307 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. el-Müsennâ, ona Uveyd b. Ebî İmran el-Cevni, ona babası, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle dedi: “Rasûlullah (sav) bana beş şeyi yapmamı tenbihledi ve şöyle dedi: "Ya Enes! Abdesti tam al ki ömrün uzasın. Ümmetimden kiminle karşılaşırsan selam ver ki sevapların artsın. Evine girdiğin zaman ev halkına da selam ver ki evinin hayrı çoğalsın. Kuşluk namazı kıl. Çünkü kuşluk namazı, senden önceki çok tevbe edenlerin namazıdır. Ey Enes! Küçüklere merhamet et, büyüklere saygı göster ki kıyamet günü benim arkadaşlarımdan olasın."
Açıklama: Evvabin (رجع) "döndü" manasına (آب إلى كذا) fiilinden türemedir. Evvabinden maksat, kötülükten iyiliğe dönenler, tövbe edenler ve istiğfarda bulunanlar demektir.
Bize İbrahim, ona Salih b. Keysan ona İbn Şihab, ona Urve, ona da Humran şöyle rivayet etmiştir: Osman abdest aldıktan sonra 'Size bir hadis rivayet edeyim mi? Şu âyet olmasaydı onu size rivayet etmezdim' dedi. Ardından şöyle devam etti: Ben Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken işittim: "Güzelce abdest alıp namazını kılan bir kimsenin, kıldığı o namaz ile kılacağı bir sonraki namaz arasında işlediği günahlar bağışlanır." Urve, Osman'ın kastettiği âyetin (İndirdiğimiz açık delilleri gizleyenler...) (Bakara 2/159) âyeti olduğunu söylemiştir.
Bize Muhammed b. Davud el-İskenderânî, ona Ziyad b. Yunus, ona Said b. Ziyad el-Müezzin, ona Osman b. Abdurrahman et-Teymî şöyle dedi: "İbn Ebu Müleyke'ye abdest ile ilgili soru soruldu. O da şöyle cevap verdi: Ben, Osman b. Affân'a abdestin sorulduğuna şahit olmuştum. Bunun üzerine o, su istedi. Kendisine bir su kabı getirildi. Sonra o kabı eğip sağ eline su döktü ve ellerini yıkadı. Sonra da sağ elini suya daldırıp üç kez ağzına su verip dışarı attı. Üç kez de burnuna su verdi, üç kez de yüzünü yıkadı. Sonra üç kez sağ kolunu ve üç kez de sol kolunu yıkadı. Sonra elini daldırıp su aldı, başını ve kulaklarını mesh etti. Kulaklarının içini ve dışını birer kez mesh etti. En sonunda da ayaklarını yıkadı. Sonra, bana abdestten soranlar neredeler? Ben, Raslullah'ı (sav) böyle abdest alırken gördüm, dedi." [Ebu Davud şöyle dedi: Hz. Osman'dan (ra) gelen sahih hadislerin tamamı başın bir kez mesh edileceğine delalet ederler. Raviler, rivayetleri naklederken, abdestin, her uzvun üç kez yıkanmasıyla olacağını söyledikleri halde, başın sadece mesh edileceğini söylemekle yetinip diğer uzuvlardaki gibi kaç defa olacağını zikretmediler.]
Bize Abdülaziz b. Yahya el-Harrânî, ona Muhammed b. Seleme, ona Muhammed b. İshak, ona Muhammed b. Talha b. Yezid b. Rukâne, ona Ubeydullah el-Havlani, ona da İbn Abbas şöyle nakletmiştir: "Bir gün Ali b. Ebî Tâlib bulunduğum yere geldi, o sırada kendisi abdest bozmuş idi. Hemen su istedi. Biz de ona içinde su bulunan bir kap getirip önüne koyduk. Bana, Ey İbn Abbas! Rasulullah'ın (sav) nasıl abdest aldığını sana göstereyim mi? dedi. Ben de evet göster, dedim. Bunun üzerine önce kaptan eline su dökerek elini yıkadı. Sonra sağ elini suya daldırıp onunla sol elini yıkadı. Sonra da bileklerine kadar iki elini yıkadı. Sonra ağzına ve burnuna su verdi. Sonra iki elini birden kaba daldırıp su ile doldurarak yüzüne çarptı. Sonra baş parmaklarını kulaklarının iç kısımlarına soktu. İkinci ve üçüncü yıkayışında da aynı şeyi yaptı. Sonra sağ eliyle bir avuç su alıp yüzünden su akabilecek şekilde alnına döktü. Sonra kollarını dirsekleriyle beraber üçer kere yıkadı. Sonra başını ve kulaklarının dış kısmını mesh etti. Sonra ellerini suya daldırdı, bir avuç su aldı ayağına döktü; ayağında nalın (ayakkabı) vardı, bu yüzden ayağını su ile ovaladı. Sonra diğer ayağına da aynı şeyi yaptı. Ayağında ayakkabısı varken mi bunları yaptı? diye sordum. Evet, ayakkabısı varken, dedi. Sonra tekrar, ayakkabısıyla mı böyle yaptı? diye sordum. Evet! Ayakkabısıyla dedi. Tekrar, ayakkabısıyla mı böyle yaptı? diye sordum. Evet! Ayakkabısıyla dedi." [Ebu Davud şöyle: İbn Cüreyc'in Şeybe'den rivayeti de Hz. Ali'nin rivayetine benzemektedir. Ancak Haccac b. Muhammed'in İbn Cüreyc'ten rivayet ettiği hadiste, başını bir defa mesh etti denilirken, İbn Vehb'in, İbn Cüreyc'ten rivayet ettiği hadiste, üç defa meshetti denilmektedir.]
Bize Harun b. Maruf, ona İbn Vehb, ona Cerîr b. Hâzim, ona Katade b. Diame, ona da Enes b. Malik şöyle demiştir: Bir adam abdest almış ve ayağında tırnak büyüklüğünde bir yeri yıkamamış olduğu halde Hz. Peygamber'in (sav) yanına gelmişti. Rasulullah (sav) ona şöyle dedi: "Dön, abdestini güzel bir şekilde al!" [Ebû Davud şöyle dedi: Bu hadis, Cerîr b. Hâzim rivayetiyle maruf değildir. Bu hadisi Cerîr'den sadece İbn Vehb rivayet etmiştir. Hadîsi Ma'kıl b. Ubeydullah el-Cezerî, Ebu Zübeyr'den, o da Cabir'den, o da Hz. Ömer'den ve o da Hz. Peygamber'den (İbn Vehb rivayetinin) benzerini rivayet etmiştir. (Bu rivayete göre) Rasulullah (sav), "dön abdestini güzel bir şekilde al" demiştir.]
Bize Hayve b. Şurayh, ona Bakiyye, ona Bahîr b. Sa'd, ona Halid, ona da Hz. Peygamber'in (sav) ashabından biri şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav), ayağının üstünde dirhem miktarı su değmemiş kuru bir yer bulunduğu halde namaz kılan bir adam gördü, ona abdestini ve namazını iade etmesini emretti."
Bize Muhammed b. Abdurrahîm, ona Yunus b. Muhammed, ona el-Leys b. Sa'd, ona Yezîd b. Ebî Habîb, ona Abdullah b. Ebî Seleme, ona Nâfi b. Cübeyr, ona Muâz b. Abdurrahman et-Teymî, ona Humrân, ona da Hz. Osman (ra) Rasûlullah'dan (sav) şöyle duyduğunu rivâyet etti: "Kim güzelce abdest alır, (suyu organlarına iyice ulaştırır) sonra da farz namazı kılmak için giderse, o kişi bağışlanır." [Muâz'ın Humrân'dan bu iki hadisten başka bir rivâyetini bilmiyoruz. Muhammed b. İbrahim'in Muâz'dan rivâyetini Hişâm, ona Yahya b. Ebî Kesîr, ona Muhammed b. İbrahim, ona Ebû Vâil ve ona da Humrân senediyle rivâyet etmiştir. Bu iki rivâyetin içinde ise Muâz bulunmamaktadır. Bu hadisi el-Evzâî, Yahya b. Ebî Kesîr'den, o da Muhammed b. İbrahim'den rivâyet etmiştir. Ancak onlar bunu Muhammed'den rivâyet etmişlerdir. Bazıları onu Ebû Vâil ve Humrân senediyle, bazıları da Muhammed b. İbrahim, başka bir adam ve Humrân zinciriyle rivâyet etmiştir.]
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Musa b. Ukbe ona da İbn Abbas'ın mevlası Küreyb, Üsame b. Zeyd'den onu şöyle derken işittiğini nakletmiştir: Rasulullah (sav) Arafat'tan ayrılıp dağ yoluna vardığında bineğinden inip tuvalet ihtiyacını giderdi. Sonra hafif bir abdest aldı. Ben kendisine 'Ey Allah'ın Rasûlü! Namaz?' deyince "Namaz ileride kılınacak." buyurdu ve bineğine bindi. Müzdelife'ye vardığında bineğinden indi ve güzelce abdest aldı. Namaz için kâmet getirildi ve akşam namazını kıldı. Ardından herkes develerini yerlerine çökertti. Sonra yatsı namazı için kamet getirildi. Rasulullah (sav) yatsıyı kıldı. Akşam ile yatsı arasında herhangi bir namaz kılmadı.
Bize Kuteybe, ona Cerir, ona el-A’meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre (ra.) Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Herhangi birinizin cemaatle kıldığı namaz, iş yerinde veya evinde (tek başına kıldığı) namazdan yirmi küsür derece daha üstündür. Sebebine gelince, o kimse güzelce abdest aldığı ve namazdan başka bir niyeti olmaksızın ve namaz kılmaktan başka bir istek kendisini harekete geçirmeksizin mescide geldiği zaman, attığı her adımdan dolayı bir sevap kazanır veya o adım sebebiyle kendisinden bir günah silinir. Abdestini bozmadan ve kimseye eziyet etmeden namaz kıldığınız yerde oturduğunuz müddetçe Melekler de sizin her birinize hayır duasında bulunurlar, 'Allah’ım! Ona merhamet eyle!' diye dua ederler." Rasulullah (sav) şunu da söyledi: “Sizden birinizi, namaz kendisini orada tuttuğu sürece namazda sayılır.”
Bize Malik, ona el-Alâ b. Abdurrahman, ona babası, ona da ilk ravi Ebu Hüreyre Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Size Allah'ın (cc) kendileri sayesinde günahları bağışladığı ve dereceleri yükselttiği şeyleri bildireyim mi? Mescitlere gitmek üzere atılan adımlar, meşakkat sırasında bile uzuvlarını iyice yıkayarak abdest almak, bir namazın ardından diğer namazı beklemek. İşte bu asıl ribattır (düşmana karşı sınır boylarında nöbet tutmak), işte bu asıl ribattır."