Bize Yahya b. Said, ona Süfyân, ona Habîb, ona Meymûn b. Ebû Şebîb, ona da Ebû Zerr, Nebî'nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Nerede olursan ol, Allah’a karşı gelmekten sakın. Kötülük işlersen, arkasından hemen bir iyilik yap ki, o kötülüğü silip süpürsün."
Açıklama: Hadis mütabileriyle birlikte hasen li ğayrihidir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
71211, HM021869
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ سُفْيَانَ حَدَّثَنِي حَبِيبٌ عَنْ مَيْمُونِ بْنِ أَبِي شَبِيبٍ عَنْ أَبِي ذَرٍّ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ:
"اتَّقِ اللَّهَ حَيْثُمَا كُنْتَ. وَخَالِقْ النَّاسَ بِخُلُقٍ حَسَنٍ. وَإِذَا عَمِلْتَ سَيِّئَةً، فَاعْمَلْ حَسَنَةً تَمْحُهَا."
Tercemesi:
Bize Yahya b. Said, ona Süfyân, ona Habîb, ona Meymûn b. Ebû Şebîb, ona da Ebû Zerr, Nebî'nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Nerede olursan ol, Allah’a karşı gelmekten sakın. Kötülük işlersen, arkasından hemen bir iyilik yap ki, o kötülüğü silip süpürsün."
Açıklama:
Hadis mütabileriyle birlikte hasen li ğayrihidir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu zer el-Ğıfari 21869, 7/219
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
İyilik, iyiliğin kötülüğü gidermesi
Seçki, Güzel ahlak
Takva, ulaşmanın yolları
Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, İbn Ebu Ömer, Muhammed b. Râfi' ve Abd b. Humeyd, onlara Abdürrezzak, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona İbn Abbas ona da Ebu Süfyan şöyle demiştir: Rasulullah (sav) ile aramızda (hudeybiye antlaşması yapıldıktan sonraki) barış zamanında (Şam'a) gitmiştim. Şam'da bulunduğum sırada Rasulullah'tan (sav) Herakleios'a bir mektup geldi. Mektubu getiren Dihye el-Kelbî onu Busrâ şehrinin valisine, o da Herakleios'a verdi. Herakleios da peygamberlik iddiasında bulunan bu adamın memleketinden birleri var mı burada dedi. Onlar da evet dediler. Birkaç Kureyşli ile birlikte davet edildik ve Herakleios'un huzuruna çıkarak karşısına oturtulduk. Herakleios; peygamberlik iddia eden bu adama soy olarak en yakınınız kim dedi. Ben de benim dedim. Bunun üzerine beni karşısına, arkadaşlarımı da arkama oturttular. Daha sonra tercümanı getirdiler. Herakleios; bunlara söyle! Ben bu adama (Ebu Süfyan'a) peygamberlik iddia eden adam hakkında sorular soracağım. Şayet yalan söylerse bana söylesinler dedi. Ebu Süfyan; vallahi, arkadaşlarımın beni yalancılıkla kınamayacaklarını bilsem yalan söylerdim dedi Sonra Herakleios tercümanına ona aranızda onun nesebi nasıldır diye sor dedi. Ben de nesebi soyludur dedim. Herakleios; peki atalarından melik olan kimse var mıydı dedi. Ben de hayır dedim. Herakleios; peygamberlik iddia etmeden önce onun yalanına şahit oldunuz mu hiç dedi. Ben de hayır dedim. Herakleios; peki ona iman edenler toplumun ileri gelenleri mi yoksa zayıfları mı dedi. Ben de zayıflarıdır dedim. Herakleios; ona uyanların sayıları artıyor mu yoksa azalıyor mu dedi. Ben de sayıları artıyor dedim. Herakleios; ona inandıktan sonra, kızarak dininden dönen oluyor mu dedi. Ben de hayır dedim. Herakleios; hiç onunla savaştınız mı dedi. Ben de evet dedim. Herakleios; peki aranızdaki savaş nasıl sonuçlandı dedi. Ben de nöbetleşe oluyordu, bazen onlar bazen de biz kazanırdık dedim. Herakleios; sözünü çiğneyip antlaşmayı bozar mı dedi. Ben de hayır, ama bu ateşkes süresince ne yapacağını bilemeyiz dedim. Ebu Süfyan der ki: Vallahi bundan başka olumsuz bir söz söyleyemedim. Herakleios; peki ondan önce peygamberlik iddiasında bulunan oldu mu dedi. Ben de hayır dedim. Sonra Herakleios tercümanına; ona şunları söyle dedi ve şöyle devam etti: Ben sana soyunu sordum sen soylu olduğunu söyledin. Peygamberler de bu şekilde toplumlarının soylu ve şereflilerinden seçilirler. Sonra ataları arasında bir melikin var olup olmadığını sordum, olmadığını söyledin. Şayet atalarından biri melik olsaydı atalarının eski saltanatına yeniden sahip olmak istiyor derdim. Taraftarları, toplumun ileri gelenler mi yoksa zayıfları mı diye sordum, sen de, zayıflarıdır, dedin. Nitekim peygamberlerin taraftarları da böyledirler. Peygamberlik iddiasından önce yalanına şahit olup olmadığınızı sordum, yalanına şahit olmadığınızı söyledin. İnsanlara yalan söylemediğine göre anladım ki Allah adına da yalan söyleyemez. İnsanların, ona kızarak sonradan dinlerinden ayrılıp ayrılmadığını sordum, ayrılmadıklarını söyledin. İşte kalbe giren iman böyledir. Ona inananlar artıyor mu, azalıyor mu sordum, arttıklarını söyledin. İşte iman tamama erinceye kadar böyledir. Sana, onunla savaşıp savaşmadığınızı sordum, savaştığınızı bazen onun bazen de sizin kazandığınızı söyledin. İşte peygamberler de böyle imtihan edilirler. Ama en sonunda kazanan onlar olur. sana, onun sözünü çiğneyip çiğnemediğini sordum, sözünde durduğunu söyledin. İşte peygamberler de böyledirler, verdiği sözü çiğnemezler. Ondan önce başka birinin böyle bir iddiada bulunup bulunmadığını sordum, hayır dedin. Eğer daha önce böyle bir iddiada bulunan biri olsaydı bu adam da onu taklit ediyor derdim. Daha sonra Herakleios; size ne emrediyor diye sordu. Ben de bize namaz kılmayı, zekat vermeyi, akrabalık bağlarını koruyup gözetmeyi ve iffetli olmayı emrediyor dedim. Herakleios; eğer bu dediklerin onda varsa, o hak bir peygamberdir. Ben onun ortaya çıkacağını biliyordum ama sizden biri olacağını tahmin etmiyordum. Şayet ona yetişebileceğimi bilseydim onunla görüşmek isterdim. Eğer yanında olsaydım ayaklarını yıkardım. O kesinlikle, bir gün ayaklarımın bastığı şu topraklara hakim olacak dedi. Sonra Rasulullah'ın (sav) mektubunu getirtip okudu. İçinde şunlar yazıyordu:
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Allah'ın Rasulü Muhammed'den Rum kralı Herakleios'a. Hidayete uyanlara selam olsun. Seni İslam'a davet ediyorum. İslam'a gir ki kurtuluşa eresin. İslam'a gir ki Allah sana iki kere sevap versin. Eğer kabul etmezsen halkının vebalini de boynunda taşırsın." "Ey kitap ehli! Aramızdaki ortak bir söze gelin: Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim. Şahit olun ki biz Müslümanlardanız." (Ali İmran, 64). Mektubu okumayı bitirince etrafındakiler söylenmeye başladılar, gürültü oluştu. Bizim çıkarılmamız emredildi. Çıktığımız esnada arkadaşlarıma; İbn Ebu Kebşe'nin meselesi iyice büyüdü. Roma kralı bile ondan korkuyor dedim. Rasulullah'ın (sav) zafere kavuşacağı konusunda kesin kanaat besliyordum. Ta ki Allah bana İslam'ı nasip etti.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2599, M004607
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الْحَنْظَلِىُّ وَابْنُ أَبِى عُمَرَ وَمُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ وَعَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ - وَاللَّفْظُ لاِبْنِ رَافِعٍ - قَالَ ابْنُ رَافِعٍ وَابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا وَقَالَ الآخَرَانِ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ أَبَا سُفْيَانَ أَخْبَرَهُ مِنْ فِيهِ إِلَى فِيهِ قَالَ انْطَلَقْتُ فِى الْمُدَّةِ الَّتِى كَانَتْ بَيْنِى وَبَيْنَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ فَبَيْنَا أَنَا بِالشَّأْمِ إِذْ جِىءَ بِكِتَابٍ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى هِرَقْلَ يَعْنِى عَظِيمَ الرُّومِ - قَالَ - وَكَانَ دِحْيَةُ الْكَلْبِىُّ جَاءَ بِهِ فَدَفَعَهُ إِلَى عَظِيمِ بُصْرَى فَدَفَعَهُ عَظِيمُ بُصْرَى إِلَى هِرَقْلَ فَقَالَ هِرَقْلُ هَلْ هَا هُنَا أَحَدٌ مِنْ قَوْمِ هَذَا الرَّجُلِ الَّذِى يَزْعُمُ أَنَّهُ نَبِىٌّ قَالُوا نَعَمْ - قَالَ - فَدُعِيتُ فِى نَفَرٍ مِنْ قُرَيْشٍ فَدَخَلْنَا عَلَى هِرَقْلَ فَأَجْلَسَنَا بَيْنَ يَدَيْهِ فَقَالَ أَيُّكُمْ أَقْرَبُ نَسَبًا مِنْ هَذَا الرَّجُلِ الَّذِى يَزْعُمُ أَنَّهُ نَبِىٌّ فَقَالَ أَبُو سُفْيَانَ فَقُلْتُ أَنَا. فَأَجْلَسُونِى بَيْنَ يَدَيْهِ وَأَجْلَسُوا أَصْحَابِى خَلْفِى ثُمَّ دَعَا بِتَرْجُمَانِهِ فَقَالَ لَهُ قُلْ لَهُمْ إِنِّى سَائِلٌ هَذَا عَنِ الرَّجُلِ الَّذِى يَزْعُمُ أَنَّهُ نَبِىٌّ فَإِنْ كَذَبَنِى فَكَذِّبُوهُ. قَالَ فَقَالَ أَبُو سُفْيَانَ وَايْمُ اللَّهِ لَوْلاَ مَخَافَةَ أَنْ يُؤْثَرَ عَلَىَّ الْكَذِبُ لَكَذَبْتُ. ثُمَّ قَالَ لِتَرْجُمَانِهِ سَلْهُ كَيْفَ حَسَبُهُ فِيكُمْ قَالَ قُلْتُ هُوَ فِينَا ذُو حَسَبٍ قَالَ فَهَلْ كَانَ مِنْ آبَائِهِ مَلِكٌ قُلْتُ لاَ. قَالَ فَهَلْ كُنْتُمْ تَتَّهِمُونَهُ بِالْكَذِبِ قَبْلَ أَنْ يَقُولَ مَا قَالَ قُلْتُ لاَ. قَالَ وَمَنْ يَتَّبِعُهُ أَشْرَافُ النَّاسِ أَمْ ضُعَفَاؤُهُمْ قَالَ قُلْتُ بَلْ ضُعَفَاؤُهُمْ. قَالَ أَيَزِيدُونَ أَمْ يَنْقُصُونَ قَالَ قُلْتُ لاَ بَلْ يَزِيدُونَ. قَالَ هَلْ يَرْتَدُّ أَحَدٌ مِنْهُمْ عَنْ دِينِهِ بَعْدَ أَنْ يَدْخُلَ فِيهِ سَخْطَةً لَهُ قَالَ قُلْتُ لاَ. قَالَ فَهَلْ قَاتَلْتُمُوهُ قُلْتُ نَعَمْ. قَالَ فَكَيْفَ كَانَ قِتَالُكُمْ إِيَّاهُ قَالَ قُلْتُ تَكُونُ الْحَرْبُ بَيْنَنَا وَبَيْنَهُ سِجَالاً يُصِيبُ مِنَّا وَنُصِيبُ مِنْهُ. قَالَ فَهَلْ يَغْدِرُ قُلْتُ لاَ. وَنَحْنُ مِنْهُ فِى مُدَّةٍ لاَ نَدْرِى مَا هُوَ صَانِعٌ فِيهَا. قَالَ فَوَاللَّهِ مَا أَمْكَنَنِى مِنْ كَلِمَةٍ أُدْخِلُ فِيهَا شَيْئًا غَيْرَ هَذِهِ. قَالَ فَهَلْ قَالَ هَذَا الْقَوْلَ أَحَدٌ قَبْلَهُ قَالَ قُلْتُ لاَ. قَالَ لِتَرْجُمَانِهِ قُلْ لَهُ إِنِّى سَأَلْتُكَ عَنْ حَسَبِهِ فَزَعَمْتَ أَنَّهُ فِيكُمْ ذُو حَسَبٍ وَكَذَلِكَ الرُّسُلُ تُبْعَثُ فِى أَحْسَابِ قَوْمِهَا. وَسَأَلْتُكَ هَلْ كَانَ فِى آبَائِهِ مَلِكٌ فَزَعَمْتَ أَنْ لاَ. فَقُلْتُ لَوْ كَانَ مِنْ آبَائِهِ مَلِكٌ قُلْتُ رَجُلٌ يَطْلُبُ مُلْكَ آبَائِهِ. وَسَأَلْتُكَ عَنْ أَتْبَاعِهِ أَضُعَفَاؤُهُمْ أَمْ أَشْرَافُهُمْ فَقُلْتَ بَلْ ضُعَفَاؤُهُمْ وَهُمْ أَتْبَاعُ الرُّسُلِ. وَسَأَلْتُكَ هَلْ كُنْتُمْ تَتَّهِمُونَهُ بِالْكَذِبِ قَبْلَ أَنْ يَقُولَ مَا قَالَ فَزَعَمْتَ أَنْ لاَ. فَقَدْ عَرَفْتُ أَنَّهُ لَمْ يَكُنْ لِيَدَعَ الْكَذِبَ عَلَى النَّاسِ ثُمَّ يَذْهَبَ فَيَكْذِبَ عَلَى اللَّهِ. وَسَأَلْتُكَ هَلْ يَرْتَدُّ أَحَدٌ مِنْهُمْ عَنْ دِينِهِ بَعْدَ أَنْ يَدْخُلَهُ سَخْطَةً لَهُ فَزَعَمْتَ أَنْ لاَ. وَكَذَلِكَ الإِيمَانُ إِذَا خَالَطَ بَشَاشَةَ الْقُلُوبِ. وَسَأَلْتُكَ هَلْ يَزِيدُونَ أَوْ يَنْقُصُونَ فَزَعَمْتَ أَنَّهُمْ يَزِيدُونَ وَكَذَلِكَ الإِيمَانُ حَتَّى يَتِمَّ. وَسَأَلْتُكَ هَلْ قَاتَلْتُمُوهُ فَزَعَمْتَ أَنَّكُمْ قَدْ قَاتَلْتُمُوهُ فَتَكُونُ الْحَرْبُ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُ سِجَالاً يَنَالُ مِنْكُمْ وَتَنَالُونَ مِنْهُ. وَكَذَلِكَ الرُّسُلُ تُبْتَلَى ثُمَّ تَكُونُ لَهُمُ الْعَاقِبَةُ وَسَأَلْتُكَ هَلْ يَغْدِرُ فَزَعَمْتَ أَنَّهُ لاَ يَغْدِرُ. وَكَذَلِكَ الرُّسُلُ لاَ تَغْدِرُ. وَسَأَلْتُكَ هَلْ قَالَ هَذَا الْقَوْلَ أَحَدٌ قَبْلَهُ فَزَعَمْتَ أَنْ لاَ. فَقُلْتُ لَوْ قَالَ هَذَا الْقَوْلَ أَحَدٌ قَبْلَهُ قُلْتُ رَجُلٌ ائْتَمَّ بِقَوْلٍ قِيلَ قَبْلَهُ. قَالَ ثُمَّ قَالَ بِمَ يَأْمُرُكُمْ قُلْتُ يَأْمُرُنَا بِالصَّلاَةِ وَالزَّكَاةِ وَالصِّلَةِ وَالْعَفَافِ قَالَ إِنْ يَكُنْ مَا تَقُولُ فِيهِ حَقًّا فَإِنَّهُ نَبِىٌّ وَقَدْ كُنْتُ أَعْلَمُ أَنَّهُ خَارِجٌ وَلَمْ أَكُنْ أَظُنُّهُ مِنْكُمْ وَلَوْ أَنِّى أَعْلَمُ أَنِّى أَخْلُصُ إِلَيْهِ لأَحْبَبْتُ لِقَاءَهُ وَلَوْ كُنْتُ عِنْدَهُ لَغَسَلْتُ عَنْ قَدَمَيْهِ وَلَيَبْلُغَنَّ مُلْكُهُ مَا تَحْتَ قَدَمَىَّ. قَالَ ثُمَّ دَعَا بِكِتَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَرَأَهُ فَإِذَا فِيهِ
"بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ مِنْ مُحَمَّدٍ رَسُولِ اللَّهِ إِلَى هِرَقْلَ عَظِيمِ الرُّومِ سَلاَمٌ عَلَى مَنِ اتَّبَعَ الْهُدَى أَمَّا بَعْدُ فَإِنِّى أَدْعُوكَ بِدِعَايَةِ الإِسْلاَمِ أَسْلِمْ تَسْلَمْ وَأَسْلِمْ يُؤْتِكَ اللَّهُ أَجْرَكَ مَرَّتَيْنِ وَإِنْ تَوَلَّيْتَ فَإِنَّ عَلَيْكَ إِثْمَ الأَرِيسِيِّينَ." وَ "(يَا أَهْلَ الْكِتَابِ تَعَالَوْا إِلَى كَلِمَةٍ سَوَاءٍ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ أَنْ لاَ نَعْبُدَ إِلاَّ اللَّهَ وَلاَ نُشْرِكَ بِهِ شَيْئًا وَلاَ يَتَّخِذَ بَعْضُنَا بَعْضًا أَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللَّهِ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَقُولُوا اشْهَدُوا بِأَنَّا مُسْلِمُونَ)" فَلَمَّا فَرَغَ مِنْ قِرَاءَةِ الْكِتَابِ ارْتَفَعَتِ الأَصْوَاتُ عِنْدَهُ وَكَثُرَ اللَّغْطُ وَأَمَرَ بِنَا فَأُخْرِجْنَا. قَالَ فَقُلْتُ لأَصْحَابِى حِينَ خَرَجْنَا لَقَدْ أَمِرَ أَمْرُ ابْنِ أَبِى كَبْشَةَ إِنَّهُ لَيَخَافُهُ مَلِكُ بَنِى الأَصْفَرِ - قَالَ - فَمَا زِلْتُ مُوقِنًا بِأَمْرِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ سَيَظْهَرُ حَتَّى أَدْخَلَ اللَّهُ عَلَىَّ الإِسْلاَمَ.
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, İbn Ebu Ömer, Muhammed b. Râfi' ve Abd b. Humeyd, onlara Abdürrezzak, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona İbn Abbas ona da Ebu Süfyan şöyle demiştir: Rasulullah (sav) ile aramızda (hudeybiye antlaşması yapıldıktan sonraki) barış zamanında (Şam'a) gitmiştim. Şam'da bulunduğum sırada Rasulullah'tan (sav) Herakleios'a bir mektup geldi. Mektubu getiren Dihye el-Kelbî onu Busrâ şehrinin valisine, o da Herakleios'a verdi. Herakleios da peygamberlik iddiasında bulunan bu adamın memleketinden birleri var mı burada dedi. Onlar da evet dediler. Birkaç Kureyşli ile birlikte davet edildik ve Herakleios'un huzuruna çıkarak karşısına oturtulduk. Herakleios; peygamberlik iddia eden bu adama soy olarak en yakınınız kim dedi. Ben de benim dedim. Bunun üzerine beni karşısına, arkadaşlarımı da arkama oturttular. Daha sonra tercümanı getirdiler. Herakleios; bunlara söyle! Ben bu adama (Ebu Süfyan'a) peygamberlik iddia eden adam hakkında sorular soracağım. Şayet yalan söylerse bana söylesinler dedi. Ebu Süfyan; vallahi, arkadaşlarımın beni yalancılıkla kınamayacaklarını bilsem yalan söylerdim dedi Sonra Herakleios tercümanına ona aranızda onun nesebi nasıldır diye sor dedi. Ben de nesebi soyludur dedim. Herakleios; peki atalarından melik olan kimse var mıydı dedi. Ben de hayır dedim. Herakleios; peygamberlik iddia etmeden önce onun yalanına şahit oldunuz mu hiç dedi. Ben de hayır dedim. Herakleios; peki ona iman edenler toplumun ileri gelenleri mi yoksa zayıfları mı dedi. Ben de zayıflarıdır dedim. Herakleios; ona uyanların sayıları artıyor mu yoksa azalıyor mu dedi. Ben de sayıları artıyor dedim. Herakleios; ona inandıktan sonra, kızarak dininden dönen oluyor mu dedi. Ben de hayır dedim. Herakleios; hiç onunla savaştınız mı dedi. Ben de evet dedim. Herakleios; peki aranızdaki savaş nasıl sonuçlandı dedi. Ben de nöbetleşe oluyordu, bazen onlar bazen de biz kazanırdık dedim. Herakleios; sözünü çiğneyip antlaşmayı bozar mı dedi. Ben de hayır, ama bu ateşkes süresince ne yapacağını bilemeyiz dedim. Ebu Süfyan der ki: Vallahi bundan başka olumsuz bir söz söyleyemedim. Herakleios; peki ondan önce peygamberlik iddiasında bulunan oldu mu dedi. Ben de hayır dedim. Sonra Herakleios tercümanına; ona şunları söyle dedi ve şöyle devam etti: Ben sana soyunu sordum sen soylu olduğunu söyledin. Peygamberler de bu şekilde toplumlarının soylu ve şereflilerinden seçilirler. Sonra ataları arasında bir melikin var olup olmadığını sordum, olmadığını söyledin. Şayet atalarından biri melik olsaydı atalarının eski saltanatına yeniden sahip olmak istiyor derdim. Taraftarları, toplumun ileri gelenler mi yoksa zayıfları mı diye sordum, sen de, zayıflarıdır, dedin. Nitekim peygamberlerin taraftarları da böyledirler. Peygamberlik iddiasından önce yalanına şahit olup olmadığınızı sordum, yalanına şahit olmadığınızı söyledin. İnsanlara yalan söylemediğine göre anladım ki Allah adına da yalan söyleyemez. İnsanların, ona kızarak sonradan dinlerinden ayrılıp ayrılmadığını sordum, ayrılmadıklarını söyledin. İşte kalbe giren iman böyledir. Ona inananlar artıyor mu, azalıyor mu sordum, arttıklarını söyledin. İşte iman tamama erinceye kadar böyledir. Sana, onunla savaşıp savaşmadığınızı sordum, savaştığınızı bazen onun bazen de sizin kazandığınızı söyledin. İşte peygamberler de böyle imtihan edilirler. Ama en sonunda kazanan onlar olur. sana, onun sözünü çiğneyip çiğnemediğini sordum, sözünde durduğunu söyledin. İşte peygamberler de böyledirler, verdiği sözü çiğnemezler. Ondan önce başka birinin böyle bir iddiada bulunup bulunmadığını sordum, hayır dedin. Eğer daha önce böyle bir iddiada bulunan biri olsaydı bu adam da onu taklit ediyor derdim. Daha sonra Herakleios; size ne emrediyor diye sordu. Ben de bize namaz kılmayı, zekat vermeyi, akrabalık bağlarını koruyup gözetmeyi ve iffetli olmayı emrediyor dedim. Herakleios; eğer bu dediklerin onda varsa, o hak bir peygamberdir. Ben onun ortaya çıkacağını biliyordum ama sizden biri olacağını tahmin etmiyordum. Şayet ona yetişebileceğimi bilseydim onunla görüşmek isterdim. Eğer yanında olsaydım ayaklarını yıkardım. O kesinlikle, bir gün ayaklarımın bastığı şu topraklara hakim olacak dedi. Sonra Rasulullah'ın (sav) mektubunu getirtip okudu. İçinde şunlar yazıyordu:
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Allah'ın Rasulü Muhammed'den Rum kralı Herakleios'a. Hidayete uyanlara selam olsun. Seni İslam'a davet ediyorum. İslam'a gir ki kurtuluşa eresin. İslam'a gir ki Allah sana iki kere sevap versin. Eğer kabul etmezsen halkının vebalini de boynunda taşırsın." "Ey kitap ehli! Aramızdaki ortak bir söze gelin: Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim. Şahit olun ki biz Müslümanlardanız." (Ali İmran, 64). Mektubu okumayı bitirince etrafındakiler söylenmeye başladılar, gürültü oluştu. Bizim çıkarılmamız emredildi. Çıktığımız esnada arkadaşlarıma; İbn Ebu Kebşe'nin meselesi iyice büyüdü. Roma kralı bile ondan korkuyor dedim. Rasulullah'ın (sav) zafere kavuşacağı konusunda kesin kanaat besliyordum. Ta ki Allah bana İslam'ı nasip etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4607, /755
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, eylemle ilişkisi
Ahlak, güzel ahlak
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
Arkadaş, Arkadaşlık, arkadaşlık ilişkileri
DOĞRULUK VE YALANCILIK
Dürüstlük, doğruluk
Hz. Peygamber, daveti
Hz. Peygamber, Kişiliği, Hayatı ve Örnekliği
Hz. Peygamber, öğreticiliği
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
HZ.PEYGAMBER'İN SAYGINLIĞI
Müslüman, Hoşgörü, müsamaha
Tebliğ, Hz. Peygamber, hükümdarlara mektubu
Bize Ebu Üsâme, ona Şu'be, ona Kasım b. Ebû Bezze, ona Atâ el-Keyhârânî, ona Ümmü'd-Derdâ, ona da Ebu'd-Derdâ, Nebî'den (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"(Kıyâmet günü) Mîzân'da güzel ahlâktan daha ağır gelecek bir şey yoktur."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
130816, MŞ025832
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ أَبِي بَزَّةَ، عَنْ عَطَاءٍ الْكَيْخَارَانِيِّ، عَنْ أُمِّ الدَّرْدَاءِ، عَنْ أَبِي الدَّرْدَاءِ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى الله عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ:
"مَا مِنْ شَيْءٍ أَثْقَلُ فِي الْمِيزَانِ مِنْ خُلُقٍ حَسَنٍ."
Tercemesi:
Bize Ebu Üsâme, ona Şu'be, ona Kasım b. Ebû Bezze, ona Atâ el-Keyhârânî, ona Ümmü'd-Derdâ, ona da Ebu'd-Derdâ, Nebî'den (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"(Kıyâmet günü) Mîzân'da güzel ahlâktan daha ağır gelecek bir şey yoktur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Ebî Şeybe, Musannef-i İbn Ebû Şeybe, Edeb 25832, 13/32
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Bize Veki, ona Süfyan, ona Habib b. Ebu Sabit, ona da Meymûn b. Ebu Şebib, Nebi'nin (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Ey Muaz, (Ravilerden biri olan) Vekî' başka bir isimle (hadisi naklederek), Ey Ebu Zer, bir kötülüğün ardından hemen bir iyilik yap ki, o kötülüğü silsin. İnsanlara güzel ahlak ile davran."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
130817, MŞ025833
Hadis:
حَدَّثَنَا وَكِيعٌ ، عَنْ سُفْيَانَ ، عَنْ حَبِيبِ بْنِ أَبِي ثَابِتٍ، عَنْ مَيْمُونِ بْنِ أَبِي شَبِيبٍ، أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى الله عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ:
"يَا مُعَاذُ, وَقَدْ قَالَ وَكِيعٌ بِأَخَرَةٍ: يا أَبَا ذَرٍّ، أَتْبِعَ السَّيِّئَةَ الْحَسَنَةَ تَمْحُهَا، وَخَالِقِ النَّاسَ خُلُقًا حَسَنًا."
Tercemesi:
Bize Veki, ona Süfyan, ona Habib b. Ebu Sabit, ona da Meymûn b. Ebu Şebib, Nebi'nin (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Ey Muaz, (Ravilerden biri olan) Vekî' başka bir isimle (hadisi naklederek), Ey Ebu Zer, bir kötülüğün ardından hemen bir iyilik yap ki, o kötülüğü silsin. İnsanlara güzel ahlak ile davran."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Ebî Şeybe, Musannef-i İbn Ebû Şeybe, Edeb 25833, 13/33
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثنا معن عن معاوية عن عبد الرحمن بن جبير بن نفير عن أبيه عن النواس بن سمعان الأنصاري:
أنه سأل رسول الله صلى الله عليه وسلم عن البر والإثم، فقال: "البر حسن الخلق. والإثم ما حك في نفسك، وكرهت أن يطلع عليه الناس."
Bize İbrahim b. Münzir, ona Ma'n, ona Muaviye, ona Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr, ona da babası (Ebu Abdurrahman el-Hadramî), Nevvas b. Sem'ân el-Ensârî'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
O (Nevvâs), Rasulullah'a (sav) iyilik ve günahı sormuş Allah Elçisi de (bu soruya cevap olarak): "İyilik, güzel ahlâktır. Günah ise, gönlünü rahatsız eden ve insanların farkına varmasından hoşlanmadığın şeydir." buyurmuştur.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164306, EM000302
Hadis:
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثنا معن عن معاوية عن عبد الرحمن بن جبير بن نفير عن أبيه عن النواس بن سمعان الأنصاري:
أنه سأل رسول الله صلى الله عليه وسلم عن البر والإثم، فقال: "البر حسن الخلق. والإثم ما حك في نفسك، وكرهت أن يطلع عليه الناس."
Tercemesi:
Bize İbrahim b. Münzir, ona Ma'n, ona Muaviye, ona Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr, ona da babası (Ebu Abdurrahman el-Hadramî), Nevvas b. Sem'ân el-Ensârî'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
O (Nevvâs), Rasulullah'a (sav) iyilik ve günahı sormuş Allah Elçisi de (bu soruya cevap olarak): "İyilik, güzel ahlâktır. Günah ise, gönlünü rahatsız eden ve insanların farkına varmasından hoşlanmadığın şeydir." buyurmuştur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 302, /267
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
İyilik, güzel ahlaktır
Bize Ebû Muhammed Abdullah b. Muhammed b. İshâk el-Huzâ'î Mekke'de haber verdi. Dedi ki: Bize Abdullah b. Muhammed b. Ebû Meysere nakletti. Dedi ki: Bize Abdullah b. Yezîd el-Mukri' nakletti. Dedi ki: Bize Sa'îd b. Ebû Eyyûb nakletti. Dedi ki: Bana İbn 'Aclân, el-Ka'kâ' b. Hakîm'den, o da Ebû Sâlih'ten, o da Ebû Hureyre'den nakletti. Ebû Hureyre şöyle demiştir: Resulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Mü'minlerin iman açısından en kâmili, ahlâkı en güzel olanıdır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
188279, NM000001
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو مُحَمَّدٍ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ الْخُزَاعِيُّ بِمَكَّةَ، ثنا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ أَبِي مَيْسَرَةَ، ثنا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَزِيدَ الْمُقْرِئُ، ثنا سَعِيدُ بْنُ أَبِي أَيُّوبَ، حَدَّثَنِي ابْنُ عَجْلَانَ، عَنِ الْقَعْقَاعِ بْنِ حَكِيمٍ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:
" أَكْمَلُ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا "
Tercemesi:
Bize Ebû Muhammed Abdullah b. Muhammed b. İshâk el-Huzâ'î Mekke'de haber verdi. Dedi ki: Bize Abdullah b. Muhammed b. Ebû Meysere nakletti. Dedi ki: Bize Abdullah b. Yezîd el-Mukri' nakletti. Dedi ki: Bize Sa'îd b. Ebû Eyyûb nakletti. Dedi ki: Bana İbn 'Aclân, el-Ka'kâ' b. Hakîm'den, o da Ebû Sâlih'ten, o da Ebû Hureyre'den nakletti. Ebû Hureyre şöyle demiştir: Resulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Mü'minlerin iman açısından en kâmili, ahlâkı en güzel olanıdır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, İmân 1, 1/9
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
İman, imanın amelle ilişkisi
Müslüman, ahlakı
Bize Muhammed (b. İbrahim) b. Ebu Adî, ona Davud (b. Ebu Hind), ona Mekhûl, ona da Ebu Sa'lebe el-Huşenî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"İçinizden, en hoşuma gideniniz ve ahirette bana en yakın olanınız, ahlâkı en güzel olanınızdır. Bana en sevimsiz geleniniz ve ahirette bana en uzak olanlarınız ise, kötü ahlaklı olanlarınız; boşboğazlık edenleriniz, bilgiçlik taslayarak (kibirlenerek, ihtiyatsız) konuşanlarınız ve (sözünü beğendirmek için) edebiyat paralayanlarınızdır."
Açıklama: Rivayette geçen ve Hz. Peygamber'in (sav) hoşuna gitmeyen üç grup insanı ifade eden kelimeler:
الثَّرْثَارُونَ (es-Sersârûn): Geveze, çenebaz, boşboğaz, boş konuşan, çok konuştuğu için doğrudan şaşanlar;
الْمُتَفَيْهِقُونَ (el-Mütefeykihûn): Bilgiçlik taslayarak kibirlenenler. Kendini çok bilgili göstermek için kibirlenerek, edebiyat yaparak, ölçüsüzce, ihtiyatsız (doğruyu, yanlışı her şeyi birbirine katarak) konuşanlar;
الْمُتَشَدِّقُونَ (el-Müteşeddikûn): Sözünü beğendirmek için edebiyat yaparak konuşan, ağzını gere gere konuşanlar;
anlamlarına gelmektedir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
66440, HM017884
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِي عَدِيٍّ عَنْ دَاوُدَ عَنْ مَكْحُولٍ عَنْ أَبِي ثَعْلَبَةَ الْخُشَنِيِّ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:
"إِنَّ أَحَبَّكُمْ إِلَيَّ وَأَقْرَبَكُمْ مِنِّي فِي الْآخِرَةِ، مَحَاسِنُكُمْ أَخْلَاقًا. وَإِنَّ أَبْغَضَكُمْ إِلَيَّ وَأَبْعَدَكُمْ مِنِّي فِي الْآخِرَةِ، مَسَاوِيكُمْ أَخْلَاقًا؛ الثَّرْثَارُونَ، الْمُتَفَيْهِقُونَ، الْمُتَشَدِّقُونَ."
Tercemesi:
Bize Muhammed (b. İbrahim) b. Ebu Adî, ona Davud (b. Ebu Hind), ona Mekhûl, ona da Ebu Sa'lebe el-Huşenî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"İçinizden, en hoşuma gideniniz ve ahirette bana en yakın olanınız, ahlâkı en güzel olanınızdır. Bana en sevimsiz geleniniz ve ahirette bana en uzak olanlarınız ise, kötü ahlaklı olanlarınız; boşboğazlık edenleriniz, bilgiçlik taslayarak (kibirlenerek, ihtiyatsız) konuşanlarınız ve (sözünü beğendirmek için) edebiyat paralayanlarınızdır."
Açıklama:
Rivayette geçen ve Hz. Peygamber'in (sav) hoşuna gitmeyen üç grup insanı ifade eden kelimeler:
الثَّرْثَارُونَ (es-Sersârûn): Geveze, çenebaz, boşboğaz, boş konuşan, çok konuştuğu için doğrudan şaşanlar;
الْمُتَفَيْهِقُونَ (el-Mütefeykihûn): Bilgiçlik taslayarak kibirlenenler. Kendini çok bilgili göstermek için kibirlenerek, edebiyat yaparak, ölçüsüzce, ihtiyatsız (doğruyu, yanlışı her şeyi birbirine katarak) konuşanlar;
الْمُتَشَدِّقُونَ (el-Müteşeddikûn): Sözünü beğendirmek için edebiyat yaparak konuşan, ağzını gere gere konuşanlar;
anlamlarına gelmektedir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Sa'lebe el-Huşenî 17884, 6/86
Senetler:
1. Ebu Sa'lebe el-Hüşenî (Cürsüm b. Nâşim)
2. Mekhul b. Ebu Müslim eş-Şâmî (Mekhul b. Ebu Müslim Şehrab b. Şazel eş-Şamî)
3. Ebu Bekir Davud b. Ebu Hind el-Kuşeyrî (Davud b. Dinar b. Azafir)
4. Ebu Amr Muhammed b. İbrahim es-Sülemî (Muhammed b. İbrahim b. Ebu Adî)
Konular:
Adab, sohbet adabı
Ahlak, güzel ahlak
Ahlak, kötü ahlak
Kıyamet, ahvali
Seçki, Güzel ahlak
أخبرنا عبد الرزاق عن معمر عن رجل عن الحسن أن رجلا سأل رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال :
أي المسلمين أسلم ؟ قال : من سلم المسلمون من لسانه ويده ، قال :
فأي المؤمنين أكمل إيمانا ؟ قال : أحسنهم أخلاقا ، قال :
فأي الايمان أفضل ؟ قال :" الصبر والسماحة" ،
قال : فأي الصلاة أفضل ؟ قال :طول القنوت ،
قال : فأي الصدقة أفضل ؟
قال :
جهد المقل ، قال : فأي الجهاد أفضل ؟
قال :
من أهريق دمه وعقر جواده.
Bize Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona bir adam, ona Hasan'ın bildirdiğine göre adamın biri, Hz. Peygamber'e (sav): 'Hangi müslüman daha güzel bir müslümandır?' diye sordu.
Hz. Peygamber: "Müslümanların dilinden ve elinden selamette oldupu kimsedir" diye cevap verdi.
Adam: 'Hangi mü'min, iman açısından daha kâmildir?' diye sordu.
Hz. Peygamber (sav): "Ahlakı en güzel olan" buyurdu.
Adam: 'hangi iman (davranış) daha faziletlidir?' diye sordu.
Hz. Peygamber: "Sabır ve hoşgörü" buyurdu.
Adam: 'hangi namaz daha faziletlidir?' diye sordu.
Hz. Peygamber: "kunutu (duası) uzun olan" buyurdu.
Adam: 'hangi sadaka daha faziletlidir? diye sordu.
Hz. Peygamber (sav): "yoksulun verdiği" buyurdu.
Adam: 'Hangi cihad daha faziletlidir? diye sordu.
Hz. Peygamber (sav): "kişinin kanının akıtıldığı ve atının öldürüldüğü" diye cevap verdi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
88672, MA020297
Hadis:
أخبرنا عبد الرزاق عن معمر عن رجل عن الحسن أن رجلا سأل رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال :
أي المسلمين أسلم ؟ قال : من سلم المسلمون من لسانه ويده ، قال :
فأي المؤمنين أكمل إيمانا ؟ قال : أحسنهم أخلاقا ، قال :
فأي الايمان أفضل ؟ قال :" الصبر والسماحة" ،
قال : فأي الصلاة أفضل ؟ قال :طول القنوت ،
قال : فأي الصدقة أفضل ؟
قال :
جهد المقل ، قال : فأي الجهاد أفضل ؟
قال :
من أهريق دمه وعقر جواده.
Tercemesi:
Bize Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona bir adam, ona Hasan'ın bildirdiğine göre adamın biri, Hz. Peygamber'e (sav): 'Hangi müslüman daha güzel bir müslümandır?' diye sordu.
Hz. Peygamber: "Müslümanların dilinden ve elinden selamette oldupu kimsedir" diye cevap verdi.
Adam: 'Hangi mü'min, iman açısından daha kâmildir?' diye sordu.
Hz. Peygamber (sav): "Ahlakı en güzel olan" buyurdu.
Adam: 'hangi iman (davranış) daha faziletlidir?' diye sordu.
Hz. Peygamber: "Sabır ve hoşgörü" buyurdu.
Adam: 'hangi namaz daha faziletlidir?' diye sordu.
Hz. Peygamber: "kunutu (duası) uzun olan" buyurdu.
Adam: 'hangi sadaka daha faziletlidir? diye sordu.
Hz. Peygamber (sav): "yoksulun verdiği" buyurdu.
Adam: 'Hangi cihad daha faziletlidir? diye sordu.
Hz. Peygamber (sav): "kişinin kanının akıtıldığı ve atının öldürüldüğü" diye cevap verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Câmi' 20297, 11/191
Senetler:
0. Mürsel (Mürsel)
1. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
2. Mübhem Ravi (Mübhem)
3. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Cihad, en faziletlisi
Kardeşlik, müslümanlar arası ilişkiler
KTB, SADAKA
Müslüman, Hoşgörü, müsamaha
Müslüman, vasıfları
Namaz, faziletlisi
Sadaka, çeşitleri
Seçki, Güzel ahlak
Bize Ebu Muhammed b. Yusuf, ona Ebu Said b. el-A'râbî, ona Ebu Yakub İshak b. Cabir el-Kattan (Ebu Yakub rivayeti hocasından kıraat yoluyla almıştır), ona Said b. Ebu Meryem, ona Yahya - İbn Eyyüb -, ona İbn Aclan, ona Ka'ka b. Hakîm, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Müminlerin iman bakımından en mükemmeli ahlakı en güzel olanıdır."
[İbn Aclân (rivayeti naklederken), Rasulullah'ın (sav), "Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim." buyurduğunu söylemiştir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
158127, BS21380
Hadis:
وَأَخْبَرَنَا أَبُو مُحَمَّدِ بْنُ يُوسُفَ أَنْبَأَنَا أَبُو سَعِيدِ بْنُ الأَعْرَابِىِّ أَنْبَأَنَا أَبُو يَعْقُوبَ إِسْحَاقُ بْنُ جَابِرٍ الْقَطَّانُ قِرَاءَةً عَلَيْهِ حَدَّثَكُمْ سَعِيدُ بْنُ أَبِى مَرْيَمَ حَدَّثَنَا يَحْيَى - هُوَ ابْنُ أَيُّوبَ- حَدَّثَنِى ابْنُ عَجْلاَنَ أَنَّ الْقَعْقَاعَ بْنَ حَكِيمٍ أَخْبَرَهُ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
"أَكْمَلُ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا".
[قَالَ ابْنُ عَجْلاَنَ: وَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم: "بُعِثْتُ لأُتَمِّمَ صَالِحَ الأَخْلاَقِ".]
Tercemesi:
Bize Ebu Muhammed b. Yusuf, ona Ebu Said b. el-A'râbî, ona Ebu Yakub İshak b. Cabir el-Kattan (Ebu Yakub rivayeti hocasından kıraat yoluyla almıştır), ona Said b. Ebu Meryem, ona Yahya - İbn Eyyüb -, ona İbn Aclan, ona Ka'ka b. Hakîm, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Müminlerin iman bakımından en mükemmeli ahlakı en güzel olanıdır."
[İbn Aclân (rivayeti naklederken), Rasulullah'ın (sav), "Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim." buyurduğunu söylemiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
İman, İmanın kemali
Müslüman, mü'minin kişiliği
Bize Ebu Bekir Muhammed b. Ahmed b. Bâleveyh, ona el-Ka'nebî, ona Yezid b. Zürey; [T]
Bize Muhammed b. Yakub eş-Şeybânî, ona Yahya b. Yahya, ona Müsedded, ona Yezid b. Zürey, ona Halid el-Hazzâ, ona Ebu Kılâbe, ona da Aişe'nin (r.anha) naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Müminlerin iman bakımından en mükemmelleri, ahlâkları en güzel olanlar ve ailesine en nazik davrananlardır."
[Bu hadisin tüm ravileri, Şeyhayn'ın (Buharî ve Müslim'in) şartlarına uygun sika kimselerdir. Şeyhayn, bu hadisi, bu lafızla rivayet etmemiştir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
188452, NM000174
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرٍ مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ بَالَوَيْهِ، ثنا الْقَعْنَبِيُّ، ثنا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ، وَأَنْبَأَ مُحَمَّدُ بْنُ يَعْقُوبَ الشَّيْبَانِيُّ، ثنا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى، ثنا مُسَدَّدٌ، ثنا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ، عَنْ خَالِدٍ الْحَذَّاءِ، عَنْ أَبِي قِلَابَةَ، عَنْ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا قَالَتْ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:
"مِنِ أَكْمَلِ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا وَأَلْطَفُهُمْ بِأَهْلِهِ".
[رُوَاةُ هَذَا الْحَدِيثِ، عَنْ آخِرِهِمْ، ثِقَاتٌ عَلَى شَرْطِ الشَّيْخَيْنِ، وَلَمْ يُخَرِّجَاهُ بِهَذَا اللَّفْظِ.]
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir Muhammed b. Ahmed b. Bâleveyh, ona el-Ka'nebî, ona Yezid b. Zürey; [T]
Bize Muhammed b. Yakub eş-Şeybânî, ona Yahya b. Yahya, ona Müsedded, ona Yezid b. Zürey, ona Halid el-Hazzâ, ona Ebu Kılâbe, ona da Aişe'nin (r.anha) naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Müminlerin iman bakımından en mükemmelleri, ahlâkları en güzel olanlar ve ailesine en nazik davrananlardır."
[Bu hadisin tüm ravileri, Şeyhayn'ın (Buharî ve Müslim'in) şartlarına uygun sika kimselerdir. Şeyhayn, bu hadisi, bu lafızla rivayet etmemiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, İmân 174, 1/130
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Aile, Erkeğin ailesine iyi davranması, geçimini sağlaması
İman, imanın artıp eksilmesi
Müslüman, vasıfları