568 Kayıt Bulundu.
Bize Salim, ona da Abdullah b. Ömer şöyle dedi: Rasulullah (sav) bir keresinde ayağa kalktı, Allah'ı layık olduğu şekliyle övdü sonra da Deccal'den bahsederek şöyle buyurdu: "Ben sizi onun hakkında uyarıyorum. Bütün peygamberler kavimlerini onun hakkında uyarmışlardır. Nuh peygamber de muhakkak kavmini onun hakkında uyarmıştır. Fakat ben size hiçbir peygamberin kavmine söylemediği bir şey söyleyeceğim. Bilin ki Deccal tek gözlüdür. Allah ise tek gözlü değildir.
Açıklama: İsnadın tamamı için bk. B006173. Nuh (as) peygamberi zikretmesinin sebebi onun Deccal hakkında kavmini ilk uyaran peygamber olmasındandır.
Bize Sâlim, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) insanlar içinde ayağa kalktı ve Allah'ı lâyık olduğu sıfatlarla övdü. Sonra Deccâl'den bahsederek şöyle buyurdu: "Ben sizi kesin bir şekilde Deccâl'e karşı uyarıyorum. İstisnasız her Peygamber kendi kavmini Deccâl'e karşı uyarmıştır. Nuh da kavmini ona karşı uyarmıştır. Lâkin şimdi ben sizlere onun, hiçbir peygamberin kavmine söylemediği bir özelliğini söyleyeceğim. Deccâl şaşıdır. Allah ise şaşı değildir.
Açıklama: İsnadın tamamı için bk. B003055.
Bize Abd b. Humeyd, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona Zühri, ona Salim, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) içlerinde Ömer b. Hattab'ın da bulunduğu ashabdan bir grup ile birlikte İbn Sayyâd'a denk geldi. O çocuktu ve Benî Mağale konağı yanında erkek çocuklarla oynuyordu. Rasulullah (sav) eliyle onun sırtına dokunana kadar İbn Sayyâd, onun geldiğinin farkına varamamıştı. Sonra Hz. Peygamber (sav) ona "Benim, Allah'ın Rasulü olduğuma şehadet ediyor musun?" dedi. İbn Sayyâd Rasulullah'a bakıp "Senin, ümmîlerin nebisi olduğuna şehadet ediyorum, sen de benim Allah'ın Rasulü olduğuma şehadet eder misin?" dedi. Rasulullah (sav) "Ben Allah'a ve Resullerine iman ettim" buyurdu, ardından İbn Sayyad'a "Sana gelen nedir?" diye sordu. İbn Sayyad "Bana gerçek haberler de gelir, yalan haberler de" diye cevap verdi. Rasulullah "Öyleyse senin işin çok karışıktır" buyurdu. Sonra da ona: "gönlümde senin için bir şey geçirdim, (onu bil bakalım)" buyurdu. Allah Rasulü gönlünde "Semanın açık bir duman getirdiği gün" (Duhân, 10) ayetini saklamıştı. İbn Sayyâd " o duh (duman)dır" dedi. Rasulullah (sav) "yıkıl karşımdan, kaderini asla aşamayacaksın" buyurdu. Hz. Ömer "Ya Rasulullah, bana izin ver onun boynunu vurayım" dedi. Rasulullah (sav) "Eğer o Deccal ise ona asla üstün gelinemez. Deccal değilse onu öldürmekte hayır yok" buyurdu. Tirmizî der ki: Bu hadis hasen sahihtir.
Bize Abdân, ona Abdullah b. Yunus, ona Zuhrî, ona Salim, ona da İbn Ömer (r.anhuma) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) insanlar içinde ayağa kalktı ve Allah'ı lâyık olduğu sıfatlarla övdü. Sonra Deccâl'den bahsederek şöyle buyurdu: "Ben sizi kesin bir şekilde Deccâl'e karşı uyarıyorum. İstisnasız her Peygamber kendi kavmini Deccâl'e karşı uyarmıştır. Nuh da kavmini ona karşı uyarmıştır. Lâkin şimdi ben sizlere onun, hiçbir peygamberin kavmine söylemediği bir özelliğini söylüyorum. Deccâl şaşıdır. Allah ise şaşı değildir."
Bana Ahmed b. Muhammed el-Mekkî, ona İbrahim b. Sa'd, ona Zührî, ona Salim, ona da babası (Abdullah b. Ömer) şöyle demiştir: Hayır, vallahi Peygamber (sav), İsa (as) için "kırmızı (çehreli)" demedi, ancak şöyle buyurdu: "Ben uykuda iken, Kâbe'yi tavaf ediyordum. O sırada iki kişi arasında, kollarını onların omuzlarına atmış bir şekilde yürüyen, esmer, uzun ve düz saçlı ve sanki saçlarından su damlayan bir kişi gördüm, 'bu kimdir?' diye sordum, 'Meryem oğlu' dediler. Ona yönelmek üzere yürüdüğüm sırada bir de kırmızı yüzlü, uzun boylu, kıvırcık saçlı, sağ gözü sakat, sanki salkımındaki emsalinden dışarı çıkmış iri bir üzüm tanesi gibi pörtlek birini gördüm. 'Bu kimdir?' diye sordum, 'bu, Deccal' dediler. İnsanlar içinde ona en çok benzeyen İbn Katan'dır." Zuhrî der ki: İbn Katan, Huzâa kabilesinden, Cahiliye devrinde helâk olmuş bir adamdır.
Açıklama: Zikredildiğine göre Hz. Peygamber'in elinde Duhan suresinin ismi yazılı imiş ve İbn Sayyâd, Duhan'ın hepsini göremeyip sadace "duh" kısmını görebilmiş ve "ed-Duhân" (الدُّخان) demek istemiş ancak sadece "ed-Duh" (الدُّخُّ) diyebilmiştir. Ayrıntılı malumat için bk. Aynî, Umdetü'l-kârî, XIV, 302 (Şâmile versiyonu).