Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Hz. Peygamber'in eşi Hz. Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir:
Ben bildim bileli annem babam Müslümandı. Rasûlullah her günün başında ve sonunda, sabah akşam bize mutlaka uğrardı. Müslümanlar işkenceye maruz kaldıklarında (Rasûlullah Müslümanlara hicret için izin vermiş), Ebu Bekir de Habeş diyarı tarafına hicret etmek üzere yola çıkmıştı. Berku'l-Gımâd mevkiine geldiğinde Kaare kabilesinin reisi İbn Dağine ile karşılaştı. İbn Dağine "Ey Ebu Bekr, nereye gidiyorsun" diye sordu. Ebu Bekir de "kavmim beni yurdumdan etti, ben de yeryüzünde dolaşıp Rabbime kulluk yapacağım bir yer arıyorum" dedi. İbn Dağine "Ey Ebu Bekir senin gibi bir adam yurdundan çıkmaz da çıkarılamaz da. Çünkü sen yoksula yardım eder, akrabayı ziyaret edip onlarla ilgilenir, işini görmekten âciz ve yetimin yükünü yüklenir, misafire ikram eder, musibetlerde yardıma koşarsın. Şimdi ben seni himayeme alıyorum haydi dön de kendi yurdunda Rabbine kulluk et" dedi.
Bunun üzerine Ebu Bekir geri döndü, İbn Dağine de kendisine eşlik etti. (Mekke'ye dönünce) İbn Dağine akşam Kureyş'in ileri gelenlerini dolaşıp ve onlara "Şüphesiz Ebu Bekir gibi biz adam yurdundan çıkmaz ve çıkarılmaz. Sizler yoksula yardım eden, akrabayı ziyaret edip onlarla ilgilenen, işini görmekten âciz ve yetimin yükünü yüklenen, misafire ikram eden, musibetlerde yardıma koşan bir adamı yurdundan mı çıkarıyorsunuz" dedi. Kureyş'ten hiç kimse İbn Dağine'nin Ebu Bekir'i himayesine almasına itiraz etmedi ve İbn Dağine'ye "Ebu Bekir'e söyle, yurdunda Rabbine kulluk etsin, namazını kılsın ve dilediğini okusun, ama okuduğu ile bizi rahatsız etmesin, aşikar okumasın. Çünkü bizi bunu yaparak kadınlarımızı ve evlatlarımızı fitneye düşürmesinden korkuyoruz" dediler.
İbn Dağine Kureyş'in bu sözlerini Ebu Bekir'e söyledi. Ebu Bekir de bu şartlara uyarak evinde Rabbine ibadet etmek, namazını açıktan kılmamak, evinin dışında Kur'an okumamak suretiyle ikamet etti. Bir zaman sonra Ebu Bekir düşüncesini değiştirdi ve evinin bahçesine bir mescit yaptırdı, orada namaz kılıp Kur'an okumaya başladı. Ebu Bekir'in ibadeti Müşriklerin kadınlarında ve çocuklarında hayranlık uyandırdı ve onu görmek için izdiham oluşturmaya başladılar. Ebu Bekir yufka yürekli ve gözü yaşlı bir adamdı. Kur'an okuduğu zaman gözyaşlarını tutamazdı. Ebu Bekir'in bu hâli, Kureyş müşriklerinin ileri gelenlerini korkuttu da, onlar İbn Dağine'ye haber gönderdiler. İbnu Dağine geldiğinde "Biz senin Ebu Bekir'i himayene alman konusunda, evinde Rabbine ibadet etmesi şartıyla müsaade etmiştik. Ebu Bekir ise bu sınırı aşarak evinin önünde bir mescit yaptı, içinde aşikâre namaz kılmağa ve Kur'an okumağa başladı. Doğrusu biz, kadınlarımızın ve oğullarımızın fitneye düşmelerinden korkuyoruz. Ebu Bekir'i böyle yapmaktan alıkoy. Eğer Rabbine kendi evinde ibadet etmekle yetinirse ibadet etsin. Yok eğer dayatır namaz ve kıraatini aşikare yaparsa, ona verdiğin himaye hakkını iade etmesini talep et. Emin ol ki, biz sana verdiğimiz sözden caymayı hoş görmeyiz ama aşikar bir şekilde ibadet etmesine de söz vermiş değiliz" dediler.
Aişe der ki: Bunun üzerine İbn Dağine, Ebu Bekir'e geldi ve "Benim hangi şartlar altında seni himaye ettiğimi biliyorsun. Şimdi sen ya şartlar çerçevesinde hareket et, ya da himaye hakkını iade et. Emîn ol ki Arap milletinin, verdiğim himaye sözümü bozduğumu işitmesini istemem" dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir "Ben artık senin himayeni iade ediyor, Azız ve Celîl Allah'ın himayesine sığınıyorum" dedi.
Peygamber (sav) o gün Mekke'de bulunuyordu. Müslümanlara "Sizin hicret edeceğiniz yurt, iki kara taşlık arasında hurmalıkları olan bir şehir olduğu bana rüyamda gösterildi" buyurdu. Bunun üzerine Medine tarafına hicret edenler hicret etti, Habeşistan'a hicret edenlerin çoğu da Medine'ye dönüp geldi. Ebu Bekir de Medine tarafına hicrete hazırlanmıştı. Fakat Hz. peygamber (sav) ona "Sabret, bana da (hicret için) izin verilmesini umuyorum" buyurdu. Ebu Bekir de "Babam sana feda olsun, böyle bir izin gelmesini bekliyor musun?" diye sordu. Hz. Peygamber de "Evet umarım" cevabını verdi. Bu sebeple Ebu Bekir de Hz. Peygamber'le arkadaşlık etmek için, yola çıkmaktan bir süre geri durdu. Bu sırada elinde bulunan iki bineğini dört ay boyunca, ağaçtan silkelenip kurutulmuş Semur yaprağı ile besledi.
İbn Şihâb der ki: Urve'nin aktardığına göre Hz. Aişe şöyle devam etmiştir: Bir gün biz öğlen vaktinin ilk saatinde (en sıcak zamanda) Ebu Bekir'in evinde oturuyorduk. Ev halkından biri Ebu Bekir'e "işte Rasûlullah (sav), gelmesine alışık olmadığımız bir saatte, başını bir sargı ile sarmış olarak bize geliyor" dedi. Ebu Bekir de "babam, anam O'na kurban olsun, vallahi mühim bir hâdise olmadıkça bu saatte gelmek âdeti değildir" dedi.
Âişe, rivayetine şöyle devam etti: Rasûlullah (sav) geldi, izin istedi. Kendisine içeri girme izni verilip buyurun denildi. Bunun üzerine evimize girdi. Ardından Ebu Bekir'e "yanında bulunanları dışarı çıkar!" buyurdu. Ebu Bekir de "Babam Sana kurban ey Allah'ın Rasûlü, onlar Senin ehlin ve mahremindir" dedi. Hz. Peygamber (sav) "Bana hicret için izin verildi" dedi. Ebu Bekir de "Ey Allah'ın Rasûlü, babam Sana kurbân olsun, Ben de sana arkadaşlık ve eşlik etmek isterim" Rasûlullah (sav) "Evet," buyurdu.
Ebu Bekir "babam Sana kurban ey Allah'ın Rasûlü, şu iki binek devemden birini beğen al" dedi. Rasûlullah "Ancak bedeliyle alırım" buyurdu.
Âişe der ki: Biz Rasûlullah ile Ebu Bekir'in yolculuk hazırlığını hızlıca yaptık. Her ikisi için deriden bir tulum içine bir miktar azık düzenleyip koyduk. Tulumun ağzı bağlanacağı sıra Ebu Bekir'in kızı Esma, belinin kuşağından bir parça yırtıp ayırıp onunla tulumun ağzını bağladı. Bundan dolayı Esma'ya "Zâtu'n-Nitâk"(kuşaklı)" denildi.
Âişe der ki: Sonra Rasûlullah ile Ebu Bekir Sevr Dağı'ndaki bir mağaraya ulaştılar ve orada üç gece gizlendiler. Her gece yanlarında Ebu Bekir'in oğlu Abdullah gecelerdi. Abdullah maharetli, çabuk anlayışlı taze bir gençti. Seher vakti yanlarından çıkar, Mekke'de gecelemiş gibi Kureyş ile sabahlardı. Abdullah, Rasûlullah ile Ebu Bekir hakkında Kureyş müşriklerinin hilelerinden duyduğu şeyleri ezberler, karanlık basınca da gelir, onlara haber verirdi. Ebu Bekir'in kölesi Âmir b. Fuheyre (o civarda) bol sütlü sağmal koyun sürüsü otlatır ve akşamdan bir müddet geçtiğinde o sürüyü Rasûlullah ile Ebu Bekir'in yanlarına getirir, onlar da sağıp taze süt içerek gecelerdi. O süt, kendi sağmallarının sütü idi. Nihayet gecenin sonunda Âmir b. Fuheyre (mağaranın önüne gelip), sağmal koyunlara seslenir, tekrar otlatmaya götürürdü. Mağarada bulundukları üç gecenin hepsinde Âmir süt işini böyle temin etmiştir.
Rasûlullah ile Ebu Bekir (Mekke'de iken) Abd b. Adiyy oğullarının bir kolu olan Dîl oğullarından kılavuzlukta maharetli bir kişiyi kılavuz olarak tutmuşlardı. Âs b. Vâil es-Sehmî ailesinin yeminli dostu olmak üzere elini kana batırmış olan bu adam hâlâ da Kureyş kâfirlerinin dini üzere idi. Fakat doğruluğuna emniyet ve itimat ederek develerini ona teslim etmiş ve üç gece sonra develeriyle beraber Sevr Dağı'ndaki mağarada buluşmak üzere sözleşmişlerdi. Bu kılavuz kişi develerle üçüncü gecenin sabahında Sevr'e, onların yanına geldi. Rasûlullah ve Ebu Bekir yanlarında Âmir ibn Fuheyre ve kılavuzla birlikte yola çıktılar. Kılavuz onları alıp sahil yolundan devam etti.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
287202, B003905-2
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ عُقَيْلٍ قَالَ ابْنُ شِهَابٍ فَأَخْبَرَنِى عُرْوَةُ بْنُ الزُّبَيْرِ أَنَّ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - زَوْجَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَتْ لَمْ أَعْقِلْ أَبَوَىَّ قَطُّ إِلاَّ وَهُمَا يَدِينَانِ الدِّينَ ، وَلَمْ يَمُرَّ عَلَيْنَا يَوْمٌ إِلاَّ يَأْتِينَا فِيهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم طَرَفَىِ النَّهَارِ بُكْرَةً وَعَشِيَّةً ، فَلَمَّا ابْتُلِىَ الْمُسْلِمُونُ خَرَجَ أَبُو بَكْرٍ مُهَاجِرًا نَحْوَ أَرْضِ الْحَبَشَةِ ، حَتَّى بَلَغَ بَرْكَ الْغِمَادِ لَقِيَهُ ابْنُ الدَّغِنَةِ وَهْوَ سَيِّدُ الْقَارَةِ . فَقَالَ أَيْنَ تُرِيدُ يَا أَبَا بَكْرٍ فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ أَخْرَجَنِى قَوْمِى ، فَأُرِيدُ أَنْ أَسِيحَ فِى الأَرْضِ وَأَعْبُدَ رَبِّى . قَالَ ابْنُ الدَّغِنَةِ فَإِنَّ مِثْلَكَ يَا أَبَا بَكْرٍ لاَ يَخْرُجُ وَلاَ يُخْرَجُ ، إِنَّكَ تَكْسِبُ الْمَعْدُومَ ، وَتَصِلُ الرَّحِمَ وَتَحْمِلُ الْكَلَّ ، وَتَقْرِى الضَّيْفَ ، وَتُعِينُ عَلَى نَوَائِبِ الْحَقِّ ، فَأَنَا لَكَ جَارٌ ، ارْجِعْ وَاعْبُدْ رَبَّكَ بِبَلَدِكَ . فَرَجَعَ وَارْتَحَلَ مَعَهُ ابْنُ الدَّغِنَةِ ، فَطَافَ ابْنُ الدَّغِنَةِ عَشِيَّةً فِى أَشْرَافِ قُرَيْشٍ ، فَقَالَ لَهُمْ إِنَّ أَبَا بَكْرٍ لاَ يَخْرُجُ مِثْلُهُ وَلاَ يُخْرَجُ ، أَتُخْرِجُونَ رَجُلاً يَكْسِبُ الْمَعْدُومَ ، وَيَصِلُ الرَّحِمَ ، وَيَحْمِلُ الْكَلَّ ، وَيَقْرِى الضَّيْفَ ، وَيُعِينُ عَلَى نَوَائِبِ الْحَقِّ فَلَمْ تُكَذِّبْ قُرَيْشٌ بِجِوَارِ ابْنِ الدَّغِنَةِ ، وَقَالُوا لاِبْنِ الدَّغِنَةِ مُرْ أَبَا بَكْرٍ فَلْيَعْبُدْ رَبَّهُ فِى دَارِهِ ، فَلْيُصَلِّ فِيهَا وَلْيَقْرَأْ مَا شَاءَ ، وَلاَ يُؤْذِينَا بِذَلِكَ ، وَلاَ يَسْتَعْلِنْ بِهِ ، فَإِنَّا نَخْشَى أَنْ يَفْتِنَ نِسَاءَنَا وَأَبْنَاءَنَا . فَقَالَ ذَلِكَ ابْنُ الدَّغِنَةِ لأَبِى بَكْرٍ ، فَلَبِثَ أَبُو بَكْرٍ بِذَلِكَ يَعْبُدُ رَبَّهُ فِى دَارِهِ ، وَلاَ يَسْتَعْلِنُ بِصَلاَتِهِ ، وَلاَ يَقْرَأُ فِى غَيْرِ دَارِهِ ، ثُمَّ بَدَا لأَبِى بَكْرٍ فَابْتَنَى مَسْجِدًا بِفِنَاءِ دَارِهِ وَكَانَ يُصَلِّى فِيهِ وَيَقْرَأُ الْقُرْآنَ ، فَيَنْقَذِفُ عَلَيْهِ نِسَاءُ الْمُشْرِكِينَ وَأَبْنَاؤُهُمْ ، وَهُمْ يَعْجَبُونَ مِنْهُ ، وَيَنْظُرُونَ إِلَيْهِ ، وَكَانَ أَبُو بَكْرٍ رَجُلاً بَكَّاءً ، لاَ يَمْلِكُ عَيْنَيْهِ إِذَا قَرَأَ الْقُرْآنَ ، وَأَفْزَعَ ذَلِكَ أَشْرَافَ قُرَيْشٍ مِنَ الْمُشْرِكِينَ ، فَأَرْسَلُوا إِلَى ابْنِ الدَّغِنَةِ ، فَقَدِمَ عَلَيْهِمْ . فَقَالُوا إِنَّا كُنَّا أَجَرْنَا أَبَا بَكْرٍ بِجِوَارِكَ ، عَلَى أَنْ يَعْبُدَ رَبَّهُ فِى دَارِهِ ، فَقَدْ جَاوَزَ ذَلِكَ ، فَابْتَنَى مَسْجِدًا بِفِنَاءِ دَارِهِ ، فَأَعْلَنَ بِالصَّلاَةِ وَالْقِرَاءَةِ فِيهِ ، وَإِنَّا قَدْ خَشِينَا أَنْ يَفْتِنَ نِسَاءَنَا وَأَبْنَاءَنَا فَانْهَهُ ، فَإِنْ أَحَبَّ أَنْ يَقْتَصِرَ عَلَى أَنْ يَعْبُدَ رَبَّهُ فِى دَارِهِ فَعَلَ ، وَإِنْ أَبَى إِلاَّ أَنْ يُعْلِنَ بِذَلِكَ فَسَلْهُ أَنْ يَرُدَّ إِلَيْكَ ذِمَّتَكَ ، فَإِنَّا قَدْ كَرِهْنَا أَنْ نُخْفِرَكَ ، وَلَسْنَا مُقِرِّينَ لأَبِى بَكْرٍ الاِسْتِعْلاَنَ . قَالَتْ عَائِشَةُ فَأَتَى ابْنُ الدَّغِنَةِ إِلَى أَبِى بَكْرٍ فَقَالَ قَدْ عَلِمْتَ الَّذِى عَاقَدْتُ لَكَ عَلَيْهِ ، فَإِمَّا أَنْ تَقْتَصِرَ عَلَى ذَلِكَ ، وَإِمَّا أَنْ تَرْجِعَ إِلَىَّ ذِمَّتِى ، فَإِنِّى لاَ أُحِبُّ أَنْ تَسْمَعَ الْعَرَبُ أَنِّى أُخْفِرْتُ فِى رَجُلٍ عَقَدْتُ لَهُ . فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ فَإِنِّى أَرُدُّ إِلَيْكَ جِوَارَكَ وَأَرْضَى بِجِوَارِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ . وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَوْمَئِذٍ بِمَكَّةَ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لِلْمُسْلِمِينَ « إِنِّى أُرِيتُ دَارَ هِجْرَتِكُمْ ذَاتَ نَخْلٍ بَيْنَ لاَبَتَيْنِ » . وَهُمَا الْحَرَّتَانِ ، فَهَاجَرَ مَنْ هَاجَرَ قِبَلَ الْمَدِينَةِ ، وَرَجَعَ عَامَّةُ مَنْ كَانَ هَاجَرَ بِأَرْضِ الْحَبَشَةِ إِلَى الْمَدِينَةِ ، وَتَجَهَّزَ أَبُو بَكْرٍ قِبَلَ الْمَدِينَةِ ، فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « عَلَى رِسْلِكَ ، فَإِنِّى أَرْجُو أَنْ يُؤْذَنَ لِى » . فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ وَهَلْ تَرْجُو ذَلِكَ بِأَبِى أَنْتَ قَالَ « نَعَمْ » . فَحَبَسَ أَبُو بَكْرٍ نَفْسَهُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِيَصْحَبَهُ ، وَعَلَفَ رَاحِلَتَيْنِ كَانَتَا عِنْدَهُ وَرَقَ السَّمُرِ وَهْوَ الْخَبَطُ أَرْبَعَةَ أَشْهُرٍ . قَالَ ابْنُ شِهَابٍ قَالَ عُرْوَةُ قَالَتْ عَائِشَةُ فَبَيْنَمَا نَحْنُ يَوْمًا جُلُوسٌ فِى بَيْتِ أَبِى بَكْرٍ فِى نَحْرِ الظَّهِيرَةِ قَالَ قَائِلٌ لأَبِى بَكْرٍ هَذَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مُتَقَنِّعًا - فِى سَاعَةٍ لَمْ يَكُنْ يَأْتِينَا فِيهَا - فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ فِدَاءٌ لَهُ أَبِى وَأُمِّى ، وَاللَّهِ مَا جَاءَ بِهِ فِى هَذِهِ السَّاعَةِ إِلاَّ أَمْرٌ . قَالَتْ فَجَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَاسْتَأْذَنَ ، فَأُذِنَ لَهُ فَدَخَلَ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لأَبِى بَكْرٍ « أَخْرِجْ مَنْ عِنْدَكَ » . فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ إِنَّمَا هُمْ أَهْلُكَ بِأَبِى أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « فَإِنِّى قَدْ أُذِنَ لِى فِى الْخُرُوجِ » . فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ الصَّحَابَةُ بِأَبِى أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ أَبُو بَكْرٍ فَخُذْ بِأَبِى أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِحْدَى رَاحِلَتَىَّ هَاتَيْنِ . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « بِالثَّمَنِ » . قَالَتْ عَائِشَةُ فَجَهَّزْنَاهُمَا أَحَثَّ الْجَهَازِ ، وَصَنَعْنَا لَهُمَا سُفْرَةً فِى جِرَابٍ ، فَقَطَعَتْ أَسْمَاءُ بِنْتُ أَبِى بَكْرٍ قِطْعَةً مَنْ نِطَاقِهَا فَرَبَطَتْ بِهِ عَلَى فَمِ الْجِرَابِ ، فَبِذَلِكَ سُمِّيَتْ ذَاتَ النِّطَاقِ - قَالَتْ - ثُمَّ لَحِقَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَبُو بَكْرٍ بِغَارٍ فِى جَبَلِ ثَوْرٍ فَكَمَنَا فِيهِ ثَلاَثَ لَيَالٍ ، يَبِيتُ عِنْدَهُمَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى بَكْرٍ وَهْوَ غُلاَمٌ شَابٌّ ثَقِفٌ لَقِنٌ ، فَيُدْلِجُ مِنْ عِنْدِهِمَا بِسَحَرٍ ، فَيُصْبِحُ مَعَ قُرَيْشٍ بِمَكَّةَ كَبَائِتٍ ، فَلاَ يَسْمَعُ أَمْرًا يُكْتَادَانِ بِهِ إِلاَّ وَعَاهُ ، حَتَّى يَأْتِيَهُمَا بِخَبَرِ ذَلِكَ حِينَ يَخْتَلِطُ الظَّلاَمُ ، وَيَرْعَى عَلَيْهِمَا عَامِرُ بْنُ فُهَيْرَةَ مَوْلَى أَبِى بَكْرٍ مِنْحَةً مِنْ غَنَمٍ ، فَيُرِيحُهَا عَلَيْهِمَا حِينَ يَذْهَبُ سَاعَةٌ مِنَ الْعِشَاءِ ، فَيَبِيتَانِ فِى رِسْلٍ وَهْوَ لَبَنُ مِنْحَتِهِمَا وَرَضِيفِهِمَا ، حَتَّى يَنْعِقَ بِهَا عَامِرُ بْنُ فُهَيْرَةَ بِغَلَسٍ ، يَفْعَلُ ذَلِكَ فِى كُلِّ لَيْلَةٍ مِنْ تِلْكَ اللَّيَالِى الثَّلاَثِ ، وَاسْتَأْجَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَبُو بَكْرٍ رَجُلاً مِنْ بَنِى الدِّيلِ ، وَهْوَ مِنْ بَنِى عَبْدِ بْنِ عَدِىٍّ هَادِيًا خِرِّيتًا - وَالْخِرِّيتُ الْمَاهِرُ بِالْهِدَايَةِ - قَدْ غَمَسَ حِلْفًا فِى آلِ الْعَاصِ بْنِ وَائِلٍ السَّهْمِىِّ ، وَهْوَ عَلَى دِينِ كُفَّارِ قُرَيْشٍ فَأَمِنَاهُ ، فَدَفَعَا إِلَيْهِ رَاحِلَتَيْهِمَا ، وَوَاعَدَاهُ غَارَ ثَوْرٍ بَعْدَ ثَلاَثِ لَيَالٍ بِرَاحِلَتَيْهِمَا صُبْحَ ثَلاَثٍ ، وَانْطَلَقَ مَعَهُمَا عَامِرُ بْنُ فُهَيْرَةَ وَالدَّلِيلُ فَأَخَذَ بِهِمْ طَرِيقَ السَّوَاحِلِ .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Hz. Peygamber'in eşi Hz. Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir:
Ben bildim bileli annem babam Müslümandı. Rasûlullah her günün başında ve sonunda, sabah akşam bize mutlaka uğrardı. Müslümanlar işkenceye maruz kaldıklarında (Rasûlullah Müslümanlara hicret için izin vermiş), Ebu Bekir de Habeş diyarı tarafına hicret etmek üzere yola çıkmıştı. Berku'l-Gımâd mevkiine geldiğinde Kaare kabilesinin reisi İbn Dağine ile karşılaştı. İbn Dağine "Ey Ebu Bekr, nereye gidiyorsun" diye sordu. Ebu Bekir de "kavmim beni yurdumdan etti, ben de yeryüzünde dolaşıp Rabbime kulluk yapacağım bir yer arıyorum" dedi. İbn Dağine "Ey Ebu Bekir senin gibi bir adam yurdundan çıkmaz da çıkarılamaz da. Çünkü sen yoksula yardım eder, akrabayı ziyaret edip onlarla ilgilenir, işini görmekten âciz ve yetimin yükünü yüklenir, misafire ikram eder, musibetlerde yardıma koşarsın. Şimdi ben seni himayeme alıyorum haydi dön de kendi yurdunda Rabbine kulluk et" dedi.
Bunun üzerine Ebu Bekir geri döndü, İbn Dağine de kendisine eşlik etti. (Mekke'ye dönünce) İbn Dağine akşam Kureyş'in ileri gelenlerini dolaşıp ve onlara "Şüphesiz Ebu Bekir gibi biz adam yurdundan çıkmaz ve çıkarılmaz. Sizler yoksula yardım eden, akrabayı ziyaret edip onlarla ilgilenen, işini görmekten âciz ve yetimin yükünü yüklenen, misafire ikram eden, musibetlerde yardıma koşan bir adamı yurdundan mı çıkarıyorsunuz" dedi. Kureyş'ten hiç kimse İbn Dağine'nin Ebu Bekir'i himayesine almasına itiraz etmedi ve İbn Dağine'ye "Ebu Bekir'e söyle, yurdunda Rabbine kulluk etsin, namazını kılsın ve dilediğini okusun, ama okuduğu ile bizi rahatsız etmesin, aşikar okumasın. Çünkü bizi bunu yaparak kadınlarımızı ve evlatlarımızı fitneye düşürmesinden korkuyoruz" dediler.
İbn Dağine Kureyş'in bu sözlerini Ebu Bekir'e söyledi. Ebu Bekir de bu şartlara uyarak evinde Rabbine ibadet etmek, namazını açıktan kılmamak, evinin dışında Kur'an okumamak suretiyle ikamet etti. Bir zaman sonra Ebu Bekir düşüncesini değiştirdi ve evinin bahçesine bir mescit yaptırdı, orada namaz kılıp Kur'an okumaya başladı. Ebu Bekir'in ibadeti Müşriklerin kadınlarında ve çocuklarında hayranlık uyandırdı ve onu görmek için izdiham oluşturmaya başladılar. Ebu Bekir yufka yürekli ve gözü yaşlı bir adamdı. Kur'an okuduğu zaman gözyaşlarını tutamazdı. Ebu Bekir'in bu hâli, Kureyş müşriklerinin ileri gelenlerini korkuttu da, onlar İbn Dağine'ye haber gönderdiler. İbnu Dağine geldiğinde "Biz senin Ebu Bekir'i himayene alman konusunda, evinde Rabbine ibadet etmesi şartıyla müsaade etmiştik. Ebu Bekir ise bu sınırı aşarak evinin önünde bir mescit yaptı, içinde aşikâre namaz kılmağa ve Kur'an okumağa başladı. Doğrusu biz, kadınlarımızın ve oğullarımızın fitneye düşmelerinden korkuyoruz. Ebu Bekir'i böyle yapmaktan alıkoy. Eğer Rabbine kendi evinde ibadet etmekle yetinirse ibadet etsin. Yok eğer dayatır namaz ve kıraatini aşikare yaparsa, ona verdiğin himaye hakkını iade etmesini talep et. Emin ol ki, biz sana verdiğimiz sözden caymayı hoş görmeyiz ama aşikar bir şekilde ibadet etmesine de söz vermiş değiliz" dediler.
Aişe der ki: Bunun üzerine İbn Dağine, Ebu Bekir'e geldi ve "Benim hangi şartlar altında seni himaye ettiğimi biliyorsun. Şimdi sen ya şartlar çerçevesinde hareket et, ya da himaye hakkını iade et. Emîn ol ki Arap milletinin, verdiğim himaye sözümü bozduğumu işitmesini istemem" dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir "Ben artık senin himayeni iade ediyor, Azız ve Celîl Allah'ın himayesine sığınıyorum" dedi.
Peygamber (sav) o gün Mekke'de bulunuyordu. Müslümanlara "Sizin hicret edeceğiniz yurt, iki kara taşlık arasında hurmalıkları olan bir şehir olduğu bana rüyamda gösterildi" buyurdu. Bunun üzerine Medine tarafına hicret edenler hicret etti, Habeşistan'a hicret edenlerin çoğu da Medine'ye dönüp geldi. Ebu Bekir de Medine tarafına hicrete hazırlanmıştı. Fakat Hz. peygamber (sav) ona "Sabret, bana da (hicret için) izin verilmesini umuyorum" buyurdu. Ebu Bekir de "Babam sana feda olsun, böyle bir izin gelmesini bekliyor musun?" diye sordu. Hz. Peygamber de "Evet umarım" cevabını verdi. Bu sebeple Ebu Bekir de Hz. Peygamber'le arkadaşlık etmek için, yola çıkmaktan bir süre geri durdu. Bu sırada elinde bulunan iki bineğini dört ay boyunca, ağaçtan silkelenip kurutulmuş Semur yaprağı ile besledi.
İbn Şihâb der ki: Urve'nin aktardığına göre Hz. Aişe şöyle devam etmiştir: Bir gün biz öğlen vaktinin ilk saatinde (en sıcak zamanda) Ebu Bekir'in evinde oturuyorduk. Ev halkından biri Ebu Bekir'e "işte Rasûlullah (sav), gelmesine alışık olmadığımız bir saatte, başını bir sargı ile sarmış olarak bize geliyor" dedi. Ebu Bekir de "babam, anam O'na kurban olsun, vallahi mühim bir hâdise olmadıkça bu saatte gelmek âdeti değildir" dedi.
Âişe, rivayetine şöyle devam etti: Rasûlullah (sav) geldi, izin istedi. Kendisine içeri girme izni verilip buyurun denildi. Bunun üzerine evimize girdi. Ardından Ebu Bekir'e "yanında bulunanları dışarı çıkar!" buyurdu. Ebu Bekir de "Babam Sana kurban ey Allah'ın Rasûlü, onlar Senin ehlin ve mahremindir" dedi. Hz. Peygamber (sav) "Bana hicret için izin verildi" dedi. Ebu Bekir de "Ey Allah'ın Rasûlü, babam Sana kurbân olsun, Ben de sana arkadaşlık ve eşlik etmek isterim" Rasûlullah (sav) "Evet," buyurdu.
Ebu Bekir "babam Sana kurban ey Allah'ın Rasûlü, şu iki binek devemden birini beğen al" dedi. Rasûlullah "Ancak bedeliyle alırım" buyurdu.
Âişe der ki: Biz Rasûlullah ile Ebu Bekir'in yolculuk hazırlığını hızlıca yaptık. Her ikisi için deriden bir tulum içine bir miktar azık düzenleyip koyduk. Tulumun ağzı bağlanacağı sıra Ebu Bekir'in kızı Esma, belinin kuşağından bir parça yırtıp ayırıp onunla tulumun ağzını bağladı. Bundan dolayı Esma'ya "Zâtu'n-Nitâk"(kuşaklı)" denildi.
Âişe der ki: Sonra Rasûlullah ile Ebu Bekir Sevr Dağı'ndaki bir mağaraya ulaştılar ve orada üç gece gizlendiler. Her gece yanlarında Ebu Bekir'in oğlu Abdullah gecelerdi. Abdullah maharetli, çabuk anlayışlı taze bir gençti. Seher vakti yanlarından çıkar, Mekke'de gecelemiş gibi Kureyş ile sabahlardı. Abdullah, Rasûlullah ile Ebu Bekir hakkında Kureyş müşriklerinin hilelerinden duyduğu şeyleri ezberler, karanlık basınca da gelir, onlara haber verirdi. Ebu Bekir'in kölesi Âmir b. Fuheyre (o civarda) bol sütlü sağmal koyun sürüsü otlatır ve akşamdan bir müddet geçtiğinde o sürüyü Rasûlullah ile Ebu Bekir'in yanlarına getirir, onlar da sağıp taze süt içerek gecelerdi. O süt, kendi sağmallarının sütü idi. Nihayet gecenin sonunda Âmir b. Fuheyre (mağaranın önüne gelip), sağmal koyunlara seslenir, tekrar otlatmaya götürürdü. Mağarada bulundukları üç gecenin hepsinde Âmir süt işini böyle temin etmiştir.
Rasûlullah ile Ebu Bekir (Mekke'de iken) Abd b. Adiyy oğullarının bir kolu olan Dîl oğullarından kılavuzlukta maharetli bir kişiyi kılavuz olarak tutmuşlardı. Âs b. Vâil es-Sehmî ailesinin yeminli dostu olmak üzere elini kana batırmış olan bu adam hâlâ da Kureyş kâfirlerinin dini üzere idi. Fakat doğruluğuna emniyet ve itimat ederek develerini ona teslim etmiş ve üç gece sonra develeriyle beraber Sevr Dağı'ndaki mağarada buluşmak üzere sözleşmişlerdi. Bu kılavuz kişi develerle üçüncü gecenin sabahında Sevr'e, onların yanına geldi. Rasûlullah ve Ebu Bekir yanlarında Âmir ibn Fuheyre ve kılavuzla birlikte yola çıktılar. Kılavuz onları alıp sahil yolundan devam etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Menâkıbü'l-Ensâr 45, 2/29
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Halid Ukayl b. Halid el-Eylî (Ukayl b. Halid b. Ukayl)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Yahya b. Ya'mer el-Kaysî (Yahya b. Ya'mer)
Konular:
HİCRET OLGUSU
Hz. Peygamber, itaat, boyun eğmek,
Siyer, Hicret Medine'ye
Bize Mahled b. Halid, ona Ebu Asım (Dahhak b. Mahled); (T)
Bize Abbas (b. Abulazim) el-Anberi, ona Ravh (b. Ubade), ona İbn Cüreyc (Abdülmelik b. Abdülaziz), ona Yusuf b. Hakem b. Ebu Süfyan, ona Hafs b. Ömer b. Abdurrahman b. Avf ve Ömer (b. Abdurrahman) şöyle demiştir: Abbas dedi ki: İbn Hanne bu haberi Ömer b. Abdurrahman b. Avf ve Hz. Peygamber'in (sav) ashabından bazılarından şöyle rivayet etmişlerdir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Muhammed'i hak ile gönderen (Allah)'a yemin ederim ki, eğer sen şurada namazını kılsaydın bu namazın Beytü'l-Makdis'te namaz kılacağın namazın yerine geçerdi."
[Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi; el-Ensarî, İbn Cüreyc'den rivayet edip, Cafer b. Ömer demiştir. Cafer b. Ömer de isnaddaki ravi (Hafs b. Amr'ın yerine) Amr b. Hayye'dir, demiştir. Amr b. Hayye de bunu kendisine, Abdurrahman b. Avf ve Hz. Peygamber'in ashabından bazı adamların haber verdiklerini söylemiştir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
274775, D003306-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مَخْلَدُ بْنُ خَالِدٍ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ ح
وَحَدَّثَنَا عَبَّاسٌ الْعَنْبَرِىُّ - الْمَعْنَى - قَالَ حَدَّثَنَا رَوْحٌ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ قَالَ أَخْبَرَنِى يُوسُفُ بْنُ الْحَكَمِ بْنِ أَبِى سُفْيَانَ أَنَّهُ سَمِعَ حَفْصَ بْنَ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ وَعَمْرًا وَقَالَ عَبَّاسٌ: ابْنَ حَنَّةَ أَخْبَرَاهُ عَنْ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ عَنْ رِجَالٍ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِهَذَا الْخَبَرِ. زَادَ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"وَالَّذِى بَعَثَ مُحَمَّدًا بِالْحَقِّ لَوْ صَلَّيْتَ هَا هُنَا لأَجْزَأَ عَنْكَ صَلاَةً فِى بَيْتِ الْمَقْدِسِ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ: رَوَاهُ الأَنْصَارِىُّ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ فَقَالَ جَعْفَرُ بْنُ عَمْرٍو، وَقَالَ عَمْرُو بْنُ حَيَّةَ وَقَالَ أَخْبَرَاهُ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ وَعَنْ رِجَالٍ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم.]
Tercemesi:
Bize Mahled b. Halid, ona Ebu Asım (Dahhak b. Mahled); (T)
Bize Abbas (b. Abulazim) el-Anberi, ona Ravh (b. Ubade), ona İbn Cüreyc (Abdülmelik b. Abdülaziz), ona Yusuf b. Hakem b. Ebu Süfyan, ona Hafs b. Ömer b. Abdurrahman b. Avf ve Ömer (b. Abdurrahman) şöyle demiştir: Abbas dedi ki: İbn Hanne bu haberi Ömer b. Abdurrahman b. Avf ve Hz. Peygamber'in (sav) ashabından bazılarından şöyle rivayet etmişlerdir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Muhammed'i hak ile gönderen (Allah)'a yemin ederim ki, eğer sen şurada namazını kılsaydın bu namazın Beytü'l-Makdis'te namaz kılacağın namazın yerine geçerdi."
[Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi; el-Ensarî, İbn Cüreyc'den rivayet edip, Cafer b. Ömer demiştir. Cafer b. Ömer de isnaddaki ravi (Hafs b. Amr'ın yerine) Amr b. Hayye'dir, demiştir. Amr b. Hayye de bunu kendisine, Abdurrahman b. Avf ve Hz. Peygamber'in ashabından bazı adamların haber verdiklerini söylemiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Eymân ve'n-Nuzûr 24, /770
Senetler:
1. Rical Min Ashabi'n-Nebî (Rical Min Ashabi'n-Nebî)
2. Ömer b. Abdurrahman el-Kuraşi (Ömer b. Abdurrahman b. Avf b. Abdu Avf)
3. Hafs b. Ömer ez-Zühri (Hafs b. Ömer b. Abdurrahman b. Avf)
4. Yusuf b. Hakem et-Taifi (Yusuf b. Hakem b. Ebu Süfyan)
5. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
6. Ebu Âsım Dahhâk b. Mahled en-Nebîl (Dahhâk b. Mahled)
7. Mahled b. Halid eş-Şa'îri (Mahled b. Halid b. Yezid)
Konular:
Adak, gücünün yetmeyeceği şeyi adamak
Adak, Nezir, geçerliliği
Hz. Peygamber, itaat, boyun eğmek,
Hz. Peygamber, ümmetine şefkat göstermesi
Bize Mahled b. Halid, ona Ebu Asım (Dahhak b. Mahled); (T)
Bize Abbas (b. Abulazim) el-Anberi, ona Ravh (b. Ubade), ona İbn Cüreyc (Abdülmelik b. Abdülaziz), ona Yusuf b. Hakem b. Ebu Süfyan, ona Hafs b. Ömer b. Abdurrahman b. Avf ve Ömer (b. Abdurrahman) şöyle demiştir: Abbas dedi ki: İbn Hanne bu haberi Ömer b. Abdurrahman b. Avf ve Hz. Peygamber'in (sav) ashabından bazılarından şöyle rivayet etmişlerdir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Muhammed'i hak ile gönderen (Allah)'a yemin ederim ki, eğer sen şurada namazını kılsaydın bu namazın Beytü'l-Makdis'te namaz kılacağın namazın yerine geçerdi."
[Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi; el-Ensarî, İbn Cüreyc'den rivayet edip, Cafer b. Ömer demiştir. Cafer b. Ömer de isnaddaki ravi (Hafs b. Amr'ın yerine) Amr b. Hayye'dir, demiştir. Amr b. Hayye de bunu kendisine, Abdurrahman b. Avf ve Hz. Peygamber'in ashabından bazı adamların haber verdiklerini söylemiştir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
274776, D003306-3
Hadis:
حَدَّثَنَا مَخْلَدُ بْنُ خَالِدٍ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ ح
وَحَدَّثَنَا عَبَّاسٌ الْعَنْبَرِىُّ - الْمَعْنَى - قَالَ حَدَّثَنَا رَوْحٌ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ قَالَ أَخْبَرَنِى يُوسُفُ بْنُ الْحَكَمِ بْنِ أَبِى سُفْيَانَ أَنَّهُ سَمِعَ حَفْصَ بْنَ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ وَعَمْرًا وَقَالَ عَبَّاسٌ: ابْنَ حَنَّةَ أَخْبَرَاهُ عَنْ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ عَنْ رِجَالٍ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِهَذَا الْخَبَرِ. زَادَ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"وَالَّذِى بَعَثَ مُحَمَّدًا بِالْحَقِّ لَوْ صَلَّيْتَ هَا هُنَا لأَجْزَأَ عَنْكَ صَلاَةً فِى بَيْتِ الْمَقْدِسِ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ: رَوَاهُ الأَنْصَارِىُّ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ فَقَالَ جَعْفَرُ بْنُ عَمْرٍو، وَقَالَ عَمْرُو بْنُ حَيَّةَ وَقَالَ أَخْبَرَاهُ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ وَعَنْ رِجَالٍ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم.]
Tercemesi:
Bize Mahled b. Halid, ona Ebu Asım (Dahhak b. Mahled); (T)
Bize Abbas (b. Abulazim) el-Anberi, ona Ravh (b. Ubade), ona İbn Cüreyc (Abdülmelik b. Abdülaziz), ona Yusuf b. Hakem b. Ebu Süfyan, ona Hafs b. Ömer b. Abdurrahman b. Avf ve Ömer (b. Abdurrahman) şöyle demiştir: Abbas dedi ki: İbn Hanne bu haberi Ömer b. Abdurrahman b. Avf ve Hz. Peygamber'in (sav) ashabından bazılarından şöyle rivayet etmişlerdir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Muhammed'i hak ile gönderen (Allah)'a yemin ederim ki, eğer sen şurada namazını kılsaydın bu namazın Beytü'l-Makdis'te namaz kılacağın namazın yerine geçerdi."
[Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi; el-Ensarî, İbn Cüreyc'den rivayet edip, Cafer b. Ömer demiştir. Cafer b. Ömer de isnaddaki ravi (Hafs b. Amr'ın yerine) Amr b. Hayye'dir, demiştir. Amr b. Hayye de bunu kendisine, Abdurrahman b. Avf ve Hz. Peygamber'in ashabından bazı adamların haber verdiklerini söylemiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Eymân ve'n-Nuzûr 24, /770
Senetler:
1. Rical Min Ashabi'n-Nebî (Rical Min Ashabi'n-Nebî)
2. Ömer b. Abdurrahman el-Kuraşi (Ömer b. Abdurrahman b. Avf b. Abdu Avf)
3. Amr b. Hanne el-Hicazi (Amr b. Hanne)
4. Yusuf b. Hakem et-Taifi (Yusuf b. Hakem b. Ebu Süfyan)
5. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
6. Ebu Muhammed Ravh b. Ubade el-Kaysî (Ravh b. Ubade b. Alâ b. Hasan b. Amr b. Mersed)
7. Abbas b. Abdulazim el-Anberi (Abbas b. Abdulazim b. İsmail)
Konular:
Adak, gücünün yetmeyeceği şeyi adamak
Adak, Nezir, geçerliliği
Hz. Peygamber, itaat, boyun eğmek,
Hz. Peygamber, ümmetine şefkat göstermesi
Bize Mahled b. Halid, ona Ebu Asım (Dahhak b. Mahled); (T)
Bize Abbas (b. Abulazim) el-Anberi, ona Ravh (b. Ubade), ona İbn Cüreyc (Abdülmelik b. Abdülaziz), ona Yusuf b. Hakem b. Ebu Süfyan, ona Hafs b. Ömer b. Abdurrahman b. Avf ve Ömer (b. Abdurrahman) şöyle demiştir: Abbas dedi ki: İbn Hanne bu haberi Ömer b. Abdurrahman b. Avf ve Hz. Peygamber'in (sav) ashabından bazılarından şöyle rivayet etmişlerdir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Muhammed'i hak ile gönderen (Allah)'a yemin ederim ki, eğer sen şurada namazını kılsaydın bu namazın Beytü'l-Makdis'te namaz kılacağın namazın yerine geçerdi."
[Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi; el-Ensarî, İbn Cüreyc'den rivayet edip, Cafer b. Ömer demiştir. Cafer b. Ömer de isnaddaki ravi (Hafs b. Amr'ın yerine) Amr b. Hayye'dir, demiştir. Amr b. Hayye de bunu kendisine, Abdurrahman b. Avf ve Hz. Peygamber'in ashabından bazı adamların haber verdiklerini söylemiştir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
274777, D003306-4
Hadis:
حَدَّثَنَا مَخْلَدُ بْنُ خَالِدٍ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ ح
وَحَدَّثَنَا عَبَّاسٌ الْعَنْبَرِىُّ - الْمَعْنَى - قَالَ حَدَّثَنَا رَوْحٌ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ قَالَ أَخْبَرَنِى يُوسُفُ بْنُ الْحَكَمِ بْنِ أَبِى سُفْيَانَ أَنَّهُ سَمِعَ حَفْصَ بْنَ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ وَعَمْرًا وَقَالَ عَبَّاسٌ: ابْنَ حَنَّةَ أَخْبَرَاهُ عَنْ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ عَنْ رِجَالٍ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِهَذَا الْخَبَرِ. زَادَ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"وَالَّذِى بَعَثَ مُحَمَّدًا بِالْحَقِّ لَوْ صَلَّيْتَ هَا هُنَا لأَجْزَأَ عَنْكَ صَلاَةً فِى بَيْتِ الْمَقْدِسِ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ: رَوَاهُ الأَنْصَارِىُّ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ فَقَالَ جَعْفَرُ بْنُ عَمْرٍو، وَقَالَ عَمْرُو بْنُ حَيَّةَ وَقَالَ أَخْبَرَاهُ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ وَعَنْ رِجَالٍ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم.]
Tercemesi:
Bize Mahled b. Halid, ona Ebu Asım (Dahhak b. Mahled); (T)
Bize Abbas (b. Abulazim) el-Anberi, ona Ravh (b. Ubade), ona İbn Cüreyc (Abdülmelik b. Abdülaziz), ona Yusuf b. Hakem b. Ebu Süfyan, ona Hafs b. Ömer b. Abdurrahman b. Avf ve Ömer (b. Abdurrahman) şöyle demiştir: Abbas dedi ki: İbn Hanne bu haberi Ömer b. Abdurrahman b. Avf ve Hz. Peygamber'in (sav) ashabından bazılarından şöyle rivayet etmişlerdir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Muhammed'i hak ile gönderen (Allah)'a yemin ederim ki, eğer sen şurada namazını kılsaydın bu namazın Beytü'l-Makdis'te namaz kılacağın namazın yerine geçerdi."
[Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi; el-Ensarî, İbn Cüreyc'den rivayet edip, Cafer b. Ömer demiştir. Cafer b. Ömer de isnaddaki ravi (Hafs b. Amr'ın yerine) Amr b. Hayye'dir, demiştir. Amr b. Hayye de bunu kendisine, Abdurrahman b. Avf ve Hz. Peygamber'in ashabından bazı adamların haber verdiklerini söylemiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Eymân ve'n-Nuzûr 24, /770
Senetler:
1. Rical Min Ashabi'n-Nebî (Rical Min Ashabi'n-Nebî)
2. Ömer b. Abdurrahman el-Kuraşi (Ömer b. Abdurrahman b. Avf b. Abdu Avf)
3. Amr b. Hanne el-Hicazi (Amr b. Hanne)
4. Yusuf b. Hakem et-Taifi (Yusuf b. Hakem b. Ebu Süfyan)
5. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
6. Ebu Âsım Dahhâk b. Mahled en-Nebîl (Dahhâk b. Mahled)
7. Mahled b. Halid eş-Şa'îri (Mahled b. Halid b. Yezid)
Konular:
Adak, gücünün yetmeyeceği şeyi adamak
Adak, Nezir, geçerliliği
Hz. Peygamber, itaat, boyun eğmek,
Hz. Peygamber, ümmetine şefkat göstermesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3458, M000937
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ وَعَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ - وَاللَّفْظُ لاِبْنِ رَافِعٍ - قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ قَالَ قَالَ الزُّهْرِىُّ وَأَخْبَرَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ أَنَّ عَائِشَةَ أَخْبَرَتْهُ قَالَتْ
"أَوَّلُ مَا اشْتَكَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى بَيْتِ مَيْمُونَةَ فَاسْـتَأْذَنَ أَزْوَاجَهُ أَنْ يُمَرَّضَ فِى بَيْتِهَا وَأَذِنَّ لَهُ - قَالَتْ - فَخَرَجَ وَيَدٌ لَهُ عَلَى الْفَضْلِ بْنِ عَبَّاسٍ وَيَدٌ لَهُ عَلَى رَجُلٍ آخَرَ وَهُوَ يَخُطُّ بِرِجْلَيْهِ فِى الأَرْضِ."
[فَقَالَ عُبَيْدُ اللَّهِ فَحَدَّثْتُ بِهِ ابْنَ عَبَّاسٍ فَقَالَ أَتَدْرِى مَنِ الرَّجُلُ الَّذِى لَمْ تُسَمِّ عَائِشَةُ هُوَ عَلِىٌّ.]
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Râfi' ve Abd b. Humeyd –lafız İbn Râfi'ye ait olmak üzere-, o ikisine Abdürrezzak, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe'nin haber verdiğine göre Aişe, kendisine haber vererek dedi ki:
"Rasulullah (sav) ilk olarak Meymune'nin evinde rahatsızlandı. Aişe'nin evinde bakımının yapılması için diğer eşlerinden izin isteyince onlar da ona izin verdiler. (Aişe) dedi ki: Bir eli Abbas'ın oğlu el-Fadl'ın üzerinde, bir diğer eli bir başka adamın üzerinde ayakları yerde sürünerek dışarı çıktı."
[Ubeydullah dedi ki: Ben bunu İbn Abbas'a söyleyince o; Aişe'nin ismini vermediği o adamın kim olduğunu biliyor musun? O Ali'dir dedi.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salât 937, /176
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Abdullah Ubeydullah b. Abdullah el-Hüzeli (Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud b. Gâfil)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. Abd b. Humeyd el-Keşşi (Abdulhumeyd b. Humeyd b. Nasr)
Konular:
Ehl-i beyt
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Evlilik, çok eşlilik
Hastalık, Hz. Peygamber, hastalığı
Hz. Peygamber, hanımları
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Hz. Peygamber, itaat, boyun eğmek,
Hz. Peygamber, kızması
KTB, NAMAZ,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3467, M000940
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ وَعَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ - وَاللَّفْظُ لاِبْنِ رَافِعٍ - قَالَ عَبْدٌ أَخْبَرَنَا وَقَالَ ابْنُ رَافِعٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ - أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ قَالَ الزُّهْرِىُّ وَأَخْبَرَنِى حَمْزَةُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ لَمَّا دَخَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَيْتِى قَالَ
"مُرُوا أَبَا بَكْرٍ فَلْيُصَلِّ بِالنَّاسِ." قَالَتْ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ أَبَا بَكْرٍ رَجُلٌ رَقِيقٌ إِذَا قَرَأَ الْقُرْآنَ لاَ يَمْلِكُ دَمْعَهُ فَلَوْ أَمَرْتَ غَيْرَ أَبِى بَكْرٍ. قَالَتْ وَاللَّهِ مَا بِى إِلاَّ كَرَاهِيَةُ أَنْ يَتَشَاءَمَ النَّاسُ بِأَوَّلِ مَنْ يَقُومُ فِى مَقَامِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَتْ فَرَاجَعْتُهُ مَرَّتَيْنِ أَوْ ثَلاَثًا فَقَالَ
"لِيُصَلِّ بِالنَّاسِ أَبُو بَكْرٍ فَإِنَّكُنَّ صَوَاحِبُ يُوسُفَ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Rafi' ve Abd b. Humeyd –lafız İbn Rafi'ye ait olmak üzere-, ona Abd, ona İbn Rafi', ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Hamza b. Abdullah b. Ömer, ona da Aişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) benim haneme girince; "Ebu Bekir'e cemaate namaz kıldırmasını emredin" buyurdu. (Aişe) dedi ki: Ben; ey Allah'ın Rasulü, Ebu Bekir pek yufka yürekli birisidir. O Kur'an okuyacak olursa gözyaşlarını tutamaz, keşke Ebu Bekir'den başkasına emretsen dedim. Aişe dedi ki: Vallahi, bundan hoşlanmayışımın tek sebebi, insanların Rasulullah'ın (sav) yerine geçecek ilk kimseyi uğursuz saymalarından hoşlanmayışımdır. (Aişe) dedi ki: Ben iki ya da üç defa, ona (bu emrinden vazgeçmesi için) müracaat ettiysem de O; "cemaate Ebu Bekir namaz kıldırsın. Şüphe yok ki sizler Yusuf'un zamanındaki kadınlar gibisiniz" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salât 940, /177
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Ümare Hamza b. Abdullah el-Medeni (Hamza b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. Abd b. Humeyd el-Keşşi (Abdulhumeyd b. Humeyd b. Nasr)
Konular:
Hastalık, Hz. Peygamber, hastalığı
Hz. Peygamber, hanımları
Hz. Peygamber, itaat, boyun eğmek,
Hz. Peygamber, kızması
KTB, NAMAZ,
Namaz, Namazda imamet, duruşu, kişi sayısı vs
Sahabe, Hz. Peygamber'e itiraz, verdiği bir karara
VEKALET
Vekil, VekaletYerine Vekil tayin etme
Yönetici, itaat ve sınırları
Yönetim, halife, tayini ve seçimi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3492, M000948
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا حُسَيْنُ بْنُ عَلِىٍّ عَنْ زَائِدَةَ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ عُمَيْرٍ عَنْ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ أَبِى مُوسَى قَالَ مَرِضَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَاشْتَدَّ مَرَضُهُ فَقَالَ
"مُرُوا أَبَا بَكْرٍ فَلْيُصَلِّ بِالنَّاسِ." فَقَالَتْ عَائِشَةُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ أَبَا بَكْرٍ رَجُلٌ رَقِيقٌ مَتَى يَقُمْ مَقَامَكَ لاَ يَسْتَطِعْ أَنْ يُصَلِّىَ بِالنَّاسِ فَقَالَ
"مُرِى أَبَا بَكْرٍ فَلْيُصَلِّ بِالنَّاسِ فَإِنَّكُنَّ صَوَاحِبُ يُوسُفَ." قَالَ فَصَلَّى بِهِمْ أَبُو بَكْرٍ حَيَاةَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم.
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Huseyn b. Ali, ona Zâide, ona Abdülmelik b. Umeyr, ona Ebu Bürde'nin rivayetine göre Ebu Musa dedi ki: Rasulullah (sav) hastalandı. Hastalığı ağırlaştı.
"Ebu Bekir'e emredin cemaate namaz kıldırsın" buyurdu. Aişe; Ey Allah'ın Rasulü, şüphesiz Ebu Bekir ince kalpli bir adamdır. Senin durduğun yere durursa, o insanlara namaz kıldıramaz dedi. Allah Rasulü; "Ebu Bekir'e emret, insanlara namaz kıldırsın. Şüphesiz siz Yusuf'un (çağındaki) kadınları (gibi) siniz" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salât 948, /178
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî (Amir b. Abdullah b. Kays b. Süleym)
3. Abdülmelik b. Umeyr el-Lahmî (Abdülmelik b. Umeyr b. Süveyd)
4. Zâide b. Kudame es-Sekafî (Zâide b. Kudame)
5. Ebu Abdullah Hüseyin b. Ali el-Cu'fi (Hüseyin b. Ali b. Velid)
6. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Hastalık, Hz. Peygamber, hastalığı
Hz. Peygamber, hanımları
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Hz. Peygamber, itaat, boyun eğmek,
Hz. Peygamber, Kişiliği, Hayatı ve Örnekliği
Hz. Peygamber, kızması
Hz. Peygamber, tavsiyeleri
KTB, NAMAZ,
Sahabe, Hz. Peygamber'e itiraz, verdiği bir karara
Yönetici, itaat ve sınırları
Yönetim, halife, tayini ve seçimi
Yönetim, kime ait olduğu
Yönetim, Yöneticilik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21235, D003306
Hadis:
حَدَّثَنَا مَخْلَدُ بْنُ خَالِدٍ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ ح
وَحَدَّثَنَا عَبَّاسٌ الْعَنْبَرِىُّ - الْمَعْنَى - قَالَ حَدَّثَنَا رَوْحٌ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ قَالَ أَخْبَرَنِى يُوسُفُ بْنُ الْحَكَمِ بْنِ أَبِى سُفْيَانَ أَنَّهُ سَمِعَ حَفْصَ بْنَ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ وَعَمْرًا وَقَالَ عَبَّاسٌ: ابْنَ حَنَّةَ أَخْبَرَاهُ عَنْ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ عَنْ رِجَالٍ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِهَذَا الْخَبَرِ. زَادَ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"وَالَّذِى بَعَثَ مُحَمَّدًا بِالْحَقِّ لَوْ صَلَّيْتَ هَا هُنَا لأَجْزَأَ عَنْكَ صَلاَةً فِى بَيْتِ الْمَقْدِسِ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ: رَوَاهُ الأَنْصَارِىُّ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ فَقَالَ جَعْفَرُ بْنُ عَمْرٍو، وَقَالَ عَمْرُو بْنُ حَيَّةَ وَقَالَ أَخْبَرَاهُ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ وَعَنْ رِجَالٍ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم.]
Tercemesi:
Bize Mahled b. Halid, ona Ebu Asım (Dahhak b. Mahled); (T)
Bize Abbas (b. Abulazim) el-Anberi, ona Ravh (b. Ubade), ona İbn Cüreyc (Abdülmelik b. Abdülaziz), ona Yusuf b. Hakem b. Ebu Süfyan, ona Hafs b. Ömer b. Abdurrahman b. Avf ve Ömer (b. Abdurrahman) şöyle demiştir: Abbas dedi ki: İbn Hanne bu haberi Ömer b. Abdurrahman b. Avf ve Hz. Peygamber'in (sav) ashabından bazılarından şöyle rivayet etmişlerdir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Muhammed'i hak ile gönderen (Allah)'a yemin ederim ki, eğer sen şurada namazını kılsaydın bu namazın Beytü'l-Makdis'te namaz kılacağın namazın yerine geçerdi."
[Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi; el-Ensarî, İbn Cüreyc'den rivayet edip, Cafer b. Ömer demiştir. Cafer b. Ömer de isnaddaki ravi (Hafs b. Amr'ın yerine) Amr b. Hayye'dir, demiştir. Amr b. Hayye de bunu kendisine, Abdurrahman b. Avf ve Hz. Peygamber'in ashabından bazı adamların haber verdiklerini söylemiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Eymân ve'n-Nuzûr 24, /770
Senetler:
1. Rical Min Ashabi'n-Nebî (Rical Min Ashabi'n-Nebî)
2. Ömer b. Abdurrahman el-Kuraşi (Ömer b. Abdurrahman b. Avf b. Abdu Avf)
3. Hafs b. Ömer ez-Zühri (Hafs b. Ömer b. Abdurrahman b. Avf)
4. Yusuf b. Hakem et-Taifi (Yusuf b. Hakem b. Ebu Süfyan)
5. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
6. Ebu Muhammed Ravh b. Ubade el-Kaysî (Ravh b. Ubade b. Alâ b. Hasan b. Amr b. Mersed)
7. Abbas b. Abdulazim el-Anberi (Abbas b. Abdulazim b. İsmail)
Konular:
Adak, gücünün yetmeyeceği şeyi adamak
Adak, Nezir, geçerliliği
Hz. Peygamber, itaat, boyun eğmek,
Hz. Peygamber, ümmetine şefkat göstermesi
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنْ أَبِيهِ عَنِ ابْنِ أَبِى نُعْمٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ - رضى الله عنه - قَالَ بُعِثَ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِشَىْءٍ ، فَقَسَمَهُ بَيْنَ أَرْبَعَةٍ وَقَالَ « أَتَأَلَّفُهُمْ » . فَقَالَ رَجُلٌ مَا عَدَلْتَ . فَقَالَ « يَخْرُجُ مِنْ ضِئْضِئِ هَذَا قَوْمٌ يَمْرُقُونَ مِنَ الدِّينِ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32001, B004667
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنْ أَبِيهِ عَنِ ابْنِ أَبِى نُعْمٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ - رضى الله عنه - قَالَ بُعِثَ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِشَىْءٍ ، فَقَسَمَهُ بَيْنَ أَرْبَعَةٍ وَقَالَ « أَتَأَلَّفُهُمْ » . فَقَالَ رَجُلٌ مَا عَدَلْتَ . فَقَالَ « يَخْرُجُ مِنْ ضِئْضِئِ هَذَا قَوْمٌ يَمْرُقُونَ مِنَ الدِّينِ » .
Tercemesi:
-.......Ebû Saîd el-Hudrî (R) şöyle demiştir: Peygamber'e (Yemen'den Alî ibn Ebî Tâlib tarafından arıtılmamış altın cevherinden) bir mİkdâr gönderilmişti. Peygamber (S) bunu dört kişi arasında bölüştürdü ve:
— "Ben bunları (kendilerine ulaşan bu mala rağbetle İslâm'da sabit olmaları için) alıştırıyorum" buyurdu.
Bunun üzerine bir adam:
— Sen bu taksimde adalet etmedin, dedi. Peygamber:
— "Bu adamın soyundan öyle bir kavim çıkacaktır ki, onlar dînden, okun avı delip çıkması gibi çıkacaklardır" buyurdu
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 10, 2/194
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Abid Ebu Hakem Abdurrahman b. Ebu Ne'um el-Beceli (Abdurrahman b. Ebu Ne'um)
3. Ebu Süfyan Said b. Mesruk es-Sevrî (Said b. Mesruk b. Hamza)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Muhammed b. Kesîr el-Abdî (Muhammed b. Kesir)
Konular:
Ganimet, Hz. Peygamber'in taksimi
Hariciler / Haruriler / Haricilik / Harurilik
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Hz. Peygamber, itaat, boyun eğmek,
Sahabe, Hz. Peygamber'e itiraz, verdiği bir karara
Strateji, Müellefe-i Kulub
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32219, B004703
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ خُبَيْبِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ حَفْصِ بْنِ عَاصِمٍ عَنْ أَبِى سَعِيدِ بْنِ الْمُعَلَّى قَالَ مَرَّ بِىَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَأَنَا أُصَلِّى فَدَعَانِى فَلَمْ آتِهِ حَتَّى صَلَّيْتُ ثُمَّ أَتَيْتُ فَقَالَ « مَا مَنَعَكَ أَنْ تَأْتِىَ » . فَقُلْتُ كُنْتُ أُصَلِّى . فَقَالَ « أَلَمْ يَقُلِ اللَّهُ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ ) ثُمَّ قَالَ أَلاَ أُعَلِّمُكَ أَعْظَمَ سُورَةٍ فِى الْقُرْآنِ قَبْلَ أَنْ أَخْرُجَ مِنَ الْمَسْجِدِ » فَذَهَبَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لِيَخْرُجَ مِنَ الْمَسْجِدِ فَذَكَّرْتُهُ فَقَالَ ( الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ ) هِىَ السَّبْعُ الْمَثَانِى وَالْقُرْآنُ الْعَظِيمُ الَّذِى أُوتِيتُهُ » .
Tercemesi:
-.......Ebû Saîd ibnu'l-Muallâ şöyle demiştir: Ben namaz kılarken Peygamber (S) benim yanıma uğradı da, beni çağırdı. Ben O'nun yanına gitmedim. Nihayet namazı kıldıktan sonra yanına vardığımda bana:
— "Gelmenden seni men' eden nedir?" buyurdu. Ben:
— Namaz kılıyordum, dedim. Rasûlullah:
— "Allah: İmân edenler, Allah 'a ve RasûVe icabet ediniz (ei-(Enfâh 24) buyurmadı mı?" dedi.
Sonra Rasûlullah bana:
— "Sen bu mescidden çıkmadan önce ben sana Kur'ân'daki en büyük sûreyi öğreteceğim" buyurdu.
Sonra Peygamber mescidden çıkmak için yürüdüğü zaman ben kendisine o sözünü hatırlattım. Bunun üzerine:
— "O sûre el-Hamdu lillâhi Rabbi'l-âlemîn Sûresi'dir, O (namazlarda) tekrar edilen yedi âyet ve bana verilen büyük Kur'ân 'dır" buyurdu
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 3, 2/208
Senetler:
1. Ebu Said b. Mualla el-Ensarî (Rafi' b. Evs b. Mualla)
2. Hafs b. Asım el-Adevi (Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Haris Hubeyb b. Abdurrahman el-Ensari (Hubeyb b. Abdurrahman b. Abdullah b. Hubeyb b. Yesaf)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Hz. Peygamber, itaat, boyun eğmek,
Kur'an, Fatiha isimleri ve önemi
Kur'an, Fatiha, Seb-i mesani