239 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Hâşim el-Ba'lebekkî, ona Muhammed b. Şuayb b. Şâbûr, ona Amr b. el-Hâris, ona Ebu'z-Zübeyr rivayet ettiğine göre Câbir (ra) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) beni bir gün bir iş için göndermişti. Geri geldiğimde doğuya veya batıya doğru (binek üzerinde) gidiyordu. Ona selam verdim. Eliyle işaret etti. Sonra tekrar selam vardim. Tekrar eliyle işaret etti. Ben de oradan ayrıldım. Sonrasında Allah Resulü, "Câbir!" diye seslendi. İnsanlar da "Câbir!" diye seslendiler. Onun yanına geldim ve "Ey Allah'ın resulü! Sana selam verdim ama selamımı almadın" dedim. "Namaz kılıyordum" buyurdu.
Açıklama: (1) Hâfıza bozukluğu: Râvinin tabii ya da ârızî sebeplerle mâruz kaldığı hâfıza bozukluğu yüzünden hatalarının doğruları kadar veya daha fazla olması halidir. Birincisi, hâfızasının bozukluğu sebebiyle sika râvilere aykırı rivayetlerin ortaya çıkmasına sebep olur ve böyle hadisler ittifakla reddedilir. İkincisi bunama, yaşlılık, hastalık, körlük gibi ârızî sebeplerle ortaya çıkan hâfıza bozukluğundan kaynaklanan hatalara yol açar. Ârızî durumun ne zaman meydana geldiğinin belirlenmesi halinde o dönemde ve sonrasında nakledilen rivayetler reddedilir, belirlenmediği takdirde beklenir (TDV İslam Ansiklopedisi, 39/559).
Açıklama: Hadis mütabileriyle birlikte sahihtir.
Bize Hüseyin b. Hureys, ona Süfyân, ona Âsım, ona Ebû Vâil, ona İbn Mesud şöyle rivayet etmiştir: Biz Hz. Peygamber namaz kılarken ona selam verirdik, o da selamımızı alırdı. Habeşistan'dan geldiğimizde bir gün yine o namazdayken selam verdim. Ama selamımı almadı. Neden selamımı almadı diye uzak yakın bütün ihtimalleri düşündüm ve namazını bitirene kadar orada oturdum. Hz. Peygamber (sav) namazını bitirince şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki Allah (cc) dilediğini emredebilir. İşte artık namazda konuşulmamasını emretti."