169 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Abdürrahim, ona Ebu Ömer hafs b. Ömer el-Havdî, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyûb ve Haccâc b. Savvâf, onlara da Ebu Kılâbe'nin, kendisi ile birlikte Şam'da bulunan azatlısı Ebu Recâ şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. Abdulaziz bir gün insanlarla istişare etti ve "şu kasâme hakkında ne dersiniz?" diye sordu. Oradakiler "Kasâme haktır, Allah Rasulü onunla hükmetmiş, senden önceki halifeler de bununla hükmetmiştir" dediler. Ebû Recâ der ki: Bu sırada Ebu Kılâbe, Ömer'in koltuğunun arkasında idi. Anbese b. Saîd "O zaman Enes'in Uranîler hakkındaki hadîsi nerede kaldı?" diye sordu. Ebû Kılâbe:"O hadîsi bana bizzat Enes b. Mâlik rivayet etti" dedi. Ravi Abdulaziz b. Suheyb, "Enes, Ureyne (kabilesi) hakkında..." ifadesini, Ebû Kılâbe ise "Enes, Ukl (kabilesi) hakkında" ifadesini kullanmış ardından olayı aktarmıştır.
Açıklama: Bu rivayetle ilgili olarak ayrıca B006899 numaralı hadise bakınız. KASAME İslâm hukukunda, fâilin kesin delille belirlenemediği bir cinayet işlendiğinde suç mahallinden sınırlı sayıda bir topluluğun haklarındaki suç isnadını defetmek veya maktulün yakınlarının suç isnadında bulunmak amacıyla mahkeme huzurunda yaptığı özel yeminlerin adıdır. (bkz. Bardakoğlu,"Kasâme", DİA, 24:528-530).
Bize Muhammed b. Abdürrahim, ona Ebu Ömer hafs b. Ömer el-Havdî, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyûb ve Haccâc b. Savvâf, onlara da Ebu Kılâbe'nin, kendisi ile birlikte Şam'da bulunan azatlısı Ebu Recâ şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. Abdulaziz bir gün insanlarla istişare etti ve "şu kasâme hakkında ne dersiniz?" diye sordu. Oradakiler "Kasâme haktır, Allah Rasulü onunla hükmetmiş, senden önceki halifeler de bununla hükmetmiştir" dediler. Ebû Recâ der ki: Bu sırada Ebu Kılâbe, Ömer'in koltuğunun arkasında idi. Anbese b. Saîd "O zaman Enes'in Uranîler hakkındaki hadîsi nerede kaldı?" diye sordu. Ebû Kılâbe:"O hadîsi bana bizzat Enes b. Mâlik rivayet etti" dedi. Ravi Abdulaziz b. Suheyb, "Enes, Ureyne (kabilesi) hakkında..." ifadesini, Ebû Kılâbe ise "Enes, Ukl (kabilesi) hakkında" ifadesini kullanmış ardından olayı aktarmıştır.
Açıklama: Bu rivayetle ilgili olarak ayrıca B006899 numaralı hadise bakınız. KASAME İslâm hukukunda, fâilin kesin delille belirlenemediği bir cinayet işlendiğinde suç mahallinden sınırlı sayıda bir topluluğun haklarındaki suç isnadını defetmek veya maktulün yakınlarının suç isnadında bulunmak amacıyla mahkeme huzurunda yaptığı özel yeminlerin adıdır. (bkz. Bardakoğlu,"Kasâme", DİA, 24:528-530).
Bize Muhammed b. Abdürrahim, ona Ebu Ömer hafs b. Ömer el-Havdî, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyûb ve Haccâc b. Savvâf, onlara da Ebu Kılâbe'nin, kendisi ile birlikte Şam'da bulunan azatlısı Ebu Recâ şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. Abdulaziz bir gün insanlarla istişare etti ve "şu kasâme hakkında ne dersiniz?" diye sordu. Oradakiler "Kasâme haktır, Allah Rasulü onunla hükmetmiş, senden önceki halifeler de bununla hükmetmiştir" dediler. Ebû Recâ der ki: Bu sırada Ebu Kılâbe, Ömer'in koltuğunun arkasında idi. Anbese b. Saîd "O zaman Enes'in Uranîler hakkındaki hadîsi nerede kaldı?" diye sordu. Ebû Kılâbe:"O hadîsi bana bizzat Enes b. Mâlik rivayet etti" dedi. Ravi Abdulaziz b. Suheyb, "Enes, Ureyne (kabilesi) hakkında..." ifadesini, Ebû Kılâbe ise "Enes, Ukl (kabilesi) hakkında" ifadesini kullanmış ardından olayı aktarmıştır.
Açıklama: Bu rivayetle ilgili olarak ayrıca B006899 numaralı hadise bakınız. KASAME İslâm hukukunda, fâilin kesin delille belirlenemediği bir cinayet işlendiğinde suç mahallinden sınırlı sayıda bir topluluğun haklarındaki suç isnadını defetmek veya maktulün yakınlarının suç isnadında bulunmak amacıyla mahkeme huzurunda yaptığı özel yeminlerin adıdır. (bkz. Bardakoğlu,"Kasâme", DİA, 24:528-530).
Bize Yakub, ona İbn İshak, ona Buşeyr b. Yesâr, ona da Sehl b. Ebu Hasme şöyle rivayet etmiştir: Hâriseoğullarından Abdullah b. Sehl hurma toplamak üzere Hariseoğullarından bir grupla Hayber'e çıkmıştı. (Ravi Sehl) der ki: Abdullah b. Sehl'e düşmanlık yapılmış, boynu kırılarak öldürülmüş ve Hayber çeşmelerinden birinin kanalına atılmıştı. Arkadaşları onu yokluğunun farkına vardılar ve buluncaya kadar aradılar. Onu bulup defnettikten sonra Hz. Peygamber'e (sav) geldiler. Abdullah'ın amcaoğulları Huvayyısa ile Muhayyısa yaşça kardeşi Abdurrahman'dan büyüktüler ama Abdurrahman da toplumun önde geleni ve maktulün kanını talepte hak sahibi idi. Önce Abdurrahman konuşmaya başlayınca Hz. peygamber (sav) "En büyük önce, en büyüğü önce" buyurdu. (Sehl) sözüne şöyle devam etti: Bunun üzerine O geri çekildi, önce Huveyyisa sonra Muhayyısa en sonunda da Abdurrahman konuştu ve "Ey Allah'ın Rasulü, arkadaşımıza düşmanlık yapıldı ve öldürüldü. Bizim Hayber'de Yahudilerden başka düşmanımız yok" dediler. Hz. Peygamber (sav) "katilinizin adını söyleyin sonra da elli kişi yemin etsin, ben de katili size teslim edeyim" buyurdu. Onlar "Ey Allah'ın Rasulü, biz bilmediğimiz şey için yemin edemeyiz" dediler. Hz. Peygamber de "O halde (Yahudilerden ) elli kişi yemin ederler ve arkadaşınızın ölümü ile ilgileri olmadığını söylerler" buyurdu. Onlar "biz Yahudilerin yeminlerini kabul edemeyiz. Onlarda, günah için yemin etmekten daha ağır olan kafirlik vardır. (kafir olmaktan çekinmeyen yemin etmekten hiç kaçınmaz)" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber kendi yanında olan mallardan yüz dişi deve vererek onun diyetini ödedi. Sehl der ki: "o develer içinde genç ve kırmızı olan dişi bir deveyi sürerken beni öyle bir tepti ki unutamam."
Açıklama: Hadis sahih isnadı ise Muhammed b. İshâk dolayısıyla hasendir. Muhammed b. İshâk burada tahdîs lafzını kullanarak tedlîs şüphesini izâle etmiştir.
Bize Süfyân, ona Yahya b. Saîd, ona Hariseoğullarının Mevlâsı Buşeyr b. Yesâr, ona da Sehl b. Ebu Hasme şöyle rivayet etmiştir: Ensardan Abdullah b. Sehl Hayber kanallarından birinde öldürülmüş olarak bulunmuştu. Amcaoğulları Huvayyısa ile Muhayyısa ve kardeşi Abdurrahman b. Sehl Hz. Peygamber'e (sav) geldiler. Önce Abdurrahman konuşmaya başlayınca Hz. Peygamber (sav) "önce en büyük, önce en büyük" buyurdu. Amcaoğullarından biri ya Huvayyısa veya Muhayyısa - hangisinin büyük olduğunu unuttum - konuştu ve "ey Allah'ın Rasulü, biz Abdullah'ı Hayber kanallarından birinde öldürülmüş olarak bulduk" dedi ve Yahudilerin kötülüğünden, düşmanlığından bahsetti. Hz. Peygamber (sav) "Yahudilerin onu öldürdüğüne dair içinizden elli kişi yemin etsin" buyurdu. Onlar "biz görmediğimiz bir şey için nasıl yemin edelim" dediler. Hz. Peygamber (sav) "Yahudilerden elli kişi onu öldürmediklerine dair yemin ederek size karşı kendilerini temize çıkartıyor" buyurdu. Onlar "Allah'a ortak koştukları halde biz onların yeminine nasıl razı oluruz?" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) (Abdullah'ın) diyetini kendi yanındaki (develerden) ödedi. O (develerden) genç olan bir deve beni tepmişti.