132 Kayıt Bulundu.
Bize Süleyman b. Harb ve Muhammed b. İsa, onlara Hammad (b. Seleme), ona Eyyüb (b. Keysan es-Sahtiyânî), ona Ebû Kilabe (Abdullah b. Zeyd), ona Ebu Mühelleb (Muaviye b. Amr), ona da İmran b. Husayn şöyle demiştir: Adbâ, Akil oğullarından bir adamındı ve (yolda) hacıların develerini geçmişti. Bu adam esir alınınca bağlı bir halde, o sırada üzerinde kadife örtü olan bir eşekteki Hz. Peygamber'e (sav) getirildi. O adam: Ey Allah'ın Rasulü! Beni ve hacıları geçen bu deveyi niçin burada tutuyorsun, dedi. Hz. Peygamber de (sav) "seni, müttefiklerin olan Sakif kabilesinin suçundan dolayı tutuyorum" buyurdu. Sakifliler, Hz. Peygamber'in (sav) ashabından iki kişiyi esir almışlardı. Bu adam, konuşması sırasında ben de Müslümanım veya ben de Müslüman oldum dedi. Hz. Peygamber (sav) geçip gidince -Ebu Davud, bu sözü Muhammed b. İsa'dan öğrendim dedi- adam ya Muhammed! Ya Muhammed! diye bağırdı. Hz. Peygamber (sav), merhametli, nazik biriydi. Adama dönüp ne istiyorsun? dedi. Adam da ben Müslümanım dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): "Eğer sen bunu esir edilmeden önce söyleseydin tam manasıyla kurtulurdun." Ebû Davud: Sonra Süleyman'ın hadisine döndüm dedi. Adam: Ya Muhammed! Ben açım, beni doyur. Ben susuzum, bana su ver dedi. Hz. Peygamber de (sav) "bu senin (giderilmesi gereken) ihtiyacındır veya bu onun ihtiyacıdır (istediğini yapın)" buyurdu. Sonra bu adam (Sakiflilerin elinde bulunan) iki kişiye karşılık fidye olarak verildi. Adbâ'yı ise Hz. Peygamber (sav) binmek için elinde tuttu. (Daha sonra) Müşrikler, Medinelilerin otlaktaki hayvanlarına baskın yaptılar ve Adbâ'yı da götürdüler. Onu götürdüklerinde Müslümanlardan bir kadını da esir almışlardı. Onlar geceleyin develerini avlularında yayıyorlardı. Bir gece (Müşriklerin) hepsi uyudu, kadın ise uyanık kaldı. Kadın elini hangi deveye sürse, deve böğürüyordu. Nihayet Adbâ'mn yanına geldi. O uysal, binilmeye alışık bir devenin yanına gelmişti. Hemen ona bindi, sonra da eğer Allah kendisini kurtarırsa Adbâ'yı kesinlikle kurban edeceğine dair adakta bulundu. Kadın, Medine'ye gelince, devenin Hz. Peygamber'in (sav) devesi olduğu anlaşıldı ve Rasulullah bundan haber verildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) haber gönderdi ve kadın getirildi. Kendisine kadının adağı bildirildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) kadına: "Ona ne de kötü ceza vermişsin veya ona ne kötü ceza vermiş. Demek Allah onu kurtarırsa deveyi mutlaka boğazlayacakmış! Allah'a isyan konusunda ve insanoğlunun sahibi olmadığı şeyde yapılan adak yerine getirilmez" buyurdu. [Ebû Davud dedi ki: (Esir edilen) bu kadın, Ebu Zer'in eşiydi.]
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Muaz b. Hişam, ona babası (Hişam b. Senber), ona Katade (b. Diame), ona Hasan (b. Yesar el-Basrî), ona da Heyyâc b. İmran şöyle demiştir: "İmran'ın (b. Husayn) bir kölesi kaçmıştı. Köleyi eline geçirdiği vakit onun elini keseceğine dair Allah'a adakta bulundu. Bunun üzerine kendisi adına sormam için beni gönderdi. Bende Semure b. Cündeb'e gelip bu meseleyi sordum. O şöyle dedi: Hz. Peygamber (sav) bizi sadaka vermeye teşvik eder, müsle yapmayı da yasaklardı. Sonra gidip bir de İmran b. Husayn'a sordum. O şöyle dedi: Hz. Peygamber (sav) bizi sadaka vermeye teşvik eder, müsle yapmayı da yasaklardı."
Açıklama: Adbâ bir devenin adıdır.
Bize Ahmed b. Ahmed el-Mervezî, ona Eyyüb b. Süleyman, ona Ebu Bekir b. Ebu Üveys, ona Süleyman b. Bilal, ona İbn Ebu Atik (Muhammed b. Abdullah) ve Musa b. Ukbe, onlara (Muhammed) b. Şihab, ona Süleyman b. Erkam, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme (b. Abdurrahman), ona da Aişe (bt. Ebu Bekir) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'a isyan konusunda adak adanmaz. (Eğer adanmışsa) bunun kefareti yemin kefareti (gibidir)." [Ahmed b. Muhammed el-Mervezî dedi ki: Aslında bu hadis, Ali b. Mübarek'in Yahya b. Ebu Kesir'den, onun Muhammed b. Zübeyr'den, onun babasından (Zübeyr et-Temîmî), onun da İmran b. Husay vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) naklettiği hadistir.] [Ahmed b. Muhammed el-Mervezî bu açıklamasıyla Süleyman b. Erkam'ın şüpheye düştüğünü ve hadisi kendisinden ez-Zührî'nin alıp isnadda Süleyman'ı irsal (isnaddan düşürerek) ederek Ebu Seleme'den, onun da Hz. Aişe'den (Allah kendisine rahmet etsin) rivayet ettiğini kastetmiştir.] [Ebû Davud da dedi ki: Bu hadisin bir benzerini Bakiyye, el-Evzâî'den, o Yahya'dan, o da Muhammed b. Zübeyr'den Ali b. Mübarek'in isnadıyla rivayet etmiştir.]
Açıklama: Ahmed b. Şebbuye ile Ali b. Mübarek arasında inkita vardır.
Bize Ahmed b. Ahmed el-Mervezî, ona Eyyüb b. Süleyman, ona Ebu Bekir b. Ebu Üveys, ona Süleyman b. Bilal, ona İbn Ebu Atik (Muhammed b. Abdullah) ve Musa b. Ukbe, onlara (Muhammed) b. Şihab, ona Süleyman b. Erkam, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme (b. Abdurrahman), ona da Aişe (bt. Ebu Bekir) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'a isyan konusunda adak adanmaz. (Eğer adanmışsa) bunun kefareti yemin kefareti (gibidir)." [Ahmed b. Muhammed el-Mervezî dedi ki: Aslında bu hadis, Ali b. Mübarek'in Yahya b. Ebu Kesir'den, onun Muhammed b. Zübeyr'den, onun babasından (Zübeyr et-Temîmî), onun da İmran b. Husay vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) naklettiği hadistir.] [Ahmed b. Muhammed el-Mervezî bu açıklamasıyla Süleyman b. Erkam'ın şüpheye düştüğünü ve hadisi kendisinden ez-Zührî'nin alıp isnadda Süleyman'ı irsal (isnaddan düşürerek) ederek Ebu Seleme'den, onun da Hz. Aişe'den (Allah kendisine rahmet etsin) rivayet ettiğini kastetmiştir.] [Ebû Davud da dedi ki: Bu hadisin bir benzerini Bakiyye, el-Evzâî'den, o Yahya'dan, o da Muhammed b. Zübeyr'den Ali b. Mübarek'in isnadıyla rivayet etmiştir.]
Açıklama: Müsle: Canlıların organlarını kesmek suretiyle onlara işkence etmek anlamına gelmektedir.