97 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Yusuf es-Sülemî, ona Müslim b. İbrahim, ona Hâris b. Nebhân, ona Utbe b. Yakzân, ona Ebu Saîd, ona Mekhûl, ona Vâsile b. el-Eskâ’ın rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu: “Küçük çocukları, aklı başında olmayanları, kötülük yapanları mescidden uzak tutun. Alışverişinizi, davalarınızı mescidde görmeyin. Mescidde seslerinizi yükseltmeyin, had cezalarını uygulamayın, kılıçlarınızı çekmeyin. Mescitlerin kapılarının yakınında abdest alma yerleri yapın ve Cuma günleri mescitlerde tütsü yakın”.
Bize el-Ka'neb, ona Malik, ona İbn Şihab, ona da Said b. Müseyyeb'in rivayet ettiğine göre "Ömer b. el-Hattab ve Osman b. Affan da böyle (bacaklarından birini diğerinin üzerine atarak sırtüstü vaziyette yatarlarmış) yaparlarmış."
Açıklama: Rivayette Hz. Ömer ve Hz. Osman'ın yaptığı söylenen husus, bacaklarından birini diğerinin üstüne atarak sırt üstü yatmaktır. Böyle yapıldığında avret mahallinin açılma ihtimali olduğu için Hz. Peygamber'in bunu yasakladığı nakledilmiştir [Ebu Davud, Edeb, 31]. Bu iki sahabinin böyle yapmış olması, onların Hz. Peygamber'in yasağına riayet etmedikleri anlamına gelmeyip, bu konudaki yasağın avret mahallinin açılması endişesinden kaynaklandığını ve buna dikkat edildiği takdirde böyle yapılabileceğini düşündüklerini göstermektedir.
Bize el-Ka'neb, ona Malik, ona İbn Şihab, ona da Said b. Müseyyeb'in rivayet ettiğine göre "Ömer b. el-Hattab ve Osman b. Affan da böyle (bacaklarından birini diğerinin üzerine atarak sırtüstü vaziyette yatarlarmış) yaparlarmış."
Açıklama: Rivayette Hz. Ömer ve Hz. Osman'ın yaptığı söylenen husus, bacaklarından birini diğerinin üstüne atarak sırt üstü yatmaktır. Böyle yapıldığında avret mahallinin açılma ihtimali olduğu için Hz. Peygamber'in bunu yasakladığı nakledilmiştir [Ebu Davud, Edeb, 31]. Bu iki sahabinin böyle yapmış olması, onların Hz. Peygamber'in yasağına riayet etmedikleri anlamına gelmeyip, bu konudaki yasağın avret mahallinin açılması endişesinden kaynaklandığını ve buna dikkat edildiği takdirde böyle yapılabileceğini düşündüklerini göstermektedir.
Bize İshak b. Mansur, ona Yahya, ona İbn Cüreyc, ona Atâ, ona Câbir’in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim şu sebzeden yerse...” (İlk gün “Sarımsak yerse” demişti, sonra): “Sarımsak, soğan ve pırasa yerse, mescitlerimizde bize yaklaşmasın. Çünkü şüphesiz insanların rahatsız oldukları şeylerden melekler de rahatsız olurlar”.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Yahya b. Saîd, ona Hişâm, ona Katâde, ona Salim b. Ebu’l-Ca’d, ona Ma’dân b. Ebu Talha’nın rivayet ettiğine göre Ömer b. Hattab şöyle demiştir: Ey insanlar şüphesiz sizler, soğan ve sarımsak denen şu iki sebzeyi yiyorsunuz ki benim kanaatime göre onlar son derece nahoş şeylerdir. "Allah’ın Nebisi (sav) bir kimseden bu iki sebzenin kokusunu aldığı zaman emir verir, o adamı Bakî’e gönderirdi", kendi gözümle gördüm. Bunları yiyecek olanlar muhakkak iyice pişirsinler de kokularını öldürsünler.
Bize en-Nüfeyl, ona Malik; (T) Bize el-Ka'neb, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Abbad b. Temim, ona da amcasının (Abdullah b. Zeyd el-Ensari) rivayet ettiğine göre o "Rasulullah'ı (sav) -Ka'neb'in dediğine göre mescitte- bacaklarından birini diğerinin üzerine atmış bir şekilde sırtüstü yatıyorken görmüştü."
Bize Muhammed b. Seleme el-Muradî, ona İbn Vehb, ona Amr b. Haris, ona Said b. Ebu Hilal ve Bükeyr b. Abdullah b. Eşec, onlara Ebu Bekir b. Münkedir, ona Amr b. Süleym ez-Züraki, ona Abdurrahman b. Ebu Said el-Hudrî, ona babası (Ebu Said el-Hudri'nin) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Cuma günü gusletmek, misvak kullanmak ve bulabildiği bir güzel kokudan sürmek baliğ olan her Müslümanın vazifesidir." [Bükeyr, rivayetinde Abdurrahman'ı zikretmemiş ve koku ile alakalı da 'hanımının kokusundan olsa bile' demiştir.]