حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِىِّ حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ عَنْ سَعِيدِ بْنِ مَسْرُوقٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى نُعْمٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ بَعَثَ عَلِىٌّ - رضى الله عنه - وَهُوَ بِالْيَمَنِ بِذَهَبَةٍ فِى تُرْبَتِهَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَسَمَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَيْنَ أَرْبَعَةِ نَفَرٍ الأَقْرَعُ بْنُ حَابِسٍ الْحَنْظَلِىُّ وَعُيَيْنَةُ بْنُ بَدْرٍ الْفَزَارِىُّ وَعَلْقَمَةُ بْنُ عُلاَثَةَ الْعَامِرِىُّ ثُمَّ أَحَدُ بَنِى كِلاَبٍ وَزَيْدُ الْخَيْرِ الطَّائِىُّ ثُمَّ أَحَدُ بَنِى نَبْهَانَ - قَالَ - فَغَضِبَتْ قُرَيْشٌ فَقَالُوا أَتُعْطِى صَنَادِيدَ نَجْدٍ وَتَدَعُنَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"إِنِّى إِنَّمَا فَعَلْتُ ذَلِكَ لأَتَأَلَّفَهُمْ" فَجَاءَ رَجُلٌ كَثُّ اللِّحْيَةِ مُشْرِفُ الْوَجْنَتَيْنِ غَائِرُ الْعَيْنَيْنِ نَاتِئُ الْجَبِينِ مَحْلُوقُ الرَّأْسِ فَقَالَ اتَّقِ اللَّهَ يَا مُحَمَّدُ. - قَالَ - فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"فَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ إِنْ عَصَيْتُهُ أَيَأْمَنُنِى عَلَى أَهْلِ الأَرْضِ وَلاَ تَأْمَنُونِى" قَالَ ثُمَّ أَدْبَرَ الرَّجُلُ فَاسْتَأْذَنَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ فِى قَتْلِهِ - يُرَوْنَ أَنَّهُ خَالِدُ بْنُ الْوَلِيدِ - فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"إِنَّ مِنْ ضِئْضِئِ هَذَا قَوْمًا يَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ لاَ يُجَاوِزُ حَنَاجِرَهُمْ يَقْتُلُونَ أَهْلَ الإِسْلاَمِ وَيَدَعُونَ أَهْلَ الأَوْثَانِ يَمْرُقُونَ مِنَ الإِسْلاَمِ كَمَا يَمْرُقُ السَّهْمُ مِنَ الرَّمِيَّةِ لَئِنْ أَدْرَكْتُهُمْ لأَقْتُلَنَّهُمْ قَتْلَ عَادٍ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
4284, M002451
Hadis:
حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِىِّ حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ عَنْ سَعِيدِ بْنِ مَسْرُوقٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى نُعْمٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ بَعَثَ عَلِىٌّ - رضى الله عنه - وَهُوَ بِالْيَمَنِ بِذَهَبَةٍ فِى تُرْبَتِهَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَسَمَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَيْنَ أَرْبَعَةِ نَفَرٍ الأَقْرَعُ بْنُ حَابِسٍ الْحَنْظَلِىُّ وَعُيَيْنَةُ بْنُ بَدْرٍ الْفَزَارِىُّ وَعَلْقَمَةُ بْنُ عُلاَثَةَ الْعَامِرِىُّ ثُمَّ أَحَدُ بَنِى كِلاَبٍ وَزَيْدُ الْخَيْرِ الطَّائِىُّ ثُمَّ أَحَدُ بَنِى نَبْهَانَ - قَالَ - فَغَضِبَتْ قُرَيْشٌ فَقَالُوا أَتُعْطِى صَنَادِيدَ نَجْدٍ وَتَدَعُنَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"إِنِّى إِنَّمَا فَعَلْتُ ذَلِكَ لأَتَأَلَّفَهُمْ" فَجَاءَ رَجُلٌ كَثُّ اللِّحْيَةِ مُشْرِفُ الْوَجْنَتَيْنِ غَائِرُ الْعَيْنَيْنِ نَاتِئُ الْجَبِينِ مَحْلُوقُ الرَّأْسِ فَقَالَ اتَّقِ اللَّهَ يَا مُحَمَّدُ. - قَالَ - فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"فَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ إِنْ عَصَيْتُهُ أَيَأْمَنُنِى عَلَى أَهْلِ الأَرْضِ وَلاَ تَأْمَنُونِى" قَالَ ثُمَّ أَدْبَرَ الرَّجُلُ فَاسْتَأْذَنَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ فِى قَتْلِهِ - يُرَوْنَ أَنَّهُ خَالِدُ بْنُ الْوَلِيدِ - فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"إِنَّ مِنْ ضِئْضِئِ هَذَا قَوْمًا يَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ لاَ يُجَاوِزُ حَنَاجِرَهُمْ يَقْتُلُونَ أَهْلَ الإِسْلاَمِ وَيَدَعُونَ أَهْلَ الأَوْثَانِ يَمْرُقُونَ مِنَ الإِسْلاَمِ كَمَا يَمْرُقُ السَّهْمُ مِنَ الرَّمِيَّةِ لَئِنْ أَدْرَكْتُهُمْ لأَقْتُلَنَّهُمْ قَتْلَ عَادٍ."
Tercemesi:
Bize Hennâd es-Serrî, ona Ebu Ahvas, ona Said b. Mesruk, ona Abdurrahman b. Ebu Nu'm, ona da Ebu Said el-Hudrî'nin şöyle dediğini rivayet etti: Ali (ra) Yemen'de iken, toprağından ayrıştırılmamış bir miktar altını Rasulullah'a (sav) gönderdi. Rasulullah da (sav) onu, el-Akra' b. Habis el-Hanzalî, Uyeyne b. Bedr el-Fezârî, Alkame b. Ulâse el-Âmirî – sonradan da Kilâb oğullarından birisi- ve– sonra Nebhân oğullarından birisi sayılan- Zeyd el-Hayr et-Tâî adındaki dört kişi arasında paylaştırdı. (Ebu Said) dedi ki: Kureyşliler buna öfkelendi ve sen Necid'in büyüklerine verip bizi mi bırakıyorsun? dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "şüphesiz ben bunu, onları (kalplerini İslâm'a) ısındırmak için yaptım" buyurdu. Arkasından gür sakallı, elmacık kemikleri çıkık, gözleri çukur, alnı yüksek ve başı tıraşlı bir adam gelerek; Allah'tan kork, ey Muhammed dedi. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Ben Allah'a isyan edecek olursam ona kim itaat edecek ki? (Allah) yeryüzündekiler için bana güvendiği halde, siz mi bana güvenmiyorsunuz" buyurdu. Daha sonra adam arkasını dönüp gitti. Orada bulunanlardan birisi – ki onun Halid b. el-Velid olduğu kanaatindedir- onu öldürmek için izin isteyince, Rasulullah (sav); "bu adamın sülâlesinden okudukları Kur'an a gırtlaklarından aşağı inmeyen bir topluluk gelecek. Bunlar, Müslümanları öldürürken putperestlere ilişmeyecekler, okun ağı delip geçtiği gibi İslam’dan çıkacaklar. Ben bunlara yetişecek olsam, şüphesiz kendilerini ‘Âd kavminin helâk edildiği gibi öldüreceğim" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2451, /411
Senetler:
()
Konular:
Bilgi, gayb bilgisi
Hariciler / Haruriler / Haricilik / Harurilik
HZ.PEYGAMBER'İN SAYGINLIĞI
Kur'an, okumak ve yaşamak
Münafık, Nifak / Münafık
Strateji, Müellefe-i Kulub
Teşvik Edilenler, paylaşma azık ve diğer şeyleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
4288, M002452
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ عَنْ عُمَارَةَ بْنِ الْقَعْقَاعِ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ أَبِى نُعْمٍ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا سَعِيدٍ الْخُدْرِىَّ يَقُولُ بَعَثَ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنَ الْيَمَنِ بِذَهَبَةٍ فِى أَدِيمٍ مَقْرُوظٍ لَمْ تُحَصَّلْ مِنْ تُرَابِهَا - قَالَ - فَقَسَمَهَا بَيْنَ أَرْبَعَةِ نَفَرٍ بَيْنَ عُيَيْنَةَ بْنِ حِصْنٍ وَالأَقْرَعِ بْنِ حَابِسٍ وَزَيْدِ الْخَيْلِ وَالرَّابِعُ إِمَّا عَلْقَمَةُ بْنُ عُلاَثَةَ وَإِمَّا عَامِرُ بْنُ الطُّفَيْلِ فَقَالَ رَجُلٌ مِنْ أَصْحَابِهِ كُنَّا نَحْنُ أَحَقَّ بِهَذَا مِنْ هَؤُلاَءِ - قَالَ - فَبَلَغَ ذَلِكَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم. فَقَالَ
"أَلاَ تَأْمَنُونِى وَأَنَا أَمِينُ مَنْ فِى السَّمَاءِ يَأْتِينِى خَبَرُ السَّمَاءِ صَبَاحًا وَمَسَاءً." قَالَ فَقَامَ رَجُلٌ غَائِرُ الْعَيْنَيْنِ مُشْرِفُ الْوَجْنَتَيْنِ نَاشِزُ الْجَبْهَةِ كَثُّ اللِّحْيَةِ مَحْلُوقُ الرَّأْسِ مُشَمَّرُ الإِزَارِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ اتَّقِ اللَّهَ. فَقَالَ
"وَيْلَكَ أَوَلَسْتُ أَحَقَّ أَهْلِ الأَرْضِ أَنْ يَتَّقِىَ اللَّهَ." قَالَ ثُمَّ وَلَّى الرَّجُلُ فَقَالَ خَالِدُ بْنُ الْوَلِيدِ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَلاَ أَضْرِبُ عُنُقَهُ فَقَالَ
"لاَ لَعَلَّهُ أَنْ يَكُونَ يُصَلِّى." قَالَ خَالِدٌ وَكَمْ مِنْ مُصَلٍّ يَقُولُ بِلِسَانِهِ مَا لَيْسَ فِى قَلْبِهِ." فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"إِنِّى لَمْ أُومَرْ أَنْ أَنْقُبَ عَنْ قُلُوبِ النَّاسِ وَلاَ أَشُقَّ بُطُونَهُمْ." قَالَ ثُمَّ نَظَرَ إِلَيْهِ وَهُوَ مُقَفٍّ فَقَالَ
"إِنَّهُ يَخْرُجُ مِنْ ضِئْضِئِ هَذَا قَوْمٌ يَتْلُونَ كِتَابَ اللَّهِ رَطْبًا لاَ يُجَاوِزُ حَنَاجِرَهُمْ يَمْرُقُونَ مِنَ الدِّينِ كَمَا يَمْرُقُ السَّهْمُ مِنَ الرَّمِيَّةِ" - قَالَ أَظُنُّهُ قَالَ - "لَئِنْ أَدْرَكْتُهُمْ لأَقْتُلَنَّهُمْ قَتْلَ ثَمُودَ."
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Said (b. Cemil b. Tarif), ona Abdülvahid (b. Ziyad), ona Umare b. Ka'ka' (b. Şübrüme), ona Abdurrahman b. Ebu Nu'm, ona da Ebu Said el-Hudrî'nin rivayet ettiğine göre Ali b. Ebu Talib, Rasulullah'a (sav) tabaklanmış bir deri içerisinde henüz toprağından ayıklanmamış bir altın parçası göndermişti. Ebu Said sözünü şöyle sürdürdü: Rasulullah (sav) bu altın parçasını Uyeyne b. Hısn, Akra' b. Habis, Zeyd el-Hayl, Alkame b. Ulâse veya Amir b. Dufeyl olmak üzere dört kişiye paylaştırdı. Rasulullah'ın (sav) ashabından birisi; biz bu altını almaya onlardan daha fazla hak sahibiyiz dedi. Ebu Said olayı şöyle aktarmaya devam etti: Rasulullah (sav) o kişinin böyle dediğini öğrendi ve şöyle buyurdu:
"Sabah akşam bana gökyüzünden haber gelmekte ve (gökyüzünü ilahı olan Allah) bana güvenmekte iken siz bana güvenmiyor musunuz?" buyurdu. Bu esnada gözleri çukur, şakakları şişkin, alnı yüksek, sakalları sık, başı tıraşlı, izarını (bacaklarından yukarıya doğru) çekmiş bir adam kaktı ve ey Allah'ın Rasulü! Allah'tan kork! dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "yazık sana! Yeryüzünde Allah'tan en çok korkan kimse ben değil miyim?" buyurdu. Sonra adam dönüp gitti. Halid b. Velid; ya Rasulallah! (İzin ver) bu adamın boynunu şuracıkta vuruvereyim! dedi. Rasulullah (sav); "hayır. Belki o namaz kılan birisidir" buyurdu. Halid; namaz kıldığı halde özüyle sözü bir olmayan nice insanlar var dedi. Rasulullah (sav); "Ben insanların kalplerindekini araştırmak ve iç dünyalarını keşfetmekle emrolunmadım" buyurdu. Ebu Said dedi ki: Sonra Rasulullah (sav), arkasını dönmüş gitmekte olan adama baktı ve şöyle buyurdu:
"Şüphesiz ki bu adamın soyundan sürekli Kur'an okuyan, ancak okuduğu Kur'an boğazından aşağı geçmeyen insanlar çıkacak. Onlar okun avı (deldikten sonra) çıkıp gittiği gibi dinden çıkacaklar." -Ebu Said dedi ki herhalde Rasulullah (sav) şunu da söylemişti: - "Eğer ben onlarla karşılaşırsam Semud kavminin öldürüldüğü gibi onları öldüreceğim."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2452, /412
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Abdurrahman b. Ebu Nu'm (Ebu Hakem Abdurrahman b. Ebu Nu'm el-Becelî)
3. Umare b. Ka'ka' ed-Dabbî (Umare b. Ka'ka' b. Şübrüme)
4. Ebu Bişr Abdülvahid b. Ziyad el-Abdî (Abdülvahid b. Ziyad)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Amel, İman-amel bütünlüğü
Bilgi, gayb bilgisi
Din, din eksikliği
KTB, İMAN
Kur'an, okumak ve yaşamak
Mal, mal - mülk hırsı
Münafık, Nifak / Münafık
Teşvik Edilenler, paylaşma azık ve diğer şeyleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
4289, M002453
Hadis:
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ عُمَارَةَ بْنِ الْقَعْقَاعِ بِهَذَا الإِسْنَادِ قَالَ وَعَلْقَمَةُ بْنُ عُلاَثَةَ وَلَمْ يَذْكُرْ عَامِرَ بْنَ الطُّفَيْلِ وَقَالَ نَاتِئُ الْجَبْهَةِ وَلَمْ يَقُلْ نَاشِزُ. وَزَادَ فَقَامَ إِلَيْهِ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ - رضى الله عنه - فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَلاَ أَضْرِبُ عُنُقَهُ قَالَ
"لاَ." قَالَ ثُمَّ أَدْبَرَ فَقَامَ إِلَيْهِ خَالِدٌ سَيْفُ اللَّهِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَلاَ أَضْرِبُ عُنُقَهُ قَالَ
"لاَ." فَقَالَ
"إِنَّهُ سَيَخْرُجُ مِنْ ضِئْضِئِ هَذَا قَوْمٌ يَتْلُونَ كِتَابَ اللَّهِ لَيِّنًا رَطْبًا" - وَقَالَ قَالَ عُمَارَةُ حَسِبْتُهُ قَالَ
"لَئِنْ أَدْرَكْتُهُمْ لأَقْتُلَنَّهُمْ قَتْلَ ثَمُودَ."
Tercemesi:
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerir, ona Umare b. el-Ka'ka' bu isnad ile şöyle dediğini rivayet etti: Ayrıca Alkame b. Ulase de bu rivayeti zikretmekle birlikte Amir b. et-Tufayl'in adını zikretmeyerek alnının dışarı doğru çıkık olduğunu anlatırken: Nâtiü’l-cebhe demiş, Nâşizu… dememiştir. Ayrıca şu ibareleri de eklemiştir: Ömer b. el-Hattab (ra) hemen onun yanına doğru kalktı ve: Ey Allah'ın Rasulü! Bunun boynunu vurmayayım mı deyince, Rasulullah (sav); "hayır" buyurdu. Sonra arkasını dönüp gidince, Allah'ın kılıcı Hâlid, o adama kalktı ve ey Allah'ın Rasulü! Bunun boynunu vurmayayım mı? dedi. Rasulullah (sav); hayır" buyurdu ve şunları ekledi:
"Şüphesiz bu adamın soyundan Allah’ın Kitabını yumuşak ve nemli (tazeliği ile) okuyacak bir topluluk gelecektir." (Ayrıca Cerir) dedi ki: Umare dedi ki: Zannederim O; "eğer onlara yetişecek olursam, Semud kavminin tepelendikleri gibi mutlaka onları öldüreceğim" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2453, /412
Senetler:
()
Konular:
Bilgi, gayb bilgisi
Hariciler / Haruriler / Haricilik / Harurilik
Kur'an, okumak ve yaşamak
Münafık, Nifak / Münafık
حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِىِّ وَمِنْجَابُ بْنُ الْحَارِثِ التَّمِيمِىُّ جَمِيعًا عَنْ عَلِىِّ بْنِ مُسْهِرٍ عَنِ الأَعْمَشِ بِهَذَا الإِسْنَادِ. وَزَادَ هَنَّادٌ فِى رِوَايَتِهِ قَالَ لِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ عَلَى الْمِنْبَرِ
"اقْرَأْ عَلَىَّ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6755, M001868
Hadis:
حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِىِّ وَمِنْجَابُ بْنُ الْحَارِثِ التَّمِيمِىُّ جَمِيعًا عَنْ عَلِىِّ بْنِ مُسْهِرٍ عَنِ الأَعْمَشِ بِهَذَا الإِسْنَادِ. وَزَادَ هَنَّادٌ فِى رِوَايَتِهِ قَالَ لِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ عَلَى الْمِنْبَرِ
"اقْرَأْ عَلَىَّ."
Tercemesi:
Bize Hennâd b. es-Serî ve Mincâb b. el-Haris et-Temimî, onlara Ali b. Mushir, ona el-A'meş hadisi bu isnad ile rivayet etmiş olmakla birlikte Hennâd rivayetinde fazladan şunu zikretmiştir: Rasulullah (sav) minber üzerinde bulunduğu halde; "bana (Kur'an) oku" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salâtu'l-müsâfirîn ve Kasruhâ 1868, /313
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, Kur'ân okuyuşu
KTB, NAMAZ,
Kur'an, okumak ve yaşamak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6760, M001870
Hadis:
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَلْقَمَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ كُنْتُ بِحِمْصَ فَقَالَ لِى بَعْضُ الْقَوْمِ اقْرَأْ عَلَيْنَا. فَقَرَأْتُ عَلَيْهِمْ سُورَةَ يُوسُفَ - قَالَ - فَقَالَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ وَاللَّهِ مَا هَكَذَا أُنْزِلَتْ. قَالَ قُلْتُ وَيْحَكَ وَاللَّهِ لَقَدْ قَرَأْتُهَا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ لِى
"أَحْسَنْتَ." فَبَيْنَمَا أَنَا أُكَلِّمُهُ إِذْ وَجَدْتُ مِنْهُ رِيحَ الْخَمْرِ قَالَ فَقُلْتُ أَتَشْرَبُ الْخَمْرَ وَتُكَذِّبُ بِالْكِتَابِ لاَ تَبْرَحُ حَتَّى أَجْلِدَكَ - قَالَ - فَجَلَدْتُهُ الْحَدَّ.
Tercemesi:
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerir, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etti: Hıms'ta bulunuyorken oradakilerden birisi bana: Bize Kur'an okur musun? dedi. Ben de onlara Yusuf suresini okudum. (Abdullah) dedi ki: Oradakilerden bir adam; vallahi, bu sure böyle indirilmedi dedi. Ben; bunu nasıl söylersin? Vallahi, ben bunu Rasulullah'a (sav) okudum ve o bana; "pek güzel okudun" demişti. Ben bu şekilde onunla konuşurken, ondan şarap kokusu aldım. Ona; sen hem şarap içiyorsun hem de Allah'ın Kitabını yalanlıyorsun, sana had vurmadan buradan bir yere gidemezsin dedim. (Abdullah): Ve kendisine had vurdum dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salâtu'l-müsâfirîn ve Kasruhâ 1870, /313
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, Kur'ân okuyuşu
KTB, NAMAZ,
Kur'an, okumak ve yaşamak
Kur'an, Surelerin, Ayetlerin Faziletleri
Yargı, Hadler-Cezalar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6763, M001873
Hadis:
وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا الْفَضْلُ بْنُ دُكَيْنٍ عَنْ مُوسَى بْنِ عُلَىٍّ قَالَ سَمِعْتُ أَبِى يُحَدِّثُ عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ قَالَ خَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَنَحْنُ فِى الصُّفَّةِ فَقَالَ
"أَيُّكُمْ يُحِبُّ أَنْ يَغْدُوَ كُلَّ يَوْمٍ إِلَى بُطْحَانَ أَوْ إِلَى الْعَقِيقِ فَيَأْتِىَ مِنْهُ بِنَاقَتَيْنِ كَوْمَاوَيْنِ فِى غَيْرِ إِثْمٍ وَلاَ قَطْعِ رَحِمٍ." فَقُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ نُحِبُّ ذَلِكَ. قَالَ
"أَفَلاَ يَغْدُو أَحَدُكُمْ إِلَى الْمَسْجِدِ فَيَعْلَمَ أَوْ يَقْرَأَ آيَتَيْنِ مِنْ كِتَابِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ خَيْرٌ لَهُ مِنْ نَاقَتَيْنِ وَثَلاَثٌ خَيْرٌ لَهُ مِنْ ثَلاَثٍ وَأَرْبَعٌ خَيْرٌ لَهُ مِنْ أَرْبَعٍ وَمِنْ أَعْدَادِهِنَّ مِنَ الإِبِلِ."
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona el-Fadl b. Dükeyn, ona Musa b. Ali'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Babamı Ukbe b. Amir'in şöyle dediğini naklederken dinledim: Biz Suffe’'de bulunuyorken Rasulullah (sav) çıkageldi ve "hanginiz her gün sabahleyin Buthân'a ya da el-Akik'a gidip herhangi bir günah işlemeden ve bir akraba bağını koparmadan, iri hörgüçlü iki dişi deve getirerek dönmeyi arzu eder" buyurdu. Bizler; ey Allah'ın Rasulü! Hepimiz böyle bir şeyi arzu ederiz deyince O; o halde bilin ki, herhangi birinizin, erkenden mescide gidip, aziz ve celil Allah'ın Kitabından iki ayet öğrenmesi ya da okuması onun için iki dişi deveden, üç ayet onun için üç dişi deveden, dört ayet onun için dört dişi deveden -ve öğrendiği ayetler sayısınca deveden- daha hayırlıdır" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salâtu'l-müsâfirîn ve Kasruhâ 1873, /313
Senetler:
()
Konular:
KTB, NAMAZ,
Kur'ân, ezberlemek/ hafız olmak/ Unutmamak
Kur'an, öğretmenin fazileti
Kur'an, okumak ve yaşamak
Kur'an, okuyup anlamak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6781, M001875
Hadis:
وَحَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الدَّارِمِىُّ أَخْبَرَنَا يَحْيَى - يَعْنِى ابْنَ حَسَّانَ - حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بِهَذَا الإِسْنَادِ. مِثْلَهُ غَيْرَ أَنَّهُ قَالَ
"وَكَأَنَّهُمَا." فِى كِلَيْهِمَا وَلَمْ يَذْكُرْ قَوْلَ مُعَاوِيَةَ بَلَغَنِى.
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî, ona Yahya –yani b. Hassan-, ona Muaviye bu isnad ile hadisi aynen rivayet etmiş olmakla birlikte o, her ikisinde de "sanki o ikisi" demiş olmakla birlikte Muaviye’nin; bana ulaştı: duydum ki ifadesini zikretmemiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salâtu'l-müsâfirîn ve Kasruhâ 1875, /314
Senetler:
()
Konular:
KTB, NAMAZ,
Kur'an, okumak ve yaşamak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6782, M001876
Hadis:
حَدَّثَنِى إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ عَبْدِ رَبِّهِ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ مُهَاجِرٍ عَنِ الْوَلِيدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْجُرَشِىِّ عَنْ جُبَيْرِ بْنِ نُفَيْرٍ قَالَ سَمِعْتُ النَّوَّاسَ بْنَ سَمْعَانَ الْكِلاَبِىَّ يَقُولُ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ
"يُؤْتَى بِالْقُرْآنِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَأَهْلِهِ الَّذِينَ كَانُوا يَعْمَلُونَ بِهِ تَقْدُمُهُ سُورَةُ الْبَقَرَةِ وَآلُ عِمْرَانَ." وَضَرَبَ لَهُمَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثَلاَثَةَ أَمْثَالٍ مَا نَسِيتُهُنَّ بَعْدُ قَالَ
"كَأَنَّهُمَا غَمَامَتَانِ أَوْ ظُلَّتَانِ سَوْدَاوَانِ بَيْنَهُمَا شَرْقٌ أَوْ كَأَنَّهُمَا حِزْقَانِ مِنْ طَيْرٍ صَوَافَّ تُحَاجَّانِ عَنْ صَاحِبِهِمَا."
Tercemesi:
Bize İshak b. Mansur, ona Yezid b. Abdurabbih, ona el-Velid b. Müslim, ona Muhammed b. Muhacir, ona el-Velid b. Abdurrahman el-Cüreşî, ona Cübeyr b. Nüfeyr, ona da en-Nevvas b. Sem'ân el-Kilâbî'nin rivayet ettiğine göre Nebi'yi (sav) şöyle buyururken dinledim:
"Kur'an'ı-Kerim ile amel eden Kur'an ehli önünde Bakara ve Âli İmran sureleri bulunduğu halde getirilirler." Rasulullah (sav) da bu iki sure için üç örnek verdi ve ondan sonra ben o örnekleri unutmadım. O şöyle buyurdu:
"Bu iki sure sanki iki bulut yahut aralarında bir nur bulunan siyah iki gölgelik yahut da her ikisi saf saf dizili iki bölük kuş sürüsü gibi gelecek ve bu iki sure sahiplerini savunacaklardır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salâtu'l-müsâfirîn ve Kasruhâ 1876, /314
Senetler:
()
Konular:
KTB, NAMAZ,
Kur'an, okumak ve yaşamak
Kur'an, Surelerin, Ayetlerin Faziletleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6779, M001874
Hadis:
حَدَّثَنِى الْحَسَنُ بْنُ عَلِىٍّ الْحُلْوَانِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو تَوْبَةَ - وَهُوَ الرَّبِيعُ بْنُ نَافِعٍ - حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ - يَعْنِى ابْنَ سَلاَّمٍ - عَنْ زَيْدٍ أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا سَلاَّمٍ يَقُولُ حَدَّثَنِى أَبُو أُمَامَةَ الْبَاهِلِىُّ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ
"اقْرَءُوا الْقُرْآنَ فَإِنَّهُ يَأْتِى يَوْمَ الْقِيَامَةِ شَفِيعًا لأَصْحَابِهِ اقْرَءُوا الزَّهْرَاوَيْنِ الْبَقَرَةَ وَسُورَةَ آلِ عِمْرَانَ فَإِنَّهُمَا تَأْتِيَانِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ كَأَنَّهُمَا غَمَامَتَانِ أَوْ كَأَنَّهُمَا غَيَايَتَانِ أَوْ كَأَنَّهُمَا فِرْقَانِ مِنْ طَيْرٍ صَوَافَّ تُحَاجَّانِ عَنْ أَصْحَابِهِمَا اقْرَءُوا سُورَةَ الْبَقَرَةِ فَإِنَّ أَخْذَهَا بَرَكَةٌ وَتَرْكَهَا حَسْرَةٌ وَلاَ تَسْتَطِيعُهَا الْبَطَلَةُ."
[قَالَ مُعَاوِيَةُ بَلَغَنِى أَنَّ الْبَطَلَةَ السَّحَرَةُ.]
Tercemesi:
Bana el-Hasan b. Ali el-Hulvanî, ona Ebu Tevbe –ki o Ebu Rabi' en-Nafi'dir-, ona Muaviye –yani b. Sellâm-, ona Zeyd'in rivayet ettiğine göre o, Ebu Sellâm'ı şöyle derken dinlemiştir: Bana Ebu Umame el-Bahilî rivayetle dedi ki: Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken dinledim:
"Kur'an'ı okuyun. Çünkü o, kıyamet gününde sahiplerine (onu okuyanlara) şefaatçi olarak gelecektir. Özellikle şu iki parlak yıldızı andıran Bakara suresi ile Âli İmran suresini de okuyun. Çünkü bu iki sure, kıyamet gününde iki bulut, iki gölge ya da kanatlarını açmış saf saf dizili kuşlardan iki bölük gibi gelecek ve kendilerini okuyanları getirdikleri delillerle savunacaklardır. Bakara suresini (bilhassa) okuyun. Çünkü onu öğrenmek bir bereket, onu terk etmek bir pişmanlıktır. el-Batala denilenler de onun altından kalkamazlar."
[Muaviye dedi ki: el-Batala denilenlerin sihirbazlar olduğu bilgisi bana ulaşmış bulunuyor.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salâtu'l-müsâfirîn ve Kasruhâ 1874, /314
Senetler:
()
Konular:
KTB, NAMAZ,
Kur'an, okumak ve yaşamak
Kur'an, Surelerin, Ayetlerin Faziletleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6819, M001913
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ قَالَ ابْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا وَائِلٍ يُحَدِّثُ
"أَنَّ رَجُلاً جَاءَ إِلَى ابْنِ مَسْعُودٍ فَقَالَ إِنِّى قَرَأْتُ الْمُفَصَّلَ اللَّيْلَةَ كُلَّهُ فِى رَكْعَةٍ . فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ هَذًّا كَهَذِّ الشِّعْرِ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ لَقَدْ عَرَفْتُ النَّظَائِرَ الَّتِى كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقْرُنُ بَيْنَهُنَّ - قَالَ - فَذَكَرَ عِشْرِينَ سُورَةً مِنَ الْمُفَصَّلِ سُورَتَيْنِ سُورَتَيْنِ فِى كُلِّ رَكْعَةٍ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşâr, ona İbnü'l-Müsenna, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Amr b. Mürre'nin rivayet ettiğine göre o, Ebu Vail’i şunu rivayet ederken dinlemiştir:
"Bir adam İbn Mesud'a gelerek; ben bu gece el-Mufassal bölümünün tamamını bir rekâtta okudum, deyince Abdullah; alelacele şiir okur gibi mi? dedi. Sonra Abdullah şunları ekledi: And olsun, ben Rasulullah'ın (sav) beraber okuduğu, birbirine benzeyen (yakın) sureleri çok iyi biliyorum. –(Ravi) dedi ki:- Mufassal bölümünden her bir rekâtta ikişer ikişer okunan yirmi sure ismini verdi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salâtu'l-müsâfirîn ve Kasruhâ 1913, /320
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, Kur'ân okuyuşu
KTB, NAMAZ,
Kur'an, okumak ve yaşamak
Kur'an, okuyup anlamak