Öneri Formu
Hadis Id, No:
2487, M004573
Hadis:
حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا عِكْرِمَةُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنِى إِيَاسُ بْنُ سَلَمَةَ حَدَّثَنِى أَبِى قَالَ غَزَوْنَا فَزَارَةَ وَعَلَيْنَا أَبُو بَكْرٍ أَمَّرَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلَيْنَا فَلَمَّا كَانَ بَيْنَنَا وَبَيْنَ الْمَاءِ سَاعَةٌ أَمَرَنَا أَبُو بَكْرٍ فَعَرَّسْنَا ثُمَّ شَنَّ الْغَارَةَ فَوَرَدَ الْمَاءَ فَقَتَلَ مَنْ قَتَلَ عَلَيْهِ وَسَبَى وَأَنْظُرُ إِلَى عُنُقٍ مِنَ النَّاسِ فِيهِمُ الذَّرَارِىُّ فَخَشِيتُ أَنْ يَسْبِقُونِى إِلَى الْجَبَلِ فَرَمَيْتُ بِسَهْمٍ بَيْنَهُمْ وَبَيْنَ الْجَبَلِ فَلَمَّا رَأَوُا السَّهْمَ وَقَفُوا فَجِئْتُ بِهِمْ أَسُوقُهُمْ وَفِيهِمُ امْرَأَةٌ مِنْ بَنِى فَزَارَةَ عَلَيْهَا قِشْعٌ مِنْ أَدَمٍ - قَالَ الْقِشْعُ النِّطَعُ - مَعَهَا ابْنَةٌ لَهَا مِنْ أَحْسَنِ الْعَرَبِ فَسُقْتُهُمْ حَتَّى أَتَيْتُ بِهِمْ أَبَا بَكْرٍ فَنَفَّلَنِى أَبُو بَكْرٍ ابْنَتَهَا فَقَدِمْنَا الْمَدِينَةَ وَمَا كَشَفْتُ لَهَا ثَوْبًا فَلَقِيَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى السُّوقِ فَقَالَ « يَا سَلَمَةُ هَبْ لِى الْمَرْأَةَ » . فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَاللَّهِ لَقَدْ أَعْجَبَتْنِى وَمَا كَشَفْتُ لَهَا ثَوْبًا ثُمَّ لَقِيَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنَ الْغَدِ فِى السُّوقِ فَقَالَ لِى « يَا سَلَمَةُ هَبْ لِى الْمَرْأَةَ لِلَّهِ أَبُوكَ » . فَقُلْتُ هِىَ لَكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَوَاللَّهِ مَا كَشَفْتُ لَهَا ثَوْبًا فَبَعَثَ بِهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى أَهْلِ مَكَّةَ فَفَدَى بِهَا نَاسًا مِنَ الْمُسْلِمِينَ كَانُوا أُسِرُوا بِمَكَّةَ .
Tercemesi:
Bize Züheyr b. Harb, ona Ömer b. Yunus, ona İkrime b. Ammâr, ona İyâs b. Seleme, ona da babası (Seleme b. Ekva') şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah'ın (sav) bize komutan tayin ettiği Ebu Bekir (ile beraber) Fezâre üzerine gazâya çıktık. Bizimle su kaynağı arasında bir müddet (mesafe) kaldığında Ebu Bekir, bize mola vermemizi emretti. Biz de mola verdik. Ardından müfrezeyi parçalara ayırıp su kaynağına vardı. Orada bulunan (düşman topluluğundan kimini) öldürdü, (kimini de) esir aldı. Ben de o insan topluluğuna bakıyordum. İçlerinde çoluk çocuk bulunuyordu. Beni geçip dağa ulaşmalarından endişe duydum da onlarla dağ arasına bir ok fırlattım. Oku gördüklerinde (oldukları yerde) durdular. Onları sevk ederek (ve esir olarak) getirdim. İçlerinde Fezâre oğullarından (olup) üzerinde deriden elbise (kiş') -Râvilerden biri "kiş'ı" kelimesinin "Natah" (esirlere giydirilen bir tür elbise olduğu açıklamasında bulunmuştur- bir kadın, onun beraberinde Araplar'ın en güzellerinden (olan) kızı vardı. Ebu Bekir'in yanına getirene dek onları sevk ettim. Ebu Bekir de (o kadının) kızını bana ilave bir ganimet (nefel) olarak verdi. Medine'ye geldik. Ben, (o kızın) elbisesini (Medine'ye gelene dek) açmadım! Rasulullah (sav) benimle çarşıda karşılaşıp "Yâ Seleme! O kızı bana hibe et!" buyurdu. Ben, "Yâ Rasulullah! Vallahi! O benim hoşuma gitti. (Bununla beraber), onun elbisesini (dahi) açmadım" dedim. Sonra Hz. Peygamber (sav), ertesi gün çarşıda benimle (yine) karşılaşıp "Vallahi! Onu bana hibe et!" buyurdu. Ben, "O senindir yâ Rasulullah! Vallahi! Onun elbisesini (bile) açmadım" dedim. Nebî (sav), onu Mekkeliler'e gönderip ona karşılık Mekke'de esir tutulan müslümanlardan (bazı) insanları (kurtarmak üzere) fidye verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4573, /746
Senetler:
()
Konular:
Bağış, Hibe
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Teşvik edilenler, Fidye vermek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21268, T001719
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ مَالِكِ بْنِ أَوْسِ بْنِ الْحَدَثَانِ قَالَ سَمِعْتُ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ يَقُولُ كَانَتْ أَمْوَالُ بَنِى النَّضِيرِ مِمَّا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَى رَسُولِهِ مِمَّا لَمْ يُوجِفِ الْمُسْلِمُونَ عَلَيْهِ بِخَيْلٍ وَلاَ رِكَابٍ وَكَانَتْ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَالِصًا وَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَعْزِلُ نَفَقَةَ أَهْلِهِ سَنَةً ثُمَّ يَجْعَلُ مَا بَقِىَ فِى الْكُرَاعِ وَالسِّلاَحِ عُدَّةً فِى سَبِيلِ اللَّهِ . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَرَوَى سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ مَعْمَرٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ .
Tercemesi:
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyân b. Uyeyne, ona Amr b. Dînâr, ona İbn Şihâb, ona Mâlik b. Evs b. Hadesân, ona da Ömer b. Hattâb şöyle rivayet etmiştir:
Benî Nazîr oğullarının malları, Allah'ın, rasulüne verip müslümanların ne at ne de deve sürerek ele geçirdiği mallardandı. Bundan dolayı da Rasulullah'a (sav) ait idi. Hz. Peygamber (sav) ailesinin bir senelik ihtiyacını bu mallardan karşılar, ardından kalanını da Allah yolunda (savaşlara) hazırlık olsun diye binek ve silaha harcardı.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Süfyân b. Uyeyne bu hadisi Ma'mer vasıtasıyla İbn Şihâb'dan nakletmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Cihâd 40, 4/216
Senetler:
()
Konular:
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Ganimet, helal kılınmıştır
Geçim, ailenin geçimini sağlamak, başkasına el açmamak
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ - وَاللَّفْظُ لاِبْنِ الْمُثَنَّى - قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ عَنْ مُصْعَبِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ نَزَلَتْ فِىَّ أَرْبَعُ آيَاتٍ أَصَبْتُ سَيْفًا فَأَتَى بِهِ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ نَفِّلْنِيهِ . فَقَالَ « ضَعْهُ » . ثُمَّ قَامَ فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « ضَعْهُ مِنْ حَيْثُ أَخَذْتَهُ » . ثُمَّ قَامَ فَقَالَ نَفِّلْنِيهِ يَا رَسُولَ اللَّهِ . فَقَالَ « ضَعْهُ » . فَقَامَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ نَفِّلْنِيهِ أَأُجْعَلُ كَمَنْ لاَ غَنَاءَ لَهُ فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « ضَعْهُ مِنْ حَيْثُ أَخَذْتَهَ » . قَالَ فَنَزَلَتْ هَذِهِ الآيَةُ ( يَسْأَلُونَكَ عَنِ الأَنْفَالِ قُلِ الأَنْفَالُ لِلَّهِ وَالرَّسُولِ )
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2470, M004557
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ - وَاللَّفْظُ لاِبْنِ الْمُثَنَّى - قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ عَنْ مُصْعَبِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ نَزَلَتْ فِىَّ أَرْبَعُ آيَاتٍ أَصَبْتُ سَيْفًا فَأَتَى بِهِ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ نَفِّلْنِيهِ . فَقَالَ « ضَعْهُ » . ثُمَّ قَامَ فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « ضَعْهُ مِنْ حَيْثُ أَخَذْتَهُ » . ثُمَّ قَامَ فَقَالَ نَفِّلْنِيهِ يَا رَسُولَ اللَّهِ . فَقَالَ « ضَعْهُ » . فَقَامَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ نَفِّلْنِيهِ أَأُجْعَلُ كَمَنْ لاَ غَنَاءَ لَهُ فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « ضَعْهُ مِنْ حَيْثُ أَخَذْتَهَ » . قَالَ فَنَزَلَتْ هَذِهِ الآيَةُ ( يَسْأَلُونَكَ عَنِ الأَنْفَالِ قُلِ الأَنْفَالُ لِلَّهِ وَالرَّسُولِ )
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Müsennâ ve İbn Beşşâr, -hadisin lafzı İbn Beşşâr'a aittir- onlara Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Simâk b. Harb, ona Musab b. Sa'd, ona da babası (Sa'd b. Ebu Vakkâs) şöyle rivayet etmiştir:
Dört ayet benim hakkımda inmiştir. Bir kılıç alıp onu Nebî'ye (sav) getirdim. "Yâ Rasulullah! Onu bana ver!" dedim. Hz. Peygamber (sav), "Onu (yerine) koy!" buyurdu. Ardından Hz. Peygamber (sav), ona, "Onu aldığın yere koy!" buyurdu. Sonra kalkıp "Yâ Rasulullah! Onu bana ver!" dedim. Rasulullah (sav) da kalkıp "Onu (yerine) koy!" buyurdu. Ben, "Yâ Rasulullah! Onu bana ver! Savaşta bir yararlılığı olmayan gibi mi muamele görüyorum?" dedim. Nebî (sav), ona, "Onu aldığın yere koy!" buyurdu. (İşte), "Sana ganimetler hakkında soruyorlar. Ganimetlerin Allah'a ve rasulüne ait olduğunu söyle" ayeti bu(ndan dolayı) inmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4557, /743
Senetler:
1. Ebu İshak Sa'd b. Ebu Vakkâs ez-Zührî (Malik b. Vüheyb b. Abdümenaf b. Zühre b. Kilab b. Mürre)
2. Ebu Zürare Musab b. Sa'd ez-Zührî (Musab b. Sa'd b. Ebu Vakkas b. Üheyb)
3. Simak b. Harb ez-Zühlî (Simak b. Harb b. Evs b. Halid)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
6. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
KTB, CİHAD
Kültürel Hayat, savaş aletleri, kılıç
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2484, M004571
Hadis:
وَحَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ حَدَّثَنَا صَفْوَانُ بْنُ عَمْرٍو عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ نُفَيْرٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَوْفِ بْنِ مَالِكٍ الأَشْجَعِىِّ قَالَ خَرَجْتُ مَعَ مَنْ خَرَجَ مَعَ زَيْدِ بْنِ حَارِثَةَ فِى غَزْوَةِ مُؤْتَةَ وَرَافَقَنِى مَدَدِىٌّ مِنَ الْيَمَنِ . وَسَاقَ الْحَدِيثَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم، بِنَحْوِهِ غَيْرَ أَنَّهُ قَالَ فِى الْحَدِيثِ قَالَ عَوْفٌ فَقُلْتُ يَا خَالِدُ أَمَا عَلِمْتَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَضَى بِالسَّلَبِ لِلْقَاتِلِ قَالَ بَلَى وَلَكِنِّى اسْتَكْثَرْتُهُ .
Tercemesi:
Bize Züheyr b. Harb, ona Velid b. Müslim, ona Safvân b. Amr, ona Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr, ona babası (Cübeyr b. Nüfeyr), ona da Avf b. Mâlik el-Eşceî şöyle rivayet etmiştir:
Mute gazasına Zeyd b. Hârise ile beraber çıkanlarla birlikte çıktım. Yemen'den orduya destek olmak üzere gelen biri bana arkadaşlık etti. (Ardından Avf), hadisin (kalanını) Hz. Peygamber'den (sav) benzeri şekilde rivayet etti. Ancak Avf, hadiste, "Ben, 'Ey Hâlid! Rasulullah'ın (sav) öldüren kimseye (öldürdüğünün) eşya(sını) verdiğini bilmiyorsun?' dedim. O, 'Elbette (biliyorum)! Ancak ben onu çok gördüm!' dedi" demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4571, /746
Senetler:
()
Konular:
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Siyer, Mute Savaşı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2503, M004576
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى قَالَ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ مَعْمَرٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ بِهَذَا الإِسْنَادِ
Tercemesi:
Bize Yahya b. Yahya, ona Süfyân b. Uyeyne, ona Ma'mer, ona da ez-Zührî bu isnad ile rivayette bulunmuştur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4576, /747
Senetler:
()
Konular:
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2482, M004569
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى التَّمِيمِىُّ أَخْبَرَنَا يُوسُفُ بْنُ الْمَاجِشُونِ عَنْ صَالِحِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ أَنَّهُ قَالَ بَيْنَا أَنَا وَاقِفٌ فِى الصَّفِّ يَوْمَ بَدْرٍ نَظَرْتُ عَنْ يَمِينِى وَشِمَالِى فَإِذَا أَنَا بَيْنَ غُلاَمَيْنِ مِنَ الأَنْصَارِ حَدِيثَةٍ أَسْنَانُهُمَا تَمَنَّيْتُ لَوْ كُنْتُ بَيْنَ أَضْلَعَ مِنْهُمَا فَغَمَزَنِى أَحَدُهُمَا . فَقَالَ يَا عَمِّ هَلْ تَعْرِفُ أَبَا جَهْلٍ قَالَ قُلْتُ نَعَمْ وَمَا حَاجَتُكَ إِلَيْهِ يَا ابْنَ أَخِى قَالَ أُخْبِرْتُ أَنَّهُ يَسُبُّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لَئِنْ رَأَيْتُهُ لاَ يُفَارِقُ سَوَادِى سَوَادَهُ حَتَّى يَمُوتَ الأَعْجَلُ مِنَّا . قَالَ فَتَعَجَّبْتُ لِذَلِكَ فَغَمَزَنِى الآخَرُ فَقَالَ مِثْلَهَا - قَالَ - فَلَمْ أَنْشَبْ أَنْ نَظَرْتُ إِلَى أَبِى جَهْلٍ يَزُولُ فِى النَّاسِ فَقُلْتُ أَلاَ تَرَيَانِ هَذَا صَاحِبُكُمَا الَّذِى تَسْأَلاَنِ عَنْهُ قَالَ فَابْتَدَرَاهُ فَضَرَبَاهُ بِسَيْفَيْهِمَا حَتَّى قَتَلاَهُ ثُمَّ انْصَرَفَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَخْبَرَاهُ . فَقَالَ « أَيُّكُمَا قَتَلَهُ » . فَقَالَ كُلُّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا أَنَا قَتَلْتُ . فَقَالَ « هَلْ مَسَحْتُمَا سَيْفَيْكُمَا » . قَالاَ لاَ . فَنَظَرَ فِى السَّيْفَيْنِ فَقَالَ « كِلاَكُمَا قَتَلَهُ » . وَقَضَى بِسَلَبِهِ لِمُعَاذِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْجَمُوحِ وَالرَّجُلاَنِ مُعَاذُ بْنُ عَمْرِو بْنِ الْجَمُوحِ وَمُعَاذُ ابْنُ عَفْرَاءَ .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî, ona Yusuf b. Mâcişûn, ona Sâlih b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf, ona babası (İbrahim b. Abdurrahman ez-Zührî), ona da Abdurrahman b. Avf şöyle rivayet etmiştir:
Bedir günü safta dururken sağıma ve soluma baktım da (kendimi) Ensâr'dan, yaşları küçük iki çocuk arasında (buluverdim)! "Keşke" dedim, "onlardan daha kuvvetli (savaşçılar) arasında olsaydım!" (Derken), onlardan biri beni dürtüp "Ey amca! Ebu Cehil'i tanıyor musun?" dedi. Ben, "Ey kardeşimin oğlu! Onunla ne derdin var?" dedim. O, "Bana bildirildiğine göre kendisi, Rasulullah'a (sav) sövermiş! Canımı kudretinde bulunduran (Allah'a) and olsun ki, onu görürsem ikimizden biri ölüp gidene kadar onun peşini bırakmayacağım!" dedi. Ben bu (çocuğa) şaşıp kaldım. Diğeri de beni dürtüp benzeri şeyler söyledi. Çok geçmeden Ebu Cehil'in insanlar arasında dolaştığını gördüm (ve) "Kendisini sorduğunuz kişiyi görmüyor musunuz?" dedim. (Dememle birlikte) ikisi de (Ebu Cehil'in) üzerine atılıp kılıçlarını ona indirdiler! Neticede onu öldürdüler. Ardından Rasulullah'ın (sav) huzuruna gelip kendisine (olayı) anlattılar. Hz. Peygamber (sav), "Onu hanginiz öldürdü?" buyurdu. İkisi de "Ben öldürdüm" dedi. Nebî (sav), "Kılıçlarınızı temizlediniz mi?" buyurdu. İkisi de "Hayır!" dediler. Rasulullah (sav), kılıçlarına bakıp "ikisi de onu öldürmüş" buyurdu ve (Ebu Cehil'in) eşyasını Muâz b. Amr b. Cemûh'a verdi. O iki kişi Muâz b. Amr b. Cemûh ve Muâz b. Afrâ'dır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4569, /745
Senetler:
()
Konular:
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Hz. Peygamber, hakaret ve saygısızlık yapılması
Tarihsel şahsiyetler, Ebu Cehil ve karısı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2483, M004570
Hadis:
وَحَدَّثَنِى أَبُو الطَّاهِرِ أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ سَرْحٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى مُعَاوِيَةُ بْنُ صَالِحٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَوْفِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ قَتَلَ رَجُلٌ مِنْ حِمْيَرَ رَجُلاً مِنَ الْعَدُوِّ فَأَرَادَ سَلَبَهُ فَمَنَعَهُ خَالِدُ بْنُ الْوَلِيدِ وَكَانَ وَالِيًا عَلَيْهِمْ فَأَتَى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَوْفُ بْنُ مَالِكٍ فَأَخْبَرَهُ فَقَالَ لِخَالِدٍ « مَا مَنَعَكَ أَنْ تُعْطِيَهُ سَلَبَهُ » . قَالَ اسْتَكْثَرْتُهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « ادْفَعْهُ إِلَيْهِ » . فَمَرَّ خَالِدٌ بِعَوْفٍ فَجَرَّ بِرِدَائِهِ ثُمَّ قَالَ هَلْ أَنْجَزْتُ لَكَ مَا ذَكَرْتُ لَكَ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَسَمِعَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَاسْتُغْضِبَ فَقَالَ « لاَ تُعْطِهِ يَا خَالِدُ لاَ تُعْطِهِ يَا خَالِدُ هَلْ أَنْتُمْ تَارِكُونَ لِى أُمَرَائِى إِنَّمَا مَثَلُكُمْ وَمَثَلُهُمْ كَمَثَلِ رَجُلٍ اسْتُرْعِىَ إِبِلاً أَوْ غَنَمًا فَرَعَاهَا ثُمَّ تَحَيَّنَ سَقْيَهَا فَأَوْرَدَهَا حَوْضًا فَشَرَعَتْ فِيهِ فَشَرِبَتْ صَفْوَهُ وَتَرَكَتْ كَدَرَهُ فَصَفْوُهُ لَكُمْ وَكَدَرُهُ عَلَيْهِمْ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Tâhir Ahmed b. Amr b. Serh, ona Abdullah b. Vehb, ona Muâviye b. Sâlih, ona Abdurrahman b. Cübeyr, ona babası (Cübeyr b. Nüfeyr el-Hadramî), ona da Avf b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir:
Himyer'den biri, düşmandan bir askeri öldürüp eşyasını istedi. Halid b. Velid de (düşman askerinin eşyasını o adama vermeyi) reddetti. Halid, onların emiri idi. Avf b. Mâlik Rasulullah'ın (sav) huzuruna gelip (olayı) kendisine anlattı. Nebî (sav), Halid'e, "(Düşman askerinin) eşyasını ona niçin vermedin?" buyurdu. (Halid), "Yâ Rasulullah! Onu çok gördüm!" dedi. Hz. Peygamber (sav), "(Eşyayı) o (adama) ver!" buyurdu. Halid, Avf'ın yanında geçerken (Avf, Halid'in) cübbesini çekti. Ardından, "Seni Rasulullah'a (sav) şikayet edip sana yapacağımı bilirim, demedim mi?" dedi. (Komutan olarak Halid'i aşağılan bu sözü) Nebî (sav), işitip öfkelendi (ve), "Ey Hâlid! Ona verme! Sizler (yapacağınızı yapıp) komutanlarımla beni karşı karşıya mı getiriyorsunuz!" buyurdu. Sizlerin ve (komutanlarımın) misali, deve ya da koyun gütmek için tutulan bir adamın onları güdüp ardından sulamak için uygun bir ücret isteyen, (akabinde) onları bir su birikintisine vardırıp (hayvanların oraya) girip (suyun) temizini içtiği, pis kısmını da bıraktığı duruma benzer. Suyun temizi size, pis kısmı da (komutanlarıma) kalır!" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4570, /745
Senetler:
()
Konular:
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2485, M004572
Hadis:
حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ يُونُسَ الْحَنَفِىُّ حَدَّثَنَا عِكْرِمَةُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنِى إِيَاسُ بْنُ سَلَمَةَ حَدَّثَنِى أَبِى سَلَمَةُ بْنُ الأَكْوَعِ قَالَ غَزَوْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم هَوَازِنَ فَبَيْنَا نَحْنُ نَتَضَحَّى مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِذْ جَاءَ رَجُلٌ عَلَى جَمَلٍ أَحْمَرَ فَأَنَاخَهُ ثُمَّ انْتَزَعَ طَلَقًا مِنْ حَقَبِهِ فَقَيَّدَ بِهِ الْجَمَلَ ثُمَّ تَقَدَّمَ يَتَغَدَّى مَعَ الْقَوْمِ وَجَعَلَ يَنْظُرُ وَفِينَا ضَعْفَةٌ وَرِقَّةٌ فِى الظَّهْرِ وَبَعْضُنَا مُشَاةٌ إِذْ خَرَجَ يَشْتَدُّ فَأَتَى جَمَلَهُ فَأَطْلَقَ قَيْدَهُ ثُمَّ أَنَاخَهُ وَقَعَدَ عَلَيْهِ فَأَثَارَهُ فَاشْتَدَّ بِهِ الْجَمَلُ فَاتَّبَعَهُ رَجُلٌ عَلَى نَاقَةٍ وَرْقَاءَ . قَالَ سَلَمَةُ وَخَرَجْتُ أَشْتَدُّ فَكُنْتُ عِنْدَ وَرِكِ النَّاقَةِ . ثُمَّ تَقَدَّمْتُ حَتَّى كُنْتُ عِنْدَ وَرِكِ الْجَمَلِ ثُمَّ تَقَدَّمْتُ حَتَّى أَخَذْتُ بِخِطَامِ الْجَمَلِ فَأَنَخْتُهُ فَلَمَّا وَضَعَ رُكْبَتَهُ فِى الأَرْضِ اخْتَرَطْتُ سَيْفِى فَضَرَبْتُ رَأْسَ الرَّجُلِ فَنَدَرَ ثُمَّ جِئْتُ بِالْجَمَلِ أَقُودُهُ عَلَيْهِ رَحْلُهُ وَسِلاَحُهُ فَاسْتَقْبَلَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَالنَّاسُ مَعَهُ فَقَالَ « مَنْ قَتَلَ الرَّجُلَ » . قَالُوا ابْنُ الأَكْوَعِ . قَالَ « لَهُ سَلَبُهُ أَجْمَعُ » .
Tercemesi:
Bize Züheyr b. Harb, ona Ömer b. Yunus el-Hanefî, ona İkrime b. Ammâr, ona İyâs b. Seleme, ona da babası Seleme b. Ekva' şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) ile beraber Hevâzin'e gazâya çıktık. Hz. Peygamber (sav) ile birlikte kahvaltı yaparken kızıl bir devenin üzerinde biri geliverdi! Ardından, (devenin) böğründen bir ip çıkarıp onunla deveyi bağladı. Sonra, toplulukla beraber kahvaltı yapmak için ilerledi ve (etrafına) bakmaya başladı. Bizde bir zayıflık, bineklerde de yorgunluk hâli vardı. Bir kısmımız da piyade idi. (Derken adam) hızlıca kalkıp devesinin yanına geldi (ve) ipini çözdü. Daha sonra onu ıhtırdı ve üzerine atladı. (Devesini) kontrol etti, deve de onu hızlıca uzaklaştırdı. (Bizden) biri siyahımsı bir deve üzerinde onu takip etti. Ben de hızlıca (koşup) çıkıverdim! (Bizden ilk çıkan adamın) devesine (koşarak) yetiştim! Ardından onu geçtim. Neticede (o adamın) devesinin arkasına vardım! Daha sonra onu da geçip nihayet devenin yularını yakaladım (ve) onu ıhtırdım! (Deve) dizlerini yere koyunca kılıcımı sıyırıp o adamın başına indirdim! Adam düşüverdi! Akabinde, üzerinde olduğum halde deveyi getirdim. (Devenin) üzerinde (adamın) eşyası ve silahı vardı. Beni Rasulullah (sav) ve beraberindeki insanlar karşıladılar. Hz. Peygamber (sav), "O adamı kim öldürdü?" buyurdu. (İnsanlar), İbn Ekva' (öldürdü)" dediler. Nebî (sav) de, "(O adamın) eşyasının hepsi (Seleme'nindir)!" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4572, /746
Senetler:
()
Konular:
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنْ هَمَّامِ بْنِ مُنَبِّهٍ قَالَ هَذَا مَا حَدَّثَنَا أَبُو هُرَيْرَةَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرَ أَحَادِيثَ مِنْهَا وَقَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَيُّمَا قَرْيَةٍ أَتَيْتُمُوهَا وَأَقَمْتُمْ فِيهَا فَسَهْمُكُمْ فِيهَا وَأَيُّمَا قَرْيَةٍ عَصَتِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ خُمُسَهَا لِلَّهِ وَلِرَسُولِهِ ثُمَّ هِىَ لَكُمْ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2499, M004574
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنْ هَمَّامِ بْنِ مُنَبِّهٍ قَالَ هَذَا مَا حَدَّثَنَا أَبُو هُرَيْرَةَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرَ أَحَادِيثَ مِنْهَا وَقَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَيُّمَا قَرْيَةٍ أَتَيْتُمُوهَا وَأَقَمْتُمْ فِيهَا فَسَهْمُكُمْ فِيهَا وَأَيُّمَا قَرْيَةٍ عَصَتِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ خُمُسَهَا لِلَّهِ وَلِرَسُولِهِ ثُمَّ هِىَ لَكُمْ » .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Hanbel ve Muhammed b. Râfi', onlara Abdürrezzâk, ona Ma'mer, ona Hemmâm b. Münebbih, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
(Gazâ etmek üzere) herhangi bir yerleşim yerine geldiğiniz(de) ve orada kaldığınız(da) (ganimete ilave olarak alacağınız) payınız (sabittir). Allah'a ve rasulüne isyan eden herhangi bir yerleşim yerine (gazâ ettiğinizde de ganimetin) beşte biri Allah'a ve rasulüne ait (olup) kalanı size aittir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4574, /747
Senetler:
()
Konular:
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2592, M004605
Hadis:
حَدَّثَنَا شَيْبَانُ بْنُ فَرُّوخَ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ - يَعْنِى ابْنَ الْمُغِيرَةِ - حَدَّثَنَا حُمَيْدُ بْنُ هِلاَلٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُغَفَّلٍ قَالَ أَصَبْتُ جِرَابًا مِنْ شَحْمٍ يَوْمَ خَيْبَرَ - قَالَ - فَالْتَزَمْتُهُ فَقُلْتُ لاَ أُعْطِى الْيَوْمَ أَحَدًا مِنْ هَذَا شَيْئًا - قَالَ - فَالْتَفَتُّ فَإِذَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مُتَبَسِّمًا .
Tercemesi:
Bize Şeybân b. Ferrûh, ona Süleyman b. Mu'temir, ona Humeyd b. Hilâl, ona da Abdullah b. Muğaffel şöyle rivayet etmiştir:
Hayber günü yağ (dolu) bir kap ele geçirdim. (Kendi kendime) "Bugün, kimseye bundan bir şey vermeyeceğim!" dedim. (Arkamı) döndüm; bir de baktım ki Hz. Peygamber (sav) tebessüm ediyor!
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4605, /755
Senetler:
()
Konular:
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları