124 Kayıt Bulundu.
Bana İbrahim b. Hamza, ona Hâtim, ona da Abdurrahman b. Humeyd ez-Zührî şöyle demiştir: Ömer b. Abdülaziz'in, Nemr'in kız kardeşinin oğlu Sâib'e “Muhâcir'in Mekke'de ikameti hakkında ne duydun?” diye sorduğunu işittim. Sâib de şöyle cevap vermiştir: Alâ b. el-Hadramî'den işittiğime göre Rasulullah (sav) "Sader (veda) tavafından sonra Muhacir için Mekke'de üç gece oturma ruhsatı vardır" buyurmuştur.
Bize Ahmed b. İshak es-Sülemî, ona Ya'lâ, ona da Habib b. Ebu Sabit şöyle demiştir: Ben Ebu Vâil'e gelip ona (Haricîleri) sordum, bana şöyle dedi: Biz Siffîn'de iken bir adam “Allah'ın Kitabı'na çağrılanları görmedin mi?” dedi. Hz. Ali “evet” dedi. (Hz. Ali'nin haklı olduğu halde, Sıffîn'de tahkime evet deyip savaşmaktan geri durmasının tenkit edildiğini gören) Sehl b. Huneyf şöyle dedi: Kusuru kendi görüşünüzde arayın. Bizler Peygamber (sav) ile müşrikler arasında yapılan sulh anlaşmasının yapıldığı Hudeybiye gününde şu durumda idik. Eğer bizler o gün harp yapmayı düşünseydik, elbette harbe girişirdik. Hatta Ömer o esnada Peygamber'e (sav) gelip “Müslümanlar olarak bizler hak üzerinde, düşmanımız ise bâtıl üzerinde değil mi? Bizim ölülerimiz cennette, onların ölüleri ise ateşte değil mi?” diye sormuştu. Peygamber (sav) "evet öyledir" buyurunca Ömer “öyleyse dinimiz hakkında aşağılayıcı olan bu anlaşmayı niçin kabul ediyoruz ve Allah henüz aramızda hükmetmemiş olduğu hâlde, niçin geri dönüyoruz?” demişti. Hz. Peygamber (sav) de "Ey Hattâb oğlu, şüphesiz ben Allah'ın rasulüyüm. Allah beni asla kaybettirmez" buyurmuş, Ömer de öfkeli olarak geri dönmüş, ardından sabredemeyip Ebu Bekir'e gelerek ona “ey Ebu Bekir, biz hak üzerinde, onlar da bâtıl üzerinde değil mi?” demiş, Ebu Bekir de “ey Hattâb oğlu, bu zât, Allah'ın rasulüdür ve Allah O'nu asla mağlup ettirmez” demişti. Bu olayın ardından Feth Suresi inmişti.