni acele ettirdik herhalde." dedi. Adam "Evet" diyerek cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Eğer eşinle birlikte olurken biri seni acele ettirir veya cünüp olmadan (ilişkiyi yarıda) bırakmak durumunda kalırsan (sadece) abdest alman gerekir." buyurdu. Vehb, Nadr mütâbaatta bulunmuş ve (şöyle diyerek aynı hadisi Şube’den nakletmiştir): “bize Şube rivayet etti.” Ebu Abdullah (Buhârî), “Gunder ve Yahya, Şube'den (rivayet ettikleri hadiste) ‘abdest’ kelimesini zikretmediler.” demiştir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Eban b. Yezid arasında inkita vardır.

    Öneri Formu
278054 B000180-2 Buhari, Vudu, 34

Bize İshak, ona Nadr, ona Şube, ona Hakem, ona Zekvân Ebû Salih ona da Ebu Said el-Hudrî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) ensardan bir adama (onu yanına çağırmak üzere) birini gönderdi. Adam başından sular damlayarak geldi. Hz. Peygamber (sav) adama "Seni acele ettirdik herhalde." dedi. Adam "Evet" diyerek cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Eğer eşinle birlikte olurken biri seni acele ettirir veya cünüp olmadan (ilişkiyi yarıda) bırakmak durumunda kalırsan (sadece) abdest alman gerekir." buyurdu. Vehb, Nadr mütâbaatta bulunmuş ve (şöyle diyerek aynı hadisi Şube’den nakletmiştir): “bize Şube rivayet etti.” Ebu Abdullah (Buhârî), “Gunder ve Yahya, Şube'den (rivayet ettikleri hadiste) ‘abdest’ kelimesini zikretmediler.” demiştir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Eban b. Yezid arasında inkita vardır.

    Öneri Formu
278055 B000180-3 Buhari, Vudu, 34

Bize İshak, ona Nadr, ona Şube, ona Hakem, ona Zekvân Ebû Salih ona da Ebu Said el-Hudrî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) ensardan bir adama (onu yanına çağırmak üzere) birini gönderdi. Adam başından sular damlayarak geldi. Hz. Peygamber (sav) adama "Seni acele ettirdik herhalde." dedi. Adam "Evet" diyerek cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Eğer eşinle birlikte olurken biri seni acele ettirir veya cünüp olmadan (ilişkiyi yarıda) bırakmak durumunda kalırsan (sadece) abdest alman gerekir." buyurdu. Vehb, Nadr mütâbaatta bulunmuş ve (şöyle diyerek aynı hadisi Şube’den nakletmiştir): “bize Şube rivayet etti.” Ebu Abdullah (Buhârî), “Gunder ve Yahya, Şube'den (rivayet ettikleri hadiste) ‘abdest’ kelimesini zikretmediler.” demiştir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Eban b. Yezid arasında inkita vardır.

    Öneri Formu
278056 B000180-4 Buhari, Vudu, 34

Bize Kuteybe b. Said, ona Hammad b. Halid el-Hayyât, ona Abdullah el-Ömerî, ona Ubeydullah, ona da Hz. Aişe şöyle demiştir: "Rasulullah'a, (uyandığında çamaşırında) ıslaklık gören ama ihtilam olduğunu hatırlamayan bir adamın ne yapması gerektiği soruldu. Hz. Peygamber, 'gusül abdesti alması gerekir' cevabını verdi. Rüyasında ihtilam olup boşaldığını gören, fakat (çamaşırında) bir ıslaklık bulamayan adamın ne yapması gerektiği sorulduğunda ise, 'onun gusül abdesti almasına gerek yoktur' diye cevap verdi. Ümmü Süleym, (çamaşırında ıslaklık) gören kadına da gusül gerekir mi? diye sordu. Hz. Peygamber, 'Evet, çünkü kadınlar, erkeklerin benzerleridir' buyurdu."


    Öneri Formu
3145 D000236 Ebu Davud, Taharet, 94

Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Urve, ona Aişe şöyle demiştir: Enes b. Mâlik'in annesi Ümmü Süleym el-Ensâriyye, "Ya Rasulullah! Allah, doğruyu öğrenmek konusunda utanmamayı emreder. Kadın uykusunda erkeğin gördüğünü görürse, gusletmesi gerekir mi? Bunun hükmünü bana söyler misin? dedi. Rasulullah (sav), 'Evet, su görürse yıkansın' dedi. Ben Ümmü Süleym'e dönüp, daha neler! Kadın hiç bunu görür mü? dedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bana döndü ve 'Allah hayrını versin ey Aişe! Çocuğu ona neden benziyor o zaman?' buyurdu." [Ebu Davud şöyle demiştir: Ukayl, Zübeydî, Yûnus ve Zührî'nin kardeşinin oğlu Zührî'den; İbrahim b. Ebu Vezir, Mâlik'ten, Mâlik de Zührî'den, Müsâfi' el-Hacebî de Zührî'ye muvafakat edip Urve'den, o da Âişe'den nakletti demiştir. Hişâm b. Urve ise Urve'den, o da Zeyneb bt. Ebu Seleme'den, o da Ümmü Seleme'den, Ümmü Süleym, Rasulullah'ın yanına geldi şeklinde rivayet etmiştir.]


    Öneri Formu
3147 D000237 Ebu Davud, Taharet, 95


    Öneri Formu
19882 D003160 Ebu Davud, Cenaiz, 34, 35


    Öneri Formu
99251 MŞ000854 Musannef-i İbn Ebi Şeybe, Taharat, 98