87 Kayıt Bulundu.
Bize Said b. Ebu Meryem, ona İsmail b. İbrahim b. Ukbe, ona Nafi', ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Üç kişi birlikte yürürken yağmura yakalandılar. Hemen dağdaki bir mağaraya sığındılar. Ardından mağaranın girişine dağdan büyük bir kaya düşüp üzerlerini tamamen kapattı. Bunun üzerine aralarından birisi diğerlerine şöyle dedi: Samimi olarak, sırf Allah rızası için yapmış olduğunuz amellere bakın da onları zikretmek suretiyle Allah’a dua edin. Umulur ki Allah mağaranın girişini açar. Bunun üzerine birisi şöyle dua etti: Ey Rabbim! Benim yaşlı ebeveynim ve küçük çocuklarım var. Ben onların geçimini sürü otlatarak (çobanlık yaparak) sağlarım. Sürüyü otlatıp eve döndüğümde sürüden sütü sağar çocuklarımdan önce anne-babama içirirdim. Bir gün otlan arazi uzak bir yerde olduğundan akşamleyin eve geç döndüm ve onları uyurken buldum. Sütleri sağdım ve kaba koyup yanlarına geldim başuçlarına dikildim. Fakat onları uykularından uyandırmayı da istemedim. Onlardan önce çocuklarıma süt içirmeyi de istemedim. Çocuklar ise açlıktan ayaklarımın dibinde açlıktan kıvranıyorlardı. İşte o gece fecir doğuncaya kadar orada dikildim, onlarda gece boyunca uyudular. Rabbim! Sen biliyorsun ki, ben bunu sırf senin rızan için yaptım. Bundan dolayı bizim için bir yarık aç da biz oradan gökyüzünü görelim diye dua etti. Allah onlara gökyüzünü görebilecekleri kadar bir yarık açtı. İkincileri de şöyle dua etti: Ey Rabbim! Benim amcamın bir kızı vardı ve bir onu bir erkeğin bir kadını sevebileceği en şiddetli şekilde seviyordum. Bir keresinde ondan kendisini bana sunmasını istedim. O da diretti ve yüz dinar getirmedikçe olmaz dedi. Ben de bu parayı kazanmak için çalıştım, sonunda yüz dinarı topladım. Ardından parayla birlikte ona gittim. Bacakları arasına yaklaştığımda bana Ey Allah’ın kulu! Allah’tan kork. Mührü açma. (Nikah olmadan bana dokunma.) dedi. Bunun üzerine ben de ondan uzaklaştım. Rabbim! Sen biliyorsun ki, ben bunu sırf senin rızanı kazanmak için yaptım. Bu nedenle bizim için bir yarık aç dedi. Allah onlar için yarığı biraz daha açtı. Üçüncüleri de şöyle dedi: Allah’ım, bir farak pirinç karşılığında bir işçi tutmuştum. O işçi işini bitirdiğinde geldi ve bana hakkım olan ücretimi ver’ dedi. Ben de hakkı olanı ona verdim. Fakat işçi bu ücreti almadan bırakıp gitti. Ben de onun pirincini zayi etmedim, aldım her sene ekip çoğalttım. Nihayet onun parasıyla da bir sürü sığır aldım bir de çoban tuttum. Bir süre sonra o işçi bana geldi ve Allah’tan kork! Bana zulmetme ve bana hakkımı ver’ dedi. Ben de ona git şu görünen sığırları ve çobanı al’ dedim. O: Allah’tan kork. Benimle alay etme!’ dedi. Ben de ona ben seninle alay etmiyorum. Bu sığırları ve çobanı al dedim. O da bunları alıp gitti. Rabbim! Sen biliyorsun ki ben bu işi sırf senin rızanı kazanmak için yaptım. Bunun hatırına kayanın kalan kısmını bizim için aç dedi. Allah da kayayı açıp onları kurtardı."
Açıklama: Zekat ölçüleri: "Farak : Otuz altı rıtıl yani dört bin altıyüz seksen dirhemlik bir miktar." (Bkz. Mehmet Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, Ensar Yayınları, İstanbul, 2013, s. 135.) Rıtıl: Sıvı maddeler için kullanılan yüz otuz dirhemlik bir ölçek. Sa'ın sekizde biri. (Aynı eser, s. 480)
Bize El-Hüseyn b. Mansûr, ona Ebû Üsâme, ona Ebû Gıfâr el-Müsennâ b. Sa'd et-Tâî, ona Avn b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. Abdülaziz'e şöyle dedim: 'Hz. Peygamber'in ashabından birisi bana rivayet etti ki' Ömer o kişiyi hemen tanıdı. Sonra şöyle dedim: Bana (bu sahâbînin) anlattığına göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Haya, iffet ve dilin acizliği- kalbinki değil- ve anlayış sahibi olmak imandandır. Bunlar ahirette (mükafatı) artıran, dünyada ise (dünyalığı) azaltan şeylerdir. (Ancak) Ahirette artırdıkları şeyler (dünyada azalttıklarından) daha çoktur. Edepsizce konuşma, kabalık ve hırsdan doğan aşırı cimrilik ise nifaktandır (bir münafığın özellikleridir). Bunlar dünyada (dünyalığı) artıran, ahirette ise (mükafatı) azaltan şeylerdir. (Ancak) Ahirette azalttıkları şeyler (dünyada arttırdıklarından) daha çoktur."
Açıklama: Hadiste "imandandır" ifadesiyle anılan özellikler (haya, iffet gibi) bir mümine yakışan özelliklerdir. "nifaktandır" ifadesiyle anılan özellikler (kabalık, aşırı cimrilik gibi) ise bir münafığın sergileyeceği özelliklerdir. Hadis, bu sıfatları taşıyanların itikâdî anlamda mümin ya da münafık olacakları anlamını taşımamakla beraber müminleri sayılan ahlâkî konularda daha dikkatli olmaya çağırmaktadır.
Bize Yahya, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona Abdullah b. Abbas, ona da Ebu Süfyan şöyle rivayet etmiştir: "Hirakl, Ebu Süfyan'ı huzuruna çağırmış ve Rasulullah'ı (sav) kastederek, size neyi emrediyor? diye sormuş. Ebu Süfyan da şöyle cevap vermiştir: Bize namazı, zekâtı, iffetli olmayı ve akrabaya yardım etmeyi emrediyor."
Açıklama: Buhari bu hadisin aslını Vahiy bölümünde [B000007] zikretmiştir. İlgili rivayet incelendiğinde yukarıdaki tercümenin bu şekilde yapılması uygun görülmüştür.
Ve onlar ki, iffetlerini korurlar;
Bana Ebu Ğassân (Malik b. Abdulvahid) el-Mismeî', Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b. Beşşâr B. Osman -Bu hadisin metninin lafzı Ebu Ğassân'a ve İbn Müsennâya aittir.-, onlara Muaz b. Hişam, ona babası (Hişam b. Ebu Abdullah), ona Katade (b. Diame), ona Mutarrif b. Abdullah b. Şihhîr, ona da İyaz b. Himar el-Mücâşi'î, Rasulullah'ın (sav) bir gün hutbesinde şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Dikkatinizi çekerim, Rabbim, bana bugün öğrettiği şeylerden sizin bilmediklerinizi size öğretmemi emrederek (şöyle buyurdu): Bir kula verdiğim her mal helaldir. Ben kullarımın hepsini Hanif (Müslüman) olarak yarattım ama şeytanlar gelerek onları dinlerinden saptırıp batıla yönelttiler. Benim kendilerine helal kıldıklarımı, onlara haram ettiler ve hakkında delil indirmediğim bir şeyi, bana ortak koşmalarını emrettiler. Şüphesiz ki, Allah yer halkına baktı ve ehl-i kitabtan bir takımı hariç, Arabından, Acemine tüm insanlara kızgınlık duyarak "Ben hem seni hem de seninle başkalarını imtihan edeyim diye seni gönderdim. Sana (sahifelere yazılı olan yıkanıp silinse de kalplerdekini) suyun (silip) yıkamayacağı bir kitap indirdim. Onu uykuda da uyanıkken de okursun." buyurdu. Gerçekten Allah bana Kureyş'i cayır cayır yakmamı emretti. Ben : Yâ Rabbi! O halde benim başımı yararlar, onu bir ekmek parçasına çevirirler, dedim. "Onlar seni nasıl çıkardılarsa sen de onları çıkar. Onlara savaş aç ki, sana yardım edelim. İnfakta bulun, biz de sana lütuf ve keremde bulunalım! Sen bir ordu gönder. Biz onun beş mislini gönderelim! Sana itaat edenlerle birlikte isyan edenlere karşı savaş" buyurdu. Cennetlikler üç kısımdır: 1-Güçlü ve yetki sahibi olup insanlara adil davranan, onlara iyilikte bulunmak isteyen ve bu isteğinde başarılı kılınan kimse, 2- Akraba ve Müslüman olan herkese karşı yufka yürekli ve merhametli adam ve 3- Aile ve ihtiyaç sahibi olduğu halde iffetli davranarak dilenmeyen kimse. Cehennemlikler ise beş kısımdır : 1- Hiç bir şey için çabalamadan, size bağımlı bir şekilde, mal mülk, aile edinmeden düşüncesizce yaşayıp giden zayıf karakterli kimseler. 2- Her şeye tamah eden eden ve en ufak fırsatta size ihanet eden hain kimse. 3- Ailen ve malından bir şeye elde etmek için Akşam-sabah seni aldatmaya çalışan adam. 4 (Hz. peygamber (sav) cimriliği yahut yalanı da zikretti ve 5- Bir de kötü huylu küfürbaz kimse , buyurdu. Ebu Ğassân kendi rivayetinde: 'İnfak et, biz de sana infak edeceğiz...' cümlesine yer vermemiştir.
Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah, ona Ubeydullah, ona Hubeyb b. Abdurrahman, ona Hafs b. Asım, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Yedi gurup insanı Allah hiçbir gölgenin bulunmadığı bir günde kendi arşının gölgesinde gölgelendirecektir: 1- Adaletli devlet başkanı. 2- Allah’a ibadet ederek yetişen genç. 3- Tenha yerlerde Allah’ı hatırlayarak gözlerinden yaş akıtan kimse. 4- Kalbi Allah’ın mescidlerine bağlı olan kimse, 5- Allah rızası için birbirini seven dostlar, 6- İtibarlı ve güzel bir kadının kendisine çağırdığı halde, Allah’tan korkarım diyerek ona yanaşmayan bir kimse, 7- Sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar gizli sadaka veren kimse."
Bize Ebu Tahir Muhammed b. Muhammed b. Mahmeş el-Fakih, ona Hacib b. Ahmed, et-Tusî ona Ebu Abdurrahman el-Mervezi, ona İbn Mübarek (T) Bize Ebu Abdullah el-Hafız, ona Ebu Muhammed Hasan b. Muhammed b. Halim b. Ahmed b. Halim b. İbrahim b. Meymun es-Sâiğ (Merv'de), ona Ebu Müveccih, ona Abdan, ona Abdullah, ona Ubeydullah b. Ömer, ona Hubeyb b. Abdurrahman, ona Hafs b. Asım, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'tan (sav) rivayet etmiştir: "Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah, yedi insanı kendi arşının gölgesinde barındıracaktır: Âdil devlet başkanı, Allah'a kulluk ederek serpilip büyüyen genç, tenhada Allah'ı anıp göz yaşı döken kimse, kalbi mescitlere bağlı müslüman, birbirlerini Allah için seven iki insan, güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma teklifini 'Ben Allah'tan korkarım' diyerek reddeden yiğit ve sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar gizli sadaka veren kimse."