Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ca'fer b. Avn, ona Ebu'l-Umeys, ona Avn b. Ebu Cuhayfe, ona da babası [Ebu Cuhayfe] şöyle rivayet etmiştir "Hz. Peygamber (sav) Selmân el-Fârisî ile Ebu'd-Derdâ arasında kardeşlik akdi yapmıştı. Selmân bir gün Ebu'd-Derdâ'yı ziyarete gitti. (Ebu'd-Derdâ evde yoktu). Ümmü'd-Derdâ'yı eski bir elbise içinde perişan bir halde gördü. 'Bu halin nedir?' dedi. Ümmü’d-Derdâ 'Kardeşin Ebu’d-Derdâ’nın dünya ile alakası kalmadı' diye şikayetlendi. Bu sırada Ebu’d-Derdâ da geldi, Selmân’a yemek hazırladı ve 'Sen buyur ye, ben oruçluyum' dedi. Selmân 'Sen yemedikçe ben de yemem' dedi. Bunun üzerine Ebu’d-Derdâ da yedi. Gece olunca Ebu’d-Derdâ, ibâdete hazırlandı. Selmâ 'Uyu!' dedi. O da uyudu. Bir müddet geçtikten sonra yine kalkacak oldu. Selmân yine 'Yat uyu!' dedi. Gecenin sonuna doğru Selmân 'Şimdi kalk!' dedi. Kalkıp birlikte namaz kıldılar. Sonra Selmân ona dedi ki 'Şüphesiz ki nefsinin sende hakkı vardır. Rabbinin sende hakkı vardır, misafirinin sende hakkı vardır, ailenin de sende hakkı vardır. Her hak sahibine hakkını ver!' Sonra gelip Hz. Peygamber'e (sav) bu hadiseyi anlattılar. Hz. Peygamber (sav), "Selmân doğru söylemiş" buyurdu.
Ebu İsa [Tirmizi] şöyle demiştir "Bu, sahîh bir hadistir. Ebu'l-Umeys'in adı Utbe b. Abdullah'tır. Abdurrahman b. Abdullah el-Mes'ûdî'nin kardeşidir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14102, T002413
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ عَوْنٍ حَدَّثَنَا أَبُو الْعُمَيْسِ عَنْ عَوْنِ بْنِ أَبِى جُحَيْفَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ: آخَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَيْنَ سَلْمَانَ وَبَيْنَ أَبِى الدَّرْدَاءِ فَزَارَ سَلْمَانُ أَبَا الدَّرْدَاءِ فَرَأَى أُمَّ الدَّرْدَاءِ مُتَبَذِّلَةً فَقَالَ: مَا شَأْنُكِ مُتَبَذِّلَةً؟ قَالَتْ :إِنَّ أَخَاكَ أَبَا الدَّرْدَاءِ لَيْسَ لَهُ حَاجَةٌ فِى الدُّنْيَا . قَالَ :فَلَمَّا جَاءَ أَبُو الدَّرْدَاءِ قَرَّبَ إِلَيْهِ طَعَامًا فَقَالَ :كُلْ فَإِنِّى صَائِمٌ . قَالَ :مَا أَنَا بِآكِلٍ حَتَّى تَأْكُلَ . قَالَ: فَأَكَلَ فَلَمَّا كَانَ اللَّيْلُ ذَهَبَ أَبُو الدَّرْدَاءِ لِيَقُومَ فَقَالَ لَهُ سَلْمَانُ: نَمْ . فَنَامَ ثُمَّ ذَهَبَ يَقُومُ فَقَالَ لَهُ نَمْ . فَنَامَ فَلَمَّا كَانَ عِنْدَ الصُّبْحِ قَالَ لَهُ سَلْمَانُ :قُمِ الآنَ فَقَامَا فَصَلَّيَا فَقَالَ: إِنَّ لِنَفْسِكَ عَلَيْكَ حَقًّا وَلِرَبِّكَ عَلَيْكَ حَقًّا وَلِضَيْفِكَ عَلَيْكَ حَقًّا وَإِنَّ لأَهْلِكَ عَلَيْكَ حَقًّا فَأَعْطِ كُلَّ ذِى حَقٍّ حَقَّهُ . فَأَتَيَا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرَا ذَلِكَ فَقَالَ لَهُ: « صَدَقَ سَلْمَانُ » . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ صَحِيحٌ . وَأَبُو الْعُمَيْسِ اسْمُهُ عُتْبَةُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ وَهُوَ أَخُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْمَسْعُودِىِّ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ca'fer b. Avn, ona Ebu'l-Umeys, ona Avn b. Ebu Cuhayfe, ona da babası [Ebu Cuhayfe] şöyle rivayet etmiştir "Hz. Peygamber (sav) Selmân el-Fârisî ile Ebu'd-Derdâ arasında kardeşlik akdi yapmıştı. Selmân bir gün Ebu'd-Derdâ'yı ziyarete gitti. (Ebu'd-Derdâ evde yoktu). Ümmü'd-Derdâ'yı eski bir elbise içinde perişan bir halde gördü. 'Bu halin nedir?' dedi. Ümmü’d-Derdâ 'Kardeşin Ebu’d-Derdâ’nın dünya ile alakası kalmadı' diye şikayetlendi. Bu sırada Ebu’d-Derdâ da geldi, Selmân’a yemek hazırladı ve 'Sen buyur ye, ben oruçluyum' dedi. Selmân 'Sen yemedikçe ben de yemem' dedi. Bunun üzerine Ebu’d-Derdâ da yedi. Gece olunca Ebu’d-Derdâ, ibâdete hazırlandı. Selmâ 'Uyu!' dedi. O da uyudu. Bir müddet geçtikten sonra yine kalkacak oldu. Selmân yine 'Yat uyu!' dedi. Gecenin sonuna doğru Selmân 'Şimdi kalk!' dedi. Kalkıp birlikte namaz kıldılar. Sonra Selmân ona dedi ki 'Şüphesiz ki nefsinin sende hakkı vardır. Rabbinin sende hakkı vardır, misafirinin sende hakkı vardır, ailenin de sende hakkı vardır. Her hak sahibine hakkını ver!' Sonra gelip Hz. Peygamber'e (sav) bu hadiseyi anlattılar. Hz. Peygamber (sav), "Selmân doğru söylemiş" buyurdu.
Ebu İsa [Tirmizi] şöyle demiştir "Bu, sahîh bir hadistir. Ebu'l-Umeys'in adı Utbe b. Abdullah'tır. Abdurrahman b. Abdullah el-Mes'ûdî'nin kardeşidir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zühd 64, 4/608
Senetler:
1. Ebu Cuhayfe Vehb b. Vehb es-Süvaî (Vehb b. Abdullah b. Cünade)
2. Avn b. Ebu Cuheyfe es-Süvâi (Avn b. Vehb b. Abdullah)
3. Ebu Umeys Utbe b. Abdullah el-Mesudi el-Hüzelî (Utbe b. Abdullah b. Utbe b. Abdullah b. Mesud)
4. Ebu Avn Cafer b. Avn el-Kuraşî (Cafer b. Avn b. Cafer b. Amr b. Hurets b. Osman b. Amr b. Abdullah b. Ömer b. Mahzûm)
5. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Adab, misafirlik adabı
Aile, Fertleri ve Sorumlulukları
Haklar, haklara saygı
Haklar, Her Hakkı Sahibine Vermek, Adalet
İbadet, zorlukla yapılan
İkram, ikram etmek, paylaşmak
İnanç, dünya ve ahiret dengesi
Siyer, Kardeşlik (Muahat Medine'ye hicretle)
Zühd
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ مَعِينٍ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ قَالَ أَخْبَرَنِى الأَحْوَلُ أَنَّ طَاوُسًا أَخْبَرَهُ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ:
"أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم مَرَّ وَهُوَ يَطُوفُ بِالْكَعْبَةِ بِإِنْسَانٍ يَقُودُهُ بِخِزَامَةٍ فِى أَنْفِهِ، فَقَطَعَهَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِيَدِهِ وَأَمَرَهُ أَنْ يَقُودَهُ بِيَدِهِ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21213, D003302
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ مَعِينٍ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ قَالَ أَخْبَرَنِى الأَحْوَلُ أَنَّ طَاوُسًا أَخْبَرَهُ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ:
"أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم مَرَّ وَهُوَ يَطُوفُ بِالْكَعْبَةِ بِإِنْسَانٍ يَقُودُهُ بِخِزَامَةٍ فِى أَنْفِهِ، فَقَطَعَهَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِيَدِهِ وَأَمَرَهُ أَنْ يَقُودَهُ بِيَدِهِ."
Tercemesi:
Bize Yahya b. Main, ona Haccac (b. Muhammed), ona İbn Cüreyc, ona (Süleyman b. Ebu Müslim) el-Ahvel, ona Tâvus (b. Keysan), ona da İbn Abbas şöyle haber vermiştir:
"Hz. Peygamber (sav), Kâbe'yi tavaf ederken burnundaki bir hızmayla çekilen bir insana uğradı. Onu eliyle kopardı ve onun elinden tutup çekmesini emretti."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Eymân ve'n-Nuzûr 23, /769
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
3. Süleyman b. Ebu Müslim el-Ahvel (Süleyman b. Abdullah)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Ebu Muhammed Haccac b. Muhammed el-Mesîsî (Haccac b. Muhammed)
6. Ebu Zekeriyya Yahya b. Main (Yahya b. Main b. Avn)
Konular:
Eziyet, insana
İbadet, zorlukla yapılan
KTB, HAC, UMRE
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32315, İM004241
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ رَافِعٍ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الأَشْعَرِىُّ عَنْ عِيسَى بْنِ جَارِيَةَ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ : مَرَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلَى رَجُلٍ يُصَلِّى عَلَى صَخْرَةٍ فَأَتَى نَاحِيَةَ مَكَّةَ فَمَكَثَ مَلِيًّا ثُمَّ انْصَرَفَ فَوَجَدَ الرَّجُلَ يُصَلِّى عَلَى حَالِهِ فَقَامَ فَجَمَعَ يَدَيْهِ ثُمَّ قَالَ : « يَا أَيُّهَا النَّاسُ عَلَيْكُمْ بِالْقَصْدِ » . ثَلاَثًا : « فَإِنَّ اللَّهَ لاَ يَمَلُّ حَتَّى تَمَلُّوا » .
Tercemesi:
Bize Amr b. Râfi', ona Yakub b. Abdullah el-Eş'arî, ona İsa b. Câriye, ona da Câbir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav), kaya üzerinde namaz kılan bir adamın yanından geçti. (Sonra), Mekke'nin civarın(d)a (bir yere gelip az bir süre (orada) kaldı. Ardından (oradan) ayrıldı. O adamı (önceki) hali üzere namaz kılarken buldu! (Bunun üzerine) ayağa kalkıp ellerini birleştirdi. Daha sonra da üç kere ''ey insanlar! (İbadetlerinizde) orta yolu tutun'' buyurup ''çünkü Allah, sizler usanana dek usanmaz'' dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 28, /687
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. İsa b. Cariye el-Ensari (İsa b. Cariye)
3. Yakub b. Abdullah el-Eş'arî (Yakub b. Abdullah b. Sa'd b. Malik)
4. Ebu Hacer Amr b. Rafi el-Becelî (Amr b. Râfi' b. Furat b. Râfi')
Konular:
Amel, amellerde itidali elden bırakmamak, aşırı gitmemek
İbadet, zorlukla yapılan
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ إِسْحَاقَ السُّرْمَارِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى قَالَ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ عَمْرِو بْنِ مَيْمُونٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ:
بَيْنَمَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَائِمٌ يُصَلِّى عِنْدَ الْكَعْبَةِ ، وَجَمْعُ قُرَيْشٍ فِى مَجَالِسِهِمْ إِذْ قَالَ قَائِلٌ مِنْهُمْ أَلاَ تَنْظُرُونَ إِلَى هَذَا الْمُرَائِى أَيُّكُمْ يَقُومُ إِلَى جَزُورِ آلِ فُلاَنٍ ، فَيَعْمِدُ إِلَى فَرْثِهَا وَدَمِهَا وَسَلاَهَا فَيَجِىءُ بِهِ ، ثُمَّ يُمْهِلُهُ حَتَّى إِذَا سَجَدَ وَضَعَهُ بَيْنَ كَتِفَيْهِ فَانْبَعَثَ أَشْقَاهُمْ ، فَلَمَّا سَجَدَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَضَعَهُ بَيْنَ كَتِفَيْهِ ، وَثَبَتَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم سَاجِدًا ، فَضَحِكُوا حَتَّى مَالَ بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ مِنَ الضَّحِكِ ، فَانْطَلَقَ مُنْطَلِقٌ إِلَى فَاطِمَةَ - عَلَيْهَا السَّلاَمُ - وَهْىَ جُوَيْرِيَةٌ ، فَأَقْبَلَتْ تَسْعَى وَثَبَتَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم سَاجِدًا حَتَّى أَلْقَتْهُ عَنْهُ ، وَأَقْبَلَتْ عَلَيْهِمْ تَسُبُّهُمْ ، فَلَمَّا قَضَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الصَّلاَةَ قَالَ "اللَّهُمَّ عَلَيْكَ بِقُرَيْشٍ ، اللَّهُمَّ عَلَيْكَ بِقُرَيْشٍ ، اللَّهُمَّ عَلَيْكَ بِقُرَيْشٍ - ثُمَّ سَمَّى - اللَّهُمَّ عَلَيْكَ بِعَمْرِو بْنِ هِشَامٍ ، وَعُتْبَةَ بْنِ رَبِيعَةَ ، وَشَيْبَةَ بْنِ رَبِيعَةَ ، وَالْوَلِيدِ بْنِ عُتْبَةَ ، وَأُمَيَّةَ بْنِ خَلَفٍ ، وَعُقْبَةَ بْنِ أَبِى مُعَيْطٍ ، وَعُمَارَةَ بْنِ الْوَلِيدِ." قَالَ عَبْدُ اللَّهِ فَوَاللَّهِ لَقَدْ رَأَيْتُهُمْ صَرْعَى يَوْمَ بَدْرٍ ، ثُمَّ سُحِبُوا إِلَى الْقَلِيبِ قَلِيبِ بَدْرٍ ، ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "وَأُتْبِعَ أَصْحَابُ الْقَلِيبِ لَعْنَةً."
Bize Ahmed b. İshak es-Sermârî, ona Ubeydullah b. Musa, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûn, ona da Abdullah şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) Kâbe’nin yakınında namaz kılıyor, Kureyş topluluğu da kendi meclislerinde oturuyorken aralarından birisi “Şu riyakârı görmüyor musunuz? Hanginiz falanca ailenin develerini kestikleri yere gider, onların pisliklerini, kanını, içlerindeki sakatatını alıp getirir, sonra da secde edeceği vakte kadar ona süre tanıdıktan sonra bu aldıklarını onun omuzları arasına koyar?” dedi. Aralarından en bedbaht olan kişi kim ise bu iş için harekete geçti. Rasulullah (sav) secdeye varınca o pislikleri arkadan omuzları arasına yerleştirdi. Nebi (sav) ise secdesinde sebat göstererek devam etti. O kadar çok gülüştüler ki bu gülmeden ötürü biri diğerinin üzerine yıkılmaya başladı. Birisi Fâtıma’ya (as) koşup gitti. Fâtıma henüz küçük bir kızdı, hızlıca gelmeye başladı. Nebi (sav) da secdesini sebatla sürdürdü. Nihayet o, o pislikleri üzerinden atınca Fâtıma onlara dönerek hakaret edip sövmeye başladı. Rasulullah (sav) namazını bitirince şöyle buyurdu:
"Allah’ım Kureyş’i sana havale ediyorum, Allah’ım Kureyş’i sana havale ediyorum, Allah’ım Kureyş’i sana havale ediyorum" –Sonra birtakım isimler zikrederek- "Allah’ım, Amr b. Hişam’ı, Utbe b. Rabia’yı Şeybe b. Rabia’yı, el-Velid b. Utbe’yi, Umeyye b. Halef’i, Ukbe b. Ebu Muayt’ı, ve Umâre b. el-Velid’i sana havale ediyorum" buyurdu.
Abdullah der ki: Vallahi, Bedir gününde bunları ölüp yere yıkılmış olarak gördüm, sonra bunlar o kör kuyuya, Bedir’deki kör kuyuya sürüklendiler. Ardından Rasulullah (sav) "ve o kör kuyuya atılanların peşine lânet takıldı" buyurdu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2875, B000520
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ إِسْحَاقَ السُّرْمَارِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى قَالَ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ عَمْرِو بْنِ مَيْمُونٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ:
بَيْنَمَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَائِمٌ يُصَلِّى عِنْدَ الْكَعْبَةِ ، وَجَمْعُ قُرَيْشٍ فِى مَجَالِسِهِمْ إِذْ قَالَ قَائِلٌ مِنْهُمْ أَلاَ تَنْظُرُونَ إِلَى هَذَا الْمُرَائِى أَيُّكُمْ يَقُومُ إِلَى جَزُورِ آلِ فُلاَنٍ ، فَيَعْمِدُ إِلَى فَرْثِهَا وَدَمِهَا وَسَلاَهَا فَيَجِىءُ بِهِ ، ثُمَّ يُمْهِلُهُ حَتَّى إِذَا سَجَدَ وَضَعَهُ بَيْنَ كَتِفَيْهِ فَانْبَعَثَ أَشْقَاهُمْ ، فَلَمَّا سَجَدَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَضَعَهُ بَيْنَ كَتِفَيْهِ ، وَثَبَتَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم سَاجِدًا ، فَضَحِكُوا حَتَّى مَالَ بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ مِنَ الضَّحِكِ ، فَانْطَلَقَ مُنْطَلِقٌ إِلَى فَاطِمَةَ - عَلَيْهَا السَّلاَمُ - وَهْىَ جُوَيْرِيَةٌ ، فَأَقْبَلَتْ تَسْعَى وَثَبَتَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم سَاجِدًا حَتَّى أَلْقَتْهُ عَنْهُ ، وَأَقْبَلَتْ عَلَيْهِمْ تَسُبُّهُمْ ، فَلَمَّا قَضَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الصَّلاَةَ قَالَ "اللَّهُمَّ عَلَيْكَ بِقُرَيْشٍ ، اللَّهُمَّ عَلَيْكَ بِقُرَيْشٍ ، اللَّهُمَّ عَلَيْكَ بِقُرَيْشٍ - ثُمَّ سَمَّى - اللَّهُمَّ عَلَيْكَ بِعَمْرِو بْنِ هِشَامٍ ، وَعُتْبَةَ بْنِ رَبِيعَةَ ، وَشَيْبَةَ بْنِ رَبِيعَةَ ، وَالْوَلِيدِ بْنِ عُتْبَةَ ، وَأُمَيَّةَ بْنِ خَلَفٍ ، وَعُقْبَةَ بْنِ أَبِى مُعَيْطٍ ، وَعُمَارَةَ بْنِ الْوَلِيدِ." قَالَ عَبْدُ اللَّهِ فَوَاللَّهِ لَقَدْ رَأَيْتُهُمْ صَرْعَى يَوْمَ بَدْرٍ ، ثُمَّ سُحِبُوا إِلَى الْقَلِيبِ قَلِيبِ بَدْرٍ ، ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "وَأُتْبِعَ أَصْحَابُ الْقَلِيبِ لَعْنَةً."
Tercemesi:
Bize Ahmed b. İshak es-Sermârî, ona Ubeydullah b. Musa, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûn, ona da Abdullah şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) Kâbe’nin yakınında namaz kılıyor, Kureyş topluluğu da kendi meclislerinde oturuyorken aralarından birisi “Şu riyakârı görmüyor musunuz? Hanginiz falanca ailenin develerini kestikleri yere gider, onların pisliklerini, kanını, içlerindeki sakatatını alıp getirir, sonra da secde edeceği vakte kadar ona süre tanıdıktan sonra bu aldıklarını onun omuzları arasına koyar?” dedi. Aralarından en bedbaht olan kişi kim ise bu iş için harekete geçti. Rasulullah (sav) secdeye varınca o pislikleri arkadan omuzları arasına yerleştirdi. Nebi (sav) ise secdesinde sebat göstererek devam etti. O kadar çok gülüştüler ki bu gülmeden ötürü biri diğerinin üzerine yıkılmaya başladı. Birisi Fâtıma’ya (as) koşup gitti. Fâtıma henüz küçük bir kızdı, hızlıca gelmeye başladı. Nebi (sav) da secdesini sebatla sürdürdü. Nihayet o, o pislikleri üzerinden atınca Fâtıma onlara dönerek hakaret edip sövmeye başladı. Rasulullah (sav) namazını bitirince şöyle buyurdu:
"Allah’ım Kureyş’i sana havale ediyorum, Allah’ım Kureyş’i sana havale ediyorum, Allah’ım Kureyş’i sana havale ediyorum" –Sonra birtakım isimler zikrederek- "Allah’ım, Amr b. Hişam’ı, Utbe b. Rabia’yı Şeybe b. Rabia’yı, el-Velid b. Utbe’yi, Umeyye b. Halef’i, Ukbe b. Ebu Muayt’ı, ve Umâre b. el-Velid’i sana havale ediyorum" buyurdu.
Abdullah der ki: Vallahi, Bedir gününde bunları ölüp yere yıkılmış olarak gördüm, sonra bunlar o kör kuyuya, Bedir’deki kör kuyuya sürüklendiler. Ardından Rasulullah (sav) "ve o kör kuyuya atılanların peşine lânet takıldı" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Salât 109, 1/297
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Abdullah Amr b. Meymun el-Evdî (Amr b. Meymun)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Ebu Yusuf İsrail b. Yunus es-Sebîî (İsrail b. Yunus b. Ebu İshak)
5. Ubeydullah b. Musa el-Absi (Ubeydullah b. Musa b. Bazam)
6. Ebu İshak Ahmed b. İshak es-Sülemî (Ahmed b. İshak b. Husayn b. Cabir)
Konular:
Eziyet, münafıkların Hz. Peygamber'e eziyetleri
Hz. Peygamber, hakaret ve saygısızlık yapılması
Hz. Peygamber, müşriklerle ilişkileri
İbadet, zorlukla yapılan
KTB, NAMAZ,
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ بْنُ أَسْبَاطِ بْنِ مُحَمَّدٍ الْقُرَشِىُّ الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا أَبِى عَنْ هِشَامِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى هِلاَلٍ عَنِ ابْنِ أَبِى ذُبَابٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ: مَرَّ رَجُلٌ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِشِعْبٍ فِيهِ عُيَيْنَةٌ مِنْ مَاءٍ عَذْبَةٌ فَأَعْجَبَتْهُ لِطِيبِهَا فَقَالَ: لَوِ اعْتَزَلْتُ النَّاسَ فَأَقَمْتُ فِى هَذَا الشِّعْبِ وَلَنْ أَفْعَلَ حَتَّى أَسْتَأْذِنَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . فَذَكَرَ ذَلِكَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « لاَ تَفْعَلْ فَإِنَّ مَقَامَ أَحَدِكُمْ فِى سَبِيلِ اللَّهِ أَفْضَلُ مِنْ صَلاَتِهِ فِى بَيْتِهِ سَبْعِينَ عَامًا أَلاَ تُحِبُّونَ أَنْ يَغْفِرَ اللَّهُ لَكُمْ وَيُدْخِلَكُمُ الْجَنَّةَ اغْزُوا فِى سَبِيلِ اللَّهِ مَنْ قَاتَلَ فِى سَبِيلِ اللَّهِ فُوَاقَ نَاقَةٍ وَجَبَتْ لَهُ الْجَنَّةُ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20498, T001650
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ بْنُ أَسْبَاطِ بْنِ مُحَمَّدٍ الْقُرَشِىُّ الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا أَبِى عَنْ هِشَامِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى هِلاَلٍ عَنِ ابْنِ أَبِى ذُبَابٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ: مَرَّ رَجُلٌ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِشِعْبٍ فِيهِ عُيَيْنَةٌ مِنْ مَاءٍ عَذْبَةٌ فَأَعْجَبَتْهُ لِطِيبِهَا فَقَالَ: لَوِ اعْتَزَلْتُ النَّاسَ فَأَقَمْتُ فِى هَذَا الشِّعْبِ وَلَنْ أَفْعَلَ حَتَّى أَسْتَأْذِنَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . فَذَكَرَ ذَلِكَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « لاَ تَفْعَلْ فَإِنَّ مَقَامَ أَحَدِكُمْ فِى سَبِيلِ اللَّهِ أَفْضَلُ مِنْ صَلاَتِهِ فِى بَيْتِهِ سَبْعِينَ عَامًا أَلاَ تُحِبُّونَ أَنْ يَغْفِرَ اللَّهُ لَكُمْ وَيُدْخِلَكُمُ الْجَنَّةَ اغْزُوا فِى سَبِيلِ اللَّهِ مَنْ قَاتَلَ فِى سَبِيلِ اللَّهِ فُوَاقَ نَاقَةٍ وَجَبَتْ لَهُ الْجَنَّةُ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ .
Tercemesi:
Bize Ubeyd b. Esbât b. Muhammed el-Kuraşî el-Kûfî, ona babası (Esbât b. Muhammed), ona Hişâm b. Sa'd, ona Said b. Ebu Hilâl, ona İbn Ebu Zübâb, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah'ın (sav) ashabından biri, tatlı su kaynağının bulunduğu bir vadiden geçti de oranın güzelliği kendisinin hoşuna gitti (ve) "İnsanlardan uzaklaşıp bu vadide yaşasam ya! (Ancak), Rasulullah'tan (sav) izin alana dek bunu asla yapmayacağım!" dedi. (Sonra) bunu Rasulullah'a (sav) bildirdi. Hz. Peygamber (sav) de "(Bunu) yapma! Sizden birinin Allah yolunda bulunması, evinde (kıldığı) 70 sene(lik) namazından daha faziletlidir. Allah'ın sizleri bağışlamasını ve cennete koymasını istemez misiniz? (O halde) Allah yolunda gazâ edin! Allah yolunda deve sağımı (kadar) savaşan(a) cennet gerekli olur" buyurdu.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen bir hadistir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Fedâilü'l-cihâd 17, 4/181
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Cihad, fazileti
İbadet, zorlukla yapılan
Zihin İnşası, fi sebilillah, Her Türlü İşte
Öneri Formu
Hadis Id, No:
24498, B006701
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ حُمَيْدٍ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِنَّ اللَّهَ لَغَنِىٌّ عَنْ تَعْذِيبِ هَذَا نَفْسَهُ » . وَرَآهُ يَمْشِى بَيْنَ ابْنَيْهِ . وَقَالَ الْفَزَارِىُّ عَنْ حُمَيْدٍ حَدَّثَنِى ثَابِتٌ عَنْ أَنَسٍ .
Tercemesi:
Bize Müsedded (b. Müserhed), ona Yahya (b. Said), ona Humeyd (et-Tavîl), ona Sabit (b. Eslem el-Bünânî), ona da Enes (b. Malik) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) iki oğlunun arasında onlara dayanarak ilerleyen bir ihtiyara rastladı ve: "Allah bu kimsenin kendisine azap etmesinden uzaktır."
el-Fezârî'nin Humeyd'den duyduğuna göre; Humeyd bana, Sabit, ona da Enes'ten bu hadisi rivayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Eymân ve'n-Nuzûr 31, 2/611
Senetler:
()
Konular:
İbadet, zorlukla yapılan
أَخْبَرَنَا يُوسُفُ بْنُ سَعِيدٍ قَالَ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ قَالَ أَخْبَرَنِى سُلَيْمَانُ الأَحْوَلُ أَنَّ طَاوُسًا أَخْبَرَهُ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم مَرَّ وَهُوَ يَطُوفُ بِالْكَعْبَةِ بِإِنْسَانٍ يَقُودُهُ إِنْسَانٌ بِخِزَامَةٍ فِى أَنْفِهِ فَقَطَعَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِيَدِهِ ثُمَّ أَمَرَهُ أَنْ يَقُودَهُ بِيَدِهِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
24567, N002923
Hadis:
أَخْبَرَنَا يُوسُفُ بْنُ سَعِيدٍ قَالَ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ قَالَ أَخْبَرَنِى سُلَيْمَانُ الأَحْوَلُ أَنَّ طَاوُسًا أَخْبَرَهُ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم مَرَّ وَهُوَ يَطُوفُ بِالْكَعْبَةِ بِإِنْسَانٍ يَقُودُهُ إِنْسَانٌ بِخِزَامَةٍ فِى أَنْفِهِ فَقَطَعَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِيَدِهِ ثُمَّ أَمَرَهُ أَنْ يَقُودَهُ بِيَدِهِ .
Tercemesi:
Bize Yusuf b. Said, ona Haccac, ona İbn Cüreyc, ona Süleyman el-Ahvel, ona Tâvus, ona da İbn Abbas'tan (ra) rivayet edildiğine göre: 'Peygamber (sav), Kâbe'yi tavaf ederken bir adamın diğerinin burnuna bir şey bağlayarak çekip tavaf ettirdiğini gördü, onu eliyle çekip kopardı ve o gözleri görmeyen kimseyi elinden tutarak çekip tavaf ettirmesini emretti.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Menâsiku'l-hacc 135, /2276
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
3. Süleyman b. Ebu Müslim el-Ahvel (Süleyman b. Abdullah)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Ebu Muhammed Haccac b. Muhammed el-Mesîsî (Haccac b. Muhammed)
6. Ebu Yakub Yusuf b. Said el-Mesîsî (Yusuf b. Said b. Müslim)
Konular:
Hac, Tavaf, Saygı, tavaf yaparken insanlara saygılı olmak
İbadet, zorlukla yapılan
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30256, B002996
Hadis:
حَدَّثَنَا مَطَرُ بْنُ الْفَضْلِ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ حَدَّثَنَا الْعَوَّامُ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ أَبُو إِسْمَاعِيلَ السَّكْسَكِىُّ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا بُرْدَةَ وَاصْطَحَبَ هُوَ وَيَزِيدُ بْنُ أَبِى كَبْشَةَ فِى سَفَرٍ ، فَكَانَ يَزِيدُ يَصُومُ فِى السَّفَرِ فَقَالَ لَهُ أَبُو بُرْدَةَ سَمِعْتُ أَبَا مُوسَى مِرَارًا يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِذَا مَرِضَ الْعَبْدُ أَوْ سَافَرَ ، كُتِبَ لَهُ مِثْلُ مَا كَانَ يَعْمَلُ مُقِيمًا صَحِيحًا » .
Tercemesi:
Bize Matar b. Fadl, ona Yezid b. Harun, ona Avvâm, ona da Ebu İsmail İbrahim es-Seksekî, Ebu Bürde'den naklen şöyle rivayet etmiştir:
O ve Yezid b. Ebu Kebşe bir yolculukta arkadaşlık etmişler. Yezid, yolculukta oruç tutardı. Ebu Bürde, ona, "Ebu Musa'yı çok kere işittiğime göre Rasulullah (sav), 'Kul hasta olduğunda ya da yolculuk yaptığında mukîm ve sağlıklı iken yaptıklarının (sevabı) gibi sevap alır' buyurmuştur" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 134, 1/793
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî (Amir b. Abdullah b. Kays b. Süleym)
3. Ebu İsmail İbrahim b. Abdurrahman es-Seksekî (İbrahim b. Abdurrahman b. İsmail)
4. Ebu İsa Avvam b. Havşeb eş-Şeybanî (Avvam b. Havşeb b. Yezid b. Rüveym)
5. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
6. Matar b. Fadl el-Mervezî (Matar b. Fadl)
Konular:
İbadet, zorlukla yapılan
Oruç, seferde