Giriş

Bize Bişr b. Muhammed, ona Ubeydullah, ona Yunus, ona Zührî, ona Salim, ona da İbn Ömer'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Bir adam kibirli bir şekilde eteklerini yerde sürürken yerin dibine batırıldı ve kıyamet gününe kadar yerin dibine yuvarlanmaya devam edecektir." [Aburrahman b. Hâlid, Zührî’den rivayetinde Yunus b. Yezid’e mutabbat etmiştir.]


    Öneri Formu
271269 B003485-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 54

Bize Amr b. Âsım, ona Hemmâm, ona İshak b. Abdullah, ona Abdurrahman b. Ebu Amra, ona Ebu Hureyre, ona da Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "İsrailoğulları içerisinde Allah'ın imtihan etmeyi dilediği üç kişi vardı. Allah onlara bir melek gönderdi (...) Melek abraş olan kimseye geldi ve “yola devam etme imkanım kalmadı. Menzilime erişmem ancak önce Allah'ın sonra da senin yardımınla mümkündür” dedi." Sonra hadisin tamamını aktardı.


Açıklama: Hadisin tamamı için B003464 numaralı hadise bakınız.

    Öneri Formu
24448 B006653 Buhari, Eymân ve'n-Nuzûr, 8

Bize İbrahim b. el-Münzir, ona Ebu Damre, ona Musa b. Ukbe, ona Nâfi' ona da Abdullah b. Ömer (ra) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Üç kişi birlikte yürürken yağmura yakalandılar. Hemen dağdaki bir mağaraya sığındılar. Ardından mağaranın girişine dağdan büyük bir kaya düşüp üzerlerini tamamen kapattı. Bunun üzerine aralarından birisi diğerlerine şöyle dedi: ‘Samimi olarak, sırf Allah rızası için yapmış olduğunuz amelleri hatırlayın ve onları zikretmek suretiyle Allah’a dua edin, umulur ki Allah mağaranın girişini açar.’ Bunun üzerine birisi şöyle dua etti: ‘Ey Rabbim! Benim yaşlı ebeveynim ve küçük çocuklarım var. Ben onların geçimini sürü otlatarak sağlarım. Sürüyü otlatıp eve döndüğümde, sürüden sütü sağar, çocuklarımdan önce anne-babama içirirdim. Bir gün akşam vakti eve geç döndüm ve onları uyurken buldum. Her zamanki gibi sütleri sağdım ve kaba koyup yanlarına geldim, başuçlarına dikildim. Fakat onları uykularından uyandırmak istemedim. Onlardan önce çocuklarıma süt içirmeyi de istemedim. Çocuklar ise açlıktan ayaklarımın dibinde açlıktan kıvranıyorlardı. İşte o gece fecir doğuncaya kadar orada dikildim. Sonra adam, ‘Rabbim! Sen biliyorsun ki ben bunu sırf senin rızan için yaptım. Bundan dolayı bizim için bir yarık aç da biz oradan gökyüzünü görelim’ diye dua etti. Allah onlara gökyüzünü görebilecekleri kadar bir yarık açtı. İkincileri de şöyle dua etti: ‘Ey Rabbim! Benim amcamın bir kızı vardı ve ben onu bir erkeğin bir kadını sevebileceği kadar çok seviyordum. Bir keresinde ondan kendisini bana sunmasını istedim. O da diretti ve ‘Yüz dinar getirmedikçe olmaz’ dedi. Ben de bu parayı kazanmak için çalıştım, sonunda yüz dinarı topladım. Ardından parayla birlikte ona gittim. Bacakları arasına yaklaştığımda bana ‘Ey Allah’ın kulu! Allah’tan kork. Mührü açma (nikah olmadan bana dokunma.)’ dedi. Bunun üzerine ben de ondan uzaklaştım. Rabbim! Sen biliyorsun ki, ben bunu sırf senin rızanı kazanmak için yaptım. Bu nedenle bizim için bir yarık aç, dedi.’ Allah onlar için yarığı biraz daha açtı. Üçüncüleri de şöyle dedi: Allah’ım, bir farak pirinç karşılığında bir işçi tutmuştum. O işçi işini bitirdiğinde geldi ve ‘bana hakkım olan ücretimi ver’ dedi. Ben de hakkı olanı ona verdim. Fakat işçi bu ücreti almadan bırakıp gitti. Ben de onun pirincini zayi etmedim, aldım her sene ekip çoğalttım. Nihayet onun parasıyla bir sürü sığır aldım ve bir de çoban tuttum. Bir süre sonra o işçi bana geldi ve ‘Allah’tan kork!’ dedi. Ben de ona: ‘Git şu görünen sığırları ve çobanı al’ dedim. O, ‘Allah’tan kork. Benimle alay etme!’ dedi. Ben de ona, ‘Ben seninle alay etmiyorum. Bu sığırları ve çobanı al’ dedim. O da bunları alıp gitti. Rabbim! Sen biliyorsun ki ben bu işi sırf senin rızanı kazanmak için yaptım. Bunun hatırına kayanın kalan kısmını bizim için aç’ dedi. Allah da kayayı açıp onları kurtardı." Ebu Abdullah der ki: İbn Ukbe, Nâfi'den rivayetinde “فَسَعَيْتُ - çalıştım” lafzını kullanmıştır.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile İsmail b. İbrahim arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280104 B002333-2 Buhari, Muzara't, 13

Bize Ebu Velîd, ona Ebu Avâne, ona Katâde, ona Ukbe b. Abdulgâfir, ona da Ebu Saîd'in (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Sizden evvelki mil­letlerden bir kimseye Allah bol bir mal verdi. Ona ölüm geldiği zaman oğullarına “size nasıl bir baba oldum?” diye sordu. Oğulları “hayırlı bir baba oldun” dediler. O zât “Ben asla bir hayır işlemedim. Ben öldüğüm zaman sizler beni yakın. Sonra kemiklerimi ezip öğütün. Sonra da rüzgârı şiddetli bir günde benim tozlarımı havaya saçıp savurun” dedi. Çocukları onun dediği gibi yaptılar. Akabinde Aziz ve Celîl Al­lah, onun zerrelerini topladı ve ona “böyle yapmana seni sevk eden nedir?” diye sordu. Oda “Sen'den korkmam” dedi. Bu cevap üzerine Allah onu rahmetiyle karşıladı." Muâz der ki: Bize Şu'be, ona Katâde, ona Ukbe b. Abdulgâfir, ona da Ebu Saîd el-Hudrî bu hadisi Hz. Peygamber'den rivayet etmiştir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muaz b. Muaz arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280668 B003478-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 54

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Ebu Adiyy, ona Şu'be, ona Ebu Sıddık en-Nâcî, ona Ebu Saîd el-Hudrî'nin (ra) riveyet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "İsrail oğulları içinde dok­san dokuz insan öldürmüş olan bir kimse vardı. Sonra bu adam evinden çıkıp tevbe arayışı içinde bir rahibe geldi ve ona “tevbe fırsatım var mıdır?” diye sordu. Râhib “hayır yoktur” cevabını verdi. Bunun üzerine adam onu da öldürdü. Sonra yine tevbe arayışına devam etti. Bir adam ona “(eğer tevbe etmek istiyorsan, kendi kötü memleketini bırakıp iyilerin olduğu) falanca beldeye git” dedi. Adam da o tarafa yönünü dönmüştü ki hemen eceli gelip orada öldü. Ardından (adamın cennetlik mi, cehennemlik mi olduğu konusunda) rahmet melekleri ile azap melekleri aralarında tartıştılar. Bunun üzeri­ne Allah, tevbe için gideceği beldeye “biraz yaklaş”, adamın memleketine de “biraz uzaklaş” diye emredip rahmet ve azap meleklerine de “haydi şimdi her iki taraf arasındaki uzaklığı ölçün de ona göre karar verin” buyurdu. Adam tevbe için gideceği köye bir karış daha yakın olunca bağışlandı."


    Öneri Formu
33693 B003470 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 54

Bize Ebu Velîd, ona Ebu Avâne, ona Katâde, ona Ukbe b. Abdulgâfir, ona da Ebu Saîd'in (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Sizden evvelki mil­letlerden bir kimseye Allah bol bir mal verdi. Ona ölüm geldiği zaman oğullarına “size nasıl bir baba oldum?” diye sordu. Oğulları “hayırlı bir baba oldun” dediler. O zât “Ben asla bir hayır işlemedim. Ben öldüğüm zaman sizler beni yakın. Sonra kemiklerimi ezip öğütün. Sonra da rüzgârı şiddetli bir günde benim tozlarımı havaya saçıp savurun” dedi. Çocukları onun dediği gibi yaptılar. Akabinde Aziz ve Celîl Al­lah, onun zerrelerini topladı ve ona “böyle yapmana seni sevk eden nedir?” diye sordu. Oda “Sen'den korkmam” dedi. Bu cevap üzerine Allah onu rahmetiyle karşıladı." Muâz der ki: Bize Şu'be, ona Katâde, ona Ukbe b. Abdulgâfir, ona da Ebu Saîd el-Hudrî bu hadisi Hz. Peygamber'den rivayet etmiştir.


    Öneri Formu
33726 B003478 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 54

Bize İbrahim b. el-Münzir, ona Ebu Damre, ona Musa b. Ukbe, ona Nâfi' ona da Abdullah b. Ömer (ra) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Üç kişi birlikte yürürken yağmura yakalandılar. Hemen dağdaki bir mağaraya sığındılar. Ardından mağaranın girişine dağdan büyük bir kaya düşüp üzerlerini tamamen kapattı. Bunun üzerine aralarından birisi diğerlerine şöyle dedi: ‘Samimi olarak, sırf Allah rızası için yapmış olduğunuz amelleri hatırlayın ve onları zikretmek suretiyle Allah’a dua edin, umulur ki Allah mağaranın girişini açar.’ Bunun üzerine birisi şöyle dua etti: ‘Ey Rabbim! Benim yaşlı ebeveynim ve küçük çocuklarım var. Ben onların geçimini sürü otlatarak sağlarım. Sürüyü otlatıp eve döndüğümde, sürüden sütü sağar, çocuklarımdan önce anne-babama içirirdim. Bir gün akşam vakti eve geç döndüm ve onları uyurken buldum. Her zamanki gibi sütleri sağdım ve kaba koyup yanlarına geldim, başuçlarına dikildim. Fakat onları uykularından uyandırmak istemedim. Onlardan önce çocuklarıma süt içirmeyi de istemedim. Çocuklar ise açlıktan ayaklarımın dibinde açlıktan kıvranıyorlardı. İşte o gece fecir doğuncaya kadar orada dikildim. Sonra adam, ‘Rabbim! Sen biliyorsun ki ben bunu sırf senin rızan için yaptım. Bundan dolayı bizim için bir yarık aç da biz oradan gökyüzünü görelim’ diye dua etti. Allah onlara gökyüzünü görebilecekleri kadar bir yarık açtı. İkincileri de şöyle dua etti: ‘Ey Rabbim! Benim amcamın bir kızı vardı ve ben onu bir erkeğin bir kadını sevebileceği kadar çok seviyordum. Bir keresinde ondan kendisini bana sunmasını istedim. O da diretti ve ‘Yüz dinar getirmedikçe olmaz’ dedi. Ben de bu parayı kazanmak için çalıştım, sonunda yüz dinarı topladım. Ardından parayla birlikte ona gittim. Bacakları arasına yaklaştığımda bana ‘Ey Allah’ın kulu! Allah’tan kork. Mührü açma (nikah olmadan bana dokunma.)’ dedi. Bunun üzerine ben de ondan uzaklaştım. Rabbim! Sen biliyorsun ki, ben bunu sırf senin rızanı kazanmak için yaptım. Bu nedenle bizim için bir yarık aç, dedi.’ Allah onlar için yarığı biraz daha açtı. Üçüncüleri de şöyle dedi: Allah’ım, bir farak pirinç karşılığında bir işçi tutmuştum. O işçi işini bitirdiğinde geldi ve ‘bana hakkım olan ücretimi ver’ dedi. Ben de hakkı olanı ona verdim. Fakat işçi bu ücreti almadan bırakıp gitti. Ben de onun pirincini zayi etmedim, aldım her sene ekip çoğalttım. Nihayet onun parasıyla bir sürü sığır aldım ve bir de çoban tuttum. Bir süre sonra o işçi bana geldi ve ‘Allah’tan kork!’ dedi. Ben de ona: ‘Git şu görünen sığırları ve çobanı al’ dedim. O, ‘Allah’tan kork. Benimle alay etme!’ dedi. Ben de ona, ‘Ben seninle alay etmiyorum. Bu sığırları ve çobanı al’ dedim. O da bunları alıp gitti. Rabbim! Sen biliyorsun ki ben bu işi sırf senin rızanı kazanmak için yaptım. Bunun hatırına kayanın kalan kısmını bizim için aç’ dedi. Allah da kayayı açıp onları kurtardı." [Ebu Abdullah der ki: İbn Ukbe, Nâfi'den rivayetinde “فَسَعَيْتُ - çalıştım” lafzını kullanmıştır.]


    Öneri Formu
16946 B002333 Buhari, Muzara't, 13

Bize Müsedded, ona Ebu Avâne, ona Abdülmelik b. Ümeyr, ona da Rib'î b. Hırâş şöyle demiştir: Ukbe, Huzeyfe'ye “Hz. Peygamber'den (sav) işittiğin bir hadisi bizlere rivayet etmez misin?” dedi. Bunun üzerine Huzeyfe “Ben Peygamber'den işittim, şöyle buyuruyordu” dedi: "(Sizden ev­velki ümmetlerden) bir kişiye ölüm gelip çattı da hayattan ümidini kesince ailesine “Ben öldüğüm zaman benim için birçok odun toplayın. Sonra bu odunları çakmak çakıp ateşleyin (beni de bu ateşe atın). Ateş be­nim etimi yediği ve kemiklerime ulaştığı zamana kadar bırakınız. Sonra yanmış kemikleri alın, onları ezip öğütün. Sonra sıcak yahut rüzgârlı bir günde o tozları deniz içine savurun” diye vasiyet etti. Ama Allah, onun zerrelerini bir yere getirdi ve ona “Niçin böyle yaptın?” diye sordu. O kimse “Senin korkundan” diye cevap verdi. Bunun üzerine Allah ona mağfiret etti." Ukbe der ki: Ben de Hz. Peygamber'i (sav) böyle derken işittim. Bize Musa, ona Ebu Avâne, ona da Abdülmelik bu isnadla rivayet etti ve “Rüzgârlı bir günde” ifadesini kullandı.


    Öneri Formu
33728 B003479 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 54

Bize Müsedded, ona Ebu Avâne, ona Abdülmelik b. Ümeyr, ona da Rib'î b. Hırâş şöyle demiştir: Ukbe, Huzeyfe'ye “Hz. Peygamber'den (sav) işittiğin bir hadisi bizlere rivayet etmez misin?” dedi. Bunun üzerine Huzeyfe “Ben Peygamber'den işittim, şöyle buyuruyordu” dedi: "(Sizden ev­velki ümmetlerden) bir kişiye ölüm gelip çattı da hayattan ümidini kesince ailesine “Ben öldüğüm zaman benim için birçok odun toplayın. Sonra bu odunları çakmak çakıp ateşleyin (beni de bu ateşe atın). Ateş be­nim etimi yediği ve kemiklerime ulaştığı zamana kadar bırakınız. Sonra yanmış kemikleri alın, onları ezip öğütün. Sonra sıcak yahut rüzgârlı bir günde o tozları deniz içine savurun” diye vasiyet etti. Ama Allah, onun zerrelerini bir yere getirdi ve ona “Niçin böyle yaptın?” diye sordu. O kimse “Senin korkundan” diye cevap verdi. Bunun üzerine Allah ona mağfiret etti." Ukbe der ki: Ben de Hz. Peygamber'i (sav) böyle derken işittim. Bize Musa, ona Ebu Avâne, ona da Abdülmelik bu isnadla rivayet etti ve “Rüzgârlı bir günde” ifadesini kullandı.


    Öneri Formu
280671 B003479-4 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 54


    Öneri Formu
33731 B003480 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 54