270 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Said, ona Cerir, ona el-A'meş, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: (Hudeybiye'de iken) bir an kendimi Rasulullah'ın (sav) yanında buldum. Bu arada ikindi namazı vakti olmuştu. Ancak (abdest almak için) yanımızda çok az su vardı. Bu su bir kabın içine boşaltıldı ve Rasulullah'a (sav) götürüldü. Rasulullah (sav) elini su kabının içine sokup parmaklarını açtı ve "Haydi abdest alacaklar gelsin. (Suda gördüğünüz) bereket Allah'tandır." buyurdu. Rasulullah'ın (sav) parmaklarının arasından suyun fışkırdığını görüyordum. Orada bulunanlar bu sudan hem abdest aldılar hem de içtiler. Suyun bereket olduğunu bildiğimden, ne kadar içtiğime hiç aldırış etmeden ben de kana kana içtim. Cabir böyle anlatırken ben (Salim b. Ebu Ca'd) ona "O gün kaç kişiydiniz?" diye sordum. "Bin dört yüz kişiydik." diye cevap verdi. Amr (b. Dinar) Cabir'den rivayet ettiği bir hadisle burada zikredilen hadise mutabaat etmiştir. Husayn ve Amr b. Mürra, Salim'in Cabir'den rivayet ettiği hadiste, orada bulunanların bin beş yüz kişi olduğunu söylemiştir. Said b. Müseyyeb de Cabir'den rivayet ettiği bir hadisle bu rivayete mutabaat etmiştir.
Açıklama: Hadisin isnadı muttasıldır. Buhari muttasıl isnadın ardından, mütabi tarikleri de nakletmiştir. Bu mütabi tarikler muallaktır. Rivayette geçen mutabaat (tâbeahû) ifadesi; ferd veya garib olduğu düşünülen bir rivayetin ravisine, güvenilir başka bir ravi tarafından muvafakat edilmesi ve o hadisin aynı veya senedin üst kısmında yer alan başka bir raviden benzer lafızlarla rivayet edilmesi anlamına gelmektedir. Bk, Ali el-Kârî, Şerhu nuhbeti'l-fiker, s. 343-345.
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube ona Ebu İshak, ona da el-Bera şöyle rivayet etmiş: "Rasulullah (sav) Hudeybiye'de sulh aktedince; Harem'e, silahları ancak kılıfında olmak şartıyla girmek üzere anlaşma yapmıştı. (Şube der ki: Ebu İshak'a sordum): Silah kılıfı nedir? İçinde silâh olan kaptır dedi."
Açıklama: Mekke’de silâh taşımak câiz değilken, burada Müslümanların kılıçlarını kuşanmış oldukları halde Mekke’ye girecekleri şartı ile anlaşma yapılması tezat gibi görülebilir. Ancak bu, bir tezat değildir; müşriklere güvenemeyen Hz. Peygamber’in almak ihtiyacını duyduğu bir tedbirdir. Eğer müşrikler anlaşmayı bozup ihanet ederlerse, Müslümanlar kendilerini korumak imkânına sahip olacaklardı. Ancak her şeye rağmen kılıçların kınlarında oluşu da bir sulh ve emân alâmeti sayılırdı.
Bize Ali, ona Süfyan, ona Amr, ona da Cabir b. Abdullah'ın (r.anhuma) rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) Hudeybiye günü şöyle buyurmuştur: "Sizler yeryüzündeki insanların en hayırlısısınız" (Cabir der ki:) Biz bindörtyüz kişiydik. Bu gün gözlerim görüyor olsaydı, altında biat ettiğimiz ağacın yerini size gösterirdim. "Bindörtyüz" ifadesini Cabir'den Salim, Salim'den de A'meş işiterek bu rivayette (Sufyân'a) mutâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile el-A'meş arasında inkıta vardır.
Bize Ali, ona Süfyan, ona Amr, ona da Cabir b. Abdullah'ın (r.anhuma) rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) Hudeybiye günü şöyle buyurmuştur: "Sizler yeryüzündeki insanların en hayırlısısınız" (Cabir der ki:) Biz bindörtyüz kişiydik. Bu gün gözlerim görüyor olsaydı, altında biat ettiğimiz ağacın yerini size gösterirdim. "Bindörtyüz" ifadesini Cabir'den Salim, Salim'den de A'meş işiterek bu rivayette (Sufyân'a) mutâbaat etmiştir.
Bana İshak, ona Yakub, ona İbn Şihâb'ın yeğeni, ona amcası (İbn Şihâb ez-Zührî), ona Urve b. Zubeyir, ona da Mervân b. Hakem ve Misver b. Mahrame Hudeybiye Umresi hakkında şöyle demişlerdir: Hz. Peygamber (sav) Hudeybiye günü belirlenen barış müddeti üzerine Süheyl b. Amr ile yazışma yaptığı zaman, Süheyl b. Amr'ın ileri sürdüğü şartlar arasında şunlar da vardı. Süheyl "Sana bizden bir erkek gelirse, o gelen kimse senin dininde olsa bile onu bize geri vereceksin ve onunla bizim aramızdan çekileceksin" dedi ve ancak bu şartla antlaşmayı imzalayacağını belirtti. Müslümanlar bu şartı istemeyip, öfkelendiler ve bu şart aleyhinde konuştular. Süheyl ise ancak bu şartı kabul ederse Hz. Peygamber (sav) ile antlaşma yapmakta ısrar edince Hz. peygamber (sav) onunla anlaşmaya vardı. (anlaşma gereğince) Hz. Peygamber (sav) (o gün müslüman olarak kendisine sığınan) Ebu Cendel b. Süheyl'i babası Süheyl b. Amr'a iade etti. Anlaşma müddeti içinde Hz. Peygamber (sav) gelen her erkeği, Müslüman olarak gelmiş de olsa, geri çevirmiştir. Bu arada mümin kadınlar da muhacir olarak geldi. Ukbe b. Ebu Muayt'ın kızı Ümmü Gülsüm de kadınlık çağına erişmiş olarak hicret edip gelenler arasında idi. Ailesi gelip onu kendilerine geri vermesini Allah Rasûlü'nden istedi. Fakat Yüce Allah, (mümin kadın muhacirlerin iade edilemeyeceğini bildiren) Mümtehine: 10. âyetini indirdi. (Hz. Peygamber (sav) de Ümmü Gülsüm'ü ailesine geri vermedi).
Bana İshak, ona Yakub, ona İbn Şihâb'ın yeğeni, ona amcası (İbn Şihâb ez-Zührî), ona Urve b. Zubeyir, ona da Mervân b. Hakem ve Misver b. Mahrame Hudeybiye Umresi hakkında şöyle demişlerdir: Hz. Peygamber (sav) Hudeybiye günü belirlenen barış müddeti üzerine Süheyl b. Amr ile yazışma yaptığı zaman, Süheyl b. Amr'ın ileri sürdüğü şartlar arasında şunlar da vardı. Süheyl "Sana bizden bir erkek gelirse, o gelen kimse senin dininde olsa bile onu bize geri vereceksin ve onunla bizim aramızdan çekileceksin" dedi ve ancak bu şartla antlaşmayı imzalayacağını belirtti. Müslümanlar bu şartı istemeyip, öfkelendiler ve bu şart aleyhinde konuştular. Süheyl ise ancak bu şartı kabul ederse Hz. Peygamber (sav) ile antlaşma yapmakta ısrar edince Hz. peygamber (sav) onunla anlaşmaya vardı. (anlaşma gereğince) Hz. Peygamber (sav) (o gün müslüman olarak kendisine sığınan) Ebu Cendel b. Süheyl'i babası Süheyl b. Amr'a iade etti. Anlaşma müddeti içinde Hz. Peygamber (sav) gelen her erkeği, Müslüman olarak gelmiş de olsa, geri çevirmiştir. Bu arada mümin kadınlar da muhacir olarak geldi. Ukbe b. Ebu Muayt'ın kızı Ümmü Gülsüm de kadınlık çağına erişmiş olarak hicret edip gelenler arasında idi. Ailesi gelip onu kendilerine geri vermesini Allah Rasûlü'nden istedi. Fakat Yüce Allah, (mümin kadın muhacirlerin iade edilemeyeceğini bildiren) Mümtehine: 10. âyetini indirdi. (Hz. Peygamber (sav) de Ümmü Gülsüm'ü ailesine geri vermedi).