245 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Salih, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman ve İbn Museyyeb, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra.) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Zina eden kişi (olgun bir) mümin olduğu hâlde zina edemez. İçki içen de (olgun bir) mümin olarak içki içemez. Hırsız da (olgun bir) mümin olarak hırsızlık yapamaz." Bize İbn Şihâb, ona Abdülmelik b. Ebu Bekir b. Abdurrahman b. Hişâm, ona da Ebu Bekir aynı hadisi Ebu Hureyre'den rivayet etmiş ve rivayetine şu ifadeleri de eklemiştir: "İnsanların gözleri önünde yağmacılık yapan yüksek mevki' sahibi biri, bu işi yaparken (olgun) mümin olarak yapamaz."
Açıklama: “Mü’min olarak yapmaz...” cümleleri, imanın kemâli ondan zâil olur anlamındadır. Yani kâmil mü’min bunları yapmaz demektir. Hz. Peygamber’in, ifâdeyi güçlendirmek ve etkisini arttırmak için zaman zaman böyle bir üslubu benimsediği bilinmektedir. Bile bile inkârın dışında hiçbir günah, insanı imandan çıkarmaz. Ulemanın icmâı ile de sâbittir ki, haram işleyenler kâfir olmazlar, imanlarını kaybetmezler.
Bize Saîd b. Ufeyr şöyle rivâyet etti: Bana Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Ebu Bekir b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivâyet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuş: "Zinâ eden kişi, (olgun bir) mümin olduğu hâlde zina edemez. içki içen de (olgun bir) mümin olarak içki içemez. Hırsız da (olgun bir) mümin olduğu halde hırsızlık yapamaz. Halkın gözü önünde yağmacılık eden kimse de (olgun bir) mümin olarak çapulculuk edemez" 58. Bize Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre bu hadisin benzerini Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir. Ancak bu rivayette Çapulculuk ile ilgili bölüm yoktur.
Açıklama: Rivayet muallak olmayıp mevsuldür (İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, XII, 59).
Bize Saîd b. Ufeyr şöyle rivâyet etti: Bana Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Ebu Bekir b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivâyet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuş: "Zinâ eden kişi, (olgun bir) mümin olduğu hâlde zina edemez. içki içen de (olgun bir) mümin olarak içki içemez. Hırsız da (olgun bir) mümin olduğu halde hırsızlık yapamaz. Halkın gözü önünde yağmacılık eden kimse de (olgun bir) mümin olarak çapulculuk edemez" 58. Bize Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre bu hadisin benzerini Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir. Ancak bu rivayette Çapulculuk ile ilgili bölüm yoktur.
Açıklama: Rivayet muallak olmayıp mevsuldür (İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, XII, 59).
Bize Saîd b. Ufeyr şöyle rivâyet etti: Bana Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Ebu Bekir b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivâyet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuş: "Zinâ eden kişi, (olgun bir) mümin olduğu hâlde zina edemez. içki içen de (olgun bir) mümin olarak içki içemez. Hırsız da (olgun bir) mümin olduğu halde hırsızlık yapamaz. Halkın gözü önünde yağmacılık eden kimse de (olgun bir) mümin olarak çapulculuk edemez" [58]. Bize Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre bu hadisin benzerini Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir. Ancak bu rivayette Çapulculuk ile ilgili bölüm yoktur.
Bize Ahmed b. Salih, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman ve İbn Museyyeb, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra.) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Zina eden kişi (olgun bir) mümin olduğu hâlde zina edemez. İçki içen de (olgun bir) mümin olarak içki içemez. Hırsız da (olgun bir) mümin olarak hırsızlık yapamaz." Bize İbn Şihâb, ona Abdülmelik b. Ebu Bekir b. Abdurrahman b. Hişâm, ona da Ebu Bekir aynı hadisi Ebu Hureyre'den rivayet etmiş ve rivayetine şu ifadeleri de eklemiştir: "İnsanların gözleri önünde yağmacılık yapan yüksek mevki' sahibi biri, bu işi yaparken (olgun) mümin olarak yapamaz."
Bize Ahmed b. Salih, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman ve İbn Museyyeb, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra.) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Zina eden kişi (olgun bir) mümin olduğu hâlde zina edemez. İçki içen de (olgun bir) mümin olarak içki içemez. Hırsız da (olgun bir) mümin olarak hırsızlık yapamaz." Bize İbn Şihâb, ona Abdülmelik b. Ebu Bekir b. Abdurrahman b. Hişâm, ona da Ebu Bekir aynı hadisi Ebu Hureyre'den rivayet etmiş ve rivayetine şu ifadeleri de eklemiştir: "İnsanların gözleri önünde yağmacılık yapan yüksek mevki' sahibi biri, bu işi yaparken (olgun) mümin olarak yapamaz."
Bize Seleme b. Şebib, ona Hasan b. A'yen, ona Ma'kıl, ona Ebu Zübeyr, ona da Cabir şöyle rivayet etti: Mahzûm oğulları kabilesinden bir kadın hırsızlık etti ve Peygamber'e (sav) getirildi. Kadın hemen Peygamber'in (sav) eşi Ümmü Seleme'ye sığındı. Bunun üzerine Peygamber (sav) "vallahi bu kadın Fatıma da olsa mutlaka elini keserdim" buyurdu ve emretti kadının eli kesildi.
Açıklama: hadisin tam metni için M004411 numaralı rivayete bakınız.
Bize İsmail b. Abdullah, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyr, ona da Hz. Aişe şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), (hırsızlık yapan) bir kadının eli kesilmesini emretti. Hz. Aişe der ki: Bundan sonra, bu kadın bana gelir, ben de onun ihtiyaçlarını Hz. Peygamber'e (sav) iletirdim. Kadın çok samimi bir şekilde, güzelce tevbe etmişti."
Bize İbn Fudayl, ona Atâ b. Sâib, ona babası (Sâib b. Malik), ona da Abdullah b. Amr şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) zamanında bir gün güneş tutulması oldu. Bunun üzerine Peygamber (sav) ayağa kalktı, biz de onunla birlikte kalktık (ve namaza durduk). Hz. Peygamber (sav) Namazda o kadar uzun süre ayakta durdu ki, biz artık rükûa varmayacak sandık. Sonra rükûa vardı, bu defa da rükûdan neredeyse kalkmayacak kadar uzun durdu. Ardından kalktı, secdeye varmayacak zannettik. Sonra secdeye gitti, bu sefer de secdeden neredeyse başını kaldırmayacak kadar uzun secdede kaldı. Sonra oturdu, yine secdeye varmayacak gibi uzun oturdu. Sonra tekrar secdeye vardı ve uzun uzun secde etti. İkinci rekâtta da birincisinde yaptığı gibi yaptı. İkinci rekâtta secde hâlindeyken, yere doğru nefes nefese üflüyor, ağlıyor ve 'ey Rabbim! Ben onlar arasındayken neden azap ediyorsun? Ey Rabbim! Biz senden af dilemek isterken Sen bizi niçin azaba uğratıyorsun' diyordu. Sonra başını kaldırdı, o sırada güneş açılmış, tutulma sona ermişti. Namazı tamamladıktan sonra, Allah’a hamd etti ve O’nu övdü, sonra da şöyle buyurdu:" "Ey insanlar! Güneş ve Ay, Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Bu ikisi hiçbir kimsenin ölümü veya doğumu sebebiyle tutulmaz. Bu nedenle güneş veya ay tutulduğunda hemen mescitlere koşun. Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, Cennet bana öyle bir şekilde gösterildi ki, istersem onun bazı dallarına dokunabilecektim. Cehennem de bana gösterildi. O kadar dehşetliydi ki, onun alevleri size ulaşmasın diye söndürmeye çalışıyordum. Orada (cehennemde) Himyer kabilesinden zenci, uzun boylu bir kadın gördüm, bir kediden dolayı azap çekiyordu. Kediyi bağlamıştı, Ne ona yemek vermişti, ne su, ne de bırakmıştı ki yerden böcekleri yesin. Ne zaman kedi ona yönelse, kadını tırmalıyordu. Ne zaman kadın uzaklaşsa, kedi onu yine tırmalıyordu. Orada Dâ'd‘a oğulları kabilesinden birini gördüm. Ayrıca elindeki kıvrık bir çubukla (mihcen) hacıların eşyasını çalan bir adam da gördüm. O kişi, ateşin içinde bastonuna yaslanmış duruyordu. Hacıların eşyasını bastonuyla çalardı. Hacıların eşyası onun bastonuna takıldığında ve fark ettiklerinde 'ben sizden çalmadım, eşyalarınız bastonuma takılmış’ derdi."
Açıklama: hadisin tam metni için M004411 numaralı rivayete bakınız.