212 Kayıt Bulundu.
Bize Hasan b. Ali, ona Yezid b. Harun, ona Hişam b. Hassan, ona Muhammed b. Sirin, ona kardeşi Ma'bed b. Sirin, ona da Ebu Said el-Hudrî, Peygamber’den (sav) bu (önceki) hadisi rivayet etmiştir.
Açıklama: Önceki hadisin metni, D003418 geçmektedir.
Bize Musa b. Abdurrahman el-Antakî, ona Muhammed b. Seleme, ona Zübeyr b. Hureyk, ona Ata, ona da Cabir şöyle rivayet etmiştir: Bir sefere çıkmıştık. Bir adama taş isabet etti ve başını yardı. Sonra bu kişi ihtilam oldu. Arkadaşlarına benim teyemmüm etmeme ruhsat veriyor musunuz? diye sordu. Suyu kullanabilecekken, teyemmüm etmeni uygun bulmuyoruz dediler. Bunun üzerine adam yıkandı ve bu sebepten dolayı öldü. Hz. Peygamber'in huzuruna geldiğimizde bu olay kendisine haber verildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Onu öldürdüler, Allah da onları öldürsün. Bilmediklerini sorsalardı ya! Cehaletin ilacı sormaktır. Onun teyemmüm etmesi, yarasının üzerine bir bez bağlayıp sonra üzerine meshetmesi ve vücudunun geri kalan kısmını da yıkaması yeterliydi."
Bize Muhammed b. İshak el-Müseyyebi, ona Abdullah b. Nafi', ona Leys b. Sa'd, ona Bekir b. Sevade, ona Ata b. Yesar, ona da Ebu Said el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir: İki adam yolculuğa çıktı. Namaz geldi ancak yanlarında su yoktu. Temiz toprakla teyemmüm alıp namazlarını kıldılar. Daha sonra namaz vakti çıkmadan su buldular. Birisi abdest alıp namazı tekrar kıldı. Diğeri ise namazı tekrar kılmadı. Daha sonra gelip Hz. Peygamber'e durumu anlattılar. Hz. Peygamber namazını tekrar kılmayana "Sünnete uydun ve namazın geçerlidir," namazı tekrar kılana da "Sen de iki kat ecir kazandın" dedi. [Ebu Davud şöyle dedi: İbn Nafi' dışındakiler bu hadisi Leys'ten, o Amîra b. Ebu Naciye, o Bekir b. Sevade'den, o Ata'dan, o da Hz. Peygamber'den rivayet etmiştir.] [Ebu Davud şöyle demiştir: Bu hadiste Ebu Said el-Hudrî'nin isminin zikredilmesi mahfuz değildir. Dolayısıyla hadis mürseldir.]
Bize Müsedded (b. Müserhed), ona Ebu Avane (Vazzah b. Abdullah), ona Ebu Bişr (Cafer b. Ebu Vahşiyye), ona da Ebu Mütevekkil (Ali b. Davud), Ebu Said el-Hudrî'nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulüllah'ın (sav) ashabından bir grup bir sefere çıktı ve Arap kabilelerinden birisinin yanında konakladı. Onlardan kendilerini misafir etmelerini istediler. Kabiledekiler ise misafir etmekten kaçındılar. (O esnada) kabilenin reisini akrep soktu. Onun için her şeyle şifa aradılar ama hiçbir şey fayda vermiyordu. Onlardan bazıları, şu yanınıza konaklayan kafileye gitseniz, belki onların birinde reisinize fayda verecek bir şey vardır, dediler. Bunun üzerine birkaç kişi (kafileye gelip) reisimizi akrep soktu; kendisi için her çareye başvurduk fakat hiçbir şey fayda vermiyor. Sizden birinizin yanında arkadaşımıza şifa verecek bir şey, yani rukye (dua) var mı? diye sordular. Kafileden bir adam (ki o Ebu Said'dir): Ben dua ederim ama sizden bizi misafir etmenizi istedik, fakat siz misafir etmekten kaçındınız. Onun için ben de şimdi benim için bir ücret tayin edinceye kadar dua etmiyorum, dedi. Bunun üzerine onun için bir sürü koyun kararlaştırdılar, o da hastaya gelip üzerine Fatiha suresini okudu ve üfledi. Nihayet adam iyileşti, sanki bağından kurtulmuş (hayvan) gibi idi. (Kabile reisi) kafileye anlaştıkları ücreti verdi. Kafiledekiler sürüyü paylaşınız dediler. Okuyup dua eden (Ebu Said) ise Rasulullah'a (sav) gidip de meseleyi danışmadıkça yapmayınız, dedi. Onlar da Rasulullah'a (sav) gidip hâdiseyi anlattılar. Rasulullah (sav): "Onun (Fâtiha'nın) bu kadar tesirli bir dua olduğunu nereden bildiniz? İyi yapmışsınız, sizinle bana da bir pay ayırınız" buyurdu.
Bize Osman b. Ömer, ona Yunus, ona Zührî, ona da Urve, Hz. Âişe'nin kendisine şöyle dediğini aktarmıştır: Ebu Hureyre'nin yaptığına sen de hayret etmez miydin! Gelip odamın dibine oturmuş, sesini bana duyuracak şekilde Hz. Peygamber'den (sav) hadis rivayet ediyor. Ben o sırada namaz kılıyordum. Namazımı bitirmeden o kalkıp gitti. Eğer yetişseydim ona "Allah Rasulü (sav) sizin konuştuğunuz gibi (hızlı ve sesli) konuşmazdı" diyecektim.
Açıklama: Bu hadisin iki senedinden İbn Abbâs rivayeti sahih li gayrihtir. İbn Ömer rivayeti ise zayıftır. İbn Ömer rivâyeti ayrıca mevkuf olarak rivâyet edilmiştir ve bu tariki sahihtir.