176 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Said, ona Abdülaziz ed-Derâverdî; (T) Bize İshak b. Musa el-Ensârî, ona Ma'n, ona Malik, onlara Alâ b. Abdurrahman, ona babası Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) bir gün mezarlığa gitmiş ve şöyle buyurmuştur: "Selam size Ey mümin topluluğun diyarı! Biz Allah'ın izniyle (bir gün) size katılacağız." Sonra İsmail b. Cafer'in hadisinin benzerini nakletti. Ancak Malik'in hadisi; "o gün havuzumdan bazı kimseler kesinlikle uzaklaştırılır..." şeklindedir.
Bize Yahya b. Eyyüb, Süreyc b. Yunus, Kuteybe b. Said ve Ali b. Hucr, onlara İsmail b. Cafer'den, -İbn Eyyüb, İsmail'den haddesena sigasını kullanmış, hadisi şeyhinden işittiğini belirtmiştir-, ona Alâ, ona Ebu Alâ Abdurrahman b. Yakub, ona Ebu Hureyre'den (ra) rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) mezarlığa gelip; "selam size ey müminlerin diyarı! Allah'ın dilediği zaman biz de size katılacağız! Kardeşlerimi görmüş olmayı çok isterdim" buyurmuştu. (Orada bulunan ashab) Biz senin kardeşlerin değil miyiz, ey Allah'ın Rasulü? diye sordular. Hz. Peygamber; "siz benim ashabımsınız. Kardeşlerimiz ise henüz gelmeyenlerdir" buyurdu. Ümmetinden daha gelmeyenleri nasıl tanıyor ve biliyorsun ey Allah'ın Rasulü? diye sordular. Hz. Peygamber; "bir adamın simsiyah atlar arasında alnı ve ayakları beyazlı atları olsa onları seçemez mi?" diye sordu Elbette seçer dediler. Hz. Peygamber bunun üzerine şöyle buyurdu: "Onlar aldıkları abdest sebebiyle alınlarında ve ayaklarında nur olduğu halde gelirler. Ben onları havuza götürürüm. Dikkat ediniz! Bazı kimseler benim havuzumdan kaybolup (başka bir sürüye katılmış) devenin kovulduğu gibi kovulacaklar. Ben onlara; haydi, buraya gelin derim. Ama onlar senden sonra hallerini değiştirdiler denilir. Ben de öyleyse uzak olsunlar, uzak olsunlar derim."
Açıklama: Burada havuzdan uzaklaştırılanların Rasulullah'tan sonra yaşayan mürted ve munafıklar olduğu belirtilir. Bunların abdest yerlerinin parlaması caiz görülmüştür. (Nevevî, Şerhu Muslim, III, 136-137). Nitekim kendilerine kahraman denilsin diye savaşıp ölenlerin kanlarıyla Allah huzuruna getirilmesinde benzer bir mana bulunabilir. Ancak Allah onların niyetleri ila-i kelimetullah olmadığı için amellerini kabul etmemiştir.
Bize Ebu Küreyb ile Vasıl b. Abdula'la -hadisin lafzı Vasıl'a aittir-, onlara İbn Fudayl, ona Ebu Malik el-Eşca'i, ona Ebu Hazim, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ümmetim Kevser havuzunun başında benim yanıma gelecek. Başkasının develerini kendi devesinden uzaklaştıran adam gibi ben de bazı insanları havuzdan uzaklaştıracağım." Bunun üzerine sahabe; ey Allah'ın Peygamberi! O zaman sen bizi tanıyacak mısın? diye sordu. Rasulullah (sav) da "evet. Sizin, sizden başka kimsede bulunmayan bir simanız olacak, o gün siz benim yanıma abdest izlerinden dolayı yüzünüz ve ayaklarınız parlayarak geleceksiniz. Ancak içinizden bir gurup insan benden alıkonulacak ve bana erişemeyecek. O zaman Ben; ya Rabbi onlar benim ashabımdan olan insanlardır diyeceğim. Hemen bir melek bana; 'Senden sonra onların neler yaptıklarını biliyor musun?' şeklinde cevap verecek."
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Ali b. Müshir, ona Sa'd b. Tarık, ona Rib'î b. Hiraş, ona da Huzeyfe (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle söylediğini haber verdi: "Benim havuzum Eyle ile Aden arasından daha büyüktür. Hayatım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, havuz sahibi bir adamın yabancı develeri havuzundan kovduğu gibi ben de bazı insanları havuzumdan kovacağım." Orada bulunan sahabeler; ey Allah'ın Rasulü! Sen bizi tanıyacak mısın? diye sordular. Hz. Peygamber (sav); "evet. Siz benim yanıma abdest izlerinizin eseri olarak yüzleriniz ve ayaklarınız bembeyaz bir şekilde geleceksiniz. Bu alâmet sizde başka kimsede bulunmayacak."
Yezîd b. Hayyân der ki: Zeyd b. Erkam, meclisinde, bize şöyle dedi: Abdullah b. Ziyâd bana haber saldı, ben de yanına gittim, bana “Hz. Peygamber'den (sav) rivayet ettiğin bu hadisler de neyin nesi? Biz bunları Allah'ın kitabında bulamıyoruz. Sen Hz. Peygamber'in cennette bir havuzu olduğunu rivayet ediyormuşsun” dedi. Zeyd b. Erkam “bunu Rasulullah (sav) bize haber verdi ve vadetti” dedi. Abdullah b. Ziyâd “yalan söylüyorsun. Sen ancak hurafe uyduran bir şeyhsin” dedi. Zeyd b. Erkâm şöyle cevap verdi: Ben Hz. Peygamber'in "kim bile bile benim adıma yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın" buyurduğunu kulaklarımla duydum, kalbimle belledim. Bu sebeple, Hz. Peygamber (sav) adına asla yalan söylemem.
Bize Yahya b. Saîd, ona Şu'be, ona Amr b. Mürre, ona Mürre, ona da Hz. Peygamber'in (sav) ashabından bir adam şöyle dedi: Hz. peygamber (sav), kulağı kesik ve kızıl bir deve üzerinde bize hitap etti ve "bugün hangi gündür bilir misiniz" diye sordu. Biz “Kurban bayramı günüdür” dedik. "Doğru söylediniz. Bugün Hacc-ı Ekber günüdür. Peki bu ayınız hangi aydır?" buyurdu. Biz “Zilhicce ayıdır” dedik. "Doğru söylediniz. Bu ay kavga ve silah sesinin duyulmadığı, Allah'ın ayıdır. Peki bu belde neresidir?" buyurdu. Biz “Meş'ari'l-Harâm” dedik. "Doğru söylediniz. Sizin canlarınız ve mallarınız da tıpkı bu ay ve bu beldenizde, bu gününüz" ya da "bu gününüz, bu ayınız ve bu beldeniz gibi saygın ve dokunulmazdır. Bilin ki ben önden gidip sizi Kevser Havuzunda bekleyeceğim. Ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuz ile iftihar edeceğim. Aman benim yüzümü kara çıkartmayın. Evet siz beni gördünüz ve işittiniz. Size beni soracaklar. Kim benim adıma yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın. Ben sizden erkeklerin, kadınların ve başkalarının cehennem azabından kurtulması için “ey Rabbim” diyerek talepte bulunacağım. Bana “senden sonra bunların neler yaptığını sen bilmiyorsun” denilecek."