Giriş

Bana İbrahim b. Musa, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Zübeyir şöyle demiştir: Bedir günü Muhacirlere (ganimetten) yüz pay ayrıldı.


    Öneri Formu
31194 B004027 Buhari, Megâzî, 12

Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona da Sa'lebe b. Ebu Mâlik şöyle demiştir: Ömer b. Hattâb (ra) bir keresinde Medine ahalisinden kadınlara yünden yahut ipekten yapılmış kadın elbiseleri da­ğıttı ve onlardan iyi bir elbise geriye fazla kaldı. Bunun üzerine yanında bulunan bazı kişiler, Hz. Ali'nin kızı Ümmü Gülsüm'ü kast ederek “ey Müminlerin Emiri, şunu da senin yanında bulunan Rasulullah'ın kızına ver” dediler. Ömer de “bu elbiseye Ümmü Selît daha lâyıktır. Ümmü Selît, Rasulullah'a (sav) biat eden Ensâr kadınlarındandır” dedi ve şunu ekledi “Ümmü Selît, Uhud günü bizim için su kırbalarını taşırdı.”


    Öneri Formu
31261 B004071 Buhari, Megâzî, 23

Bize Kuteybe, ona Abdülvâhid, ona Umâra b. Ka'ka b. Şübrume, ona Abdurrahman b. Ebu Nu'm, ona da Ebu Saîd el-Hudrî (ra) şöyle demiştir: Ali b. Ebu Tâlib (ra) Yemen'den Rasulullah'a (sav) tabaklanmış bir deri içinde, henüz toprağından arıtılmamış altın cevheri göndermişti. Ebu Saîd der ki: Rasulullah (sav) bu altın cevherini şu dört kişi arasında paylaştırdı: Uyeyne b. Bedr, Akra b. Hâbis, Zeyd el-Hayl, dördüncüsü ya Alkame ya da Âmir b. Tufeyldi. Sahabeden bir kişi “biz adamlardan daha fazla hak sahibiydik” dedi. Bu söz Rasulullah'a (sav) ulaşınca "ben gökyüzündekilerin bile emini olduğum halde siz bana güvenmiyor musunuz? Halbuki Sabah akşam bana gökyüzünün haberi geliyor" buyurdu. Râvî der ki: Bunun üzerine iki gözü çökük, yanağının elmacık­ları çıkık, alnı yüksek, gür sakallı, başı tıraşlı, elbisesini yukarı çemremiş bir kişi ayağa kalktı ve “ey Allah'ın Rasulü, Allah'tan sakın” dedi. Rasulullah (sav) ona "Sana yazıklar olsun, ben yeryüzündeki insanların Allah'­tan sakınmaya en layık olanı değil miyim?" buyurdu. Râvî der ki: Sonra o kişi arkasını dönüp gitti. Hâlid b. Velîd “ey Allah'ın Rasulü, şunun boynunu vurmayayım mı?” dedi. Rasulullah (sav) "Hayır, vurma, bunun da ileride namaz kılan bir kişi olması umulur" buyurdu. Bunun üzerine Halid “ey Allah'ın Rasulü, nice namaz kılanlar var ki, kalplerinde olmayanı dile getirirler” dedi. Rasulullah (sav) "Ben insanların kalplerini açmakla, karınlarını yarmakla memur değilim" buyurdu. Râvî der ki: Sonra Rasulullah (sav) o kişi dö­nüp giderken, arkasından ona bakıp "şüphesiz şunun soyundan öyle bir nesil türeyecek ki, on­lar her zaman güzel sesle Allah'ın Kitabı'nı okuyacaklar. Fakat Kur'an'ın tatlılığı onların hançerelerinden ileriye geçmeyecektir. Onlar, okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacaklar" buyurdu. Zannediyorum Rasulullah (sav) "yemin olsun ki, eğer ben onların zamanına yetişseydim, muhakkak onları Semûd kavminin öldürülü­şü gibi toptan öldürürdüm" buyurdu


    Öneri Formu
34478 B004351 Buhari, Megâzî, 61

Bize Saîd b. Meryem, ona Muhammed b. Cafer, ona Zeyd, ona babası (Eslem), ona da Ömer b. Hattâb (ra) şöyle demiştir: Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, eğer sonraki nesillere yoksul ve beş parasız bırakacak olmasaydım, fethettiğim her memleket arazisini, Peygamber'in (sav) Hayber'i taksim ettiği gibi dağıtırdım. Fakat ben bu toprakları ileriki nesillere, gelirini bölüşecekleri birer hazine olarak bırakıyorum.


    Öneri Formu
32206 B004235 Buhari, Megâzî, 38

Bize Kuteybe b. Saîd, ona Cerîr, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona da Abdullah (ra) şöyle demiştir: Huneyn gü­nü, Hz. Peygamber (sav) bir takım kimselere (daha fazla ganimet vermeyi) önceledi. Akra'ya yüz deve, Uyeyne'ye ve diğer insanlara da benzer şekilde ganimet verdi. Orada bulunanlardan birisi “bu taksimatta Allah'ın rızası gözetilmemiştir” dedi. Ben de “bu sözleri Hz. Peygamber'e (sav) haber vereceğim” dedim. (ve gelip Hz. Peygamber'e haber verdim). Bunun üzerine Peygamber (sav) "Allah, Musa'ya rahmet etsin, bundan çok daha fazla sözle ona eziyet edildi, o yine de sabretti" buyurdu.


    Öneri Formu
34463 B004336 Buhari, Megâzî, 56

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muâz b. Muâz, ona İbn Avn, ona Hişâm b. Zeyd b. Enes b. Malik, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle demiştir: Huneyn savaşı günü Hevâzin, Gatafân ve diğer kabileler, develeri, çoluk çocukları ile beraber harp meydanına geldiler. Peygamber'in (sav) yanında da on bin mücâhid ve bir de Mekke'den yeni Müslüman olup katılanlar vardı. Harp başlayınca bunlar Hz. Peygamber'in yanından ge­ri dönüp kaçtılar, hatta Peygamber (sav) tek başına kaldı. Bu durum üzerine Peygamber (sav) o gün peş peşe iki defa seslendi. Önce sağ tarafı­na döndü ve "ey Ensâr topluluğu" diye seslendi. Ensâr “lebbeyke yâ Rasûlallah, gönlün rahat olsun, biz seninle beraberiz” dediler. Sonra Peygamber (sav) sol tarafına döndü ve yine "ey Ensâr topluluğu" diye seslendi. Ensâr yine “lebbeyke yâ Rasûlallah, gönlün rahat olsun, biz seninle beraberiz” Peygamber (sav) bu sırada beyaz bir katır üzerinde idi. Hemen katır­dan indi ve "ben Allah'ın kulu ve rasulüyüm" buyurdu. Ardından müşrikler bozguna uğradı ve Peygamber (sav) o gün çok ga­nimet elde etti. Sonra bu ganimetleri Muhacirler ve yeni Müslüman olmuş Mekkeliler arasında pay etti, Ensâr'a bir şey vermedi. Bunun üzerine Ensâr “zor bir iş olduğu zaman biz çağrılıyoruz, fakat ganimet bizden başkalarına veriliyor” diye söylendi. Bu sözler Peygamber'e (sav) ulaştı. Bunun üzerine Peygamber (sav), Ensâr'ı bir çadır içinde topladı ve "ey Ensâr topluluğu, sizden bana ulaşan bu söz nedir?" buyurdu. Ensâr sustu. Peygamber (sav) "ey Ensâr topluluğu, insanlar aldıkları dünya malıyla gider­ken siz, Allah'ın Rasulü ile evlerinize dö­nüp gitmekten hoşnut olmaz mısınız?" buyurdu. Ensâr bu sefer topluca “evet” dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) "şayet insanlar düz bir vâdi yolunu tutup gitseler, Ensâr da sarp bir dağ yo­lunu tutup gitse, ben elbette Ensâr'ın dağ yolunu tutar giderdim " buyurdu. Hişâm, Enes'e “ey Ebu Hamza, sen bu olaya şahit oldun mu?” diye sordu. Enes de “zaten bu olay olurken ben nereye kaybolup gideceğim ki? (elbette şahit oldum)” dedi.


    Öneri Formu
34464 B004337 Buhari, Megâzî, 56

Bize Ebu Numan, ona Hammâd, ona Eyyûb, ona Nâfi, ona da İbn Ömer (r.anhuma) şöyle demiştir: Peygamber (sav) Necd tarafına, benim de içinde bulunduğum, bir seriye gönderdi. Her birimizin ganimet payı on iki deveye ulaştı. Bu hissemize ilâve olarak, bize birer deve daha hediye edildi. Böylece her birimiz on üç deve ile döndük.


    Öneri Formu
34465 B004338 Buhari, Megâzî, 57

Bana Ahmed b. Osman, ona Şurayh b. mesleme, ona İbrahim b. Yusuf b. İshak b. Ebu İshak, ona babası (Yusuf b. İshak), ona Ebu İshak, ona da Berâ (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bizi Hâlid b. Velîd komutasında Yemen'e göndermişti. Daha sonra Halid'in yerine Ali'yi gönderdi ve Ali'­ye "Hâlid'in beraberinde mücahitlere talimat ver; dileyenler seninle birlikte düşman peşinden gitsin, dileyenler de geri dönsün" buyurdu. Ben Ali ile beraber düşmanı takip edenler içinde bulundum ve pek çok okka ganimet aldım.


    Öneri Formu
34476 B004349 Buhari, Megâzî, 61

Bana Muhammed b. Beşşâr, ona Ravh b. Ubâde, ona Ali b. Süveyd b. Mencûf, ona Abdullah b. Bureyde, ona da Babası (Bureyde) (ra) şöyle demiştir: Peygamber (sav), ganimet mallarının beşte birini almak üzere Ali'yi Yemen'e, Hâlid'in yanına göndermişti. Bu seferde ben Ali'ye öfke duyuyordum. Çünkü Ali (ganimetten hissesine bir cariye almış, sabahleyin de) yıkanmıştı. Ben de Hâlid'e “Ali'nin şu yaptığını görmüyor musun?” dedim. Peygamber'in (sav) huzuruna geldiğimizde Ali'nin bu hare­ketini Peygamber'e söyledim. Bunun üzerine Peygamber (sav) "ey Bureyde, Ali'ye öfke duyuyor musun?" buyurdu. Ben de “evet” dedim. Peygamber (sav) "Ali'ye öfke duyma, çünkü onun ganimet malının beşte birindeki hissesi, aldığı cariyeden daha çoktur" buyurdu.


    Öneri Formu
34477 B004350 Buhari, Megâzî, 61

Bize Ebu Velîd, ona Şu'be, ona Ebu Teyyâh, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: Mekke'nin fethi günü Rasulullah (sav), yeni Müslüman olan Kureyş büyüklerinden her birine (gönüllerini İslam'a ısındırmak için) bolca pay vermişti. Ensâr'dan bazı kimseler bunu görünce, sebebini, ve hikmetini anlamayarak “vallahi bu ne şaşılacak bir iştir. Kılıçlarımız henüz Ku­reyş kanı damlatırken, kazandığımız ganimetlerimiz Kureyş eşrafına geri veriliyor” dediler. Onların bu sözü Peygamber'in kulağına gelince, Peygamber (sav) Ensâr'ı davet etti ve onlara "Sizden bana erişen sözler nedir?" diye bunun mahiyetini sor­du. Ensâr da yalan söylemez olduklarından “Sana ulaşan bu sözleri biz söyledik” dediler. Bunun üzerine Peygamber (sav) "insanlar, ganimetle evlerine dönerken, siz de Allah'ın Rasulü ile evinize dönmeye razı olmaz mısınız? Eğer Ensâr bir dere veya dağ yoluna girse­, muhakkak ki ben de Ensâr'ın dere yoluna yahut dağ yoluna girerdim" buyurdu


    Öneri Formu
34851 B003778 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 1