54 Kayıt Bulundu.
Bize İsmail b. Abdullah, ona İsmail b. İbrahim b. Ukbe, ona Musa b. Ukbe, ona da İbn Şihâb şöyle dedi: Bana Urve b. ez-Zübeyr'in haber verdiğine göre, Misver b. Mahreme kendisine şöyle anlatmış: Âmir b. Lueyy kabilesinin yeminli dostu olan ve Rasulullah (sav) ile beraber Bedir'de hazır bulunan Amr b. Avf bana şöyle dedi: “Rasûlullah (sav.), Bahreyn’in cizyesini getirmek üzere Ebû Ubeyde b. el-Cerrah’ı oraya göndermişti. Hz. Peygamber (sav.), daha önce Bahreynlilerle bir cizye antlaşması yapmış ve el-Alâ’ b. el-Hadramî’yi onlara emîr tayin etmişti. Ebû Ubeyde, Bahreyn’den mallarla döndüğünde, Ensâr onun döndüğünü duymuş ve Hz. Peygamber’le (sav.) birlikte sabah namazına iştirak etmişlerdi. Hz. Peygamber (sav.) namazı tamamlayıp ayrılınca, onun önüne çıktılar. Rasûlullah (as.) onların bu halini görünce gülümsedi. Sonra "Zannediyorum, Ebû Ubeyde’nin (Bahreyn’den) geldiğini ve bir şeyler getirdiğini duydunuz" dedi. Onlar da; “Evet, ey Allah’ın Rasûlü” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav.) şöyle söyledi: "Öyle ise sevinin! Sizi sevindirecek olan şeyi de ümit edin! Allah’a yemin olsun ki, ben sizin için fakirlikten korkmuyorum; ama ben dünya nimetlerinin sizden önceliklerin önüne serildiği gibi sizin önünüze de serilmesinden ve onların bu dünyalıklar için birbirleriyle yarışa giriştikleri gibi, sizin de yarışa girmenizden ve onları meşgul ettiği gibi, sizi de meşgul etmesinden korkuyorum."
Açıklama: Bu hadîste Hz. Peygamber, dünya malına aşırı düşkünlük göstermenin ve ihtirasla çıkar peşinde koşmanın felaketine dikkat çekmiş, bunun insanlar arasında kıskançlık ve düşmanlıklara yol açabileceğini ve uzun vadede onların maddî ve manevî helâkine sebebiyet verebileceğini ifade buyurmuştur. Mal ihtirası aynı zamanda imab zaafiyetine de yol açar.
Biz Ali, o Süfyan, o Muhammed b. Münkedir o da Cabir (ra) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) 'Bahreyn'in (cizye) malları bana geldiğinde sana şu kadar, şu kadar ve şu kadar vereceğim' buyurdu, ancak mallar gelmeden Hz. Peygamber (sav) vefat etti. Bahreyn'in (cizye) malları gelince Ebu Bekir emir buyurdu, bir tellal 'kimin Hz. Peygamber'den (sav) söz ya da borç mahiyetinde bir alacağı varsa gelsin' diye bağırdı. Hemen geldim ve 'Hz. Peygamber (sav) bana şu kadar ve şu kadar (vadetmişti), dedim. Ebu Bekir bana üç avuç verdi. [-Süfyan iki avucuyla veriyor gibi yaptı- ve bize 'İbn Münkedir bize bu şekilde söyledi' dedi.]" Süfyan diğer bir defasında ise Cabir'den şöyle rivayet etmiştir: "Bunun üzerine ben Ebu Bekir'in yanına geldim,(ve o maldan istedim) ancak vermedi. Daha sonra tekrar gittim ama vermedi. Üçüncü defa da gittim ve 'Senden (mal) istedim, vermedin, tekrar istedim yine vermedin, tekrar istedim yine vermedin. Şimdi ya bana verirsin, yahut bana cimrilik etmiş olursun' dedim. Bunun üzerine (Ebu Bekir) 'Bana 'cimrilik etmiş olursun' diyorsun, ancak ben sana vermediğimde gönlümden sana hep vermek istedim' dedi. [Süfyan der ki: Bize Amr (b. Dinar), ona Muhammed b. Ali ona da Cabir şöyle rivayet etmiştir:] Sonra Ebu Bekir bana bir avuç dolusu verdi ve onları saymamı söyledi. Saydım, 500 civarındaydı. Bunun üzerine 'aynı miktarda iki katı daha al' dedi." İbn Münkedir der ki: Hangi hastalık cimrilikten daha kötü olabilir ki.
Açıklama: İbn Hacer'e göre rivayet muallak olmayıp muttasıldır (Fethü'l-Bârî, Dârü'l-Ma'rife, VI, 242).
Biz Ali, o Süfyan, o Muhammed b. Münkedir o da Cabir (ra) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) 'Bahreyn'in (cizye) malları bana geldiğinde sana şu kadar, şu kadar ve şu kadar vereceğim' buyurdu, ancak mallar gelmeden Hz. Peygamber (sav) vefat etti. Bahreyn'in (cizye) malları gelince Ebu Bekir emir buyurdu, bir tellal 'kimin Hz. Peygamber'den (sav) söz ya da borç mahiyetinde bir alacağı varsa gelsin' diye bağırdı. Hemen geldim ve 'Hz. Peygamber (sav) bana şu kadar ve şu kadar (vadetmişti), dedim. Ebu Bekir bana üç avuç verdi. [-Süfyan iki avucuyla veriyor gibi yaptı- ve bize 'İbn Münkedir bize bu şekilde söyledi' dedi.]" Süfyan diğer bir defasında ise Cabir'den şöyle rivayet etmiştir: "Bunun üzerine ben Ebu Bekir'in yanına geldim,(ve o maldan istedim) ancak vermedi. Daha sonra tekrar gittim ama vermedi. Üçüncü defa da gittim ve 'Senden (mal) istedim, vermedin, tekrar istedim yine vermedin, tekrar istedim yine vermedin. Şimdi ya bana verirsin, yahut bana cimrilik etmiş olursun' dedim. Bunun üzerine (Ebu Bekir) 'Bana 'cimrilik etmiş olursun' diyorsun, ancak ben sana vermediğimde gönlümden sana hep vermek istedim' dedi. [Süfyan der ki: Bize Amr (b. Dinar), ona Muhammed b. Ali ona da Cabir şöyle rivayet etmiştir:] Sonra Ebu Bekir bana bir avuç dolusu verdi ve onları saymamı söyledi. Saydım, 500 civarındaydı. Bunun üzerine 'aynı miktarda iki katı daha al' dedi." İbn Münkedir der ki: Hangi hastalık cimrilikten daha kötü olabilir ki.