222 Kayıt Bulundu.
Ve derlerdi ki: Rabbimizi tesbih ederiz. Rabbimizin vâdi mutlaka yerine getirilir.
Allah'a ve peygamberlerine iman eden ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara (gelince) işte Allah onlara bir gün mükâfatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Allah'a iman edip O'na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları kendinden bir rahmet ve lütuf (deryası) içine daldıracak ve onları kendine doğru (giden) bir yola götürecektir.
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!
Doğruyu getiren ve onu tasdik edenler var ya, işte kötülükten sakınanlar onlardır.
Açıklama: Geçmiş dönemlere ait bir olayı hikâyesi olması muhtemel olan bu rivâyette, ölünce yakılmasını vasiyet eden adamın, öldükten sonra dirilmekten ve Allah’ın kudretinden kuşku duyduğu anlaşılmaktadır. Burada bilinçli bir inkârdan değil, cehâletten söz edilebilir. Adam, yakılıp külleri dağıtılırsa belki bir daha diriltilmez ve ceza da görmez diye düşünmekte ve bunu da Allah korkusundan dolayı yapmaktadır. Eğer inkâr kastı olsaydı, adamın kendisini yakmalarını vasiyet etmesinin anlamı kalmazdı. Bu rivâyet her şeyden önce bize, hangi günahı işlersek işleyelim, Allah’ın rahmetinden ümidimizi kesmememiz gerektiğini anlatmaktadır. Bununla birlikte amellerimize güvenip kurtulduğumuz zehâbına da kapılmamak gerekir.
Açıklama: Hadisin isnadı sahihtir.