714 Kayıt Bulundu.
Bize Yakub b. İbrahim, ona İbn Uleyye, ona İbn Cüreyc, ona Atâ, ona Safvân b. Ya'lâ, ona da Ya'lâ b. Umeyye şöyle rivayet etmiştir: Ben Peygamber (sav) ile birlikte zorluk ordusunda (Tebük seferinde) gazaya çıktım. Bu gaza benim amellerimin en sağlamı, en değerlisi idi. Benim ücretli bir hizmetçim vardı. Bu hizmetçi yolda birisi ile döğüştü. İki kavgacıdan biri öbürünün parmağını ısırdı. Hizmetçi elini, ısıran kişinin ağzından hızla çekti de, ısıranın ön dişini söktü. O da Peygamber'e (sav) gelip şikâyet etti. Hz. Peygamber (sav) dişin diyetini düşürdü ve "elini ağzında bıraksaydı da koparsa mıydın?" buyurdu.
Bize Abdullah b. Münîr, ona Abdullah b. Bekir es-Sehmî, ona Humeyd’in şöyle dediğini rivayet etti: Enes’in zikrettiğine göre halası, bir kız çocuğunun ön dişini kırmıştı. Dişi kırılan o küçük kızın ailesinden af talep ettiler, ancak karşı taraf reddetti. Diyeti teklif ettiler, onu da kabul etmediler ve Rasulullah'a (sav) gelip sadece kısas talep ettiler. Rasulullah (sav) da kısas yapılmasına hükmetti. Enes b. Nadr “Rubey'in dişi mi kırılacak ey Allah'ın Rasulü, hayır seni hak ile gönderene yemin ederim ki onun ön dişi kırılmayacaktır” dedi. Rasulullah (sav) de "ey Enes, Allah'ın hükmü kısastır" buyurdu. Karşı taraf (diyete) razı oldu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Şüphesiz Allah’ın kulları arasından, Allah’a yemin ile and verecek olsa, Allah’ın da yeminini doğru çıkartacağı kimseler vardır" buyurdu.