Öneri Formu
Hadis Id, No:
27428, İM002604
Hadis:
حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْحَمَّالُ حَدَّثَنَا حَجَّاجُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ أَبِى جُحَيْفَةَ عَنْ عَلِىٍّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ أَصَابَ فِى الدُّنْيَا ذَنْبًا فَعُوقِبَ بِهِ فَاللَّهُ أَعْدَلُ مِنْ أَنْ يُثَنِّىَ عُقُوبَتَهُ عَلَى عَبْدِهِ وَمَنْ أَذْنَبَ ذَنْبًا فِى الدُّنْيَا فَسَتَرَهُ اللَّهُ عَلَيْهِ فَاللَّهُ أَكْرَمُ مِنْ أَنْ يَعُودَ فِى شَىْءٍ قَدْ عَفَا عَنْهُ » .
Tercemesi:
Bize Hârun b. Abdullah el-Hammâl, ona Haccac b. Muhammed, ona Yûnus b. Ebu İshak, ona Ebu İshak, ona Ebu Cuhayfe, o da Ali’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Dünyada bir günah işleyip de ondan dolayı cezalandırılan bir kimse bilsin ki Allah, kuluna cezasını ikinci defa tekrar etmeyecek kadar adaletlidir. Kim de dünyada bir günah işleyip de Allah, onun o günahını örterse bilsin ki Allah, affetmiş olduğu bir şeyi affetmekten vazgeçmeyecek kadar lütuf ve kerem sahibidir.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Hudûd 33, /420
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Cuhayfe Vehb b. Vehb es-Süvaî (Vehb b. Abdullah b. Cünade)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Ebu İsrail Yunus b. Ebu İshak es-Sebî'î (Yunus b. Amr b. Abdullah)
5. Ebu Muhammed Haccac b. Muhammed el-Mesîsî (Haccac b. Muhammed)
6. Harun b. Abdullah el-Bezzâz (Harun b. Abdullah b. Mervan)
Konular:
Affetmek, suçluların affedilmesi
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Allah İnancı, kullarına karşı sevecen ve merhametlidir
Hadler, hadler keffarettir
Mizan/hesaplaşma, Ahirette Günahların silinmesi/affedilmesi
Yargı, Hadler-Cezalar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27222, İM002555
Hadis:
حَدَّثَنَا الْعَبَّاسُ بْنُ عُثْمَانَ الدِّمَشْقِىُّ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَمْرٍو حَدَّثَنِى يَحْيَى بْنُ أَبِى كَثِيرٍ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ عَنْ أَبِى الْمُهَاجِرِ عَنْ عِمْرَانَ بْنِ الْحُصَيْنِ أَنَّ امْرَأَةً أَتَتِ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَاعْتَرَفَتْ بِالزِّنَا فَأَمَرَ بِهَا فَشُكَّتْ عَلَيْهَا ثِيَابُهَا ثُمَّ رَجَمَهَا ثُمَّ صَلَّى عَلَيْهَا .
Tercemesi:
Bize Abbas b. Osman ed-Dımeşkî, ona Velid b. Müslim, ona Ebu Amr (Abdurrahman b. Amr) ve Yahya b. Ebu Kesir, onlara Ebu Kilabe (Abdullah b. Zeyd), ona Ebu Muhacir (Muaviye b. Amr), ona da İmran b. Husayn şöyle demiştir: Bir kadın Rasulullah'a (sav) gelerek zina yaptığını itiraf etti. Rasulullah (sav) recm sırasında elbisesinin (açılmaması için) üzerine bağlanmasını emretti, sonra da kadın recm edildi. Recm bitince de kadının cenaze namazını kıldı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Hudûd 9, /412
Senetler:
1. Ebu Nüceyd İmran b. Husayn el-Ezdî (İmran b. Husayn b. Ubeyd b. Halef b. Abdünühüm)
2. Ebu Mühelleb Muaviye b. Amr el-Basri (Amr b. Muaviye b. Zeyd)
3. Ebû Kilabe Abdullah b. Zeyd el-Cermî (Abdullah b. Zeyd b. Amr b. Nâtil b. Malik b. Ubeyd)
4. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
5. Ebu Amr Abdurrahman b. Amr el-Evzaî (Abdurrahman b. Amr b. Yahmed)
6. Ebu Abbas Velid b. Müslim el-Kuraşî (Velid b. Müslim)
7. Ebu Fadl Abbas b. Osman el-Beceli (Abbas b. Osman b. Muhammed)
Konular:
Cenaze namazı, zina eden kişinin
Recm, cezası
Yargı, Hadler-Cezalar
Yargı, suçun itirafı
Zina, cezası
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ وَمُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ الْمَدِينِىُّ أَبُو عُبَيْدٍ قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ الدَّرَاوَرْدِىُّ عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ سَعْدَ بْنَ عُبَادَةَ الأَنْصَارِىَّ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ الرَّجُلُ يَجِدُ مَعَ امْرَأَتِهِ رَجُلاً أَيَقْتُلُهُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ » . قَالَ سَعْدٌ بَلَى وَالَّذِى أَكْرَمَكَ بِالْحَقِّ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « اسْمَعُوا مَا يَقُولُ سَيِّدُكُمْ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27431, İM002605
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ وَمُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ الْمَدِينِىُّ أَبُو عُبَيْدٍ قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ الدَّرَاوَرْدِىُّ عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ سَعْدَ بْنَ عُبَادَةَ الأَنْصَارِىَّ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ الرَّجُلُ يَجِدُ مَعَ امْرَأَتِهِ رَجُلاً أَيَقْتُلُهُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ » . قَالَ سَعْدٌ بَلَى وَالَّذِى أَكْرَمَكَ بِالْحَقِّ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « اسْمَعُوا مَا يَقُولُ سَيِّدُكُمْ » .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Abde ve Muhammed b. Ubeyd el-Medînî, onlara Abdülaziz b. Muhammed ed-Derâverdî, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona da babası (Ebu Salih es-Semmân), Ebu Hureyre’nin (ra) şöyle dediğini rivayet etti:
Sa'd bin Ubâde (bin Deylem) el-Ensârî: 'Ey Allah'ın Rasulü! Kişi hanımıyla (yabancı) bir erkeği birlikte bulsa, onu öldürebilir mi?' diye sordu. Rasulullah (sav): 'Hayır (öldüremez),' buyurdu. Sa'd: Sana Hakkı (dini) lütfeden Allah’a yemin olsun ki (adam kıskançlığından) bilâkis öldürür,' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) (orada bulun sahabeye hitaben): 'Büyüğünüz (olan Sa’d)'ın ne söylediğine kulak veriniz, buyurdu.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Hudûd 34, /420
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Yezid Süheyl b. Ebu Salih es-Semmân (Süheyl b. Zekvan)
4. Ebu Muhammed Abdülaziz b. Muhammed ed-Derâverdî (Abdülaziz b. Muhammed b. Ubeyd b. Ebu Ubeyd)
5. Muhammed b. Ebu Abbad el-Kuraşi (Muhammed b. Ubeyd b. Meymun)
Konular:
Aile, eşler, arasında kıskançlık
Yargı, Hadler-Cezalar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27432, İM002606
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنِ الْفَضْلِ بْنِ دَلْهَمٍ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ قَبِيصَةَ بْنِ حُرَيْثٍ عَنْ سَلَمَةَ بْنِ الْمُحَبِّقِ قَالَ قِيلَ لأَبِى ثَابِتٍ سَعْدِ بْنِ عُبَادَةَ حِينَ نَزَلَتْ آيَةُ الْحُدُودِ وَكَانَ رَجُلاً غَيُورًا أَرَأَيْتَ لَوْ أَنَّكَ وَجَدْتَ مَعَ امْرَأَتِكِ رَجُلاً أَىَّ شَىْءٍ كُنْتَ تَصْنَعُ قَالَ كُنْتُ ضَارِبَهُمَا بِالسَّيْفِ أَنْتَظِرُ حَتَّى أَجِىءَ بِأَرْبَعَةٍ إِلَى مَا ذَاكَ قَدْ قَضَى حَاجَتَهُ وَذَهَبَ . أَوْ أَقُولُ رَأَيْتُ كَذَا وَكَذَا فَتَضْرِبُونِى الْحَدَّ وَلاَ تَقْبَلُوا لِى شَهَادَةً أَبَدًا . قَالَ فَذُكِرَ ذَلِكَ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « كَفَى بِالسَّيْفِ شَاهِدًا » . ثُمَّ قَالَ « لاَ إِنِّى أَخَافُ أَنْ يَتَتَابَعَ فِى ذَلِكَ السَّكْرَانُ وَالْغَيْرَانُ » . قَالَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ يَعْنِى ابْنَ مَاجَهْ سَمِعْتُ أَبَا زُرْعَةَ يَقُولُ هَذَا حَدِيثُ عَلِىِّ بْنِ مُحَمَّدٍ الطَّنَافِسِىِّ وَفَاتَنِى مِنْهُ .
Tercemesi:
Bize Ali b. Muhammed, ona Veki' (b. Cerrah) ve Fadl b. Delhem, ona Hasan (el-Basrî), ona da Kabisa b. Hureys, Seleme b. Muhabbik’in şöyle dediğini rivayet etti:
Had cezaları hakkında ayet indiğinde kıskanç bir kimse olan Ebu Sabit Sa'd bin Ubâde'ye: 'Hanımınla beraber (yabancı) bir erkeği (uygunsuz bir durumda) bulsan (bu konu hakkında) düşüncen ne ve ne yaparsın?' diye soruldu.
Sa'd: 'İkisini de (o anda) kılıçtan geçiririm (öldürürüm), böyle yapmayıp gidip dört erkek şahidi getirinceye kadar beklesem adam işini bitirip gidecek veya ben (karım ile falan erkeği şöyle böyle gördüm (zina ederken), diyeceğim; siz de kazf cezası olarak bana (seksen değnek) vuracaksınız ve bir daha asla hiç bir şahitliğimi de kabul etmeyeceksiniz.' diye cevap verdi.
Ravi dedi ki: Bu konuşma, Peygamber'e (sav) aktarılınca O (sav) da: 'Şahit olarak kılıç yeterlidir,' buyurdu. Daha sonra: 'Hayır! Sarhoşun ve kıskancın bu işte biribirini takip etmelerinden (su-i istimallerinden) korkarım. buyurdu.
Ebu Abdullah -İbn Mâce- dedi ki: Ebu Zur’a’nin şöyle dediğini işittim:'Ali b. Muhammed et-Tanâfisî’nin bu hadisinin bir kısmını ondan alamadım.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Hudûd 34, /420
Senetler:
1. Seleme b. Muhabbik el-Hüzeli (Seleme b. Muhabbik b. Rabî'a b. Sahr)
2. Kabisa b. Hureys el-Ensari (Kabisa b. Hureys)
3. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
4. Fadl b. Delhem el-Vâsıtî (Fadl b. Delhem)
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
6. Ali b. Muhammed el-Kûfî (Ali b. Muhammed b. İshak)
Konular:
Aile, eşler, arasında kıskançlık
Yargı, Hadler-Cezalar
Zina, cezası
Zina, zinanın sübutu
حَدَّثَنَا مُعَلَّى بْنُ أَسَدٍ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ - رضى الله عنه - أَنَّ رَهْطًا مِنْ عُكْلٍ ثَمَانِيَةً قَدِمُوا عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَاجْتَوَوُا الْمَدِينَةَ فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ ، ابْغِنَا رِسْلاً . قَالَ « مَا أَجِدُ لَكُمْ إِلاَّ أَنْ تَلْحَقُوا بِالذَّوْدِ » . فَانْطَلَقُوا فَشَرِبُوا مِنْ أَبْوَالِهَا وَأَلْبَانِهَا حَتَّى صَحُّوا وَسَمِنُوا ، وَقَتَلُوا الرَّاعِىَ ، وَاسْتَاقُوا الذَّوْدَ ، وَكَفَرُوا بَعْدَ إِسْلاَمِهِمْ ، فَأَتَى الصَّرِيخُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم ، فَبَعَثَ الطَّلَبَ ، فَمَا تَرَجَّلَ النَّهَارُ حَتَّى أُتِىَ بِهِمْ ، فَقَطَّعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ ، ثُمَّ أَمَرَ بِمَسَامِيرَ فَأُحْمِيَتْ فَكَحَلَهُمْ بِهَا ، وَطَرَحَهُمْ بِالْحَرَّةِ ، يَسْتَسْقُونَ فَمَا يُسْقَوْنَ حَتَّى مَاتُوا . قَالَ أَبُو قِلاَبَةَ قَتَلُوا وَسَرَقُوا وَحَارَبُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ صلى الله عليه وسلم وَسَعَوْا فِى الأَرْضِ فَسَادًا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30295, B003018
Hadis:
حَدَّثَنَا مُعَلَّى بْنُ أَسَدٍ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ - رضى الله عنه - أَنَّ رَهْطًا مِنْ عُكْلٍ ثَمَانِيَةً قَدِمُوا عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَاجْتَوَوُا الْمَدِينَةَ فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ ، ابْغِنَا رِسْلاً . قَالَ « مَا أَجِدُ لَكُمْ إِلاَّ أَنْ تَلْحَقُوا بِالذَّوْدِ » . فَانْطَلَقُوا فَشَرِبُوا مِنْ أَبْوَالِهَا وَأَلْبَانِهَا حَتَّى صَحُّوا وَسَمِنُوا ، وَقَتَلُوا الرَّاعِىَ ، وَاسْتَاقُوا الذَّوْدَ ، وَكَفَرُوا بَعْدَ إِسْلاَمِهِمْ ، فَأَتَى الصَّرِيخُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم ، فَبَعَثَ الطَّلَبَ ، فَمَا تَرَجَّلَ النَّهَارُ حَتَّى أُتِىَ بِهِمْ ، فَقَطَّعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ ، ثُمَّ أَمَرَ بِمَسَامِيرَ فَأُحْمِيَتْ فَكَحَلَهُمْ بِهَا ، وَطَرَحَهُمْ بِالْحَرَّةِ ، يَسْتَسْقُونَ فَمَا يُسْقَوْنَ حَتَّى مَاتُوا . قَالَ أَبُو قِلاَبَةَ قَتَلُوا وَسَرَقُوا وَحَارَبُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ صلى الله عليه وسلم وَسَعَوْا فِى الأَرْضِ فَسَادًا .
Tercemesi:
Bize Muallâ b. Esed, ona Vüheyb, ona Eyyûb, ona Ebu Kilâbe, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Ukl topluluğundan sekiz kişilik bir grup Nebî'ye (sav) geldiler. Medine'nin havası onları çarptı da "Yâ Rasulullah! Bizim için süt iste!" dediler. Hz. Peygamber (sav), "Develerden başka size şifa olacak bir şey göremiyorum!" buyurdu. Onlar da gidip şifa bulana ve semirene dek (develerin) sidiklerinden ve sütlerinden içtiler. (Bununla kalmayıp) çobanı öldürdüler, develeri çaldılar ve müslüman olduktan sonra kafir oldular! (Yardım isteyenin) çığlığı Nebî'ye (sav) geldi, peşlerine düştü. Gündüz yükselmeden huzuruna getirildiler. Hz. Peygamber (sav) onların ellerini ve ayaklarını kes(tir)di. Ardından gözlerine mil çekilmesini emretti de onlara mil çekildi. Onları Harre (denilen taşlık bir yere) attı. Su istediler de ölene dek kendilerine su verilmedi.
Ebu Kilâbe şöyle demiştir: Öldürdüler, hırsızlık yaptılar, Allah'a ve rasulüne (sav) karşı savaştılar ve yeryüzünde fesat çıkarttılar.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 152, 1/797
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebû Kilabe Abdullah b. Zeyd el-Cermî (Abdullah b. Zeyd b. Amr b. Nâtil b. Malik b. Ubeyd)
3. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
4. Ebu Bekir Vüheyb b. Hâlid el-Bâhilî (Vüheyb b. Hâlid b. Aclân)
5. Ebu Heysem Muallâ b. Esed el-Ammî (Muallâ b. Esed)
Konular:
İrtidad
Tedavi, Hz. Peygamber döneminde Tedavi şekilleri,
Terör
Terör, Ureyne/Ukl kabilesinden olan kimselere uygulanan ceza
Yargı, Hadler-Cezalar
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ عَنْ وُهَيْبٍ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - قَالَ قَدِمَ رَهْطٌ مِنْ عُكْلٍ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم كَانُوا فِى الصُّفَّةِ ، فَاجْتَوَوُا الْمَدِينَةَ فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ أَبْغِنَا رِسْلاً . فَقَالَ « مَا أَجِدُ لَكُمْ إِلاَّ أَنْ تَلْحَقُوا بِإِبِلِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم » . فَأَتَوْهَا فَشَرِبُوا مِنْ أَلْبَانِهَا وَأَبْوَالِهَا حَتَّى صَحُّوا وَسَمِنُوا ، وَقَتَلُوا الرَّاعِىَ وَاسْتَاقُوا الذَّوْدَ ، فَأَتَى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم الصَّرِيخُ ، فَبَعَثَ الطَّلَبَ فِى آثَارِهِمْ ، فَمَا تَرَجَّلَ النَّهَارُ حَتَّى أُتِىَ بِهِمْ ، فَأَمَرَ بِمَسَامِيرَ فَأُحْمِيَتْ فَكَحَلَهُمْ وَقَطَعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ ، وَمَا حَسَمَهُمْ ، ثُمَّ أُلْقُوا فِى الْحَرَّةِ يَسْتَسْقُونَ فَمَا سُقُوا حَتَّى مَاتُوا . قَالَ أَبُو قِلاَبَةَ سَرَقُوا وَقَتَلُوا وَحَارَبُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27111, B006804
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ عَنْ وُهَيْبٍ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - قَالَ قَدِمَ رَهْطٌ مِنْ عُكْلٍ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم كَانُوا فِى الصُّفَّةِ ، فَاجْتَوَوُا الْمَدِينَةَ فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ أَبْغِنَا رِسْلاً . فَقَالَ « مَا أَجِدُ لَكُمْ إِلاَّ أَنْ تَلْحَقُوا بِإِبِلِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم » . فَأَتَوْهَا فَشَرِبُوا مِنْ أَلْبَانِهَا وَأَبْوَالِهَا حَتَّى صَحُّوا وَسَمِنُوا ، وَقَتَلُوا الرَّاعِىَ وَاسْتَاقُوا الذَّوْدَ ، فَأَتَى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم الصَّرِيخُ ، فَبَعَثَ الطَّلَبَ فِى آثَارِهِمْ ، فَمَا تَرَجَّلَ النَّهَارُ حَتَّى أُتِىَ بِهِمْ ، فَأَمَرَ بِمَسَامِيرَ فَأُحْمِيَتْ فَكَحَلَهُمْ وَقَطَعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ ، وَمَا حَسَمَهُمْ ، ثُمَّ أُلْقُوا فِى الْحَرَّةِ يَسْتَسْقُونَ فَمَا سُقُوا حَتَّى مَاتُوا . قَالَ أَبُو قِلاَبَةَ سَرَقُوا وَقَتَلُوا وَحَارَبُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ .
Tercemesi:
Bize Mûsâ ibn İsmâîİ, Vuheyb'den; o da Eyyüb'dan; o da Ebû Kılâbe'den tahdîs etti ki, Enes (R) şöyle demiştir: Ukl kabilesinden bir topluluk Peygamber(S)'in huzuruna geldiler de Suffa'da ikaamet eder oldular. Fakat kendileri rahatsız ve hastalıklı olduklarından, Medîne'nin havasım ağır bulup burada ikaamet etmek istemediler. Bunun üzerine:
— Yâ Rasûlallah! Bize süt arayıver! dediler. O da:
— "Ben sizin için süt bulamam. Ancak Rasûlullah'ın deve sürülerinin yanına katılmanız çâresini bulabilirim" dedi.
Akabinde onlar deve sürülerinin bulunduğu yere gittiler, onların sütlerinden ve sidiklerinden içtiler, böylece nihayet sağlıklarına kavuştular, semizlenip kuvvetlendiler. Sonra da çobanı öldürdüler ve develeri sürüp götürdüler. Akabinde Peygamber'e, imdâd isteyen kişi gelip haber verince, Peygamber onların izleri üzerine onları arayıcılar gönderdi. Gündüz yükselmeden onlar yakalanıp getirildiler. Peygamber demir çubuklar getirilmesini emretti. Demir çiviler ateşte kızdırıldı. Bunlarla onların gözlerini çıkarttı, ellerini ve ayaklarını kestirdi, kesilen yerlere kanı dindirici bir dağlama tedâvîsi uygulamadı. Sonra bu cânîler Harre denilen kara taşlık mevki'e atıldılar. Bunlar orada su istediler, fakat kendilerine su verilmedi, nihayet öldüler.
Ebû Kılâbe: Bunlar hırsızlık yaptılar, insan öldürdüler, Allah ve Rasûlü'ne de harb açtılar, demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Hudûd 17, 2/629
Senetler:
()
Konular:
Sağlık, sağlık için hava değişikliği
Terör, Ureyne/Ukl kabilesinden olan kimselere uygulanan ceza
Yargı, Hadler-Cezalar