حدثنا محمد بن سلام قال حدثنا إسماعيل بن عياش عن عبد الرحمن بن زياد بن أنعم عن عبد الرحمن بن رافع عن عبد الله بن عمرو قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : الشعر بمنزلة الكلام حسنه كحسن الكلام وقبيحه كقبيح الكلام
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165559, EM000865
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال حدثنا إسماعيل بن عياش عن عبد الرحمن بن زياد بن أنعم عن عبد الرحمن بن رافع عن عبد الله بن عمرو قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : الشعر بمنزلة الكلام حسنه كحسن الكلام وقبيحه كقبيح الكلام
Tercemesi:
— Abdullah ibni Amr'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: — Resûlüllah (Satlallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: «— Şiir, söz menzilesin dedir, (tabiî kelâm gibidir); onun güzeli kelâmın güzeli gibidir ve çirkini de kelâmın çirkini gibidir.»[453]
Anlaşılıyor ki, lâfızların kıymeti ve makbul oluşu, delâlet ettikleri manaya bağlıdır. Söz ne kadar kafiyeli ve fesahat-belâğat kaidelerine uygun olursa olsun, mânâ bakımından hakkı ifade etmiyorsa dînen makbul değildir. Taşıdığı manevî sorumluluğa göre haram veya mekruh otur. İslâm dîninin gösterdiği üstün ahlâk kaidelerini dile getiren bir kelâm, dil kaidelerine uygun olmasa bile kötü sayılmaz, manevî bir suç teşkil etmez. Ancak fesahat-belâğat kaideleri ile süslenen şiir tarzındaki sözler gerçekleri veya ilmî yönleri yansıtıyorsa, bunlar kelâma daha ziyade güzellik verir ve nefislere daha tesirli olur. Bir sözün güzel ve çirkinliği şiir veya nesirle değil, ancak delâlet ettiği mânâ ile ölçülür. Mânâ güzelse, kelâm güzeldir; ister o kelâm şiir olsun, İster nesir olsun...
(Bu hadîs-i şerif Kütü b-i S itte d e mevcut değildir.).[454]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 865, /672
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler
حدثنا سعيد بن تليد قال حدثنا بن وهب قال أخبرني جابر بن إسماعيل وغيره عن عقيل عن بن شهاب عن عروة عن عائشة رضي الله عنها أنها كانت تقول : الشعر منه حسن ومنه قبيح خذ بالحسن ودع القبيح ولقد رويت من شعر كعب بن مالك أشعارا منها القصيدة فيها أربعون بيتا ودون ذلك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165560, EM000866
Hadis:
حدثنا سعيد بن تليد قال حدثنا بن وهب قال أخبرني جابر بن إسماعيل وغيره عن عقيل عن بن شهاب عن عروة عن عائشة رضي الله عنها أنها كانت تقول : الشعر منه حسن ومنه قبيح خذ بالحسن ودع القبيح ولقد رويت من شعر كعب بن مالك أشعارا منها القصيدة فيها أربعون بيتا ودون ذلك
Tercemesi:
— (197-s.) Hz. Âişe'den rivayet edildiğine göre, şöyle buyururdu:
— Şiirden bir kısmı güzeldir ve bir kısmı çirkindir. Sen güzeli al ve çirkini bırak. Gerçekten ben Kâ'b ibni Malik'in şiirinden bir takım şiirler rivayet ettim ki, o şiirlerin bir kasidesinde kırk ve bundan daha az beyit vardır.»[455]
Hz. Â i ş e 'den nakledilen bu haber, daha önceki hadîs-i şerifin mânâsını teyid etmekte olup, şiirin dindeki yerini göstermektedir.
Ka’b İbni Malik kimdir? :
Ashabdan ve şairlerden olup, Akabe biatında bulunmuş ve Medine'ye hicret ettikten sonra Ta I ha hazretleri ile kardeşlik sözleşmesi yapmıştı. Bedir ve Tebuk savaşlarından başka diğer bütün savaşlara katılmıştı. Uhud savaşında kahramanca savaşmış ve onbir yara almıştı. Hassan ibni Sabit ve Abdullah ibni Revaha ile beraber Resûlüllah'ı şiirleriyle düşmana karşı savunan ve onları harp İle tehdit eden ünlü bir şairdi.
Tebuk savaşında geri kalan üç kişiden biri olup, ettikleri tevbe sonunda Allah tevbe I erin i kabul etmiş ve haklarında şu âyet-i kerime nâzİl olmuştur:
«- (Tebük savaşından) geri bırakılan üç kişiyi (Kâ'b ibni Mâlik, Hilâl ibni Ümeyye ve Mürare ibni Rebi'i) Allah bağışladı; çünkü d derece bunalmışlardı ki, yeryüzü bütün genişliği ile onlara dar gelmiş, vicdanları da kendilerini sıkmıştı ve Allah'dan kurtuluşun ancak Allah'a sığınmakta olduğunu anlamışlardı. Bundan sonra Allah onlun tevbekâr olmaya muvaffak kılıp tövbelerini kabul buyurdu. Şüphesiz İd Allah, tevbeleri kabul edendir, çok merhametlidir.» (Tevbe sûresi, âyet: 118)
Rivayet edildiğine göre Kâ'b,ibni Malik, Hz. Peygambere:
— Şiir hakkında ne buyurursunuz? diye sormuş. Peygamber (StUhltahü Aleyhi ve SeUem) de :
Mümin, kılıcı ve dili ile müc&hede eder.»
Cevabını vermiştir. Gerçekten Kâ b 'in savaşlara dair çok güzel şiirleri vardır. Bunlardan ötürü Allah'ın kendisinden razı olduğunu Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona müjdelemişti. Ömrünün sonlarına doğru gözleri görmez olmuş ve 77 yaşında olduğu halde hicretin 50. yılında vefat etmiştir. Allah ondan razı olsun...
Geniş bilgi için 944 sayılı hadîsin açıklamasına bakılsın.[456]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 866, /673
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler
حدثنا محمد بن الصباح قال حدثنا شريك عن المقدام بن شريح عن أبيه قال : قلت لعائشة رضي الله عنها أكان رسول الله صلى الله عليه وسلم يتمثل بشيء من الشعر فقالت كان يتمثل بشيء من شعر عبد الله بن رواحة ويأتيك بالأخبار من لم تزود
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165561, EM000867
Hadis:
حدثنا محمد بن الصباح قال حدثنا شريك عن المقدام بن شريح عن أبيه قال : قلت لعائشة رضي الله عنها أكان رسول الله صلى الله عليه وسلم يتمثل بشيء من الشعر فقالت كان يتمثل بشيء من شعر عبد الله بن رواحة ويأتيك بالأخبار من لم تزود
Tercemesi:
— Hz. Âige'ye — Allah ondan razı olsun — soruldu ki:
— Eesûlüllah (Sallallâhii Aleyhi ye Sellem) şiirden herhangi bir |Hr okur muydu? Âişe:
— Abdullah ibni Revaha'nın şiirinden şunu okurdu, dedi: «Azıklayıp göndermediğin kimse, sana haberleri getirir.»[457]
Beytin tornamı şudur :
Bilmediğin şeyleri açıklar sana günler, Azıklamadığınla gelir sana haberler...
Bu beyit, Abdullah İbni R e v a h a 'ya nispet ediliyorsa da mecaz itibariyledir. Bunu Abdullah çokça tekrarladığından dolayı Hz. A İşe ona nispet etmiştir. Beyt Tarafa adlı şairin Muallâka'lında mevcuttur; nitekim diğer bir rivayette A İşe bu beyti Ta rafa'ya nispet etmiştir.
Beytin açıklamalı mânâsı şöyle :
Ey insan, sabırlı ol; gelecek günler ve geçecek zaman, sen bir hazırlık yapmaksızın, bir adam azıklayıp haber edinmek için sefere çıkarmaksmn bilmediğin haberleri sana getirir.
792 sayılı hadîs-İ şerife ve Abdullah ibni Revaha'nın hal tercemesî için de 846 sayılı hadîs-i şerifin açıklamasına müracaat edilsin.[458]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 867, /673
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler
حدثنا موسى قال حدثنا مبارك قال حدثنا الحسن أن الأسود بن سريع حدثه قال : كنت شاعرا فقلت يا رسول الله امتدحت ربي فقال أما إن ربك يحب الحمد وما استزادني على ذلك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165562, EM000868
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا مبارك قال حدثنا الحسن أن الأسود بن سريع حدثه قال : كنت شاعرا فقلت يا رسول الله امتدحت ربي فقال أما إن ربك يحب الحمد وما استزادني على ذلك
Tercemesi:
— Esved ibni Serî' anlatarak şöyle demiştir:
— Ben şair idim de dedim ki, ey Allah'ın Resulü! (Şiirimle) Rab-bimi övdüm. Peygamber buyurdu:
«— Senin Babbin Övgüyü (hamdi) sevmez mi?»
— Bundan fazla bana (bir şey) söylemedi.[459]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 868, /674
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler
حدثنا عبيد الله بن موسى قال أخبرنا حنظلة عن سالم عن بن عمر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لأن يمتلىء جوف أحدكم قيحا خير له من أن يمتلىء شعرا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165564, EM000870
Hadis:
حدثنا عبيد الله بن موسى قال أخبرنا حنظلة عن سالم عن بن عمر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لأن يمتلىء جوف أحدكم قيحا خير له من أن يمتلىء شعرا
Tercemesi:
— İbni Ömer, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) 'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
«— Sizden birinizin karnı irinle dolmak, şiirle dolmaktan ona daha hayırlıdır.»[463]
Şiir mevzuunda diğer hadîs-i şerifler münasebetiyle gerekli açıklamalar daha önce geçmiş ve sakıncalı tarafları bildirilmişti. Özet olarak bu bölümden su hüküm çıkar: Dinî ilimlerden alıkoyacak, Allah'ı anmaktan meşgul edecek şekilde bir düşkünlükle şiirle uğraşmak ve bunu bir meslek ve san'at edinmek mekruh bir İştir, din yönünden hoş bir şey değildir. Güzel bir şekilde manaları dile getirmek, nükte yapmak, lâtife ve teşbihlerde bulunmak, keder ve yalnızlığı gidermek kasdı ile şiir söylemekte bir beis yoktur. Ashab-ı Kiramın çoğu bu mânâda şür okumuşlardır.[464]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 870, /675
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا عبد الله بن عبد الرحمن بن يعلى قال سمعت عمرو بن الشريد عن الشريد قال : استنشدني النبي صلى الله عليه وسلم شعر أمية بن أبي الصلت وأنشدته فأخذ النبي صلى الله عليه وسلم يقول هيه هيه حتى أنشدته مائة قافية فقال إن كاد ليسلم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165563, EM000869
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا عبد الله بن عبد الرحمن بن يعلى قال سمعت عمرو بن الشريد عن الشريد قال : استنشدني النبي صلى الله عليه وسلم شعر أمية بن أبي الصلت وأنشدته فأخذ النبي صلى الله عليه وسلم يقول هيه هيه حتى أنشدته مائة قافية فقال إن كاد ليسلم
Tercemesi:
— Şerîd'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Peygamber (Salkülahü Aleyhi ve SelUm) benden, tîmeyye ibni Ebî's-Salt'm şiirini okumayı istedi. Ben de ona okudum. Peygamber ise:
— Hîh, hîh =- devam, devam» demeğe başladı.
— Böylece ona yüz beyit kadar okudum. Bunun üzerine Peygamber: m— Ümeyye az kalsın nıüslüraan oluyordu,» buyurdu.[461]
Şerîd ibnİ Serî d, Salcîf kabilesinden olup, ashabdandır. Asıl adı Malik dir. Muğîre i b n i Ş u ' b e, bunun arkadaşlarını öldürmüş, bu ise; kaçıp kurtulmuş olduğundan kendisine Şerîd — Kaçak adı verilmiştir. Taif de ikâmet etmiş ve kendisinden hadîs-i şerif rivayet edilmiştir. Buradaki hadîs-i şerifi, biraz değişik bir lâfızla İmam Müslim de rivayet etmiştir. Hz. Peygamberin İsteği üzerine, İslâm'ı kabul etmemiş bulunan P m ey ye ibni Eb İ' s- S a 11 in şiirlerinden yüz beyit kadar okumuş ve bunları Peygamber (Saltallahi* Aleyhi ve Setkm) dinlemiştir. Beyitlerin taşıdığı mânâ, İslâm inanana yakın bulunduğundan da, Hz. Peygamber:
Ümeyye, az kalsın nıüslüman oluyordu.»
Buyurmuştur. Şairin İnanç ve ahlâkına bir kıymet hükmü vermek içirt şiirlerini okuttuğu ve dinlediği söylenebilir.
0 m e yye ibni Ebi's-Salt da Şerîd gibi Sakîf kabilesin-dendir ve bu kabilenin en meşhur şairidir. Geçmiş asırlarda gelen mukaddes kitapları okuyup araştırmış ve geniş bilgi edinmiş olduğundan, ahir zaman Peygamberine ait vasıfları öğrenmişti. Bu peygamberin Hicaz'da zuhur edeceğini öğrenince, kendisi peygamber olmaya özenmiş ve niyyet-lenmişti. Nihayet Hz. Muhammed (Saltallahü Aleyhi ve Scllem) Peygamber olarak gönderilince, buna hased etmiş ve hasedi yüzünden İslâm'ı kabul etmemişti. Hicretin 9. yılında Taîfde Ölmüştür. Müslüman olduğu söylenirse de bu zayıftır. Çünkü bunun hakkında Peygamber (Saliaİlahti Aleyhi vt in şöyle buyurduğu da rivayet edilmektedir:
«Şiiri iman etti; fakat kalbi kâfir oldu.»
Şairin birçok kaside ve mersiyeleri vardır ve bunlar edebî bakımdan şöhret bulmuşlardır.[462]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 869, /674
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler
Hitabet, Şiir, okumak/ dinlemek/ ezberlemek
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Tarihsel Şahsiyetler, Ümeyye b. Ebi's-Salt
حدثنا إسحاق قال أخبرنا علي بن الحسين قال حدثني أبي عن يزيد النحوي عن عكرمة عن بن عباس : والشعراء يتبعهم الغاوون ألم تر أنهم في كل واد يهيمون وأنهم يقولون ما لا يفعلون فنسخ من ذلك واستثنى فقال إلا الذين آمنوا إلى قوله ينقلبون
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165565, EM000871
Hadis:
حدثنا إسحاق قال أخبرنا علي بن الحسين قال حدثني أبي عن يزيد النحوي عن عكرمة عن بن عباس : والشعراء يتبعهم الغاوون ألم تر أنهم في كل واد يهيمون وأنهم يقولون ما لا يفعلون فنسخ من ذلك واستثنى فقال إلا الذين آمنوا إلى قوله ينقلبون
Tercemesi:
— (198-s.) İbni Abbas'dan rivayet edildiğine göre:
Şairler ise, onlara sapıklar uyar. Görmez misin, o şairler her yöne meylederler ve boş şeylere dalarlar ve gerçekten onlar (şiirlerinde) yapnuyacakları şeyleri söylerler.» Ayet-i kerîmesinin genel manasından terk edilip istisna edilerek Allah söyle buyurmuştur:
— Ancak iman edip salih amel işliyenler, Allah'ı çok ananlar, kendilerine zulmedildikten sonra (şiirleriyle Peygamberi koruyarak kâfirlerden) öçlerini alanlar müstesnadır, (bunlar kınanmazlar). O zulmedenler, yakında hangi dönüş yerine döneceklerini bileceklerdir.» (Sûre: 26, Ayet: 224-227).[465]
Şuarâ sûresinin 227; âyeti kerîm esi nde, iman edip salİh amel işleyenler, Allah'a ibadet ederek onu çok onanlar ve müslumanlara edilen zulme karşılık kâfirlere hicivde bulunan şairler daha önceki âyet-i kerime ile kınanan şairlerden dışta bırakılmış ve bunların tutumu güzel gösterilmiştir. Azaba hak kazananlar ve sapık olanlar, İslâm düşmanı şairlerdir. Peygamberi hicveden kâfirlerdir, öteye beriye meyledip boşuna zaman geçiren dalgınlardır.[466]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 871, /676
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler
Nesh, mensuh ayetler
حدثنا عارم قال حدثنا أبو عوانة عن سماك عن عكرمة عن بن عباس : أن رجلا أو أعرابيا أتى النبي صلى الله عليه وسلم فتكلم بكلام بين فقال النبي صلى الله عليه وسلم ان من البيان سحرا وإن من الشعر حكمة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165566, EM000872
Hadis:
حدثنا عارم قال حدثنا أبو عوانة عن سماك عن عكرمة عن بن عباس : أن رجلا أو أعرابيا أتى النبي صلى الله عليه وسلم فتكلم بكلام بين فقال النبي صلى الله عليه وسلم ان من البيان سحرا وإن من الشعر حكمة
Tercemesi:
îbni Abbas'dan rivayet edildiğine göre, bir adam yahut bir Bedevî, Peygamber (SallallahÜ A leyhi ve Sellemi'e gelip, açık bir ifade ile konuştu. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
— Beyândan bir kısmı sihirdir ve şiirden bir kısmı da hikmettir.»[467]
Beyan, bîr mânâ ve maksadı açıklamak, ifade etmektir. Sihir ise, büyü ve göz bağcılık demektir. Sihir insanları tesir altında bırakan ve hayrete düşüren, insanları İlgi ile sürükleyen ince bir san'at olduğu gibi, beyanın bir kısmı da tesirli ve çekici haller taşıdığından insanlara böyle tesir eder.
Şiirin bir kısmı hikmet olduğuna dair bilgi için 856 sayılı hadîs-i şerifin açıklamasına bakılsın. Netice olarak anlaşılıyor ki, beyan ve şiirden iyi olanı da var kötü olanı da var...[468]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 872, /677
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler
Hitabet, sözün gücü ve etkileyiciliği
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثني معن قال حدثني عمر بن سلام : أن عبد الملك بن مروان دفع ولده إلى الشعبي يؤدبهم فقال علمهم الشعر يمجدوا وينجدوا وأطعمهم اللحم تشتد قلوبهم وجز شعورهم تشتد رقابهم وجالس بهم علية الرجال يناقضوهم الكلام
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165567, EM000873
Hadis:
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثني معن قال حدثني عمر بن سلام : أن عبد الملك بن مروان دفع ولده إلى الشعبي يؤدبهم فقال علمهم الشعر يمجدوا وينجدوا وأطعمهم اللحم تشتد قلوبهم وجز شعورهم تشتد رقابهم وجالس بهم علية الرجال يناقضوهم الكلام
Tercemesi:
Rivayet edildiğine göre, Abdülmelik ibni Mervan çocuklarım terbiye için Şa'bîye teslim edip, şöyle dedi:
— Bunlara şiir öğret ki, şeref kazansınlar ve yükselsinler. Bunlara et yedir ki, kalbleri kuvvetlensin. Saçlarını kes ki, boyunları güçlü olsun. Bunları yüksek adamların meclisinde bulundur ki, onlara karşı söz getirebilsinler.[469]
Abdülmetik İbni Mervan, Emevî meliklerinin besincisidtr. Hz. Osman'ın halife seçildiği yıl dünyaya gelmiş ve şehİd edildiği meşhur vak'oda 11 yaşında bulunduğu halde babası ile. beraber hazır bulunmuştu. Hilâfete geçmeden önce zühd ve takvası, fıkıhtaki geniş malûmatı ile şöhret kazanmışsa da, devlet reisliğini ele geçirdikten sonra zulüm yolunu tutmuş ve Haccac gibi zdlim bir kumandanı insanlar üzerine musallat kılmıştı. Bununla beraber islâm ülkelerini Hindistan ve Endülüs'e kadar genişletmişti. Hicretin 86. yılında 62 yaşında vefat etmişti. 17 oğlu olup, bunlardan 4'u bulunan Velîd, Süleyman, Yezîd ve Hişam devlet idaresinde bulunmuşlardır. İşte bu çocukların terbiye ve yetişmelerini temin için onları Şa'bî hazretlerine teslim ettiği anlaşılmaktadır.
Ş a' b î hazretleri Tabİîn'den olup, ashabdan 500 zat İle görüşmüş olduğu rivayet edilir. Medîn«de Ibnü'l-Müseyyeb, Basra'da Hasan-ı Basri, Şam'da Mekhûl gibi en önemli âlimlerin Kûfo'de dördüncüsü idi. Hicretin 20. yılında doğup, 104 tarihinde Kûfo'de ansızın vefat etmiştir. Hâlife Abdülmelik, böyle değerli bir âlime çocuklarını yetiştirmek için teslim etmiş ve onlara şiir öğretmesini de istemişti. Şiir öğrenmenin ve öğretmenin mutlak olarak yasak olmadığı hususu da bu istek ve uygulamadan bir vakıa' olarak anlaşılmaktadır.[470]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 873, /678
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler
Hitabet, Şiir, okumak/ dinlemek/ ezberlemek
حدثنا قتيبة قال حدثنا جرير عن الأعمش عن عمرو بن مرة عن يوسف بن ماهك عن عبيد بن عمير عن عائشة رضي الله عنها عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إن أعظم الناس جرما إنسان شاعر يهجو القبيلة من أسرها ورجل تنفى من أبيه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165568, EM000874
Hadis:
حدثنا قتيبة قال حدثنا جرير عن الأعمش عن عمرو بن مرة عن يوسف بن ماهك عن عبيد بن عمير عن عائشة رضي الله عنها عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إن أعظم الناس جرما إنسان شاعر يهجو القبيلة من أسرها ورجل تنفى من أبيه
Tercemesi:
Hazreti Âişe (Radiyallahü anha) , Peygamber (SallatUthti Aleyhi ve Sellemyin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
«— taşanların en büyük suç işleyeni o insandır ki, kabileyi bütünü ile hicveder (şiirleriyle kötüleyip yere batırır); bir de bir adamdır ki, babasını inkâr etmiştir.»[471]
Haksızlığa uğrayan kimse, taşkınlık yapmayarak hasmını hakkı kadar hicveder; ancak hasmının bağlı bulunduğu soy ve kabile mensuplarının tümünü kötülemek ve hicvetmek caiz değildir. Bu bir zulümdür ve tecavüzdür. Böyle hareket etmenin günah olduğunu bu hadîs-İ şerif bize bildirmektedir.
Bİr de insan, babasını inkâr eder ve başka birine intisabı uygun bulursa, bu da suç bakımından çok çirkin ve ağır bir istir. Anne ve çocuğu inkâr etmek de böyledir. Bu gibi günahlardan şiddette sakınmak gerekir.[472]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 874, /678
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler