Giriş

Bana Züheyr b. Harb, ona Cerir, ona Umare b. Ka'kâ, ona Ebu Zür'a, ona Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'ın (sav) önüne bir tabak tirit ve et konuldu. Etin but kısmından aldı. Koyunun en çok budunu severdi. Bir lokma ısırdı ve 'ben kıyamet günü insanların efendisi olacağım' buyurdu. Bir kere daha ısırdı ve 'Ben kıyamet günü insanların efendisi olacağım' buyurdu. Ashabının kendisine bu konuda bir şey sormadığını görünce 'nasıl olacaksın, diye sormayacak mısınız?' buyurdu. 'Ey Allah'ın Rasulü! Nasıl olacaksınız?' diye sordular. 'İnsanlar âlemlerin rabbinin huzurunda ayakta duracaklar...' buyurdu." Ravi bu hadisi Ebu Hayyan'ın, Ebu Zür'a'dan naklettiği gibi aktardı. İbrahim kıssasına ilavede bulundu ve onun yıldız hakkında “bu benim Rabbimdir” dediğini, kavminin ilahları hakkında “bu işi onların büyüğü yaptı” ve “ben hastayım” şeklindeki sözlerini ilave etmiştir. Hz. Peygamber (sav) söze devamla "Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin olsun ki! Cennet kapılarının iki kanadıyla pervazlarının arası Mekke ile Hecer yahut Hecer ile Mekke arası kadar vardır" buyurdu.


Açıklama: hadisin tamamı için M000480 numaralı rivayete bakınız.

    Öneri Formu
1387 M000481 Müslim, İman, 328

Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be bu isnadla bu hadisin benzerini rivayet etmiş, rivayetinde "أَلاَ أَدُلُّكُمْ" ifadesini kullanmıştır.


Açıklama: Hadisin tam metni için M007187 numaralı hadise bakınız.

    Öneri Formu
14209 M007188 Müslim, Cennet ve Sıfât'u Naîmihâ ve Ehlihâ, 46

Bize Kuteybe ve Ahmed b. Abde ed-Dabbî el-Basrî, onlara Abdülaziz b. Muhammed, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, ona da Muaz b. Cebel şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) 'Ramazan orucunu tutan, beş vakit namazı kılan, Beyt’i hac eden –zekâtı zikredip etmediğini bilmiyorum- için yüce Allah’ın ona mağfiret etmesi bir haktır. Allah yolunda ister hicret etmiş olsun, ister doğduğu yerinde kalmaya devam etmiş olsun' buyurmuştur. Muâz der ki: Ben 'bunu insanlara haber vereyim mi?' dedim. Rasulullah (sav) 'bırak insanları da amel etsinler. Çünkü cennette yüz derece vardır ki, her iki derece arasındaki uzaklık sema ile yer arasındaki kadardır. Firdevs ise cennetin en üst ve en orta yeridir. Onun üstünde ise Rahman’ın Arşı vardır. Cennetin ırmakları oradan kaynar. Bu sebeple Allah’tan dileyecek olursanız ondan Firdevs’i isteyiniz' buyurdu." [Ebu İsa der ki: Bu hadis, bu şekilde Hişam b. Sa‘d,, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, ona Ubade b. es-Samit'ten rivayet edilmiştir. Ravi Ata, Muaz b. Cebel’e yetişmemiştir. Muaz, erken zamanda, Ömer’in (r.a) halifeliği döneminde vefat etmiştir.]


Açıklama: Rivayet munkatıdır. Ata b. Yesar ile Muaz b. Cebel arasında inkıta' vardır.

    Öneri Formu
14780 T002530 Tirmizi, Sıfatü’l-Cenne, 4

Bize Kuteybe ve Ahmed b. Abde ed-Dabbî el-Basrî, onlara Abdülaziz b. Muhammed, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, ona da Muaz b. Cebel şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) 'Ramazan orucunu tutan, beş vakit namazı kılan, Beyt’i hac eden –zekâtı zikredip etmediğini bilmiyorum- için yüce Allah’ın ona mağfiret etmesi bir haktır. Allah yolunda ister hicret etmiş olsun, ister doğduğu yerinde kalmaya devam etmiş olsun' buyurmuştur. Muâz der ki: Ben 'bunu insanlara haber vereyim mi?' dedim. Rasulullah (sav) 'bırak insanları da amel etsinler. Çünkü cennette yüz derece vardır ki, her iki derece arasındaki uzaklık sema ile yer arasındaki kadardır. Firdevs ise cennetin en üst ve en orta yeridir. Onun üstünde ise Rahman’ın Arşı vardır. Cennetin ırmakları oradan kaynar. Bu sebeple Allah’tan dileyecek olursanız ondan Firdevs’i isteyiniz' buyurdu." [Ebu İsa der ki: Bu hadis, bu şekilde Hişam b. Sa‘d,, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, ona Ubade b. es-Samit'ten rivayet edilmiştir. Ravi Ata, Muaz b. Cebel’e yetişmemiştir. Muaz, erken zamanda, Ömer’in (r.a) halifeliği döneminde vefat etmiştir.]


Açıklama: Rivayet munkatıdır. Ata b. Yesar ile Muaz b. Cebel arasında inkıta' vardır.

    Öneri Formu
281907 T002530-2 Tirmizi, Sıfatü’l-Cenne, 4

Bize Ebu Kureyb Muhammed b. Alâ, ona İbn Fudayl, ona da Muhtar b. Fülfül, Enes b. Malik'in şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) hafif bir uykuya daldı. (Hadisin bundan sonrasını) İbn Mushir'in rivayetine benzer (bir metin) olarak zikretti. Ancak (rivayetinde farklı olarak) Hz. Peygamber'in (sav): "(O) Rabbim Azze ve Celle'nin cennette bana vadettiği bir nehirdir; üze­rinde bir havuz vardır." buyurduğunu söyledi. (Fakat rivayetteki) "Kâseleri yıldızların sayısındadır." cümlesini zikretmedi.


    Öneri Formu
3045 M000895 Müslim, Salât, 53

Bize Muhammed b. Hatim b. Meymun, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Muaviye b. Salih, ona Rabi'a -b. Yezid-, ona Ebu İdris el-Havlanî, ona Ukbe b. Âmir; (T) Bize Ebu Osman, ona Cübeyr b. Nüfeyr, ona da Ukbe b. Âmir şöyle rivayet etmiştir: Deve gütme görevimiz vardı. Benim nöbetim gelmişti. Akşamleyin develeri ağıllarına götürdüm. Rasulullah'ın (sav) ayakta insanlara bir şeyler anlattığını farkettim. O'nun (sav) şu sözlerine yetiştim: "Bir Müslüman abdest alır, bunu da güzelce yaparsa, sonra da kalkıp kalbiyle ve yüzüyle Allah'a yönelerek iki rekât namaz kılarsa muhakkak ona cennet vacip olur". Bunu duyunca 'ne güzel bir sözmüş bu!' dedim. Önümde bulunan birisi, 'Bundan önceki sözleri daha da güzeldi' dedi. Bir baktım, (bunu söyleyen) Ömer'miş. Bana şöyle dedi: 'Senin daha yeni geldiğini gördüm. Hz. Peygamber (sav) (sen gelmeden önce) şöyle buyurmuştu: "Sizden biri abdest alır, (abdestin güzel olması için titizlik göstererek) abdestinde mübalağa eder, - veya (ravi rivayetin lafzında şüphe etmiştir) abdestini düzgün bir şekilde alır- sonra da 'eşhedü en lâ ilâhe illallah ve enne Muhammeden abduhû ve rasûlühû (Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir)' derse, cennetin sekiz kapısı ona açılır ve o kişi dilediği kapıdan cennete girer."


    Öneri Formu
1622 M000553 Müslim, Tahâre, 17

Bize Yakub b. İbrahim Ed-Devrakî, ona İsmail b. Uleyye, ona Hişam Destevâî, ona Ebu Zübeyir, ona da Cabir b. Abdullah şöyle demiştir: Rasulullah (sav) zamanında pek sı­cak bir günde güneş tutuldu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ashabına namaz kıldırdı. Amma kıyamı uzattı. O de­recedeki, ashâb (yorgunluktan) düşmeye başladılar. Sonra rükûa gitti onu da uzattı. Sonra rükûdan başını kaldırdı, kıyamı da uzat­tı. Sonra (tekrar) rükûa vardı, onu da uzattı. Sonra rükûdan başını kaldırdı ve kıyamı yine uzattı. Sonra iki secde yaptı. Sonra kalkarak yine bu şekilde hareket etti. Böylece namaz dört rükû ve dört secde ile kılındı. Sonra şöyle buyurdu: "Şu muhakkak ki, sizin gireceğiniz her yer bana arz olundu. Ezcümle bana cennet arz olundu. O derece (yaklaştırıldı) ki, ondan bir salkım koparmak için elimi uzatsam onu koparıp alırdım, -ya da bir salkım üzüm ko­parmaya uzandım da koparmaya elim varmadı.- Bana cehennem de arz olundu, orada İsrail oğullarından kedisi yüzünden azap olunan bir kadın gördüm. (Vaktiyle) hayvanı bağlamış da doyurmamış. Yerin haşeratından yemesine de müsaade etmemiş. Ebu Sümame Amr b. Malik'i de gördüm, cehennemde bağırsaklarını sürükleyip duruyordu. Bunlar 'Şüphesiz gü­neşle ay yalnız bir büyüğün vefatından dolayı tutulur' derlerdi. Güneş ve ay Allah'ın size gösterdiği ayetlerinden iki ayettirler. Bunlar tutuldukları vakit, açılıncaya kadar siz namaz kılın."


    Öneri Formu
3284 M002100 Müslim, Küsûf, 9

Bize Ali b. Hucr, ona İsmail b. Cafer, ona Humeyd, ona da Enes, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şehitler hariç, ölüp de Allah katında güzel bir makama sahip olan hiçbir kul, dünya ve içindekiler kendisinin olacak olsa bile dünyaya geri dönmeyi istemiz. Zira şehit, şehadetin faziletini gördüğünden dolayı, dünyaya dönüp bir kez daha Allah yolunda öldürülmeyi ister." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. İbn Ebu Ömer, Süfyân b. Uyeyne'den şu değerlendirmeyi nakletmiştir: 'Amr b. Dînâr, Zührî'den yaşça daha büyüktür'.]


    Öneri Formu
20471 T001643 Tirmizi, Fedailü'l-Cihad, 13

Bize Süveyd b. Said, ona Hafs b. Meysere, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, ona da Muâz b. Cebel'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Muhakkak cennet yüz derecedir. Onlardan her bir derecenin uzaklığı gök ile yer arasındaki mesafe kadardır. Şüphesiz o derecelerin en yükseği ve en faziletlisi Firdevs'tir. Arş, Firdevs'in üstündedir, Cennetin ırmakları da Firdevs'ten çıkıp akar. Bu itibarla siz Allah'tan (cennet) dilemek istediğiniz zaman O'ndan Firdevs'i isteyiniz."


    Öneri Formu
32435 İM004331 İbn Mâce, Zühd, 39

Bize Muhammed b. Seleme, ona İbn Kasım, ona Malik, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesar, ona da Abdullah b. Abbas şöyle demiştir: "Güneş tutuldu. Rasulullah (sav) da beraberinde insanlarla birlikte namaz kıldı. Bakara suresi okunacak kadar uzunca bir süre kıyamda durduktan sonra uzunca bir rükû yaptı, sonra rükudan kalktı ve uzunca ayakta durdu. Ama bu önceki kıyamından daha kısa idi. Sonra uzunca bir rükû yaptı, bu da ilk rükûdan daha kısa sürdü, sonra secdeye vardı, sonra ayağa kalkarak uzun bir kıyam yaptı. Bu kıyamı ilk kıyamından daha kısa sürdü, sonra uzun bir sure rükûda kaldı, bu da birinci rükûdan daha kısa sürdü. Sonra rükûdan kalktı uzunca ayakta durdu, bu da ilk kıyamından daha kısa sürdü. Sonra uzun bir rükû yaptı, bu da ilk rükûdan daha kısa sürdü. Sonra secde yaptı sonra da namazını bitirdiğinde güneş de açılmış idi. Sonra 'şüphesiz güneş ve ay Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Bir kimsenin ölümü ve hayatı sebebiyle tutulmazlar. Bu hali görecek olursanız hemen Allah’ı zikrediniz' buyurdu. Ashab 'ey Allah’ın Rasulü, durduğun bu yerinde bir şey almak ister gibi elini uzattığını, sonra da hemen geri çektiğini gördük' dediler. Hz. Peygamber (sav) 'ben cenneti gördüm, cennetten bir salkıma elimi uzattım, eğer onu almış olsaydım dünya devam ettikçe ondan yiyecektiniz. Cehennemi de gördüm. Ben asla bugünkü kadar korkunç bir manzara daha görmedim. Cehennem ehlinin çoğunluğunun kadınlar olduğunu da gördüm' buyurdu. Ashab 'neden, ey Allah’ın Rasulü' diye sordular. Hz. Peygamber (sav) 'kâfirlikleri (nankörlükleri) sebebiyle' buyurdu. Kendisine 'Allah’ı inkâr ederek mi kâfir oluyorlar' denilince, Hz. Peygamber (sav) şu cevabı verdi: (Hayır) onlar kocalarına karşı nankörlük ediyorlar, kendilerine karşı yapılan iyiliklere nankörlük ediyorlar. Onlardan birisine ömür boyu iyilikte bulunsan, sonra da senden bir kötülük görse, 'senden hayır namına bir şey görmedim ki' der."


    Öneri Formu
26365 N001494 Nesai, Küsûf, 17