33 Kayıt Bulundu.
Bana İbrahim b. Musa, ona Hişâm b. Yusuf, ona Ma'mer b. Râşid, ona Hişâm, ona da Urve şöyle demiştir: Zübeyir'in bedeninde, biri omuz kökünde olmak üzere üç kılıç yarası vardı. Ben bu kılıç darbelerinin çukuruna parmaklarımı sokup oynardım. Bu yaraların ikisini Bedir gününde, birisini de Yermûk gününde almıştı. Urve der ki: Kardeşim Abdullah b. Zübeyir şehit edildiği zaman Abdulmelik b. Mervân bana “ey Urve, Zübeyir'in kılıcını tanıyor musun?” dedi. Ben de “evet” dedim. Abdülmelik “o kılıçta ne vardı?” dedi. Ben de “kılıcın ağzında bir kırık vardı ki, bu, Bedir günü kırılmıştı” dedim. Abdulmelik “sen doğru söyledin” dedi ve Nâbiğâ'nın “bihinne fulûlun min kırâ'ı'l-ketâibi -onların kılıçlarında, düşmana kılıç çalmaktan dolayı kırıklar vardı” beytini okudu sonra o kılıcı Urve'ye geri verdi. Hişâm der ki: Biz o kılıca aramızda üçbin (dirhem) kıymet takdir ettik. Onu vârislerimizden biri aldı. Ben onu almış olmayı çok arzu ederdim.
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyân, ona İsmail, ona Kays b. Ebu Hâzım, ona da Hâlid b. Velîd şöyle demiştir: Mûte Savaşı'nda elimde dokuz kılıç kırıldı ve elimde yalnız Yemen işi, ağzı enli bir kılıç sağlam kaldı.
Bana Übeyd b. İsmail, ona Ebu Usame, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Zübeyir şöyle demiştir: Bedir günü ben, Ubeyde b. Saîd b. Âs ile karşılaştım. Sadece gözleri gözükecek kadar baştan ayağa kadar zırhını kuşanmış ve silahlanmıştı. Onun künyesi Ebu Zâtu'l-Keriş'ti. Bana “ben Ebu Zâti'l-Keriş'im” diye meydan okudu. Ben de hemen harbemle ona saldırdım ve harbemi onun gözünün içine soktum, hemen öldü. Hişâm der ki: Bana haber verildiğine göre, Zübeyir “yemin olsun ki ben ayağımı onun üzerine basıp harbemi olanca kuvvetimle çekip çıkardım. Fakat harbemin iki tarafı eğrilmişti” demiştir. Urve der ki: Sonra Rasulullah (sav), o harbeyi, Zübeyir'den emanet olarak istedi, Zübeyir de verdi. Rasulullah vefat ettiğinde, Zübeyir onu geri aldı. Sonra o harbeyi Ebu Bekir istedi, Zübeyir ona da verdi. Ebu Bekir vefat edince Zübeyir onu tekrar geri aldı. Bu defa o harbeyi Ömer istedi, Zübeyir ona da verdi. Ömer vefat edince, onu yine kendisi aldı. Sonra o harbeyi Osman istedi; Zübeyir ona da verdi. Osman şehit edilince harbe, Ali'ye ve sonra oğullarına geçti. Abdullah b. Zübeyir onu Ali'nin çocuklarından isteyip aldı ve Abdullah b. Zübeyir öldürülünceye kadar onun yanında durdu.