400 Kayıt Bulundu.
Bize Züheyr b. Harb, ona İsmail b. Uleyye, ona Ali b. Mübarek, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Mehrî'nin azadlısı Ebu Said, ona da Ebu Said Hudrî şöyle haber vermiştir: "Rasulullah (sav), Hüzeyl kabilesinden olan Lihyânoğullarına şu buyruğunu ulaştırmak üzere bir heyet göndermişti: 'Gazaya katılmanın sevabı aralarında ortak olmak üzere, aranızdan iki adamdan biri gazveye katılsın'."
Bize Muhanımed b. Müsennâ ve Muhammed b. Beşsâr, o ikisine Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Ebu İshak, Berâ'nın şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "(Müminlerden evlerinde oturanlarla Allah yolunda cihad edenler bir değildir) ayeti (indiğinde), Rasulullah (sav), Zeyd'in çağrılmasını istedi. Zeyd ayeti yazmak için bir kürek kemiği getirdiğinde, İbn Ümmü Mektûm Rasulullah'a (sav) körlüğünden şikayet etti. Bunun üzerine ayet (Müminlerden özür sahibi olmaksızın cihattan geri kalıp evlerinde oturanlarla...) şeklinde indi." [Şu'be, Sa'd b. İbrahim'den, o bir adamdan o da Zeyd b. Sâbit'ten (Müminlerden özür sahibi olmaksızın cihattan geri kalıp oturanlarla...) ayeti konusunda Berâ hadisinin benzerini rivayet etmiştir. İbn Beşşâr kendi rivayetinde hadisi; Sa'd b. İbrahim, babasından, o bir zattan, o da Zeyd b. Sabit'ten şeklinde nakletmiştir.]
Bize Ebu Küreyb, ona İbn Bişr, ona Mis'ar, ona Ebu İshak, ona da Berâ şöyle rivayet etmiştir: "(Müminlerden savaşa katılmayıp geride kalanlar, katılan mücahidlerle bir değildir) ayeti inince, İbn Ümmü Mektûm Hz. Peygamber'e gelip durumunu arz etti. Bunun üzerine ayet (...özür sahibi olanların dışında olup geride kalanlar...) şeklinde indi."
Bize Said b. Amr el-Eş'asî ve Süveyd b. Said, onlara Süfyan, ona da Amr, Câbir'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bir adam 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben öldürülürsem nereye giderim?' diye sorduğunda, Hz. Peygamber (sav) 'Cennete' buyurdu. Bunun üzerine adam elindeki hurmaları kenara atıp öldürülünceye kadar çarpıştı." [Süveyd'in hadisinde ifade 'Bir adam Peygamber'e (sav) Uhud harbi günü gelip...' şeklinde geçmektedir.]
Bize Abdullah b. Abdurrahman b. Behrâm ed-Dârimî, ona Ebu Velid et-Tayâlisî, ona Leys b. Sa'd, ona Eyyûb b. Musa, ona Mekhûl, ona Şurahbîl b. Simt, ona da Selman, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir gün ve bir gece sınırda düşmana karşı bekçilik yapmak, bir ay (nafile) oruç tutmaktan ve namaz kılmaktan daha hayırlıdır. Kişi ölecek olursa, dünyada iken yaptığı ameli devam ediyormuş gibi sevap alır, rızkı tastamam kendisine verilir. Ayrıca en büyük fitneden de güvende olur."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Üsâme, ona Zekeriyya, ona Ebu İshak, ona da Berâ, Nebît oğullarından bir adamın Hz. Peygamber'e (sav) geldiğini şöyle rivayet etmiştir; (T) Bize Ahmed b. Cenâb el-Mıssîsî, ona İsa b. Yunus,, ona Zekeriyya, ona Ebu İshak, ona da Berâ şöyle rivayet etmiştir: "Ensar'ın bir kabilesi olan Nebît oğullarından bir adam Hz. Peygamber'e (sav) gelerek 'Allah'tan başka ilah olmadığına, senin de Allah'ın kulu ve Rasulü olduğuna şehadet ederim' diyerek müslüman oldu. Sonra da ileri atılarak öldürülünceye kadar harp etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Az amel işledi ama çok ecir kazandı' buyurdu."
Bize Ebu Tahir, ona İbn Vehb, ona Abdurrahman b. Şurayh, ona Abdülkerim b. Hâris, ona Ebu Ubeyde b. Ukbe, ona Şurahbîl b. Simt, ona da Selman Hayr, Rasulullah'tan (sav), hadisi Leys'in Eyyüb b. Musa'dan rivayet ettiği hadisin manasına yakın olarak şöyle rivayet etmiştir: "Bir gün ve bir gece sınırda düşmana karşı bekçilik yapmak, (nafile olarak) bir ay oruç tutmaktan ve namaz kılmaktan daha hayırlıdır. Kişi ölecek olursa, dünyada iken yaptığı ameli devam ediyormuş gibi sevap alır, rızkı tastamam kendisine verilir. Ayrıca en büyük fitneden de güvende olur."
Bize Muhammed b. Hâtim, ona Behz, ona Süleyman b. Muğîre, ona da Sâbit, Enes'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "İsmini kendisinden aldığım amcam, Rasulullah'la (sav) birlikte Bedir savaşına katılamamıştı. Bu ona ağır gelmişti ve şöyle demişti: 'Rasulullah'ın (sav) bulunduğunu ilk harpte bulunamadım. Bana bundan sonra Rasulullah'la (sav) birlikte bir harbe katılmayı nasip edecek olursa, ne yapacağımı Allah (cc) o zaman görecektir' dedi ancak başka bir şey söylemekten de çekindi. Sonra Rasulullah'la (sav) birlikte Uhud savaşında bulundu. Karşısına Sa'd b. Muâz çıktı. Enes amcasına 'Ey Ebu Amr! Nereye?' deyince, 'Cennetin kokusuna hayran kaldım. Onu şuradaki Uhud Dağı'nın daha yakınından alıyorum' dedi. Ardından öldürülünceye dek küffarla harp etti. Amcamın cesedinde kimi kılıç, kimi mızrak kimi de ok olmak üzere seksen küsur yara vardı. Kız kardeşi olan halam Rubeyyi bt. Nadr 'Kardeşimi ancak parmak uçlarından tanıyabildim' dedi. Kısa süre sonra şu ayet-i kerime nâzil oldu (Müminlerden Allah'a verdikleri sözde sadık kalan öyle adamlar vardır ki, onlardan bazısı vefat etmiş bazısı da beklemektedir. Ama hiçbiri de verdiği sözü değiştirmemiştir.) Ashâb, bu ayetin amcamla Uhud'da şehid düşen arkadaşları hakkında indiğini düşünürlerdi."
Bize Yahya b. Yahya, ona Mâlik, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), Ümmü Haram bt. Milhân'ın yanına girer, o da kendisine yiyecek takdim ederdi. Ümmü Haram, Ubade b. Sabit'in nikahı altında idi. Bir gün Rasulullah (sav) yine onun yanına girdi. O da kendisine yemek ikram etti. Sonra da oturup Hz. Peygamber'in başını taramaya başladı. Derken Rasulullah (sav) uyuyakaldı. Bir vakit sonra gülerek uyandı. Ümmü Haram 'Neden güldün ey Allah'ın Rasulü?' deyince, 'Ümmetimden bazı kimselerin Allah yolunda gaza ettikleri bana gösterildi. Tıpkı denizin üzerindeki tahtlara kurulan krallar gibi, yahut tahtlarının üzerindeki krallar gibiydiler' buyurdu (Bu iki cümleden hangisini söylediğinde ravi şüphe etmiştir). Bunun üzerine Ümmü Haram 'Ey Allah'ın Rasulü! Allah'a dua et, beni onlardan eylesin' dedi. Hz. Peygamber (sav) ona dua etti, sonra tekrar başını koyup uyudu. Bir vakit sonra gülerek uyandı. Ümmü Haram, 'Seni güldüren nedir ya Rasulullah?' diye sorunca, O birinci defada dediği gibi 'Ümmetimden birtakım insanların bana Allah yolunda gazaya çıktıkları arz olundu' buyurdu. Ümmü Haram 'Ey Allah'ın Rasulü! Allah'a dua et de beni onlardan eylesin' deyince, 'Sen önceki gruptansın' buyurdu. Enes (hadisin sonunda) şunu ilave etmiştir: Ümmü Haram bt. Milhân, Muaviye zamanında gemiyle deniz yolculuğuna çıktığında, denizden karaya çıkarken hayvanından düşerek vefat etti."
Bize Halef b. Hişam, ona Hammâd b. Zeyd, ona Yahya b. Said, ona Muhammed b. Yahya b. Habbân, ona da Enes b. Mâlik, teyzesi olan Ümmü Haram'ın şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) bir gün bize gelerek öğle uykusuna (kaylûle) yattı. Bir süre sonra gülerek uyandı. Ben 'Anam babam sana feda olsun. Seni güldüren nedir ya Rasulullah?' dediğimde, 'Rüyamda bana, denizde tahtlarına kurulmuş krallar gibi yolculuk yapan bir topluluk gösterildi' dedi. 'Ya Rasullulah! Allah'a dua edin de beni onlardan kılsın' diye talep ettiğimde, 'Sen onlardansın' buyurdu. Hz. Peygamber (sav) sonra tekrar uykuya daldı ve yine gülerek uyandı. Ona neden güldüğünü sorduğumda, önceki söylediğinin aynısını söyledi. 'Ya Rasulullah! Allah'a dua edin de beni onlardan kılsın' dediğimde, 'Sen birinci topluluktansın' buyurdu. Enes b. Malik, şunu da eklemiştir: Ubade b. Samit, daha sonra Ümmü Haram ile evlendi. Bir süre sonra deniz savaşına katılıp beraberinde hanımını da götürdü. Deniz savaşından geldiklerinde, Ümmü Haram'a binmesi için bir katır getirildi. Katır, Ümmü Haram'ı üzerinden attı ve bu sebeple boynu kırılarak vefat etti."