388 Kayıt Bulundu.
Dikkat et, hâlis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. İdris, Ebu Muaviye ve Veki, ona A'meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah şöyle demiştir: "İman edenler ve imanlarına zulüm karıştırmayanlar" ayeti indiğinde bu, Rasulullah'ın (sav) ashabına ağır geldi ve hangimiz kendine zulmetmiyor ki? dediler. (Bunun üzerine) Rasulullah (sav); "o sizin sandığınız gibi değil! O; Lokman'ın oğluna, evlat! Allah şirk koşma! Şirk, pek büyük bir zulümdür! demesi gibidir" buyurdu.
Bize İshak b. İbrahim ve Ali b. Haşrem, onlara İsa b. Yunus; (T) Bize Mincab b. Haris et-Temîmî, ona İbn Müshir; (T) Bize Ebu Küreyb, ona İbn İdris, onların hepsine A'meş bu isnad ile nakilde bulunmuştur. Ebu Küreyb der ki: Bu hadisi bana ilk olarak babam, ona Ebân b. Tağlib, ona da A'meş rivayet etmiştir.
Bize Ali b. Haşrem, ona İsa b. Yunus, ona A'meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah şöyle demiştir: "İmân edip de imanlarına zulüm bulaştırmayanlar var ya! İşte güven onlarındır" (En'âm, 82) ayeti indiğinde bu hüküm Müslümanlara ağır geldi ve “ey Allah’ın Rasulü, hangimiz kendine zulmetmemiştir ki?” dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Buradaki zulüm kelimesi, sizin düşündüğünüz manada değil, şirk manasındadır. Lokman'ın kendi oğluna hitaben söylediği 'Şüphesiz ki şirk elbette büyük bir zulümdür' (Lokman, 31/13) sözünü işitmediniz mi?" Ebu İsa der ki: Bu, hasen-sahih bir hadistir.
Bana Muhammed b. Abdurrahim, ona Affan b. Müslim, ona Vüheyb, ona Yahya b. Said b. Hayyan, ona Ebu Zür‘a, ona da Ebu Hureyre’nin (r.a) rivayet ettiğine göre, bir bedevi Peygamber'e (sav) gelerek: "'Bana yerine getirmem halinde, cennete girmeme sebep olacak bir amel göster' dedi. Rasulullah (sav): "Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak üzere ibadet etmen, farz kılınmış olan namazı kılman, farz olan zekâtı eda etmen ve ramazan ayı orucunu tutmandır" buyurdu. Adam: 'Nefsim elinde olana yemin ederim ki, buna hiçbir şey katmayacağım.' Adam arkasını dönüp gidince Nebi (sav): "Cennet ehlinden birisini görmeyi arzu eden bir kimse, bu adama baksın" buyurdu."
Bize Abdân, ona babası (Osman b. Cebele), ona Şu'be, ona Mansur, ona da Saîd b. Cubeyr şöyle demiştir: Abdurrahman b. Ebzâ bana, şu iki ayeti İbn Abbâs'tan sormamı emretti: "Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir" (Nisa, 93) ve "Onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha kulluk etmeyen kimselerdir" (Furkan, 68) Ben de sordum İbn Abbas “Bu ayetin (Nisa, 93) hükmünü hiçbir şey kaldırmadı Furkan, 68 ise Müşrikler hakkında indi” dedi.
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr, ona Mansur, ona da Saîd b. Cubeyr şöyle demiştir: Abdurrahman b. Ebzâ bana, İbn Abbâs'a şu iki ayetin; "Onlar, Allah’ın haram kıldığı cana kıymayan kimselerdir" (Furkan, 68) ve "Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir" (Nisa, 93) durumunu ve hükümlerinin ne olduğunu sor, diye emretti. Ben de İbn Abbâs'a sordum, şöyle cevap verdi: "Furkan Suresi'ndeki ayet inince Mekkeli müşrikler biz Allah'ın haram kıldığı nefsi öldürdük, Allah'ın yanı sıra başka tanrıya dua ettik ve çirkin işler işledik, dediler. Bunun üzerine Allah 'Ancak tövbe edip inanan ve yararlı işlerde bulunanlar hariç. Allah bunların kötülüklerini iyiliklere çevirir.' (Furkan, 70) ayetini indirdi. İşte bu ayet, böyleleri içindir. Ama Nisâ Suresi'ndeki ayete gelince, İslâm Dinini ve onun hükümlerini kabul ettiği zaman, Müslüman kişi bundan sonra insan öldürürse, işte onun cezası, içinde ebedî kalmak üzere, cehennemdir." Abdurrahman b. Ebzâ der ki: İbn Abbâs'ın bu sözünü Mucâhid'e söyledim, 'pişmanlık duyup tövbe eden (cehennemde ebedî kalmaktan) müstesnadır' cevabını verdi.