82 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Rabi' ve Kuteybe, o ikisine Hammad; (T) Bize Züheyr b. Harb, ona İsmail, o ikisine Eyyüb; (T) Bize İbn Nümeyr, ona babası, ona Malik b. Miğvel; (T) Bize Harun b. Abdullah, ona Muhammed b. Bekir, ona İbn Cüreyc; (T) Bize Harun b. Abdullah, ona Şucâ b. el-Velid, ona Musa b. Ukbe; (T) Bize Harun b. Said el-Eylî de, ona İbn Vehb, ona Üsame, onlara Nafi', ona da İbn Ömer'in rivayet ettiğine göre Nebi (sav) keler hakkında el-Leys'in Nafî'den rivayet ettiği hadis ile aynı manada rivayet etti. [Bir adam Rasulullah'a (sav) keler yemeğe dair soru sorunca, O; "ben onu ne yerim ne de haram ederim" buyurdu.] Şu kadar var ki Eyyüb'ün rivayet ettiği hadise göre: Rasulullah'a (sav) bir keler getirildi, onu ne yedi ne de haram etti. Üsame'nin rivayetinde ise şöyle denilmektedir: Rasulullah (sav) minber üzerinde iken mescitte bir adam ayağa kalktı.
Bize Yahya b. Süleyman, ona İbn Vehb, ona Amr, Ebu’n-Nadr, ona Ebu Katâde’nin azatlısı Nâfi ve Tev’eme’nin azatlısı Ebu Salih, onlara da Ebu Katâde şöyle demiştir: "Mekke ile Medine arasında Nebi (sav) ile birlikte idim. Onlar ihramlı ben ise atlı ve ihramsızdım. Dağlarda yükseklere iyice tırmanabiliyordum. Ben bu halde iken insanların bir şeylere göz dikip bakmakta olduklarını gördüm. Ben de bakmaya koyuldum. Bir yaban eşeği görüverdim. Onlara “bu nedir?” dedim. Onlar “Bilmiyoruz” dediler. Ben “O bir yaban eşeğidir” dedim. Onlar “Evet, o senin gördüğün gibidir” dediler. Kamçımı almayı unutmuştum, onlara “Kamçımı uzatın” dedim. Onlar “Onu avlamak üzere sana yardımcı olmayız” dediler. Kamçımı alıp hemen onun arkasından gitmeye koyuldum ve nihâyet onu ayaklarından yaraladım, onların yanına gittikten sonra onlara “Haydi kalkın, (onu) taşıyın” dedim. Onlar “Biz ona dokunmayız” dediler. Bu sefer onu ben taşıyarak onların önüne getirdim. Bazıları (yemeyi) kabul etmezken, bazıları (ondan) yedi. Ben “Sizin için Nebi’ye (sav) yetişip bunun hükmünü öğreneceğim” dedim. Nihâyet ona yetiştim, ona olanı biteni anlatınca, o bana “Yanınızda ondan bir şey kaldı mı?” buyurdu. Ben “Evet” dedim. “Yiyebilirsiniz, çünkü bu Allah’ın size ikram ettiği bir yiyecektir” buyurdu."
Bize Yahya b. Süleyman, ona İbn Vehb, ona Amr, Ebu’n-Nadr, ona Ebu Katâde’nin azatlısı Nâfi ve Tev’eme’nin azatlısı Ebu Salih, onlara da Ebu Katâde şöyle demiştir: "Mekke ile Medine arasında Nebi (sav) ile birlikte idim. Onlar ihramlı ben ise atlı ve ihramsızdım. Dağlarda yükseklere iyice tırmanabiliyordum. Ben bu halde iken insanların bir şeylere göz dikip bakmakta olduklarını gördüm. Ben de bakmaya koyuldum. Bir yaban eşeği görüverdim. Onlara “bu nedir?” dedim. Onlar “Bilmiyoruz” dediler. Ben “O bir yaban eşeğidir” dedim. Onlar “Evet, o senin gördüğün gibidir” dediler. Kamçımı almayı unutmuştum, onlara “Kamçımı uzatın” dedim. Onlar “Onu avlamak üzere sana yardımcı olmayız” dediler. Kamçımı alıp hemen onun arkasından gitmeye koyuldum ve nihâyet onu ayaklarından yaraladım, onların yanına gittikten sonra onlara “Haydi kalkın, (onu) taşıyın” dedim. Onlar “Biz ona dokunmayız” dediler. Bu sefer onu ben taşıyarak onların önüne getirdim. Bazıları (yemeyi) kabul etmezken, bazıları (ondan) yedi. Ben “Sizin için Nebi’ye (sav) yetişip bunun hükmünü öğreneceğim” dedim. Nihâyet ona yetiştim, ona olanı biteni anlatınca, o bana “Yanınızda ondan bir şey kaldı mı?” buyurdu. Ben “Evet” dedim. “Yiyebilirsiniz, çünkü bu Allah’ın size ikram ettiği bir yiyecektir” buyurdu."