Giriş

Bize Muaz b. Esed, ona Abdullah, ona Yunus, ona Zuhrî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hüreyre Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) 'Ümmetimden yetmiş bin kişilik bir topluluk (cennete) girer. Onların yüzleri ayın dolunay gecesindeki parlaması gibi parlar.' buyurdu. Ebu Hüreyre der ki: Bunun üzerine Ukkâşe b. Mıhsân el-Esedî, üzerindeki kaplan postu gibi siyah beyaz çizgili elbiseyi kaldırarak ayağa kalktı ve 'Ey Allah'ın Rasulü! Beni onlardan kılması için Allah'a dua etseniz' dedi. Rasulullah (sav) 'Allah'ım! Bunu onlardan kıl!' diye dua etti. Sonra Ensar'dan bir adam ayağa kalktı ve 'Ey Allah'ın Rasulü! Beni de onlardan kılması için Allah'a dua etseniz' dedi. Rasulullah (sav) 'Ukkâşe seni geçti' buyurdu."


    Öneri Formu
24077 B006542 Buhari, Rikâk, 50

Bize Said b. Ebu Meryem, ona Ebu Ğassân, ona Ebu Hazim, ona Sehl b. Sa'd'ın rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Muhakkak ki, ümmetimden yetmiş bin ya da yedi yüz bin kişi [Ebu Hazim hangi sayının söylenildiğini bilmemiştir.] yan yana birbirine tutunmuş ve kenetlenmiş bir şekilde cennete girecektir. En sondakiler cennete girinceye kadar öndekileri girmez. Onların yüzleri ayın (on dördündeki) dolunayın görüntüsü gibi parlak olur."


    Öneri Formu
24079 B006543 Buhari, Rikâk, 50

Bize Kuteybe b. Said, ona Abdülaziz, ona Ebu Hazim, ona Sehl b. Sa'd Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Muhakkak ki, ümmetimden yetmiş bin ya da yedi yüz bin kişi [Ebu Hazim hangi sayının söylenildiğini bilmemiştir.] yan yana birbirine tutunmuş ve kenetlenmiş bir şekilde cennete girecektir. En sondakiler cennete girinceye kadar öndekileri girmez. Onların yüzleri ayın (on dördündeki) dolunayın görüntüsü gibi parlak olur."


    Öneri Formu
24103 B006554 Buhari, Rikâk, 51

Bize Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Katade, ona Hasan, ona İmran b. Husayn, ona da İbn Mesud (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Bir gece Hz. Peygamber'in (sav) yanında çokça konuşmuştuk. Sonra sabah erkenden onun yanına gittik. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Bu gece bana ümmetleri ile birlikte peygamberler gösterildi. Bir peygamber yanında üç kişi ile, diğer bir peygamber yanında beş on kişi ile, bir başkası yanında bir grup ile, bir diğer peygamber yanında kimse olmadan geçti. Sonunda Musa (as), beraberinde İsrail oğullarından bir cemaat ile yanımdan geçti. Onların (çokluğu) hoşuma gitti. 'Bunlar kimdir?' diye sordum, bana 'Beraberinde o İsrailoğulları ile birlikte geçen, kardeşin Musa'dır' diye cevap verildi. Bunu üzerine 'Benim ümmetim nerede?' diye sordum. Bana 'Sağ tarafa bak' denildi. Bir de baktım ki insanlarla dolu küçük bir tepe. Sonra 'Sol tarafa bak' denildi. Baktım ki ufuk insanlarla dolu. 'Bana razı oldun mu?' diye soruldu. Ben de 'Razı oldum Ya Rabbi, razı oldum Ya Rabbi' diye karşılık verdim. Ayrıca bana, 'Bunlarla birlikte yetmiş bin kişi hesapsız bir şekilde cennete girer' denildi. Peygamber (sav), 'Anam babam size feda olsun, güç yetirebilirseniz yetmiş bin kişi içinde yer almaya çalışın, eğer başaramazsanız küçük tepedeki topluluk içinde yer alın, onu da yapamazsanız ufuktaki insanlar içinde yer alın. Ben orada birbirini iten insanlar gördüm' dedi. Bunun üzerine Ukkâşe b. Mıhsan ayağa kalktı ve 'Beni yetmiş bin kişi içinde kılması için Allah'a dua et' dedi. Rasulullah (sav) dua etti. Sonra başka bir adam kalktı ve o da 'Beni de onlardan kılması için Allah'a dua et' dedi. Hz. Peygamber (sav), 'Bu hususta Ukkâşe seni geçti' buyurdu. Sonra biz kendi aramızda 'Bu yetmiş bin kişi kimdir?' diye konuştuk. Onların Müslüman olarak doğmuş ve şirk koşmadan ölen kimseler olduğunu söyledik. Bizim bu sözümüz Peygamber'e (sav) ulaşınca 'Onlar, ateşle dağlama yapmayan, rukye yapmayan ve uğursuzluk telakkisine inanmayan, onlar ancak rablerine tevekkül edenlerdir' buyurdu."


Açıklama: Rukye okuyup üfleyerek şifa ummaktır. Bu hadisin son kısmında tedavi için kullanılan şeylerin doğrudan etki sahibi değil, vasıta olduğuna işaret vardır. Hastalığı da, musibeti de, uğursuzluğu da asıl yaratan Allah'tır. Mümin tedavi olurken asıl şifayı Allah'tan bekler ve ona tevekkül eder. Yoksa kasıt tedaviyi reddetmek değildir.

    Öneri Formu
35788 HM003806 İbn Hanbel, I, 402

Bize İmran b. Meysere, ona İbn Fudayl, ona Husayn, ona da Âmir şöyle demiştir: İmran b. Husayn’ın (r.anhumâ) “Rukye tedavisi, ancak göz değmesinden ve zehirli (hayvan sokmasın)dan olur” dedi. Ben de bunu Saîd b. Cübeyr’e söyleyince, o şöyle dedi: İbn Abbas bize rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bana ümmetler gösterildi, bir nebi ve iki nebi beraberlerinde bir topluluk ile birlikte, bir diğer nebi beraberinde hiç kimse olmadığı halde geçiyordu, sonunda bana büyük bir kalabalık gösterildi. Ben, “bu ümmetim mi?” dedim. “Bu, Musa ve kavmidir” diye cevap verildi. Ardından “Şu ufka bak” denildi. Ufku dolduran bir karartı gördüm. Sonra semanın ufuklarında “şuraya da bak, şuraya da bak” denildi. Ufku dolduran kalabalık bir karartı gördüm. “İşte, senin ümmetin budur. Bunlardan yetmiş bin kişi hesaba çekilmeden cennete gireceklerdir” denildi.” Sonra (Allah Rasulü) onlara bir açıklama yapmadan içeri girdi. Orada bulunanlar söze daldılar ve “biz Allah’a iman eden, Rasulü’ne uyan kimseleriz, onlar bizler olmalıyız ya da İslam geldikten sonra doğan çocuklarımızdır. Çünkü biz cahiliye döneminde dünyaya gelmiştik” dediler. Bu söyledikleri Nebi’ye (sav) ulaşınca, dışarı çıktı ve şöyle buyurdu: “Onlar Rukye ile tedavi olmayanlar, bir şeylerin uğursuzluğuna kapılmayanlar, yaralarını dağlamayanlar ve Rablerine tevekkül edenlerdir” buyurdu. Bu sefer Ukkâşe b. Mihsan, “ben onlardan birisi miyim? Ey Allah’ın Rasulü” dedi. Hz. Peygamber (sav) “Evet” buyurdu. Bir başkası daha kalkarak “Ben onlardan mıyım”, diye sordu. Allah Rasulü: “Bu hususta Ukkâşe senden öne geçti” buyurdu."


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لاَ رُقْيَةَ إِلاَّ مِنْ عَيْنٍ أَوْ حُمَةٍ

    Öneri Formu
17815 B005705 Buhari, Tıp, 17

Bize Abdüssamed, ona Hammad, ona Asım, ona Zir, ona da İbn Mesud (ra) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hac mevsiminde (Mekke’de iken) Rasulullah'a (sav) ümmetler gösterildi, ancak kendi ümmetinin gösterilmesi gecikti. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Sonra ümmetim bana gösterildi, onların çokluğu beni sevindirdi. Onlar ovaları ve dağları doldurmuşlardı. Bana, 'Onların yanı sıra, yetmiş bin kişi de hesapsız bir şekilde cennete girecek ki bunlar ateşle dağlama yapmaz, rukye yapmaz, uğursuzluğa inanmaz ve sadece Rablerine tevekkül ederler' denildi. Bunun üzerine Ukkâşe 'Ya Rasulallah! Beni onlardan kılması için Allah'a dua et!' dedi. Rasûlullah (sav) da, dua etti. Sonra bir başkası da, 'Beni de onlarla birlikte kılması için Allah'a dua et!' dedi. Hz. Peygamber (sav), 'Bu hususta Ukkâşe seni geçti' buyurdu."


Açıklama: Hadis mütabileriyle birlikte sahihtir. فَرَاثَتْ عَلَيْهِ أُمَّتُهُ ifadesi 'ümmetini göstermek diğer ümmetlerden sonraya bırakıldı. Ümmeti diğer ümmetlerden sonra gösterildi' şeklinde de çevrilebilir.

    Öneri Formu
35834 HM003819 İbn Hanbel, I, 403

Bana Züheyr b. Harb, ona Abdussamed b. Abdulvâris, ona Hacib b. Ömer, ona Ebu Huşeyne es-Sekafî, ona el-Hakem b. el-A'rec, ona İmrân b. Husayn'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav); "Ümmetimden yetmiş bin kişi cennete hesapsız girecektir" buyurmuştu. Oradakiler; ey Allah'ın Rasulü! Onlar kimdir? diye sorunca Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Efsun yapmayan, bazı şeyleri uğursuz saymayan, vücutlarını demirle dağlamayan ve (işlerinde) Rablerine tevekkül edenlerdir."


    Öneri Formu
1536 M000525 Müslim, İman, 372

Bize Kuteybe b. Said, ona Abdülaziz -b. Ebu Hâzım-, ona Ebû Hazim, ona Sehl b. Sa'd'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimden yetmiş bin veya yedi yüz bin kişi -Ebû Hazim bu ikisinden hangisini söylediğini bilemedi- cennete girecektir. Bunlar birbirine tutunacak, sondakiler girmeden öndekiler girmeyecek şekilde (yani aynı anda) yüzleri dolunay gibi parlayarak cennete gireceklerdir."


    Öneri Formu
1538 M000526 Müslim, İman, 373

Bize İmrân b. Meysere, ona İbn Fudayl, ona Husayn; (T) Bana Üseyd b. Zeyd, ona Hüşeym, ona Husayn, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bana ümmetler gösterildi. Bir de baktım ki bir Peygamberler, kiminin yanında bir ümmet, kiminin yanında küçük bir grup, kimisi on kişiyle, kimi de beş kişi ile geçiyor, hatta yanında hiç kimse bulunmayan, tek başına geçen Peygamber de gördüm. Birden uzaktan büyük bir kalabalık göründü. “Ey Cibrîl, bunlar benim ümmetim mi?” diye sordum. Cebrâil “Hayır, sen şu ufka bak” dedi. Ufka bakınca çok büyük bir karaltı gördüm. “Senin ümmetin işte onlardır. Onların öncüsü olan yetmiş bin kişi hesap ve azap yoktur” dedi. Ben, “Niçin onlara hesap ve azap yoktur?” diye sorunca “Onlar ateşle dağlama ve rukye yapmaz, uğursuzluk telakkisine inanmazlar. Onlar sadece Rablerine güvenip dayanırlar” dedi. Bunun üzerine Ukkâşe b. Mıhsan ayağa kalktı ve “Beni onlardan kılması için Allah'a dua et” dedi. Rasulullah (sav) de, “Allah'ım, Ukkaşe'yi onlardan kıl” diye dua etti. Ardından bir başka adam kalktı ve o da “Beni de onlardan kılması için Allah'a dua ediver” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) “Bu hususta Ukkâşe seni geçti” buyurdu."


    Öneri Formu
24075 B006541 Buhari, Rikâk, 50