Bize El-Hüseyn b. Mansûr, ona Ebû Üsâme, ona Ebû Gıfâr el-Müsennâ b. Sa'd et-Tâî, ona Avn b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. Abdülaziz'e şöyle dedim: 'Hz. Peygamber'in ashabından birisi bana rivayet etti ki' Ömer o kişiyi hemen tanıdı. Sonra şöyle dedim: Bana (bu sahâbînin) anlattığına göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Haya, iffet ve dilin acizliği- kalbinki değil- ve anlayış sahibi olmak imandandır. Bunlar ahirette (mükafatı) artıran, dünyada ise (dünyalığı) azaltan şeylerdir. (Ancak) Ahirette artırdıkları şeyler (dünyada azalttıklarından) daha çoktur. Edepsizce konuşma, kabalık ve hırsdan doğan aşırı cimrilik ise nifaktandır (bir münafığın özellikleridir). Bunlar dünyada (dünyalığı) artıran, ahirette ise (mükafatı) azaltan şeylerdir. (Ancak) Ahirette azalttıkları şeyler (dünyada arttırdıklarından) daha çoktur."
Açıklama: Hadiste "imandandır" ifadesiyle anılan özellikler (haya, iffet gibi) bir mümine yakışan özelliklerdir. "nifaktandır" ifadesiyle anılan özellikler (kabalık, aşırı cimrilik gibi) ise bir münafığın sergileyeceği özelliklerdir. Hadis, bu sıfatları taşıyanların itikâdî anlamda mümin ya da münafık olacakları anlamını taşımamakla beraber müminleri sayılan ahlâkî konularda daha dikkatli olmaya çağırmaktadır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38408, DM000526
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ حَدَّثَنَا أَبُو غِفَارٍ : الْمُثَنَّى بْنُ سَعْدٍ الطَّائِىُّ قَالَ حَدَّثَنِى عَوْنُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قُلْتُ لِعُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ : حَدَّثَنِى فُلاَنٌ رَجُلٌ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- فَعَرَفَهُ عُمَرُ فَقُلْتُ حَدَّثَنِى أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ :" إِنَّ الْحَيَاءَ وَالْعَفَافَ وَالْعِىَّ ، عِىَّ اللِّسَانِ لاَ عِىَّ الْقَلْبِ ، وَالْفِقْهَ مِنَ الإِيمَانِ وَهُنَّ مِمَّا يَزِدْنَ فِى الآخِرَةِ وَيُنْقِصْنَ مِنَ الدُّنْيَا ، وَمَا يَزِدْنَ فِى الآخِرَةِ أَكْثَرُ ، وَإِنَّ الْبَذَاءَ وَالْجَفَاءَ وَالشُّحَّ مِنَ النِّفَاقِ ، وَهُنَّ مِمَّا يَزِدْنَ فِى الدُّنْيَا وَيُنْقِصْنَ فِى الآخِرَةِ ، وَمَا يُنْقِصْنَ فِى الآخِرَةِ أَكْثَرُ ".
Tercemesi:
Bize El-Hüseyn b. Mansûr, ona Ebû Üsâme, ona Ebû Gıfâr el-Müsennâ b. Sa'd et-Tâî, ona Avn b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. Abdülaziz'e şöyle dedim: 'Hz. Peygamber'in ashabından birisi bana rivayet etti ki' Ömer o kişiyi hemen tanıdı. Sonra şöyle dedim: Bana (bu sahâbînin) anlattığına göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Haya, iffet ve dilin acizliği- kalbinki değil- ve anlayış sahibi olmak imandandır. Bunlar ahirette (mükafatı) artıran, dünyada ise (dünyalığı) azaltan şeylerdir. (Ancak) Ahirette artırdıkları şeyler (dünyada azalttıklarından) daha çoktur. Edepsizce konuşma, kabalık ve hırsdan doğan aşırı cimrilik ise nifaktandır (bir münafığın özellikleridir). Bunlar dünyada (dünyalığı) artıran, ahirette ise (mükafatı) azaltan şeylerdir. (Ancak) Ahirette azalttıkları şeyler (dünyada arttırdıklarından) daha çoktur."
Açıklama:
Hadiste "imandandır" ifadesiyle anılan özellikler (haya, iffet gibi) bir mümine yakışan özelliklerdir. "nifaktandır" ifadesiyle anılan özellikler (kabalık, aşırı cimrilik gibi) ise bir münafığın sergileyeceği özelliklerdir. Hadis, bu sıfatları taşıyanların itikâdî anlamda mümin ya da münafık olacakları anlamını taşımamakla beraber müminleri sayılan ahlâkî konularda daha dikkatli olmaya çağırmaktadır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 43, 1/441
Senetler:
1. Fülan Racül Min Ashâbi Rasulillah (Fülân Racül Min Ashâbi Rasulillah)
2. Ebu Abdullah Avn b. Abdullah el-Hüzeli (Avn b. Abdullah b. Utbe b. Mesud)
3. Müsenna b. Said et-Tâî (Müsenna b. Sa'd)
4. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
5. Ebu Ali Hüseyin b. Mansur es-Sülemi (Hüseyin b. Mansur b. Cafer b. Abdullah)
Konular:
Adab, insani ilişkilerde nezaket, kabalık
Bilgi, dinde fakih olmak
Haya, utanma duygusu imandandır
İman, Esasları, Ahirete, ahiret için çalışmak
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
KTB, İMAN
Müslüman, iyi Müslüman Olmak
Müslüman, vasıfları
Teşvik edilenler, İffetli olmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15181, B002215
Hadis:
حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ أَخْبَرَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ قَالَ أَخْبَرَنِى مُوسَى بْنُ عُقْبَةَ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ - رضى الله عنهما - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « خَرَجَ ثَلاَثَةٌ يَمْشُونَ فَأَصَابَهُمُ الْمَطَرُ ، فَدَخَلُوا فِى غَارٍ فِى جَبَلٍ ، فَانْحَطَّتْ عَلَيْهِمْ صَخْرَةٌ . قَالَ فَقَالَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ادْعُوا اللَّهَ بِأَفْضَلِ عَمَلٍ عَمِلْتُمُوهُ . فَقَالَ أَحَدُهُمُ اللَّهُمَّ ، إِنِّى كَانَ لِى أَبَوَانِ شَيْخَانِ كَبِيرَانِ ، فَكُنْتُ أَخْرُجُ فَأَرْعَى ، ثُمَّ أَجِىءُ فَأَحْلُبُ ، فَأَجِىءُ بِالْحِلاَبِ فَآتِى بِهِ أَبَوَىَّ فَيَشْرَبَانِ ، ثُمَّ أَسْقِى الصِّبْيَةَ وَأَهْلِى وَامْرَأَتِى ، فَاحْتَبَسْتُ لَيْلَةً . فَجِئْتُ فَإِذَا هُمَا نَائِمَانِ - قَالَ - فَكَرِهْتُ أَنْ أُوقِظَهُمَا ، وَالصِّبِيْةُ يَتَضَاغَوْنَ عِنْدَ رِجْلَىَّ ، فَلَمْ يَزَلْ ذَلِكَ دَأْبِى وَدَأْبَهُمَا ، حَتَّى طَلَعَ الْفَجْرُ اللَّهُمَّ إِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنِّى فَعَلْتُ ذَلِكَ ابْتِغَاءَ وَجْهِكَ فَافْرُجْ عَنَّا فُرْجَةً نَرَى مِنْهَا السَّمَاءَ . قَالَ فَفُرِجَ عَنْهُمْ . وَقَالَ الآخَرُ اللَّهُمَّ إِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنِّى كُنْتُ أُحِبُّ امْرَأَةً مِنْ بَنَاتِ عَمِّى كَأَشَدِّ مَا يُحِبُّ الرَّجُلُ النِّسَاءَ ، فَقَالَتْ لاَ تَنَالُ ذَلِكَ مِنْهَا حَتَّى تُعْطِيَهَا مِائَةَ دِينَارٍ . فَسَعَيْتُ فِيهَا حَتَّى جَمَعْتُهَا ، فَلَمَّا قَعَدْتُ بَيْنَ رِجْلَيْهَا قَالَتِ اتَّقِ اللَّهَ ، وَلاَ تَفُضَّ الْخَاتَمَ إِلاَّ بِحَقِّهِ . فَقُمْتُ وَتَرَكْتُهَا ، فَإِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنِّى فَعَلْتُ ذَلِكَ ابْتِغَاءَ وَجْهِكَ فَافْرُجْ عَنَّا فُرْجَةً ، قَالَ فَفَرَجَ عَنْهُمُ الثُّلُثَيْنِ . وَقَالَ الآخَرُ اللَّهُمَّ إِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنِّى اسْتَأْجَرْتُ أَجِيرًا بِفَرَقٍ مِنْ ذُرَةٍ فَأَعْطَيْتُهُ ، وَأَبَى ذَاكَ أَنْ يَأْخُذَ ، فَعَمَدْتُ إِلَى ذَلِكَ الْفَرَقِ ، فَزَرَعْتُهُ حَتَّى اشْتَرَيْتُ مِنْهُ بَقَرًا وَرَاعِيَهَا ، ثُمَّ جَاءَ فَقَالَ يَا عَبْدَ اللَّهِ أَعْطِنِى حَقِّى . فَقُلْتُ انْطَلِقْ إِلَى تِلْكَ الْبَقَرِ وَرَاعِيهَا ، فَإِنَّهَا لَكَ . فَقَالَ أَتَسْتَهْزِئُ بِى . قَالَ فَقُلْتُ مَا أَسْتَهْزِئُ بِكَ وَلَكِنَّهَا لَكَ . اللَّهُمَّ إِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنِّى فَعَلْتُ ذَلِكَ ابْتِغَاءَ وَجْهِكَ فَافْرُجْ عَنَّا . فَكُشِفَ عَنْهُمْ » .
Tercemesi:
"Bir zamanlar üç kişi yolda giderlerken şiddetli bir yağmur yağmaya başlamış. Dağdaki bir mağaraya sığınmışlar. Selden büyük kaya düşüp mağaranın önünü kapatmış. Birbirlerine bakıp "Allah için yaptığınız salih amelleri bir düşünün. Onlar hürmetine Allah'a dua edin. Belki Allah sizi buradan kurtarır." demişler. Bunun üzerine onlardan birisi şöyle demiş: Allah'ım! Benim kocamış annem babam vardı. Eşim ve çocuklarımla birlikte evimizde kalıyorlardı. Ben ailem için çobanlık yapardım. Hayvanlarımı getirince sütlerini sağar. Çocuklarımdan önce annne babama verirdim. Bir gün ağaçlık bir yerde geç vakte kadar kaldım. Akşam eve geldiğimde anne babamın uyuduğunu gördüm. Onlar için önceki gibi süt sağdım. Süt kabını alıp yanlarına geldim ama onları uyandırmaya kıyamadım. Önce ayağımda süt isteyen çocuklara da vermek de istemedim. Çocuklarla bu halim sabah doğana kadar devem etti. Eğer bunu senin rızan için yaptığımı biliyorsan bizim için bu kayayı biraz aç da gökyüzünü görelim" Allah kayayı biraz açmış, aralıktan gökyüzünü görmüşler. Diğeri şöyle demiş: "Allah'ım! Benim bir amcamın kızı vardı. Onu çok severdim. Onunla birlikte olmak istedim. Yüz dinar getirmeden razı olmayacağını söyledi. Çalışıp çabaladım ve yüz dinar toplayıp ona getirdim. Tam onunla birlikte olacakken "Abdullah! Allah'tan kork! Mührü haksız yere açıp zina etme" dedi. Ben de hemen bu işi yapmaktan vazgeçip oradan kalktım. Eğer bunu senin rızan için yaptıysam bu kayayı biraz aç" demiş ve Allah kayayı biraz daha açmış. Diğeri ise şöyle dua etmiş: "Allah'ım! Bir ölçek pirinçle bir adam tutmuştum. İşini bitirdiği zaman "Bana hakkımı ver" dedi. Ben de ona ölçeği verdim. Ama kabul etmedi. Sonra bu pirinci ektim ve çok mahsul elde ettim. Çobanlarıyla birlikte inekler aldım. Sonra o adam bana geldi. "Allah'tan kork, haksızlık yapma bana" dedi. Ona "Bu inekleri ve çobanlarını al" dedim. Adam "Allah'tan kork! Benimle eğlenme" dedi. "Seninle eğlenmiyorum. Bu inekleri ve çobanlarını alabilirsin" dedim. Onları alıp gitti. Allah'ım bunu senin rızan için yaptıysam kayanın kalan kısmını da önümüzden al" demiş ve Allah kayanın kalan kısmını da önlerinden almış.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Buyû' 98, 1/626
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Muhammed Musa b. Ukbe el-Kuraşî (Musa b. Ukbe b. Ebu Ayyaş)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Ebu Âsım Dahhâk b. Mahled en-Nebîl (Dahhâk b. Mahled)
6. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Abdî (Yakub b. İbrahim b. Kesir b. Zeyd b. Eflah)
Konular:
İsyan, anne-babaya isyan, saygısızlık
Kazanç, emeğin karşılığı
Kazanç, Üretim, emeğe saygı saygı duyulmalıdır
Teşvik edilenler, İffetli olmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22503, N002596
Hadis:
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى الرِّجَالِ عَنْ عُمَارَةَ بْنِ غَزِيَّةَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ عَنْ أَبِيهِ قَالَ سَرَّحَتْنِى أُمِّى إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَتَيْتُهُ وَقَعَدْتُ فَاسْتَقْبَلَنِى وَقَالَ « مَنِ اسْتَغْنَى أَغْنَاهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ وَمَنِ اسْتَعَفَّ أَعَفَّهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ وَمَنِ اسْتَكْفَى كَفَاهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ وَمَنْ سَأَلَ وَلَهُ قِيمَةُ أُوقِيَّةٍ فَقَدْ أَلْحَفَ » . فَقُلْتُ نَاقَتِى الْيَاقُوتَةُ خَيْرٌ مِنْ أُوقِيَّةٍ فَرَجَعْتُ وَلَمْ أَسْأَلْهُ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona İbn Ebu’r-Ricâl, ona Umâre b. Ğaziye, ona Abdurrahman b. Ebu Saîd el-Hudrî, ona da babasının şöyle dediğini rivayet etti: Annem beni Rasulullah’a (sav) gönderdi, onun huzuruna vardım ve oturdum. O da beni karşılayarak şöyle buyurdu: “Kim başkalarına ihtiyacını arz etmezse, aziz ve celil Allah da onu başkalarına muhtaç etmez. Kim iffetini korursa, aziz ve celil Allah da onun iffetini korur. Kim (eline geçen ile) yetinirse, aziz ve celil Allah da onu başkasına muhtaç etmez. Kim de bir ukiye (kırk dirhem) değerinde bir şeye sahip olmakla birlikte dilenirse, o kişi muhtaç olmaksızın dilenmiş (yüzsüzlük etmiş) olur.” Ben kendi kendime “Yakute”adındaki devem bir ukiyeden daha değerlidir, diyerek ondan bir şey istemeden geri döndüm.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 89, /2256
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Hafs Abdurrahman b. Ebu Said el-Hudri (Abdurrahman b. Sa'd b. Malik b. Sinan)
3. Umare b. Gaziyye el-Ensari (Umare b. Gaziyye b. Haris b. Amr b. Gaziyye b. Amr)
4. Abdurrahman b. Ebu Ricâl el-Ensari (Abdurrahman b. Muhammed b. Abdurrahman b. Abdullah)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Ahlak, Allah'ın sevdiği/sevmediği tavırlar
Fakir, Yoksul, fakirlik, yoksulluk
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
Teşvik edilenler, İffetli olmak
Zekeriyya mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdik edici, efendi, iffetli ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
53118, KK3/39
Hadis:
فَنَادَتْهُ الْمَلآئِكَةُ وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِي الْمِحْرَابِ أَنَّ اللّهَ يُبَشِّرُكَ بِيَحْيَـى مُصَدِّقًا بِكَلِمَةٍ مِّنَ اللّهِ وَسَيِّدًا وَحَصُورًا وَنَبِيًّا مِّنَ الصَّالِحِينَ
Tercemesi:
Zekeriyya mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdik edici, efendi, iffetli ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
فَنَادَتْهُ الْمَلآئِكَةُ وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِي الْمِحْرَابِ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Âl-i Imrân 3/39, /
Senetler:
()
Konular:
Peygamberler, Allah'ın elçileri (vefdullah), sayıları vs.
Peygamberler, Hz. Yahya
Peygamberler, Hz. Zekeriyya
Teşvik edilenler, İffetli olmak
Bize Yahya b. Musa, Abd b. Humeyd ve daha pek çok kişi -hadisin manası aynı olmak üzere-, onlara Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Abdurrahman b. Abdulkârî, ona da Ömer b. Hattâb (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamberʼe (sav) vahiy geldiğinde yüzünün tarafında arı vızıltısı gibi bir ses işitilirdi. (Yine) bir gün kendisine vahiy gelmişti. Biz de (yanında) bir süre bekledik. Bu hal ondan gidince kıbleye yöneldi, ellerini kaldırdı ve 'Allah'ım, bizlere verdiğin hayırlarını arttır; azaltma! Bizlere ikram et; rezil-rüsvâ eyleme! Bizlere ver; bizi mahrum bırakma! Bizleri seç; başkalarını değil! Bizi senden razı kıl; sen de bizden razı ol' şeklinde dua etti. Ardından, 'Bana on ayet indirildi, kim onların gereğini yaparsa cennete girer' buyurdu. Sonra, 'Müminler kurtuluşa ermişlerdir' (Müminûn, 23/1) ayetini devamındaki on ayetin sonuna kadar okudu.'
Bize Muhammed b. Ebân, ona Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Yunus b. Yezid, ona da Zührî, bu isnadın benzeri ile ve aynı manaya gelecek şekilde hadisi rivayet etti.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, ilk hadisten daha sahihtir. Bize İshak b. Mansur, ona Ahmed b. Hanbel, Ali b. el-Medînî ve İshak b. İbrahim, onlara Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Yunus b. Yezid ona da Zührî, bu hadisi rivayet etmiştir.
Ebu İsa [Tirmizî], 'Abdürrezzâk'tan erken dönemde bu hadisi işitenler/sema edenler, senedde Yunus b. Yezid'i zikretmektedirler. Abdürrezzâk'tan bu hadisi rivayet edenlerden bazıları ise senedde Yunus b. Yezid'e yer vermemişlerdir. Yunus b. Yezid'i zikredenlerin rivayetleri daha sahihtir. Çünkü Abdürrezzâk, Yunus b. Yezid'i bu hadisin senedinde bazen zikretmiş, bazen de zikretmemiştir. (Abdürrezzâk) Yunus'u, senedde zikretmediğinde rivayet mürsel (munkatı) olmaktadırʼ demiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19080, T003173
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ مُوسَى وَعَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ وَغَيْرُ وَاحِدٍ الْمَعْنَى وَاحِدٌ قَالُوا حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ عَنْ يُونُسَ بْنِ سُلَيْمٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَبْدٍ الْقَارِىِّ قَالَ سَمِعْتُ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ رضى الله عنه يَقُولُ كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم إِذَا أنزلَ عَلَيْهِ الْوَحْىُ سُمِعَ عِنْدَ وَجْهِهِ كَدَوِىِّ النَّحْلِ فَأُنْزِلَ عَلَيْهِ يَوْمًا فَمَكَثْنَا سَاعَةً فَسُرِّىَ عَنْهُ فَاسْتَقْبَلَ الْقِبْلَةَ وَرَفَعَ يَدَيْهِ وَقَالَ « اللَّهُمَّ زِدْنَا وَلاَ تَنْقُصْنَا وَأَكْرِمْنَا وَلاَ تُهِنَّا وَأَعْطِنَا وَلاَ تَحْرِمْنَا وَآثِرْنَا وَلاَ تُؤْثِرْ عَلَيْنَا وَأَرْضِنَا وَارْضَ عَنَّا » . ثُمَّ قَالَ صلى الله عليه وسلم « أُنْزِلَ عَلَىَّ عَشْرُ آيَاتٍ مَنْ أَقَامَهُنَّ دَخَلَ الْجَنَّةَ » . ثُمَّ قَرَأَ ( قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ ) حَتَّى خَتَمَ عَشْرَ آيَاتٍ . حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبَانَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ عَنْ يُونُسَ بْنِ سُلَيْمٍ عَنْ يُونُسَ بْنِ يَزِيدَ عَنِ الزُّهْرِىِّ بِهَذَا الإِسْنَادِ نَحْوَهُ بِمَعْنَاهُ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا أَصَحُّ مِنَ الْحَدِيثِ الأَوَّلِ سَمِعْتُ إِسْحَاقَ بْنَ مَنْصُورٍ يَقُولُ رَوَى أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ وَعَلِىُّ بْنُ الْمَدِينِىِّ وَإِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَبْدِ الرَّزَّاقِ عَنْ يُونُسَ بْنِ سُلَيْمٍ عَنْ يُونُسَ بْنِ يَزِيدَ عَنِ الزُّهْرِىِّ هَذَا الْحَدِيثَ . قَالَ أَبُو عِيسَى: وَمَنْ سَمِعَ مِنْ عَبْدِ الرَّزَّاقِ قَدِيمًا فَإِنَّهُمْ إِنَّمَا يَذْكُرُونَ فِيهِ عَنْ يُونُسَ بْنِ يَزِيدَ وَبَعْضُهُمْ لاَ يَذْكُرُ فِيهِ عَنْ يُونُسَ بْنِ يَزِيدَ وَمَنْ ذَكَرَ فِيهِ يُونُسَ بْنَ يَزِيدَ فَهُوَ أَصَحُّ وَكَانَ عَبْدُ الرَّزَّاقِ رُبَّمَا ذَكَرَ فِى هَذَا الْحَدِيثِ يُونُسَ بْنَ يَزِيدَ وَرُبَّمَا لَمْ يَذْكُرْهُ وَإِذَا لَمْ يَذْكُرْ فِيهِ يُونُسَ فَهُوَ مُرْسَلٌ .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Musa, Abd b. Humeyd ve daha pek çok kişi -hadisin manası aynı olmak üzere-, onlara Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Abdurrahman b. Abdulkârî, ona da Ömer b. Hattâb (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamberʼe (sav) vahiy geldiğinde yüzünün tarafında arı vızıltısı gibi bir ses işitilirdi. (Yine) bir gün kendisine vahiy gelmişti. Biz de (yanında) bir süre bekledik. Bu hal ondan gidince kıbleye yöneldi, ellerini kaldırdı ve 'Allah'ım, bizlere verdiğin hayırlarını arttır; azaltma! Bizlere ikram et; rezil-rüsvâ eyleme! Bizlere ver; bizi mahrum bırakma! Bizleri seç; başkalarını değil! Bizi senden razı kıl; sen de bizden razı ol' şeklinde dua etti. Ardından, 'Bana on ayet indirildi, kim onların gereğini yaparsa cennete girer' buyurdu. Sonra, 'Müminler kurtuluşa ermişlerdir' (Müminûn, 23/1) ayetini devamındaki on ayetin sonuna kadar okudu.'
Bize Muhammed b. Ebân, ona Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Yunus b. Yezid, ona da Zührî, bu isnadın benzeri ile ve aynı manaya gelecek şekilde hadisi rivayet etti.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, ilk hadisten daha sahihtir. Bize İshak b. Mansur, ona Ahmed b. Hanbel, Ali b. el-Medînî ve İshak b. İbrahim, onlara Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Yunus b. Yezid ona da Zührî, bu hadisi rivayet etmiştir.
Ebu İsa [Tirmizî], 'Abdürrezzâk'tan erken dönemde bu hadisi işitenler/sema edenler, senedde Yunus b. Yezid'i zikretmektedirler. Abdürrezzâk'tan bu hadisi rivayet edenlerden bazıları ise senedde Yunus b. Yezid'e yer vermemişlerdir. Yunus b. Yezid'i zikredenlerin rivayetleri daha sahihtir. Çünkü Abdürrezzâk, Yunus b. Yezid'i bu hadisin senedinde bazen zikretmiş, bazen de zikretmemiştir. (Abdürrezzâk) Yunus'u, senedde zikretmediğinde rivayet mürsel (munkatı) olmaktadırʼ demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 23, 5/326
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu Muhammed Abdurrahman b. Abd el-Kâri (Abdurrahman b. Abd b. el-Kârî)
3. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Yunus b. Süleym es-San'anî (Yunus b. Süleym)
6. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
7. Ebu Zekeriyya Yahya b. Musa el-Huddanî (Yahya b. Musa b. Abdirabbihi b. Salim)
7. Abd b. Humeyd el-Keşşi (Abdulhumeyd b. Humeyd b. Nasr)
Konular:
Dua, dua ederken kıbleye yönelmek
Hz. Peygamber, duaları
KTB, DUA
KTB, KIBLE
KTB, VAHİY
Kur'an, Mü'minun suresi
Teşvik edilenler, İffetli olmak
Vahiy, geliş şekilleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28509, N003495
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ حَدَّثَنَا النَّضْرُ بْنُ شُمَيْلٍ قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ قَالَ أَخْبَرَنَا هَارُونُ بْنُ رِئَابٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُبَيْدِ بْنِ عُمَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ رَجُلاً قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ تَحْتِى امْرَأَةً لاَ تَرُدُّ يَدَ لاَمِسٍ قَالَ "طَلِّقْهَا" . قَالَ إِنِّى لاَ أَصْبِرُ عَنْهَا . قَالَ "فَأَمْسِكْهَا" . قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ هَذَا خَطَأٌ وَالصَّوَابُ مُرْسَلٌ .
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim, ona Nadr b. Şümeyl, ona Hammad b. Seleme, ona Harun b. Riâb, ona Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr, ona İbn Abbas'ın (r. anhüma) rivayet ettiğine göre,
"Bir adam Hz. Peygamber’e (sav) geldi ve 'Ya Rasulallah! Nikahımda kendisine dokunan (uzanan) hiçbir eli geri çevirmeyen bir kadın var' dedi. Hz. Peygamber de, "Boşa onu!" dedi. Bu sefer adam, 'Ondan ayrı kalmaya sabredemem.' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav), "Öyleyse onu bırakma (nikahında) tut" buyurdu.
Ebu Abdurrahman (Nesâî), "bu (merfu hali) hatalıdır, doğru olanı mürseldir." dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Talak 34, /2315
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Abdullah b. Ubeyd el-Leysi (Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr b. Katade b. Sad b. Amir)
3. Ebu Hasan Harun b. Riab et-Temimî (Harun b. Riab)
4. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
5. Ebu Hasan Nadr b. Şümeyl el-Mazinî (Nadr b. Şümeyl b. Hareşe)
6. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
Boşanma, sebepleri
Teşvik edilenler, İffetli olmak
Zina, nikahsız, gayr-i meşru ilişki,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30395, İM003958
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَبِى عِمْرَانَ الْجَوْنِىِّ عَنِ الْمُشَعَّثِ بْنِ طَرِيفٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الصَّامِتِ عَنْ أَبِى ذَرٍّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « كَيْفَ أَنْتَ يَا أَبَا ذَرٍّ وَمَوْتًا يُصِيبُ النَّاسَ حَتَّى يُقَوَّمَ الْبَيْتُ بِالْوَصِيفِ » . يَعْنِى الْقَبْرَ قُلْتُ مَا خَارَ اللَّهُ لِى وَرَسُولُهُ - أَوْ قَالَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ - قَالَ « تَصَبَّرْ » . قَالَ « كَيْفَ أَنْتَ وَجُوعًا يُصِيبُ النَّاسَ حَتَّى تَأْتِىَ مَسْجِدَكَ فَلاَ تَسْتَطِيعَ أَنْ تَرْجِعَ إِلَى فِرَاشِكَ وَلاَ تَسْتَطِيعَ أَنْ تَقُومَ مِنْ فِرَاشِكَ إِلَى مَسْجِدِكَ » . قَالَ قُلْتُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ - أَوْ مَا خَارَ اللَّهُ لِى وَرَسُولُهُ - قَالَ « عَلَيْكَ بِالْعِفَّةِ » . ثُمَّ قَالَ « كَيْفَ أَنْتَ وَقَتْلاً يُصِيبُ النَّاسَ حَتَّى تُغْرَقَ حِجَارَةُ الزَّيْتِ بِالدَّمِ » . قُلْتُ مَا خَارَ اللَّهُ لِى وَرَسُولُهُ . قَالَ « الْحَقْ بِمَنْ أَنْتَ مِنْهُ » . قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَفَلاَ آخُذُ بِسَيْفِى فَأَضْرِبَ بِهِ مَنْ فَعَلَ ذَلِكَ قَالَ « شَارَكْتَ الْقَوْمَ إِذًا وَلَكِنِ ادْخُلْ بَيْتَكَ » . قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَإِنْ دُخِلَ بَيْتِى قَالَ « إِنْ خَشِيتَ أَنْ يَبْهَرَكَ شُعَاعُ السَّيْفِ فَأَلْقِ طَرَفَ رِدَائِكَ عَلَى وَجْهِكَ فَيَبُوءَ بِإِثْمِهِ وَإِثْمِكَ فَيَكُونَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ » .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Abde, ona Hammâd b. Zeyd, ona Ebu İmran el-Cevnî, ona el-Muşa’as b. Tarif, ona Abdullah b. es-Sâmit, ona da Ebu Zer’in şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav): “Ey Ebu Zer, evin (kabrin) bir köle değerine kadar yükseleceği şekilde, insanların pek çok ölüm musibetiyle karşılaşacağı vakit, halin nasıl olacak?” buyurdu. Bununla (ev ile) kabri kastetmektedir. Ben: Allah ve Rasulü benim için neyi seçerse o dedim –ya da: Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dedi.- Rasulullah (sav): “Sabretmeye çalış” buyurdu. Sonra: “İnsanların bir açlık musibeti ile karşılaşacakları vakit halin ne olacak? Öyle ki mescidine gideceksin yatağına geri dönemeyeceksin. Yatağından da kalkıp mescidine gidemeyeceksin” buyurdu. (Ebu Zer) dedi ki: Ben: Allah ve Rasulü daha iyi bilir –ya da: Allah ve Rasulü benim için neyi seçerse o, dedim.- Allah Rasulü: “(Böyle bir zamanda) iffetli olmaya çalış” buyurdu. Daha sonra: “Hicaretü’z-Zeyt (denilen Medine’deki kara taşlık)’in kan altında gömülecek kadar insanların öldürülme musibeti ile karşı karşıya kalacakları vakit halin ne olacak?” buyurdu. Ben: Allah’ın ve Rasulü’nün benim için seçtiği ne ise o olsun, dedim. Allah Rasulü: “Kendilerine mensup olduğun kabilenin yanına git” buyurdu. Ben: Ey Allah’ın Rasulü, kılıcımı alıp da onunla bu işi yapanları vurmayayım mı, dedim. O: “O takdirde sen de onlara ortak olmuş olursun ama (onun yerine) evine gir” buyurdu. Ben: Ey Allah’ın Rasulü ya (ben evimde iken) evime girilirse? dedim. O: “(Girenin) kılıcının parıltısının gözlerini kamaştıracağından korkarsan, elbisenin bir ucu ile yüzünü kapat, o takdirde, o hem kendisinin, hem senin günahını yüklenmiş olarak cehennemliklerden olacaktır” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 10, /637
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Nadr Abdullah b. Samit el-Ğifarî (Abdullah b. Samit)
3. Müşa'as b. Tarîf el-Horasanî (Müşa'as b. Tarîf)
4. Ebu İmran Abdulmelik b. Habib el-Esedî (Abdulmelik b. Habib)
5. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
6. Ahmed b. Abde ed-Dabbî (Ahmed b. Abde b. Musa)
Konular:
Bilgi, Hz. Peygamber'in verdiği gaybi haberler
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Teşvik edilenler, İffetli olmak