أَخْبَرَنَا حُمَيْدُ بْنُ مَسْعَدَةَ قَالَ حَدَّثَنَا بِشْرٌ عَنْ حُمَيْدٍ قَالَ قَالَ أَنَسٌ كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَدْعُو « اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكَسَلِ وَالْهَرَمِ وَالْجُبْنِ وَالْبُخْلِ وَفِتْنَةِ الدَّجَّالِ وَعَذَابِ الْقَبْرِ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23405, N005453
Hadis:
أَخْبَرَنَا حُمَيْدُ بْنُ مَسْعَدَةَ قَالَ حَدَّثَنَا بِشْرٌ عَنْ حُمَيْدٍ قَالَ قَالَ أَنَسٌ كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَدْعُو « اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكَسَلِ وَالْهَرَمِ وَالْجُبْنِ وَالْبُخْلِ وَفِتْنَةِ الدَّجَّالِ وَعَذَابِ الْقَبْرِ » .
Tercemesi:
Bize Humeyd b. Mes'ade, ona Bişr (b. Mufaddal), ona Humeyd (b. Ebu Humeyd), ona da Enes (b. Malik) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Tembellikten, ihtiyarlıktan sana sığınırım, korkaklıktan, cimrilikten, deccal fitnesinden ve kabir azabından sana sığınırım."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İstiâze 7, /2437
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Ubeyde Humeyd b. Ebu Humeyd et-Tavîl (Humeyd b. Tarhan)
3. Ebu İsmail Bişr b. Mufaddal er-Rakâşi (Bişr b. Mufaddal b. Lahik)
4. Humeyd b. Mes'ade es-Sami (Humeyd b. Mes'ade b. Mübarek)
Konular:
Cimrilik, zemmedilişi
Hz. Peygamber, istiazesi
Kabir Hayatı, Kabir Azabı
Kıyamet, alametleri, Deccal
Korkak, Korkaklık,
Tembellik, tembellikten, miskinlikten kaçınmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23430, N005459
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى عَنْ خَالِدٍ قَالَ حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ قَالَ سُئِلَ أَنَسٌ - وَهُوَ ابْنُ مَالِكٍ - عَنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَعَنِ الدَّجَّالِ قَالَ كَانَ نَبِىُّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكَسَلِ وَالْهَرَمِ وَالْجُبْنِ وَالْبُخْلِ وَفِتْنَةِ الدَّجَّالِ وَعَذَابِ الْقَبْرِ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Halid (b. Haris), ona da Humeyd (b. Ebu Humeyd) şöyle demiştir: Enes b. Malik'e kabir azabından ve deccal fitnesinden soruldu. O da şöyle dedi: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah'ım! Tembellikten, ihtiyarlıktan, korkaklıktan, deccal fitnesinden ve kabir azabından sana sığınırım."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İstiâze 12, /2437
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Ubeyde Humeyd b. Ebu Humeyd et-Tavîl (Humeyd b. Tarhan)
3. Halid b. Haris el-Hüceymî (Halid b. Haris b. Selim b. Süleyman)
4. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Cimrilik, zemmedilişi
Hz. Peygamber, istiazesi
İnsan, ihtiyarlık, yaşlanması
Kabir Hayatı, Kabir Azabı
Kıyamet, alametleri, Deccal
Korkak, Korkaklık,
Tembellik, tembellikten, miskinlikten kaçınmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23642, N005497
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُوسَى بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ قَالَ حَدَّثَنَا حُسَيْنٌ عَنْ زَائِدَةَ عَنْ حُمَيْدٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَتَعَوَّذُ بِهَؤُلاَءِ الْكَلِمَاتِ كَانَ يَقُولُ « اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكَسَلِ وَالْهَرَمِ وَالْجُبْنِ وَالْبُخْلِ وَسُوءِ الْكِبَرِ وَفِتْنَةِ الدَّجَّالِ وَعَذَابِ الْقَبْرِ » .
Tercemesi:
Bize Musa b. Abdurrahman, ona Hüseyin (b. Ali), ona Zaide (b. Kudâme), ona Humeyd (b. Ebu Humeyd), ona da Enes (b. Malik) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şu sözlerle Allah'a sığınırdı: "Allah'ım! Tembellikten, ihtiyarlıktan, korkaklıktan, cimrilikten, yaşlılığın kötü halinden, Deccal fitnesinden ve kabir azabından sana sığınırım."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İstiâze 38, /2439
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Ubeyde Humeyd b. Ebu Humeyd et-Tavîl (Humeyd b. Tarhan)
3. Zâide b. Kudame es-Sekafî (Zâide b. Kudame)
4. Ebu Abdullah Hüseyin b. Ali el-Cu'fi (Hüseyin b. Ali b. Velid)
5. Ebu İsa Musa b. Abdurrahman el-Kindî (Musa b. Abdurrahman b. Said b. Mesruk b. Ma'dan)
Konular:
Cimrilik, zemmedilişi
Hz. Peygamber, istiazesi
İnsan, ihtiyarlık, yaşlanması
Kabir Hayatı, Kabir Azabı
Kıyamet, alametleri, Deccal
Korkak, Korkaklık,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18193, M007382
Hadis:
وَحَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ سَالِمٍ قَالَ سَمِعْتُ يَعْقُوبَ بْنَ عَاصِمِ بْنِ عُرْوَةَ بْنِ مَسْعُودٍ قَالَ سَمِعْتُ رَجُلاً قَالَ لِعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو إِنَّكَ تَقُولُ إِنَّ السَّاعَةَ تَقُومُ إِلَى كَذَا وَكَذَا فَقَالَ لَقَدْ هَمَمْتُ أَنْ لاَ أُحَدِّثَكُمْ بِشَىْءٍ إِنَّمَا قُلْتُ إِنَّكُمْ تَرَوْنَ بَعْدَ قَلِيلٍ أَمْرًا عَظِيمًا . فَكَانَ حَرِيقَ الْبَيْتِ - قَالَ شُعْبَةُ هَذَا أَوْ نَحْوَهُ - قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَمْرٍو قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَخْرُجُ الدَّجَّالُ فِى أُمَّتِى » . وَسَاقَ الْحَدِيثَ بِمِثْلِ حَدِيثِ مُعَاذٍ [مَا هَذَا الْحَدِيثُ الَّذِى تُحَدِّثُ بِهِ تَقُولُ إِنَّ السَّاعَةَ تَقُومُ إِلَى كَذَا وَكَذَا . فَقَالَ سُبْحَانَ اللَّهِ - أَوْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَوْ كَلِمَةً نَحْوَهُمَا - لَقَدْ هَمَمْتُ أَنْ لاَ أُحَدِّثَ أَحَدًا شَيْئًا أَبَدًا إِنَّمَا قُلْتُ إِنَّكُمْ سَتَرَوْنَ بَعْدَ قَلِيلٍ أَمْرًا عَظِيمًا يُحَرَّقُ الْبَيْتُ وَيَكُونُ وَيَكُونُ ثُمَّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَخْرُجُ الدَّجَّالُ فِى أُمَّتِى فَيَمْكُثُ أَرْبَعِينَ - لاَ أَدْرِى أَرْبَعِينَ يَوْمًا أَوْ أَرْبَعِينَ شَهْرًا أَوْ أَرْبَعِينَ عَامًا - فَيَبْعَثُ اللَّهُ عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ كَأَنَّهُ عُرْوَةُ بْنُ مَسْعُودٍ فَيَطْلُبُهُ فَيُهْلِكُهُ ثُمَّ يَمْكُثُ النَّاسُ سَبْعَ سِنِينَ لَيْسَ بَيْنَ اثْنَيْنِ عَدَاوَةٌ ثُمَّ يُرْسِلُ اللَّهُ رِيحًا بَارِدَةً مِنْ قِبَلِ الشَّأْمِ فَلاَ يَبْقَى عَلَى وَجْهِ الأَرْضِ أَحَدٌ فِى قَلْبِهِ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ مِنْ خَيْرٍ أَوْ إِيمَانٍ إِلاَّ قَبَضَتْهُ حَتَّى لَوْ أَنَّ أَحَدَكُمْ دَخَلَ فِى كَبَدِ جَبَلٍ لَدَخَلَتْهُ عَلَيْهِ حَتَّى تَقْبِضَهُ » . قَالَ سَمِعْتُهَا مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « فَيَبْقَى شِرَارُ النَّاسِ فِى خِفَّةِ الطَّيْرِ وَأَحْلاَمِ السِّبَاعِ لاَ يَعْرِفُونَ مَعْرُوفًا وَلاَ يُنْكِرُونَ مُنْكَرًا فَيَتَمَثَّلُ لَهُمُ الشَّيْطَانُ فَيَقُولُ أَلاَ تَسْتَجِيبُونَ فَيَقُولُونَ فَمَا تَأْمُرُنَا فَيَأْمُرُهُمْ بِعِبَادَةِ الأَوْثَانِ وَهُمْ فِى ذَلِكَ دَارٌّ رِزْقُهُمْ حَسَنٌ عَيْشُهُمْ ثُمَّ يُنْفَخُ فِى الصُّورِ فَلاَ يَسْمَعُهُ أَحَدٌ إِلاَّ أَصْغَى لِيتًا وَرَفَعَ لِيتًا - قَالَ - وَأَوَّلُ مَنْ يَسْمَعُهُ رَجُلٌ يَلُوطُ حَوْضَ إِبِلِهِ - قَالَ - فَيَصْعَقُ وَيَصْعَقُ النَّاسُ ثُمَّ يُرْسِلُ اللَّهُ - أَوْ قَالَ يُنْزِلُ اللَّهُ - مَطَرًا كَأَنَّهُ الطَّلُّ أَوِ الظِّلُّ - نُعْمَانُ الشَّاكُّ - فَتَنْبُتُ مِنْهُ أَجْسَادُ النَّاسِ ثُمَّ يُنْفَخُ فِيهِ أُخْرَى فَإِذَا هُمْ قِيَامٌ يَنْظُرُونَ ثُمَّ يُقَالُ يَا أَيُّهَا النَّاسُ هَلُمَّ إِلَى رَبِّكُمْ . وَقِفُوهُمْ إِنَّهُمْ مَسْئُولُونَ - قَالَ - ثُمَّ يُقَالُ أَخْرِجُوا بَعْثَ النَّارِ فَيُقَالُ مِنْ كَمْ فَيُقَالُ مِنْ كُلِّ أَلْفٍ تِسْعَمِائَةٍ وَتِسْعَةً وَتِسْعِينَ - قَالَ - فَذَاكَ يَوْمَ يَجْعَلُ الْوِلْدَانَ شِيبًا وَذَلِكَ يَوْمَ يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ »] وَقَالَ فِى حَدِيثِهِ « فَلاَ يَبْقَى أَحَدٌ فِى قَلْبِهِ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ مِنْ إِيمَانٍ إِلاَّ قَبَضَتْهُ » . قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنِى شُعْبَةُ بِهَذَا الْحَدِيثِ مَرَّاتٍ وَعَرَضْتُهُ عَلَيْهِ .
Tercemesi:
Bana Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona en-Nu'man b. Sâlim şöyle rivâyet etti: Ben, Yakub b. Âsım b. Urve b. Mes'ûd'un şöyle dediğini işittim: Abdullah b. Amr’a bir adamın gelip;
“- Sen, kıyâmet, şu şu zamana kadar kopacaktır diyormuşsun!” dediğini ve Abdullah’ın da şu cevabı verdiğini işittim:
“- Ben artık kimseye bir şey rivâyet etmemeyi düşünüyorum. Ben ancak; ‘kısa zaman sonra sizler büyük bir hâdise göreceksiniz. Kâbe yakılacak’ dedim. “
Şu’be, “Abdullah bunu veya buna benzer bir söz söyledi” dedi.
Sonra Abdullah b. Amr, Rasûlullah (sav.) şöyle buyurdu dedi:
“Deccâl ümmetimin içinde ortaya çıkacak…”
Sonra hadisi, Muâz’ın hadisi gibi rivâyete devam etti: [Adam, Abdullah’a; “Senin insanlara rivâyet etmekte olduğun şu hadîs neyin nesidir? Kıyâmet, şu şu zamana kadar kopacaktır diyormuşsun!” dedi. Abdullah’ın da şu cevabı verdi:
“Sübhânellâh! –Veya Lâ ilâhe illallâh veya buna benzer bir söz söyledi-. Ben artık ebediyen kimseye bir şey rivâyet etmemeyi düşünüyorum. Ben ancak; ‘kısa zaman sonra sizler büyük bir hâdise göreceksiniz. Kâbe yakılacak ve şöyle şöyle olacak’ dedim. “
Sonra Abdullah, Rasûlullah (sav.) şöyle buyurdu, dedi:
“Deccâl ümmetimin içinde ortaya çıkacak ve kırk –gün mü, ay mı, sene mi dediğini hatırlamıyorum- kalacak. Derken Allah, Meryem oğlu İsa’yı gönderecek. Hz. İsa, sanki Urve b. Mes’ûd gibidir. O, Deccâl’i arayacak ve onu helâk edecek. Sonra insanlar, iki kişi arasında hiçbir düşmanlık görülmeyecek şekilde yedi yıl yaşarlar. Sonra Azîz ve Celîl olan Allah, Şam tarafından serin bir rüzgâr gönderecek ve kalbinde zerre kadar hayır veya iman bulunan hiç kimseyi yeryüzünde bırakmayacak, hepsinin rûhunu kabzedecek. Hatta sizden biri bir dağın içine girse bile, rüzgâr oraya kadar girip onun da rûhunu kabzedecek.”
Ben bunu Hz. Peygamber’den (sav.) duydum. O’nun şöyle dediğini de işittim:
“Artık yeryüzünde kuş hafifliğinde ve canavar tabiatında kötü insanlar kalacak. Onlar ma’rûfu tanımayacaklar ve münkerden de men etmeyecekler. Şeytan onlara yaklaşarak ve;
“- Hâla söylediklerimi kabul etmeyecek misiniz?” diyecek. Onlar da;
“- Bize ne emredersin?” diye soracaklar. Şeytan da onlara putlara tapmayı emredecek. Onlar bu şekilde rızıkları bol ve hayatları güzellikle devam ederken Sûr’a üfürülecek. Onu duyan herkes boynunu uzatacak ve başını kaldıracak. Onu ilk duyan kişi, develerinin havuzunu sıvayan biridir. Adam hemen düşüp ölecek, diğer insanlar da düşüp ölecekler. Sonra Allah çiğ yahut gölge gibi –burada tereddüt eden râvî Numan b. Sâlim’dir- bir yağmur gönderecek –veya indirecek- ve bu yağmurla insanların cesetlerini yerden bitirecek. Sonra tekrar Sûr’a üfürülecek ve insanlar kalkıp etrafa bakacaklar. Sonra;
“- Ey insanlar! Rabbinize gelin! ‘Şunları ise durdurun, çünkü onlar hesaba çekilecekler’ (es-Sâffât, 37/24) denecek. Sonra onlara;
“- Cehenneme gidecek olanları ayırın!” denecek.
“- Kaç kişiden kaçı?” diye sorulacak.
“- Her bin kişiden 999’u!” denecek.
İşte çocukları ihtiyarlatacak olan ve ‘İşin ciddileşip paçaların sıvanacağı gün’ (el-Kalem, 68/42) bu gündür!”]
Abdullah, rivâyetinde, «Kalbinde zerre kadar iman bulunan kimse kalmayacak, mutlaka ruhunu kabzedecektir» demiştir.
Muhammed b. Cafer şöyle dedi: «Bu hadîsi bana Şu'be defalarca rivâyet etti. Ayrıca ben de onu kendisine arz ettim.»
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fiten ve Eşratu's-sâat 7382, /1203
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Yakub b. Asım es-Sekafi (Yakub b. Asım b. Urve b. Mesud)
3. Numan b. Salim et-Taifi (Numan b. Salim)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
İman
Kıyamet, alametleri, Deccal
KTB, İMAN
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33157, İM004081
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ حَدَّثَنَا الْعَوَّامُ بْنُ حَوْشَبٍ حَدَّثَنِى جَبَلَةُ بْنُ سُحَيْمٍ عَنْ مُؤْثِرِ بْنِ عَفَازَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ قَالَ لَمَّا كَانَ لَيْلَةَ أُسْرِىَ بِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَقِىَ إِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى وَعِيسَى فَتَذَاكَرُوا السَّاعَةَ فَبَدَءُوا بِإِبْرَاهِيمَ فَسَأَلُوهُ عَنْهَا فَلَمْ يَكُنْ عِنْدَهُ مِنْهَا عِلْمٌ ثُمَّ سَأَلُوا مُوسَى فَلَمْ يَكُنْ عِنْدَهُ مِنْهَا عِلْمٌ فَرُدَّ الْحَدِيثُ إِلَى عِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ فَقَالَ قَدْ عُهِدَ إِلَىَّ فِيمَا دُونَ وَجْبَتِهَا فَأَمَّا وَجْبَتُهَا فَلاَ يَعْلَمُهَا إِلاَّ اللَّهُ . فَذَكَرَ خُرُوجَ الدَّجَّالِ قَالَ فَأَنْزِلُ فَأَقْتُلُهُ فَيَرْجِعُ النَّاسُ إِلَى بِلاَدِهِمْ فَيَسْتَقْبِلُهُمْ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ وَهُمْ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ يَنْسِلُونَ فَلاَ يَمُرُّونَ بِمَاءٍ إِلاَّ شَرِبُوهُ وَلاَ بِشَىْءٍ إِلاَّ أَفْسَدُوهُ فَيَجْأَرُونَ إِلَى اللَّهِ فَأَدْعُو اللَّهَ أَنْ يُمِيتَهُمْ فَتَنْتُنُ الأَرْضُ مِنْ رِيحِهِمْ فَيَجْأَرُونَ إِلَى اللَّهِ فَأَدْعُو اللَّهَ فَيُرْسِلُ السَّمَاءَ بِالْمَاءِ فَيَحْمِلُهُمْ فَيُلْقِيهِمْ فِى الْبَحْرِ ثُمَّ تُنْسَفُ الْجِبَالُ وَتُمَدُّ الأَرْضُ مَدَّ الأَدِيمِ فَعُهِدَ إِلَىَّ مَتَى كَانَ ذَلِكَ كَانَتِ السَّاعَةُ مِنَ النَّاسِ كَالْحَامِلِ الَّتِى لاَ يَدْرِى أَهْلُهَا مَتَى تَفْجَؤُهُمْ بِوِلاَدَتِهَا . قَالَ الْعَوَّامُ وَوُجِدَ تَصْدِيقُ ذَلِكَ فِى كِتَابِ اللَّهِ تَعَالَى ( حَتَّى إِذَا فُتِحَتْ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ وَهُمْ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ يَنْسِلُونَ ) .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yezîd b. Harun, ona el-Avvâm b. Havşeb, ona Cebele b. Suhaym, ona Mü’sir b. Afâze, ona da Abdullah b. Mes'ûd (ra.) şöyle anlattı:
"Miraç gecesinde, Rasûlullah (sav.) Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. İsa ile karşılaştı. Aralarında kıyameti müzakere ettiler. Önce Hz. İbrahim’den başladılar ve ona kıyâmeti sordular. Fakat onda kıyâmet hakkında bir bilgi yoktu. Sonra Hz. Musa’ya sordular, onda da bilgi yoktu. Söz Meryem oğlu İsa’ya geldi. O dedi ki: "Kıyametin kopmasına yakın dönem hakkında bana bilgi verildi. Ancak kıyâmetin kopmasını Allah'tan başka hiç kimse bilemez." Sonra Hz. İsa, (kıyametin alâmetlerinden biri olarak) Deccâl'in ortaya çıkmasını zikretti ve şöyle dedi:
"Sonra ben inip onu öldüreceğim ve ondan sonra insanlar kendi memleketlerine dönecekler. Bu defa onların karşısına Ye'cüc ve Me'cüc çıkacak ve onlar her tepeden hızla hücum edecekler. Onlar giderken rastladıkları her suyu içip tüketecekler ve uğrayacakları her şeyi bozup alt-üst edecekler. Bunun üzerine insanlar feryat ederek Allah'a sığınacaklar. Ben de Ye'cüc ve Me'cüc'ü öldürmesi için Allah'a dua edeceğim. (Duam kabul görecek) ve yer onların (leşlerinin) kokusu ile çok pis kokacak. İnsanlar bu kokudan yine Allah’a sığınacaklar. Ben yine Allah'a dua edeceğim, Allah da gökten bir su gönderecek ve o su onları taşıyıp denize atacaktır. Daha sonra dağlar ufaltılıp dağıtılacak, yeryüzü de tıpkı bir derinin soyulup genişletildiği gibi yayılıp genişletilecek. İşte bu hal vukua gelince, kıyâmet o zaman kopacaktır. Kıyâmetin kopma zamanı hakkındaki bilgi, tıpkı hâmile kadının ne zaman doğum yapacağını bilemedikleri ev halkının bilgisi gibidir. İşte kıyâmetle ilgili bendeki bilgi budur.”
Râvî el-Avvâm dedi ki: Bu bilginin tasdiki Allah’ın kitabında yer almaktadır: "Nihayet, Ye'cüc ile Me'cüc'ün sedleri açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman…” (el-Enbiyâ, 21/96).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 33, /663
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Müsenna Müessir b. Afâze eş-Şeybanî (Müessir b. Afâze)
3. Ebu Süreyra Cebele b. Sühaym eş-Şeybani (Cebele b. Sühaym)
4. Ebu İsa Avvam b. Havşeb eş-Şeybanî (Avvam b. Havşeb b. Yezid b. Rüveym)
5. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Ahiret gününde meydana gelecek olaylar
Kıyamet, alametleri, Deccal
Mirac,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38599, MU001675
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ أَرَانِى اللَّيْلَةَ عِنْدَ الْكَعْبَةِ فَرَأَيْتُ رَجُلاً آدَمَ كَأَحْسَنِ مَا أَنْتَ رَاءٍ مِنْ أُدْمِ الرِّجَالِ لَهُ لِمَّةٌ كَأَحْسَنِ مَا أَنْتَ رَاءٍ مِنَ اللِّمَمِ قَدْ رَجَّلَهَا فَهِىَ تَقْطُرُ مَاءً مُتَّكِئًا عَلَى رَجُلَيْنِ أَوْ عَلَى عَوَاتِقِ رَجُلَيْنِ يَطُوفُ بِالْكَعْبَةِ فَسَأَلْتُ مَنْ هَذَا قِيلَ هَذَا الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ ثُمَّ إِذَا أَنَا بِرَجُلٍ جَعْدٍ قَطَطٍ أَعْوَرِ الْعَيْنِ الْيُمْنَى كَأَنَّهَا عِنَبَةٌ طَافِيَةٌ فَسَأَلْتُ مَنْ هَذَا فَقِيلَ لِى هَذَا الْمَسِيحُ الدَّجَّالُ .
Tercemesi:
Abdullah b. Ömer (r.a.)'den: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Bu gece (rüyamda) Ka'be'de idim. Orada bir esmer adam gördüm. Sanki gördüğüm, esmer adamların en güzeli idi. Omuzlarına sarkan saçları vardı. Sanki bu saçlar gördüğüm omuzlara sarkmış saçların en güzeli idi. Taramış olduğu saçlarından su damlıyordu. İki adama ve iki adamın omuzlarına dayanarak Ka'be'yi tavaf ediyordu.
"Bu kim?" diye sordum.
"Bu Meryem'in oğlu İsa" diye cevap verildi.
Sonra aniden saçları (zenci saçı gibi) çok kıvırcıklı ve (salkımdaki üzüm tanesi gibi) sağ gözü dışarı fırlamış bir adamla karşılaştım.
"Bu kim?" diye sordum. Bana:
"Mesih Deccal'dır" diye cevap verildi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Sıfatü'n-Nebî 1675, 1/361
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, alametleri, Deccal
Kıyamet, alametleri, Mesih
Peygamberler, Hz. İsa
أخبرنا عبد الرزاق عن معمر عن الزهري عن سالم عن غير واحد قال : قال ابن عمر : انطلق رسول الله صلى الله عليه وسلم وأبي بن كعب يوما إلى النخل التي فيها ابن صياد ، حتى إذا دخلا النخل طفق رسول الله صلى الله عليه وسلم يتقي بجذوع النخل وهو يختل ابن صياد ، أن يسمع من ابن صياد شيئا قبل أن يراه ، وابن صياد مضطجع على فراشه في قطيفة له فيها زمزمة ، قال : فرأت أمه رسول الله صلى الله عليه وسلم وهو يتقي بجذوع النخل ، فقالت : أي صاف - وهو اسمه - هذا محمد ، فثار ، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم : لو تركته بين.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
90049, MA020819
Hadis:
أخبرنا عبد الرزاق عن معمر عن الزهري عن سالم عن غير واحد قال : قال ابن عمر : انطلق رسول الله صلى الله عليه وسلم وأبي بن كعب يوما إلى النخل التي فيها ابن صياد ، حتى إذا دخلا النخل طفق رسول الله صلى الله عليه وسلم يتقي بجذوع النخل وهو يختل ابن صياد ، أن يسمع من ابن صياد شيئا قبل أن يراه ، وابن صياد مضطجع على فراشه في قطيفة له فيها زمزمة ، قال : فرأت أمه رسول الله صلى الله عليه وسلم وهو يتقي بجذوع النخل ، فقالت : أي صاف - وهو اسمه - هذا محمد ، فثار ، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم : لو تركته بين.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Câmi' 20819, 11/390
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, alametleri, Deccal
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM