Giriş

Bize Kuteybe b. Saîd, ona Leys, ona Saîd b. Ebu Saîd, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) Necid kabilesine bir süvari birliği gönderdi. Bu birlik Hanîfe oğulları kabilesinden Yemâmelilerin reisi Sümame b. Üsal denilen kişiyi alıp getirdiler ve onu mescidin direklerinden birine bağladılar. Arkasından Hz. Peygamber (sav) oraya geldi ve "Ne umuyorsun ya Sümâme?" diye sordu. Sümâme "Ben hayır umuyorum. Şayet beni öldürecek olursan, kanı değerli birini öldürmüş olursun; ama eğer lütfedecek olursan, şükreden birine lütfetmiş olursun. Eğer mal isteyecek olursan, arzu ettiğin kadar iste, sana hemen verilir" dedi. Rasulullah (sav) onu kendi hâline bıraktı. Ertesi gün yine geldi ve yine "ne umuyorsun ya Sümâme?" diye sordu. Sümâme yine "Sana söylemiştim; eğer lütfedecek olursan şükreden birine lütfetmiş olursun, şayet beni öldürecek olursan kanlı birini öldürmüş olursun. Ama eğer mal isteyecek olursan, arzu ettiğin kadar iste, istediğin sana hemen verilir" diye cevap verdi. Hz. Peygamber (sav) onu yine kendi hâline bıraktı. Sonra ertesi gün yine geldi ve yine "ne umuyorsun ya Sümâme?" diye sordu. Sümâme de "Sana söylediğim gibiyim; eğer bana lütfedecek olursan şükreden birine lütfetmiş olursun, şayet beni öldürecek olursan kanlı birini öldürmüş olursun. Ama eğer mal isteyecek olursan, arzu ettiğin kadar iste, istediğin sana hemen verilir" dedi. O zaman Rasûlullah (sav) yanındakilere "Sümâme’yi serbest bırakın!" buyurdu. Bunun üzerine onu serbest bıraktılar. Sümâme, hemen mescidin yakınındaki bir hurmalığa gitti, yıkandı, sonra dönüp mescide geldi ve "Şehâdet ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur! Yine şehâdet ederim ki Muhammed Allah’ın kulu ve Rasulüdür. Ya Muhammed! Vallahi dünyada senin yüzünden daha çok nefret ettiğim bir yüz yoktu; şimdi ise senin yüzün, bana bütün yüzlerin en sevgilisi hâline geldi. Vallahi senin dininden daha çok nefret ettiğim bir din yoktu; şimdi ise senin dinin benim gözümde bütün dinlerin en sevgilisi oldu. Vallahi senin memleketinden daha çok nefret ettiğim hiçbir belde yoktu; şimdi ise senin memleketin, benim gözümde bütün beldelerin en sevgilisi hâline geldi. Süvarilerin beni yakaladığında, ben umre yapmak istiyordum. Şimdi ne yapmamı emredersiniz?" Bunun üzerine Rasûlullah (as.) kendisini müjdeledi ve umre yapmasını emretti. Mekke’ye gittiğinde, kendisine "Sen de dinini terk ettin mi?" diye soruldu. O da "hayır! Ama ben, Allah’ın Rasulü Muhammed’le (sav) birlikte Müslüman oldum. Vallahi Rasulullah (sav) izin vermediği müddetçe, size Yemâme’den bir buğday tanesi bile gelemez" dedi.


Açıklama: Yemâme, tarım ürünleri açısından Mekke’yi besleyen bir yerdi. Sümâme Mekkelilerin Rasûlullah’a (sav) yaptıklarını bildiği için, müslüman olduktan sonra Mekke’ye buğday sevkiyatını durdurdu ve Rasûlullah (sav) izin vermeden onlara buğday vermeyeceğini söyledi. Bunun üzerine müşrikler, Hz. Peygamber’den ricâ ettiler ve onlar‎ın ricalar‎ı üzerine Rasûlullah (sav) da Sümâme’ye, Mekkelilere erzak götürmesini yazdı. Sümâme, irtidat hareketlerine karşı mücâdele edenlerden biriydi. Kabilesi Benû Hanîfe irtidat ettiği halde, o direnmiş, onlarla savaşmış, neticede mürtedlerle savaşırken Bahreyn’de 12/633 yılında şehid edilmiştir.

    Öneri Formu
2540 M004589 Müslim, Cihad ve Siyer, 59

Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Said b. Ebu Said, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etti: Nebi (sav) Necid taraflarına bir atlı birlik gönderdi. Bunlar Hanife oğullarından Sumâme b. Usâl denilen bir adamı (esir olarak) getirdiler ve onu mescidin direklerinden bir direğe bağladılar. Nebi (sav) yanına çıkıp: "Sumâme’yi çözünüz" buyurdu. O da mescide yakın bir hurmalık yere gitti, gusül aldı, arkasından mescide girdi ve: Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet ederim, dedi.


    Öneri Formu
2696 B000462 Buhari, Salat, 76

Bize Kuteybe, ona Leys, ona Said b. Ebu Said, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Necid tarafına bir süvari birliği gönderdi. Bunlar Hanife oğullarından Sumâme b. Usâl denilen bir adamı esir olarak getirdiler. Onu mescidin direklerinden bir direğe bağladılar.


    Öneri Formu
2711 B000469 Buhari, Salat, 82

Bize Muhammed b. el-Müsennâ, ona Ebû Bekir el-Hanefî, ona Abdülhamîd b. Cafer, ona Saîd b. Ebî Saîd el-Makburî, ona da Ebû Hureyre (ra) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) Necid bölgesine doğru bir atlı birliği göndermişti. Onlar da Benû Hanîfe kabilesinden Yemamelilerin efendisi Sümame b. Üsal el-Hanefî denilen bir adamı alıp getirmişlerdi..." Bundan sonra râvî, daha önce geçen Leys hadisinin benzerini nakletti. [Şöyle ki: Hz. Peygamber (sav) Necid kabilesine bir atlı birlik gönderdi. Bu birlik Benû Hanîfe kabilesinden Yemâmelilerin reisi Sümâme b. Üsâl denilen kişiyi alıp getirdiler ve onu mescidin direklerinden birine bağladılar. Hz. Peygamber (sav) onun yanına gelip, "- Ne durumdasın, ey Sümâme?" diye sordu. O da, "- Ben iyiyim, ya Muhammed! Eğer beni öldürürsen (davasının bırakılmayacağı) kan sahibi birini öldürmüş olursun. İyilik edersen karşılığını verecek birine iyilik etmiş olursun. Eğer mal istiyorsan, iste, sana dilediğin kadar mal verilsin" dedi. Hz. Peygamber (sav) onu ertesi güne kadar kendi haline bıraktı. Ertesi gün tekrar geldi ve yine, "- Ne durumdasın ey Sümâme?" diye sordu. O da, "- Sana dediğim gibi; eğer bana iyilik edersen karşılığını verecek birine iyilik yapmış olursun. Eğer öldürürsen kan davasının güdüleceği kan sahibi birini öldürmüş olursun. Eğer mal istiyorsan iste, sana dilediğin kadar sana verilecektir" dedi. Hz. Peygamber (sav) onu yine kendi haline bıraktı ve ertesi gün gelip yine, " Ne durumdasın ey Sümâme?" diye sordu. O da, "- Sana dediğim gibi; eğer bana iyilik edersen karşılığını verecek birine iyilik yapmış olursun. Eğer öldürürsen kan davasının güdüleceği kan sahibi birini öldürmüş olursun. Eğer mal istiyorsan iste, sana dilediğin kadar sana verilecektir" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), "- Sümâme'yi bırakın" buyurdu. Serbest kalınca Sümâme hemen mescide yakın bir hurma bahçesine gidip yıkandı, sonra mescide gelerek şöyle dedi: "Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur. Yine şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Ey Muhammed! Vallahi, yeryüzünde bana senin yüzünden daha çok nefret ettiğim bir yüz yoktu, şimdi ise senin yüzün bana bütün yüzlerden daha sevimli hâle geldi. Vallahi, benim için senin dininden daha daha çok nefret ettiğim bir din yoktu, ama şimdi senin dinin bana bütün dinlerden daha sevimli oldu. Vallahi, senin içinde yaşadığın şehirden daha çok nefret ettiğim bir şehir yoktu, fakat şimdi senin şehrin bana bütün şehirlerden daha sevgili oldu. Senin atlı birliğin beni aldığında umre yapmaya niyetlenmiştim, şimdi ne buyurursun?" Hz. Peygamber (sav) de onu müjdeleyerek umre yapmasını emretti. Mekke'ye gelince bir adam Sümâme'ye, "- Dininden mi döndün?" dedi. Sümâme de, "- Hayır! Ama ben sadece Allah'ın Resûlü'yle beraber müslüman oldum. Allah'ın Rasûlü izin vermedikçe Yemâme'den size bir buğday tanesinin bile gelmesine izin verilmeyecektir" dedi.] Ravî hadîsi bir rivayette, "Beni öldürürsen kan sahibi birini öldürmüş olursun" lafzıyla nakletmiştir.


    Öneri Formu
2541 M004590 Müslim, Cihad ve Siyer, 60

Bize Süleyman b. Harb ve Muhammed b. İsa, onlara Hammad (b. Seleme), ona Eyyüb (b. Keysan es-Sahtiyânî), ona Ebû Kilabe (Abdullah b. Zeyd), ona Ebu Mühelleb (Muaviye b. Amr), ona da İmran b. Husayn şöyle demiştir: Adbâ, Akil oğullarından bir adamındı ve (yolda) hacıların develerini geçmişti. Bu adam esir alınınca bağlı bir halde, o sırada üzerinde kadife örtü olan bir eşekteki Hz. Peygamber'e (sav) getirildi. O adam: Ey Allah'ın Rasulü! Beni ve hacıları geçen bu deveyi niçin burada tutuyorsun, dedi. Hz. Peygamber de (sav) "seni, müttefiklerin olan Sakif kabilesinin suçundan dolayı tutuyorum" buyurdu. Sakifliler, Hz. Peygamber'in (sav) ashabından iki kişiyi esir almışlardı. Bu adam, konuşması sırasında ben de Müslümanım veya ben de Müslüman oldum dedi. Hz. Peygamber (sav) geçip gidince -Ebu Davud, bu sözü Muhammed b. İsa'dan öğrendim dedi- adam ya Muhammed! Ya Muhammed! diye bağırdı. Hz. Peygamber (sav), merhametli, nazik biriydi. Adama dönüp ne istiyorsun? dedi. Adam da ben Müslümanım dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): "Eğer sen bunu esir edilmeden önce söyleseydin tam manasıyla kurtulurdun." Ebû Davud: Sonra Süleyman'ın hadisine döndüm dedi. Adam: Ya Muhammed! Ben açım, beni doyur. Ben susuzum, bana su ver dedi. Hz. Peygamber de (sav) "bu senin (giderilmesi gereken) ihtiyacındır veya bu onun ihtiyacıdır (istediğini yapın)" buyurdu. Sonra bu adam (Sakiflilerin elinde bulunan) iki kişiye karşılık fidye olarak verildi. Adbâ'yı ise Hz. Peygamber (sav) binmek için elinde tuttu. (Daha sonra) Müşrikler, Medinelilerin otlaktaki hayvanlarına baskın yaptılar ve Adbâ'yı da götürdüler. Onu götürdüklerinde Müslümanlardan bir kadını da esir almışlardı. Onlar geceleyin develerini avlularında yayıyorlardı. Bir gece (Müşriklerin) hepsi uyudu, kadın ise uyanık kaldı. Kadın elini hangi deveye sürse, deve böğürüyordu. Nihayet Adbâ'mn yanına geldi. O uysal, binilmeye alışık bir devenin yanına gelmişti. Hemen ona bindi, sonra da eğer Allah kendisini kurtarırsa Adbâ'yı kesinlikle kurban edeceğine dair adakta bulundu. Kadın, Medine'ye gelince, devenin Hz. Peygamber'in (sav) devesi olduğu anlaşıldı ve Rasulullah bundan haber verildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) haber gönderdi ve kadın getirildi. Kendisine kadının adağı bildirildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) kadına: "Ona ne de kötü ceza vermişsin veya ona ne kötü ceza vermiş. Demek Allah onu kurtarırsa deveyi mutlaka boğazlayacakmış! Allah'a isyan konusunda ve insanoğlunun sahibi olmadığı şeyde yapılan adak yerine getirilmez" buyurdu. [Ebû Davud dedi ki: (Esir edilen) bu kadın, Ebu Zer'in eşiydi.]


    Öneri Formu
274779 D003316-2 Ebu Davud, Eyman ve Nüzur, 21


Açıklama: Adbâ bir devenin adıdır.

    Öneri Formu
21304 D003316 Ebu Davud, Eyman ve Nüzur, 21


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: قُومُوا إِلَى سَيِّدِكُمْ

    Öneri Formu
22186 B006262 Buhari, İsti'zan, 26

Bize Kuteybe, ona Leys, ona Saîd b. Ebu Saîd, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) Necid kabilesine bir süvari birliği gönderdi. Bu birlik Hanîfe oğulları kabilesinden Yemâmelilerin reisi Sümame b. Üsal denilen kişiyi alıp getirdiler ve onu mescidin direklerinden birine bağladılar. Arkasından Hz. Peygamber (sav) oraya geldi ve "gönlünden ne geçiyor, ne umuyorsun ey Sümâme?" diye sordu. Sümâme "Ben hayır umuyorum ey Muhammed" dedi. Ravi hadisin tamamını zikretti. sonunda Hz. Peygamber (sav) "Artık Sumâme'yi salıverin" buyurdu.


Açıklama: Hadisin tamamı [B004372] numaralı hadise bakınız.

    Öneri Formu
18146 B002422 Buhari, Husûmât, 7

Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Saîd b. Ebu Saîd, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) Necid kabilesine bir birlik gönderdi. Bu birlik Hanîfe oğulları kabilesinden Sümame b. Üsal denilen kişiyi alıp getirdiler ve onu mescidin direklerinden birine bağladılar.


Açıklama: Hadisin tamamı B004372 numaralı hadise bakınız.

    Öneri Formu
18149 B002423 Buhari, Husûmât, 8

Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Saîd b. Ebu Saîd, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) Necid kabilesine bir süvari birliği gönderdi. Bu birlik Hanîfe oğulları kabilesinden Yemâmelilerin reisi Sümame b. Üsal denilen kişiyi alıp getirdiler ve onu mescidin direklerinden birine bağladılar. Arkasından Hz. Peygamber (sav) oraya geldi ve "gönlünden ne geçiyor, ne umuyorsun ey Sümâme?" diye sordu. Sümâme "Ben hayır umuyorum ey Muhammed, Şayet beni öldürecek olursan, kanlı birini öldürmüş olursun; ama eğer lütfedecek olursan, şükreden birine lütfetmiş olursun. Eğer mal isteyecek olursan, arzu ettiğin kadar iste" dedi. Ertesi gün Rasulullah (sav) ertesi gün yine "gönlünden ne geçiyor, ne umuyorsun ey Sümâme?" diye sordu. Sümâme de "sana söylediğim gibi, ğer lütfedecek olursan şükreden birine lütfetmiş olursun" diye cevap verdi. Hz. Peygamber (sav) onu yine kendi hâline bıraktı. Ertesi gün yine "gönlünden ne geçiyor, ne umuyorsun ey Sümâme?" diye sordu. Sümâme de "sana söylediğim gibi" dedi. O zaman Rasulullah (sav) yanındakilere "Sümâme’yi serbest bırakın" buyurdu. Bunun üzerine onu serbest bıraktılar. Sümâme, hemen mescidin yakınındaki bir hurmalığa gitti, yıkandı, sonra dönüp mescide geldi ve "Şehâdet ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur. Yine şehâdet ederim ki Muhammed Allah’ın kulu ve Rasulüdür. Ey Muhammed! Vallahi dünyada senin simandan daha çok nefret ettiğim başka bir sima yoktu. Şimdi ise senin yüzün, bana bütün yüzlerin en sevgilisi hâline geldi. Vallahi senin dininden daha çok nefret ettiğim bir din yoktu. Şimdi ise senin dinin benim gözümde bütün dinlerin en sevgilisi oldu. Vallahi senin memleketinden daha çok nefret ettiğim hiçbir belde yoktu; şimdi ise senin memleketin, benim gözümde bütün beldelerin en sevgilisi hâline geldi. Süvarilerin beni yakaladığında, ben umre yapmak istiyordum, şimdi ne yapmamı emredersiniz?" dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) kendisini müjdeledi ve umre yapmasını emretti. Mekke’ye gittiğinde, kendisine "sen de dinini terk ettin mi?" diye soruldu. O da "hayır! Ama ben, Allah’ın Rasulü Muhammed’le (sav) birlikte Müslüman oldum. Hayır! Vallahi Rasulullah (sav) izin vermediği müddetçe, size Yemâme’den bir buğday tanesi bile gelmeyecek" dedi.


    Öneri Formu
34499 B004372 Buhari, Megâzî, 70