536 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Ebu Bişr İsmail b. İbrahim el-Esedî, ona Haccâc b. Ebu Osman, ona Ebu Kılâbe ailesinden Ebu Recâ, ona da Ebu Kılâbe şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. Abdülaziz, divanını insanların huzuruna çıkardı. sonra izin verdi, insanlar huzuruna çıktı. Onlara “kasâme hakkında ne diyorsunuz?” diye sordu. Oradakiler “kasâmede kısasın gerekli olduğunu söyleriz. Nitekim önceki halifeler de kısas uygulamıştır.” dediler. Ömer b. Abdülaziz bana “Sen ne diyorsun ey Ebu Kılâbe” diye sorup beni insanların önüne dikti. Ben de “Ey Müminlerin Emiri, ordu kumandanları ve Arap eşrafı huzurundadır. Eğer Humus'ta evli bir adamın zina ettiğine dair elli kişi, görmedikleri halde, şahitlik etseler, sen o kişiye bu şahadetler sebebiyle recim cezası uygular mıydın?” o da “hayır” cevabını verdi. Ben yine “eğer humus'ta bir adamın hırsızlık yaptığına dair elli kişi, hiç görmedikleri halde, şahitlik yapsa, sen o adamın elini keser miydin?" dedim. Halife yine “hayır” cevabını verdi. Bunun üzerine ben “Allah'a yemin ederim ki, Rasulullah (sav) şu üç suçu işleyen dışında hiç bir kimseyi öldürmedi. Kendi nefsine uyarak haksız olarak adam öldüren, evlilikten sonra zina eden ve İslam Dininden çıkarak, Allah'a ve Rasulü'ne harp açan kimse” dedim. Orada bulunalar “Enes ibn Mâlik sana, Allah Rasulü'nün (sav) hırsızlık yapan kimselerin elini kestiğini, gözünü oyduğunu ve onları güneşe attığını rivayet etmedi mi?” dediler. Ben de onlara “Enes'in hadisini size aktarayım. Enes bana şöyle rivayet etti” dedim: Ukl kabilesinden sekiz kişi Hz. Peygamber'e (sav) gelip biat ettiler. Ardından Medine havası onlara ağır geldi hastalandılar ve şikayetlerini Hz. Peygamber'e (sav) arz ettiler. Rasulullah (sav) onlara "Bizim çobanımızla beraber develerin yanına çıkıp, onların sütünden ve idrarından için?" buyurdu. Onlar da “Peki” deyip develerin yanına çıktılar. Onların sütünden idrarından içip sağlıklarına kavuştular. sonra da Rasulullah'm çobanını öldürdüler ve develeri sürüp gittiler. Bu haber Rasulullah'a (sav) ulaştı. Rasûlullah derhâl arkalarından bir müfreze gönderdi. Kısa zamanda yakalanıp geri getirildiler. Hz. Peygamber emretti, elleri ve ayakları kesildi, gözleri oyuldu, sonra onları güneşe attırdı ve nihayet öylece ölüp gittiler. Ben “Bunların işlemiş oldukları suçtan daha ağır hangi suç vardır: Bunlar İslâm Dininden çıkmış, insan öldürmüş ve hırsızlık yapmışlardır” dedim. Anbese b. Saîd “Vallahi bu gün senden işittiğimi daha önce hiç işitmemiştim” dedi. ben de “Ey Anbese! Sen benim bu rivayetimi mi reddediyorsun?” dedim. Anbese “Hayır, aksine sen rivayeti tastamam aktardın. Vallahi bu şeyh (Ebu Kılâbe) aranızda yaşadığı müddetçe bu ordu (Şam ahalisi) hayırdan asla ayrılmaz” dedi. Ben “bu konuda Hz. Peygamber'in (sav) uygulaması (sünneti) işte budur” dedim ve konuşmama şöyle devam ettim: Rasulullah'ın (sav) huzuruna Ensâr'dan bir topluluk girdi, O'nun yanında konuştular. Sonra onlardan biri önden (Haybere doğru) yola çıktı ve yolda öldürüldü. Daha sonra yola çıkan diğerleri bir de gördüler ki, arkadaşları kanlar içinde yatıyor. Hemen Rasulullah'ın yanına döndüler ve “ey Allah'ın Rasulü! Arkadaşımız bizimle beraber senin yanında konuşuyordu, bizim önümüzde yola çıktı, biz onu kanlara bulanmış bir şekilde bulduk” dediler. Rasulullah (sav) onların yanına çıktı ve "onu kimin öldürdüğünü sanyorsunuz veya düşünüyorsunuz?" diye sordu. Onlar da “Onu Yahudilerin öldürdüğünü düşünüyoruz” dediler. Rasulullah (sav) Yahudilere haberci salıp onları çağırttı ve "Bunu öldüren siz misiniz?" diye sordu. Onlar da “Hayır” dediler. Rasulullah (sav) iddiacılara "Siz, Yahudilerden elli kişinin onu öldürmediklerine dair yemin etmesine razı olur musunuz?" diye sordu. Onla “Yahudiler bizim hepimizi gözünü kırpmadan öldürür, sonra da öldürmediklerine dair rahatça yemin ederler” dediler. Rasulullah iddia edenlere hitaben "Sizden elli kişinin (onu yahudiler öldürdüğüne dair) yemin etmesiyle diyet hakkı kazanmak ister misiniz?" buyurdu. O sahâbîler “Bizler bu yemini yapamayız” dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) o kimsenin diyetini kendi malından verdi. Ben (Ebu Kılâbe) şöyle dedim: Huzeyl kabilesi Cahiliye döneminde kendisini himaye altına aldıkları bir adamın üzerinden himayelerini kaldırdılar. Sonra bu adam Bathâ vadisinde Yemen'li bir hane halkına geceleyin saldırdı. Hane halkından bir adam, uyanıp onu bir kılıç darbesiyle öldürdü. Sonra Huzeyl kabilesi gelip Yemenli adamı yakalayarak hac mevsiminde Ömer'in huzuruna çıkardılar ve “bu adam bizim arkadaşımızı öldürdü” dediler. Adam da “bunlar (Hüzeyl kabilesi), o adam üzerindeki himayesini kaldırmışlardı” dedi. Ömer “Huzeyl kabilesinden elli kişi ondan ayrılmadıklarına yemin etsinler o zaman” dedi. Bunun üzerine onlardan kırkdokuz kişi o kimseden himaye bağını çözmediklerine dair yemin etti. O sırada Huzeyl kabilesine mensûb olan bir adam Şam'dan çıkageldi. Hemen ondan da kendileri gibi yemin etmesini istediler. O da yemin etmek yerine bin dirhem fidye verdi. Bu sefer onun yerine başka bir adam soktular. Bunun üzerine Ömer o adamı maktulün kardeşine teslim etti. Onun eli maktulün kardeşinin eli bir araya getirilip bağlandı. Daha sonra şöyle anlattılar: Biz yemin elli kişi yola koyulduk Nihayet Nahle mevkiine vardıkları zaman kendilerini bir yağmur yakaladı. Hemen bir mağaraya girdiler. sonra o mağara yemin etmiş olan o elli kişinin üzerine çöktü ve hepsi öldüler. Sadece de o elleri birbirine bağlanan iki kişi kaçıp kurtuldu. Onların peşinden bir taş yuvarlandı, maktülün kardeşine çarpıp ayağını kırdı. O bir yıl daha yaşadı, sonra öldü. Ben (Ebu Kılâbe) şöyle dedim: Abdulmelik b. Mervân bir adamı kasâme yemini ile kısas yapmış, ancak sonra yaptığına pişman olmuş ve emir vererek yemin eden o elli kişinin isimleri divân defterinden sildirmiş ardından onları Şam'dan başka yere sürgün etmiştir.
Bana Ebu Kâmil Fudayl b. Huseyn el-Cahderî, ona Ebu Avâne, ona Simâk b. Harb, ona da Câbir b. Semure şöyle demiştir: Peygamber'e (sav) getirildiği vakit Mâiz b. Mâlik'i gördüm, kısa boylu, tıknaz bir adamdı. Üzerinde cübbe yoktu. Zina ettiğine dair kendi aleyhine dört defa itirafta bulundu. Rasulullah (sav) "belki de yanılıyorsun" buyurdu. Mâiz “hayır vallahi, bu alçak gerçekten zina etti” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) onu recmettirdi. Sonra da "dikkat edin, biz Allah yolunda gazaya her gidişimizde, eğer bunlardan teke gibi meleyen biri geride kalır, sonra da bir kadına bir şeyler verip (onunla zina ederse), sonra eğer Allah bunlardan biri hakkında bana imkân verirse, vallahi bu işten dolayı onu mutlaka ibretlik bir ceza veririm" buyurdu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Şebâbe; (T) Bize İshâk b. İbrahim, ona Ebu Âmir el-Akadî, onlara Şu'be, ona Simâk, ona da Câbir b. Semûra Hz. Peygamber'den (sav) İbn Cafer'in hadisinin benzerini rivayet etmiştir. Şebâbe “Hz.Peygamber onu iki defa geri çevirdi” ifadesinde İbn Cafer'e muvafakat etmiştir. Ebu Âmir'in hadisinde ise “onu iki yahut üç defa reddetti” ifadesi vardır.
Bize Muhammed b. Müsennâ ve İbn Beşşâr, onlara Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Simâk b. Harb, ona da Câbir b. Semura şöyle demiştir: Rasulullah'a (sav), kısa boylu, dağınık saçlı, adaleli, üzerinde bir gömlek olan, zina etmiş bir adam getirildi. Peygamber (sav) onu iki defa geri gönderdi. Sonra (üçüncü defa gelince) emir verdi, recmedildi. Ardından Rasulullah (sav) "biz Allah yolunda cihada her gittiğimizde, biriniz geride kalır da teke gibi meleyerek, hanımlardan birine bir şeyler verip (onunla zina eder), sonra Allah bana bir imkan verirse, mutlaka onun cezasını veririm" yahut "onu mutlaka cezalandırırım" buyurdu. Simâk der ki: Ben bu hadisi Saîd b. Cübeyr'e rivayet ettim, bana “Peygamber (sav) onu dört defa geri çevirdi” dedi.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Zührî, ona Übeydullah, ona Ebu Hureyre ve Zeyd ibn Hâlid el-Cuhenî şöyle demişlerdir: Bizler Peygamber'in (sav) yanında iken bir adam ayağa kalktı ve “Allah aşkına aramızda sadece Allah'ın Kitabı ile hüküm ver” dedi. Ondan daha anlayışlı olan hasmı da ayağa kalktı ve “aramızda Allah'ın Kitabı ile hükmet ve anlatmam için bana izin ver” dedi. Rasulullah ona "konuş" buyurdu. O da “benin oğlum bu adamın yanında ücretli işçiydi, onun karısı ile zina etmiş. Ben de bu adama yüz koyun ve bir de hizmetçi fidye verip oğlumu kurtardım. Sonra ilim sahibi olan adamlara sordum. Onlar oğluma yüz değnek ve bir yıl sürgün, bunun karısına da recim cezası lâzım geldiğini haber verdiler” dedi. Rasulullah "canım elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, aranızda, şanı yüce olan Allah'ın Kitabı ile hüküm vereceğim. Yüz koyunla hizmetçi sana geri verilir, senin oğluna da yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası lazım gelir. Ey Üneys, Bu adamın karısına git, eğer zina suçunu itiraf ederse, onu recmet" buyurdu. Üneys, kadına gitti. O da zina ettiğini itiraf edince onu recmetti. Râvî der ki: Ben Sufyân'a “'benim oğlum bu adamın yanında ücretli idi' diyen adam 'bana, oğlumun üzerine recim cezası olduğunu haber verdiler' sözünü söylememiştir, dedim. Sufyân “ben o hususta ez-Zuhrî'den bunu işitip işitmediğimde şüphe etmekteyim. Onun için bazen bu cümleyi söyledim, bazen de sükût ettim” diye cevap verdi
Bize İsmail b. Abdullah, ona Malik, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Yahudiler Rasulullah'a gelip içlerinden bir erkekle bir kadının zina ettiğini söylediler. Rasulullah (sav) onlara "Recim hakkında Tevrat'ta ne buluyorsunuz?" diye sordu. Onlar “biz zina edenleri teşhir ederiz ve onlara sopa cezası uygulanır” dediler. Abdullah b. Selâm “yalan söylediniz, Tevrat'ta, recim vardır” dedi. Bunun üzerine Tevrat'ı getirdiler ve kitabı açtılar. Yahudilerden birisi elini recim ayeti üzerine koyup, önceki ve sonraki ayetleri okumağa başladı. Abdullah b. Selâm ona “elini kaldır” dedi. O da elini kaldırınca recim ayeti görünüverdi. Yahudiler “ey Muhammed, Abdullah b. Selâm doğru söylemiştir. Tevrat'ta recim ayeti vardır” dediler. Ardından zinanın sabit olması üzerine Rasulullah emretti, onlar recmedildiler. Ben Yahudi erkeği, taşlardan kadını korumak için kadının üzerine kapanıyor hâlde iken gördüm.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da Ebu Hureyre, Zeyd b. Hâlid ve Şibl (r.anhüm) şöyle demişlerdir: Bir adam (hasmı ile birlikte) geldi ve Hz. Peygamber'e (sav) “Allah'a aşkına, aramızda Allah'ın kitabı ile hükmet” dedi. Daha dirayetli ve edepli olan hasmı “aramızda Allah'ın kitabı ile hükmet ve bana müsaade et anlatayım” dedi. Hz. Peygamber (sav) "söyle" buyurdu. Bunun üzerine söz verilen hasım “benim oğlum bunun yanında işçiydi ve bunun karısı ile zina etti. Bu nedenle ben yüz koyun ve bir hizmetçi fidye vererek oğlumu kurtardım. Sonra ben ilim ehlinden birkaç adama sordum. Oğluma yüz değnek ve bir yıl sürgün, bu adamın karışma da recim cezası gerektiği bilgisini aldım” dedi. Bundan sonra Rasulullah (sav) "canım elinde olana yemin ederim ki aranızda Allah'ın kitabı ile hükmedeceğim. Verdiğin yüz koyun ve hizmetçi sana geri verilecek. Oğluna da yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası gerekir. Ey Üneys, sen de bunun karısına git. Eğer suçunu itiraf ederse onu recmet" buyurdu." Üneys kadına gitti. Kadın suçunu itiraf etti. Üneys de kadını recmetti.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da Ebu Hureyre, Zeyd b. Hâlid ve Şibl (r.anhüm) şöyle demişlerdir: Bir adam (hasmı ile birlikte) geldi ve Hz. Peygamber'e (sav) “Allah'a aşkına, aramızda Allah'ın kitabı ile hükmet” dedi. Daha dirayetli ve edepli olan hasmı “aramızda Allah'ın kitabı ile hükmet ve bana müsaade et anlatayım” dedi. Hz. Peygamber (sav) "söyle" buyurdu. Bunun üzerine söz verilen hasım “benim oğlum bunun yanında işçiydi ve bunun karısı ile zina etti. Bu nedenle ben yüz koyun ve bir hizmetçi fidye vererek oğlumu kurtardım. Sonra ben ilim ehlinden birkaç adama sordum. Oğluma yüz değnek ve bir yıl sürgün, bu adamın karışma da recim cezası gerektiği bilgisini aldım” dedi. Bundan sonra Rasulullah (sav) "canım elinde olana yemin ederim ki aranızda Allah'ın kitabı ile hükmedeceğim. Verdiğin yüz koyun ve hizmetçi sana geri verilecek. Oğluna da yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası gerekir. Ey Üneys, sen de bunun karısına git. Eğer suçunu itiraf ederse onu recmet" buyurdu." Üneys kadına gitti. Kadın suçunu itiraf etti. Üneys de kadını recmetti.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Übeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud, ona da Ebu Hureyre ve Zeyd b. Hâlid şöyle haber vermişlerdir: İki adam davalarını Rasulullah'a (sav) arz ettiler. Biri “aramızda Allah'ın Kitabı ile hükmet“ dedi. daha anlayışlı olan diğeri de “evet ey Allah'ın Rasulü, aramızda Allah'ın Kitabı ile hükmet ve anlatmam için bana izin ver” dedi. Rasulullah (sav) ona "konuş" buyurdu. O da “benim oğlum bu adamın yanında ücretli ücretle çalışan biriydi, bunun karısı ile zina etmiş. Bana oğlum üzerine recim cezası olduğunu haber verdiler. Ben de oğlumun yüz koyununu ve benim bir cariyemi fidye verip, oğlumu kurtardım. Sonra ben bunu ilim ehline sordum. Onlar da bana oğlum üzerine yüz değnek ile bir yıl sürgün, bu adamın karısına da recim aranızda Allah'ın Kitabı ile hüküm vereceğim. Koyunlar ve cariyen sana geri verilir" buyurdu ve onun oğlunu, yüz değnek vurup bir yıl sürgüne gönderdi. Sonra da Üneys'e o kadına gitmesini emrederek "eğer kadın suçunu itiraf ederse onu recmet" buyurdu. Kadın zina suçunu itiraf etti, o da kadını recmetti
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Zührî, ona Übeydullah, ona Ebu Hureyre ve Zeyd ibn Hâlid el-Cuhenî şöyle demişlerdir: Bizler Peygamber'in (sav) yanında iken bir adam ayağa kalktı ve “Allah aşkına aramızda sadece Allah'ın Kitabı ile hüküm ver” dedi. Ondan daha anlayışlı olan hasmı da ayağa kalktı ve “aramızda Allah'ın Kitabı ile hükmet ve anlatmam için bana izin ver” dedi. Rasulullah ona "konuş" buyurdu. O da “benin oğlum bu adamın yanında ücretli işçiydi, onun karısı ile zina etmiş. Ben de bu adama yüz koyun ve bir de hizmetçi fidye verip oğlumu kurtardım. Sonra ilim sahibi olan adamlara sordum. Onlar oğluma yüz değnek ve bir yıl sürgün, bunun karısına da recim cezası lâzım geldiğini haber verdiler” dedi. Rasulullah "canım elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, aranızda, şanı yüce olan Allah'ın Kitabı ile hüküm vereceğim. Yüz koyunla hizmetçi sana geri verilir, senin oğluna da yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası lazım gelir. Ey Üneys, Bu adamın karısına git, eğer zina suçunu itiraf ederse, onu recmet" buyurdu. Üneys, kadına gitti. O da zina ettiğini itiraf edince onu recmetti. Râvî der ki: Ben Sufyân'a “'benim oğlum bu adamın yanında ücretli idi' diyen adam 'bana, oğlumun üzerine recim cezası olduğunu haber verdiler' sözünü söylememiştir, dedim. Sufyân “ben o hususta ez-Zuhrî'den bunu işitip işitmediğimde şüphe etmekteyim. Onun için bazen bu cümleyi söyledim, bazen de sükût ettim” diye cevap verdi