Giriş

Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Abdülvehhâb, ona Hâlid, ona İkrime, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav), (Bedir günü) çadırda iken "Allah'ım! Ahdini ve vaadini yerine getirmeni istiyorum. Allah'ım! (Müminlerin hezimetini) dilersen bugünden sonra sana ibadet edilmeyecek." buyurdu. Ebu Bekir, Nebî'nin (sav) elinden tutup "Yâ Rasulullah! Yeter! Rabbine yeterince yakardın" dedi. Hz. Peygamber (sav) zırh kuşanmış bir şekilde "Topluluk hezimete uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar. Hayır, kıyamet, onların (görecekleri asıl azabın) vaktidir. Kıyamet (azabı) ise daha müthiş ve daha acıdır" ayetini okuyarak (savaş alanına) çıktı. Vüheyb, Hâlid'den aktarırken "Bedir günü" ifadesini zikretmiştir.


Açıklama: Anlaşılabildiği kadarıyla rivayet muallaktır; Buhari ile Vüheyb b. Halid arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280445 B002915-2 Buhari, Cihad, 89

Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Abdülvehhâb, ona Hâlid, ona İkrime, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav), (Bedir günü) çadırda iken "Allah'ım! Ahdini ve vaadini yerine getirmeni istiyorum. Allah'ım! (Müminlerin hezimetini) dilersen bugünden sonra sana ibadet edilmeyecek." buyurdu. Ebu Bekir, Nebî'nin (sav) elinden tutup "Yâ Rasulullah! Yeter! Rabbine yeterince yakardın" dedi. Hz. Peygamber (sav) zırh kuşanmış bir şekilde "Topluluk hezimete uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar. Hayır, kıyamet, onların (görecekleri asıl azabın) vaktidir. Kıyamet (azabı) ise daha müthiş ve daha acıdır" ayetini okuyarak (savaş alanına) çıktı. Vüheyb, Hâlid'den aktarırken "Bedir günü" ifadesini zikretmiştir.


    Öneri Formu
29431 B002915 Buhari, Cihad, 89

Bize İbrahim b. Musa, ona Hişam, ona İbn Cüreyc, ona Abdülkerim, ona Abdullah b. Hâris'in azatlısı Miksem, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Müminlerden oturanlar (الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ)", Bedir harbine çıkmayanlar, "Savaşanlar (الْمُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ)" ise Bedir harbine çıkanlardır, demiştir


    Öneri Formu
30939 B003954 Buhari, Megâzî, 5

Bize Yakub b. İbrahim, ona Hüşeym, ona Ebu Hâşim, ona Ebu Miclez, ona da Kays b. Ubâd şöyle rivayet etmiştir: Ben Ebu Zer'i "Şu iki gurup, Rableri hakkında çekişen iki hasımdır" (Hac, 19) ayetinin, Bedir Günü karşılıklı çarpışan Hamza, Ali ve Ubeyde b. Hâris ile Utbe b. Rabîa, Şeybe b. Rabîa ve Velid b. Utbe hakkında indiğine yemin ederken işittim.


    Öneri Formu
31023 B003969 Buhari, Megâzî, 8

Bize Ebu Nuaym, ona İsrâil; (T) yine bana Hamdân b. Ömer, ona Ebu Nadr, ona Eşcaî, ona Süfyân, o ikisine (İsrail ve Süfyân'a) Muhârik, ona Tarık b. Şihâb, ona da Abdullah b. Mesud (ra) şöy­le demiştir: Bedir günü Mıkdâd “Ey Allah'ın Rasulü, biz Sana, İsrâîloğullarının, Musa Peygam­ber'e "sen git Rabbinle beraber savaşın. Biz muhakkak burada oturup (bekleyeceğiz)" dedikleri gibi demeyiz. Tam tersine biz Sana 'yürü, biz de Seninle beraberiz'” deriz" dedi. Mıkdâd'ın bu sözü Rasulullah'ın bütün gamını giderdi. Yine Vekî, ona Süfyân, ona Muhârik, ona da Târık, Mıkdâd'ın bu sözü Peygamber'e (sav) söylediğini rivayet etmiştir.


    Öneri Formu
31726 B004609 Buhari, Tefsir, (Maide) 4

Bize Haccac b. Minhâl, ona Mutemir b. Süleyman, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona Ebu Miclez, ona da Kays b. Ubâd, Ali b. Talib'in (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Kıyamet gününde Rahman'ın huzurunda hasımlarıyla hesaplaşmak üzere ilk diz çökecek kişi ben olacağım. Kays der ki: "Şu iki gurup, Rableri hakkında çekişen iki hasımdır" (Hac, 19) ayeti, Bedir Günü karşılıklı çarpışan Ali, Hamza ve Ubeyde ile Şeybe b. Rabîa, Utbe b. Rabîa ve Velid b. Utbe hakkında inmiştir.


    Öneri Formu
32330 B004744 Buhari, Tefsir, (Hac) 3

Bize Yahya, ona Vekî, ona A'meş, ona Ebu Duhâ, ona da Mesrûk şöyle demiştir: Abdullah'ın ya­nına girdim, o şöyle dedi: Bilmediğin bir şey için "Allah en bilendir" demen ilimdendir. Allah, kendi Peygamberine: "Tebliğime karşılık sizden hiç bir ücret istemiyorum. Ben kendiliğimden peygamberlik iddiasında da bulunmuyorum." (Sâd, 86) demesini emir buyur­du. Kureyş, inatlarıyla Peygamber'e (sav) baskın gelip isyan­da devam etmek istedikleri zaman, Peygamber (sav) "Allah'ım, onlara karşı bana Yusuf'un zamanındaki yedi yıl gibi bir yedi yıl (kıtlık) ile yardım et" diye dua etti. Ardından onları öyle bir kıtlık yakaladı ki, bitkinlik ve açlıktan kemik ve leş yediler. Onlardan herhangi biri açlığından dolayı kendi­siyle gökyüzü arasında duman şekline benzer bir şey görür oldu. Müş­rikler O zaman "Rabbimiz! Ne olur, bu azabı üzerimizden kaldır. Biz gerçekten iman ediyoruz" diye feryat edecekler. Hz. Peygamber'e “Eğer bu azabı biz onlardan açıp kaldırırsak, onlar bu sözle­rinden dönerler” denildi. Bununla beraber Peygamber (sav), Rabbine dua etti, Al­lah da onlardan bu azabı kaldırdı, ancak onlar yine şirke dön­düler. Bunun üzerine Allah da onlardan Bedir gününde intikam aldı. İşte Yüce Allah'ın bu konudaki sözü şöyledir: "Öyleyse sen, göğün aşikâr bir duman çıkaracağı günü gözetle. Bütün insanları her yönden saracak bir duman! Bu, gerçekten can yakıcı bir azaptır. O zaman zalimler: “Rabbimiz! Ne olur, bu azabı üzerimizden kaldır. Biz gerçekten iman ediyoruz!” diye feryat edecekler. Onlar nerede, düşünüp ibret almak nerede? Halbuki onlara doğruluğu besbelli ve gerçeği apaçık ortaya koyan bir peygamber gelmişti. Fakat ondan yüz çevirdiler ve: “Bu peygamber değil, kendisine başkası tarafından bir kısım şeyler belletilmiş delinin biri!” dediler. Biz azabı birazcık kaldıracağız; ama siz yine inkâra döneceksiniz." (Duhan 10-15).


    Öneri Formu
32935 B004822 Buhari, Tefsir, (Duhân) 3

Bize Süleyman b. Harb, ona Cerîr, ona A'meş, ona Ebu Duhâ, ona da Mesrûk şöyle demiştir: Abdullah'ın yanına girdim, bir süre sonra o şunları söyledi: Rasulullah (sav), Kureyş'i İslam'a davet ettiğinde, Kureyşliler onu yalanladı ve isyanda devam ettiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Allah'ım, bunlara karşı, Yusuf'un yedi yılı gibi bir yedi yıl (kıtlık) ile bana yardım et" diye dua etti. Sonra onları, her şeyi giderip yok eden bir kıtlık yakaladı ki leş yemek zorunda kaldılar. Hatta onlardan biri, bitkinlik ve açlıktan dolayı kendisiyle gök arasında dumana benzer bir şey görür oldu. Sonra şu ayetleri okudu: "Öyleyse sen, göğün aşikâr bir duman çıkaracağı günü gözetle. Bütün insanları her yönden saracak bir duman! Bu, gerçekten can yakıcı bir azaptır. O zaman zalimler: “Rabbimiz! Ne olur, bu azabı üzerimizden kaldır. Biz gerçekten iman ediyoruz!” diye feryat edecekler. Onlar nerede, düşünüp ibret almak nerede? Halbuki onlara doğruluğu besbelli ve gerçeği apaçık ortaya koyan bir peygamber gelmişti. Fakat ondan yüz çevirdiler ve: “Bu peygamber değil, kendisine başkası tarafından bir kısım şeyler belletilmiş delinin biri!” dediler. Biz azabı birazcık kaldıracağız; ama siz yine inkâra döneceksiniz." (Duhan 10-15). Abdullah der ki: Ahirette (gerçekleşecek olsa) bu azap onlardan hiç kaldırılır mıydı? Abdullah der ki: "el-Batşetu'l-Kübrâ" (الْبَطْشَةُ الْكُبْرَى) Bedir günü gerçekleşmiştir.


    Öneri Formu
32936 B004823 Buhari, Tefsir, (Duhân) 4

Bize Ebu Nuaym, ona İsrâil; (T) yine bana Hamdân b. Ömer, ona Ebu Nadr, ona Eşcaî, ona Süfyân, o ikisine (İsrail ve Süfyân'a) Muhârik, ona Tarık b. Şihâb, ona da Abdullah b. Mesud (ra) şöy­le demiştir: Bedir günü Mıkdâd “Ey Allah'ın Rasulü, biz Sana, İsrâîloğullarının, Musa Peygam­ber'e "sen git Rabbinle beraber savaşın. Biz muhakkak burada oturup (bekleyeceğiz)" dedikleri gibi demeyiz. Tam tersine biz Sana 'yürü, biz de Seninle beraberiz'” deriz" dedi. Mıkdâd'ın bu sözü Rasulullah'ın bütün gamını giderdi. Yine Vekî, ona Süfyân, ona Muhârik, ona da Târık, Mıkdâd'ın bu sözü Peygamber'e (sav) söylediğini rivayet etmiştir.


    Öneri Formu
287292 B004609-2 Buhari, Tefsir, (Maide) 4

Bize Ebu Nuaym, ona İsrâil; (T) yine bana Hamdân b. Ömer, ona Ebu Nadr, ona Eşcaî, ona Süfyân, o ikisine (İsrail ve Süfyân'a) Muhârik, ona Tarık b. Şihâb, ona da Abdullah b. Mesud (ra) şöy­le demiştir: Bedir günü Mıkdâd “Ey Allah'ın Rasulü, biz Sana, İsrâîloğullarının, Musa Peygam­ber'e "sen git Rabbinle beraber savaşın. Biz muhakkak burada oturup (bekleyeceğiz)" dedikleri gibi demeyiz. Tam tersine biz Sana 'yürü, biz de Seninle beraberiz'” deriz" dedi. Mıkdâd'ın bu sözü Rasulullah'ın bütün gamını giderdi. Yine Vekî, ona Süfyân, ona Muhârik, ona da Târık, Mıkdâd'ın bu sözü Peygamber'e (sav) söylediğini rivayet etmiştir.


    Öneri Formu
287293 B004609-3 Buhari, Tefsir, (Maide) 4